* Fotoğraf: Anadolu Ajansı (AA)
İngiltere'nin yeni Başbakanı Rishi Sunak, İngiltere Kralı 3. Charles'tan hükümeti kurma görevini bugün (25 Ekim) resmen devraldı.
Sunak, görevi devralmasının ardından, Başbakanlık Konutu 10 Numara'nın önüne gelerek ilk ulusa sesleniş konuşmasını yaptı.
Rishi Sunak'ın İngiltere halkına seslendiği bu konuşmayı yaptığı yerde, bundan beş gün önce Muhafazakar Parti liderliğinden ve İngiltere başbakanlığından istifa ettiğini açıklayan selefi Liz Truss duruyordu.
Sunak, bugün yaptığı konuşmada, ekonomide istikrarı ve güveni kuracağı hükümetin gündeminin merkezine koyacağının sözünü verdi.
İngiltere siyasetinin bundan sonra nasıl şekil alacağı ise İngiltere basınını olduğu kadar Avrupa basınının da gündemini meşgul ediyor.
Rishi Sunak'ın İngiltere'nin yeni başbakanı olmasının Avrupa basınına yansımalarını euro|topics'in derlemesi ile aktarıyoruz...
"Zengin orta sınıftan geliyor olabilir ama..."
Almanya'nın Frankfurter Rundschau, "ilk kez beyaz olmayan birinin İngiltere'de başbakan olmasını" odağına aldı:
"Sunak zengin orta sınıftan geliyor ve klasik bir Muhafazakâr kariyere sahip olabilir, ancak Downing Street'teki varlığı Brexit'le ilgili yaşanan tüm sürtüşmelere rağmen açık ve hoşgörülü bir toplumu temsil ediyor.
"Pek çok Avrupalı müttefiki, azınlıklarını entegre etmede Büyük Britanya'nın oldukça gerisinde kalıyor. Büyük Britanya siyasetinde kadrolar açısından çığır açanlar yine Muhafazakârlar. Ülkenin şimdiye kadar üç kadın başbakanı oldu, hepsi de Muhafazakârdı.
"Şimdi de etnik bir azınlığın görünür temsilcisi yine onlardan çıktı. Kıyaslandığında, muhalefetteki İşçi Partisi demode kaçıyor."
"Parlamento'daki en zengin adam"
İngiltere'nin The Guardian gazetesi, bir zamanların yatırım bankacısı Sunak'tan hayırsever politikalar beklememek gerektiğini yazdı:
"Yeni başbakan, Parlamento'daki en zengin adam. Halk tarafından seçilmemesine rağmen, artan maliyetler ve NHS'de [kamusal sağlık hizmetleri] giderek uzayan bekleme süreleri kaygılarıyla boğuşan insanları rahatlatmak için pek az şey yapıyor.
"Durum gerçekten kritik. Ama Sunak hâlâ nisan ayında hanelerin enerji faturalarına yönelik yapılan yardım ödemelerini sonlandırmak istiyor gibi duruyor. Belli ki ulusal borcu azaltmanın insanları sefaletten korumaktan daha önemli olduğuna inanıyor. ... Başbakan olmasından en çok nasiplenecekler, Büyük Britanya devlet tahvillerine yatırım yapanlar olacak."
"Manevra alanı oldukça kısıtlı"
İsviçre'nin Le Temps gazetesi, İngiltere Başbakanı Rishi Sunak'ın işinin kolay olmayacağını kaydetti:
"Başbakan, felaket halde bir ekonomik durumu miras alıyor. Manevra alanı oldukça kısıtlı. Kaçınılmaz olarak, pek beğeniyle karşılaşılmayacak bir kemer sıkma politikasından başka bir yol izleyebileceğini düşünmek zor.
"Siyasetçi ve mültimilyoner Rishi Sunak, [Boris Johnson tarafından kazanılan İşçi Partili] seçmenleri iki yıl içinde ikna etmekte zorlanacak. Seçimlerden önce koltuğundan olursa, dünyanın en eski demokrasilerinden biri olmakla övünen bir ülkede artık yeni seçimlerden kaçınmak mümkün olmayacak. "
"Piyasalar memnuniyet duyacak"
Polonya, Polityka gazetesi, Başbakan Sunak ile birlikte ülkeye sükunetin geri döneceği görüşünde:
"Sunak, ekonomik bakımdan oldukça temkinli davranacak ve Liz Truss'ın post-Thatchercı politikalarla belirlediği rotayı tersine çevirmeye çalışacaktır. Piyasalar, göreve atanmasından memnuniyet duyacak ve sterlin istikrar kazanacaktır.
"Sunak'ın, Birleşik Krallık'ı ABD dahil olmak üzere önemli ortaklarından daha fazla izole etmekten kaçınması da muhtemel. Ukrayna'ya desteği sürdürmesi ve en yoksul hanelerin faturalarını kısmen sübvanse ederek enerji krizine yanıt vermesi bekleniyor. Aksi takdirde her şey aynı kalır."
"Popülistlere ders olsun"
Lityanya'dan Swedbank ekonomi uzmanı Nerijus Mačiulis, Lrytas'ta borçla politika gütmenin işe yaramadığı analizinde bulundu:
"Büyük Britanya'da yaşanan dram, merkez bankaları para bastığı sürece aksi yöndeki tüm uyarılara rağmen, popülizmin ve ödüller dağıtmanın nasıl mümkün olduğuna dair güzel bir örnek teşkil ediyor.
"Ancak enflasyonla mücadele etmek zorunda kaldıklarında, bu durum hükümetlerin manevra alanlarını sınırlıyor; avro bölgesi ülkeleri bunu unutmamalı. Sahip olmadıkları paralarla herkesi kurtarmaya çalışan hükümetler, çok geçmeden kendilerini kurtarılması gereken bir vaziyette bulabilirler." (SD)