* Çizim: Ercan Altuntaş
6-8 Ekim 2014 Kobanî olayları gerekçe gösterilerek HDP'li siyasetçilerin tutuklanmasının üzerinden iki, davanın başlamasının üzerinden ise bir buçuk yıl geçti. Olaylardan altı yıl sonra açılan dava, Halkların Demokratik Partisi (HDP) kapatma davasına dayanak yapılıyor.
Türkiye siyasetinde önemli bir yeri olan Kobanî davasında gün gün neler yaşandı, yargılamanın hukuku nasıl ilerliyor, yargılanan siyasetçiler ne dedi, siyasi açıdan nasıl değerlendiriliyor? Yanıtlar "Kobanî Davası" dosyamızda.
Beş gün sürecek olan yazı dizimizde davanın öncesi, soruşturma süreci, duruşmalarda yaşananların yanı sıra kamu hukukçusu Prof. Dr. Levent Köker ve yargılananların avukatlarından Nuray Özdoğan'ın değerlendirmeleri, yargılamanın hukuku ve izlenimleri paylaşacağız.
2014
Suriye'de iç savaşta güçlenen IŞİD, Eylül-2014'te Kobanî'ye saldırdı. Kobanî'de halk IŞİD'e karşı direnirken, dünyanın pek çok yerinde Kobanî'ye destek eylemleri başladı. Türkiye'de de Eylül ayının sonlarına doğru başlayan gösterilerde, iktidardan Kobanî'ye insani yardım koridorunu açması isteniyordu.
Siyasi parti ve hak örgütleri destek açıklamaları yaparken HDP, 6 Ekim 2014'te Merkez Yürütme Kurulu'nu (MYK) olağanüstü topladı ve akşam saat 21.51'de bir tweet atarak Kobanî'ye destek çağrısı yaptı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise ertesi gün, Antep'te "Kobanî düştü düşecek" dedi.
Gösteriler, o güne kadar barışçıl devam ederken, 7 Ekim günü Muş'un Varto ilçesinde polis, göstericilerin üzerine ateş açtı. 25 yaşındaki Hakan Buksur öldü.
Resmi kayıtlara göre 35 il ve 96 ilçede şiddet olayları yaşandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim meydanlarındaki açıklamasına göre 53, iktidarın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) gönderdiği savunmaya göre 50, iddianameye göre 37, İnsan Hakları Derneği'nin raporuna göre 47 kişi öldü. Resmi açıklamalara göre gösterilerde 326'sı güvenlik görevlisi 761 kişi de yaralandı.
Tarihe "6-8 Ekim olayları" olarak geçse de ölümler 7 Ekim'de başladı, 9 Ekim'de sona erdi. O günlerde kaç kişinin öldüğü hâlâ tam olarak bilinmiyor.
29 Ekim 2014'te sınırlar açıldı. Irak Kürt Bölgesel yönetimine bağlı peşmerge güçleri, Türkiye üzerinden Kobanî'ye geçti.
Bu sırada "Çözüm süreci" devam ediyordu. Üstelik dört ay sonra, 28 Şubat 2015'de Dolmabahçe mutabakatı imzalanacaktı. Ancak Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), 7 Haziran 2015 seçimlerinde HDP'nin aldığı yüzde 13'lük oyun de etkisiyle çoğunluğu kaybedip tek başına iktidar olamayınca çözüm süreci sona erdi. Böylece, iktidarın ve yargının HDP'ye yaklaşımı da değişti. Ancak Kobanî davası için yine de 6 yıl beklendi.
2015 | İki soruşturma
Olaylar, 9 Ekim 2014'de HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Abdullah Öcalan'ın mesajını okumasıyla sona erdi.
HDP, olayların sona ermesi için iktidar yetkilileri ile sürekli iletişim halinde olmasına rağmen, HDP Genel Merkez hesabından yapılan twitter paylaşımı gerekçe gösterilerek Eş Genel Başkanları, MYK üyeleri ve yöneticileri hakkında takip eden günlerde suç duyuruları yapıldı. Suç duyuruları, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2 ana soruşturmada birleştirildi.
Birinci soruşturma; o dönem milletvekili olan HDP MYK üyelerine, diğeri ise milletvekili olmayan MYK üyelerine yönelikti.
Milletvekili olmayan MYK üyeleri, olaylardan bir yıl sonra, 1 Ekim 2015 itibariyle ifadeye çağrıldı. Bir kısmı ifade verirken, ifade vermeyenler için yakalama kararı dahi çıkarılmadı.
2016 | 9 vekile tutuklama
Milletvekilleri hakkındaki soruşturma için ise dokunulmazlıkların kaldırılması beklendi. 20 Mayıs 2016'da anayasa değişikliği ile milletvekilliği dokunulmazlıkları kaldırıldıktan sonra, 4 Kasım 2016'da HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş dahil 12 vekil farklı il savcılıklarının kararıyla ancak eş zamanlı operasyonla gözaltına alındı, 9'u tutuklandı. Temel suçlama, 6-8 Ekim fezlekeleri idi. Vekiller, "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" iddiasıyla suçlanıyordu. Vekiller hakkında ayrı mahkemelerde davalar açıldı.
Milletvekili olmayan MYK üyeleri hakkındaki soruşturmada ise 2018 yılına kadar herhangi bir gelişme yaşanmadı. 8 savcı değiştiren soruşturmada 2018'e gelindiğinde bir hareketlilik başladı.
Demirtaş cumhurbaşkanı adayı
Çünkü, artık 24 Haziran 2018'de yapılacak olan seçim sürecine girilmişti. HDP'nin cumhurbaşkanı adayı, cezaevindeki Selahattin Demirtaş oldu. Yeniden aday olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim meydanlarındaki en temel hedefi ise HDP ve Demirtaş'tı.
Erdoğan, Demirtaş'ı "6-8 Ekim olaylarında yaşamını yitiren 53 kişinin katili" olarak tanımlıyordu.
Selahattin Demirtaş (Twitter açıklaması): "24 Haziran'a kadar bu tweetimin altına, Selahattin Demirtaş olarak yaptığımı iddia ettiğin '53 kişinin katledilmesi sözde talimatımı' paylaşırsan söz veriyorum, senin lehine Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekileceğim." (11 Haziran 2018) |
Duruşma savcısıyken soruşturma savcılığı da yaptı
İşte bu süreçte, Kobanî soruşturmasına yeni bir savcı atandı: Ahmet Altun.
Savcı Altun, Demirtaş’ın 4 Kasım 2016’da tutuklanmasından sonra başlayan ana davanın görüldüğü Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nin de duruşma savcısıydı. Bu duruşmada savcılık yaparken, bir yandan da Demirtaş ve Yüksekdağ hakkında başka bir soruşturma yürüttüğü ilerleyen dönemlerde anlaşılacaktı.
Atamaya iptal
Savcı Altun, Haziran 2018'de İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği'ne terfi ettirildi. Ancak bu göreve gitmedi. Mayıs 2019'da Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) kararnamesiyle yeniden Ankara'ya savcı olarak döndü. Bu süre zarfında Kobanî olaylarını soruşturmayı sürdürdü. İki atama arasındaki 10 ayda nasıl bir görevlendirme yapıldığını HSK'ye soran avukatlara bilgi verilmedi.
Bu atamaları yapan Hâkimler ve Savcılar Kurulu'nun üyelerinden birisi de Hamit Kocabey'di. Kocabey, 14 Ekim 2021'de "MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile yaptığı istişare sonucu" HSK üyeliğinden istifa ettiğini açıkladı ve Bahçeli'nin hukuk danışmanı oldu. Sonrasında bu görevinden de istifa etti. |
Dosyada gizlilik kararı alan savcı Altun, il emniyet müdürlüklerine, Kürt siyasetçilerin olduğu önce 90, daha sonra 98 kişilik bir liste göndererek, haklarında bilgi toplanmasını istedi. Ayrıca Ankara TEM Şube Müdürlüğü ile il savcılıklarına yazı yazarak, haklarında 6-8 Ekim olayları nedeniyle işlem yapılan ve itirafçı olanların isimlerini istedi.
Bu soruşturma devam ederken, Figen Yüksekdağ'ın Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, Selahattin Demirtaş'ın da Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ana davaları sürüyordu.
AİHM kararı
AİHM'in Demirtaş kararı, Kobanî soruşturmasının seyrini değiştiren gelişmelerden biri oldu.
AİHM, Demirtaş'ın başvurusunu 20 Kasım 2018'de açıkladı ve "ihlal" kararı verdi. Üstelik AİHM, çok nadir olarak ihlal kararı verdiği 18. Maddeden Türkiye'yi suçlu bulmuştu. Yani, Demirtaş siyasi nedenlerle tutukluydu ve derhal serbest bırakılması gerekiyordu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kararı "AİHM'in verdiği karar bizi bağlamaz. Karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz" sözleriyle karşıladı.
Karşı hamle
"Karşı hamle" gecikmedi; Demirtaş'a bir konuşmasından verilen 4 yıl 8 aylık hapis cezası İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'nce onandı. Böylece Demirtaş, hükümlü hale getirildi. (7 Aralık 2018)
AİHM Daire kararı, taraflarca AİHM Büyük Daire'ye taşındı. AİHM Büyük Daire, 18 Eylül 2019 tarihine duruşma günü verdi.
Bu duruşmadan önce 2 Eylül 2019'da ana davanın görüldüğü Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Demirtaş tahliye edildi.
Demirtaş ve avukatlarının katılmadığı duruşmada alınan karar, hükümetin AİHM Büyük Daire'deki savunmasını oluşturacaktı: "Demirtaş tutuklu değil, başka bir davadan hükümlü."
Çözüm savcıdan
Ancak hükümetin önünde bu kez de "mahsup" engeli vardı. Avukatları, Demirtaş'ın cezaevinde bulunduğu sürelerin, hükümlü olduğu ceza süresinden mahsup edilmesi için başvuruda bulunmuştu. Demirtaş'ın saatler içinde tahliyesi beklenirken, bu "engel" de yeni bir soruşturmayla aşıldı.
AİHM Büyük Daire'deki duruşmadan iki gün sonra, 20 Eylül 2019 sabahı savcı Ahmet Altun cezaevine ulaşarak, Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ı SEBGİS'e davet etti. Yüksekdağ ve Demirtaş, dosyayı bilmediklerini ve avukatları olmadan ifade vermeyeceklerini belirterek, süre istedi.
Ancak, savcılık ifade almadan dosyayı tutuklama istemiyle sulh ceza hâkimliğine gönderdi. Dosyanın içeriği her iki ismin zaten yargılandıkları 6-8 Ekim Kobanî olaylarıyla ilgiydi. Ancak bu kez, "Devletin birliğini ve ülke bütünlüğün bozma", "adam öldürme" gibi iddialarla suçlanıyorlardı.
Tutuklama kararı verdi, hızla uzaklaştı
Gizlilik kararı olduğu için dosyayı inceleyemeyen avukatlar, savcılığın tutuklamaya sevk yazısını dahi ancak duruşmada öğrenebildi. Duruşma için ise saatlerce beklendi. Çünkü, duruşmaya o günkü nöbetçi sulh ceza hâkimi bakmayınca yerine başka bir hâkim bulundu.
Demirtaş ve Yüksekdağ, duruşmaya cezaevinden SEBGİS ile katıldı. SEGBİS'te yaşanan teknik sorun nedeniyle Figen Yüksekdağ'ın konuşması anlaşılamamasına rağmen hâkim kararını verdi.
Karar, avukatların ve tutukluların yüzlerine okunmadı. Korumalarıyla birlikte salondan adeta koşarak uzaklaşan hâkim, avukatların kararı sorması üzerine "masada, alın okuyun" dedi.
Böylece Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, zaten yargılandıkları bir dosyadan yeniden (mükerrer) tutuklanmış oldu. Üstelik Demirtaş, bu olayların da için olduğu davada tahliye edilmişti.
Demirtaş'ın mahsupluk için yaptığı başvuru ise aynı gün karara bağlandı. Talebi kabul edilmiş olsa da artık başka bir davadan tutuklu olduğu için tahliye edilmeyecekti.
Erdoğan: Bunları bırakamayız
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hemen ertesi gün "Bunları bırakamayız" açıklaması yaptı.
Siyasi iktidarın hamleleri nedeniyle Demirtaş cezaevinden çıkamasa da AİHM kararı değişmedi.
AİHM Büyük Daire, 22 Aralık 2020'de açıkladığı karar ile ikinci tutuklamanın, ilk tutuklamanın devamı olduğunu belirtti.
AİHM'e göre, suçlamalara konu olan HDP tweeti siyasi söylem sınırları içindeydi, şiddet eylemlerinin nedeni olarak görülemezdi, şiddet çağrısı olarak yorumlanamazdı.
2020 | Gözaltılar
Tutuklananlar HDP eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, görevden alınan Kars Belediyesi Eşbaşkanı Ayhan Bilgen, HDP MYK üyesi Alp Altınörs, HDP Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Nazmi Gür, HDP RTÜK üyesi Ali Ürküt, eski milletvekili Ayla Akat Aka, eski MYK üyeleri Beyza Üstün, Bircan Yorulmaz, Berfin Özgü Köse, Dilek Yağlı, Can Memiş, Günay Kubilay, Bülent Parmaksız, Pervin Oduncu, İsmail Şengün, Cihan Erdal, HDP eski Genel Saymanı Zeki Çelik, DBP eski Eş Genel Başkanı Emine Ayna, Aysel Tuğluk, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Ayşe Yağcı, İbrahim Binici, Mesut Bağcık, Nezir Çakan, Zeynep Ölbeci, Meryem Adıbelli, Aynur Aşan, Zeynep Karaman. |
Demirtaş ve Yüksekdağ'ın mükerrer tutuklanmasından sonra soruşturma bir yıl daha sürdü. 25 Eylül 2020 sabahı ise 7 ilde yapılan operasyonlarda 20 siyasetçi gözaltına alındı. Bunlardan 17'si tutuklandı, 3'ü adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Tutuklamalar ilerleyen günlerde de sürdü. Böylece, Kobanî dosyasında tutuklu sayısı 28'e çıktı.
İddianame
İddianamenin hazırlanması uzun sürmedi. Savcı Ahmet Altun, iddianameyi 30 Aralık 2020 tarihinde Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sundu. 3 bin 530 sayfa ve 324 klasörden oluşan iddianameyi mahkeme 7 Ocak 2021'de kabul etti.
Mahkemenin, tatiller dışında üç işgünü içerisinde ve başka duruşmalara bakarak bu kadar büyük bir dosyayı inceleyip kabul etmesi tartışma konusu olsa da heyet, "titizlikle inceleyip" kabul ettiğini açıkladı.
İddianame | İlk duyuru MHP'den
Kamuoyu, iddianamenin kabulünü MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız'ın tweeti ile öğrendi.
Mahkemenin iddianameyi kabul kararının UYAP'a yüklenmesinden sadece 18 dakika sonra Twitter'dan açıklama yapan Yıldız, şöyle diyordu:
"6-8 Ekim olayları sebebiyle aralarında [Selahattin] Demirtaş, [Murat] Karayılan, [Cemil] Bayık gibi isimlerin bulunduğu 108 terör örgütü üyesi hakkında devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozmak ve çok sayıda adam öldürme suçlarından Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2021/6 Esas no ile kamu davası açıldı."
O dakikalarda avukatlar henüz açıklama yapmamış, Anadolu Ajansı dahi haberi geçmemişti. Demirtaş, bu durumu ilerleyen aylarda duruşmada, mahkeme heyetinin MHP genel merkezi ile ilişkisi olarak açıklayacaktı.
108 kişi hakkında 38'er kez ağırlaştırılmış müebbet ve binlerce yıla varan hapis cezaları istenen iddianamenin kabulünün ardından Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK), Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'ne başkanı Bahtiyar Çolak'ın olduğu yeni bir heyet atadı. Çolak, ilerleyen aylarda "Atadedeler" adlı suç örgütünün ikinci ismi olduğu gerekçesiyle görevden alınıp ev hapsine alınacaktı.
Mahkeme heyetleri Dava başlamadan bir ay önce, 26 Mart 2021 tarihinde Hâkimler ve Savcılar Kurulu, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'ne ikinci heyeti atandı. Bahtiyar Çolak, Yıldıray Kaya ve Ergin Yılmaz'dan oluşan ilk heyetin sadece Kobanî davasına bakmasına karar verildi. |
2021 | Dava
6-8 Ekim olaylarından 6 yıl sonra başlayan davanın ilk duruşması 26 Nisan 2021'de başladı. Bugüne kadar 112 oturumdan oluşan 17 blok duruşma görüldü.
Duruşmalar devam ederken, 2016'da tutuklanan milletvekillerinin ayrı illerde görülen davaları bu dosya ile birleştirildi.
28 tutuklu ile başlayan davada, ilerleyen günlerde iki kişi daha tutuklandı. Emine Ayna, Beyza Üstün, Zeki Çelik, İbrahim Binici, Ayhan Bilgen, Berfin Özgü Köse, Can Memiş, Erdal Cihan, Nezir Çakan ve Aysel Tuğluk olmak üzere 10 kişi ise tahliye edildi. Tuğluk, hükümlü olduğu için cezaevinden çıkamadı.
Kim, ne dedi?
Öte yandan, Kobanî davası AKP-MHP iktidarı yetkililerinin açıklamalarının gölgesinde devam etti.
İlk duruşmadan bir gün önce İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Twitter'dan "HDPkkiçinHesapVakti" tagı ile bir video paylaştı. Soylu, 22 Ekim 2021 tarihinde ise 10 büyükelçinin Osman Kavala hakkındaki açıklamasına dair konuşurken, "10 tane büyükelçi hukuka müdahale eden bir açıklama yapıyor. Ne pervasız, ne edepsiz bir açıklama. Yarın bizden Apo'yu da çıkarmamızı isteyebilirler. Selahattin Demirtaş'ı da çıkarmamızı isteyebilirler" ifadesini kullandı.
Davanın başladığı dakikalarda, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, sosyal medya hesabından, "6-8 Ekim olaylarının failleri bugün hâkim karşısında, yani katiller için hesap vakti" açıklaması yaptı. Altun, 3 Mayıs 2021'de ise "Bunların elinde binlerce insanımızın kanı var" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 21 Ekim 2021 tarihinde yaptığı bir açıklamada, "Neymiş? 4 senedir yatıyormuş. Yargı ne diyorsa o. Şimdi HDP de Selahattin Demirtaş'ı çıkarmanın gayreti içerisinde. Hale bakın. Terörist adam ya... 53 tane vatandaşımız bunun çağrısıyla ölüyor Diyarbakır'da. Yasin Börü yavrumuzun nasıl şehit edildiğini biliyorsunuz. Biz bu görevde olduğumuz sürece hukuk ne ise bunun gereğinin yapılmasını istemeye mecburuz" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı, AİHM kararının uygulanmaması süreciyle ilgili de, "Biz bildiğimizi okuruz. Konsey bildiğini mi okur, okusun. Onlar ne okuyor, dinleriz, görürüz. AİHM'inkini de Konseyinkini de dinleriz. Dinledikten sonra da biz üzerimize düşeni yaparız. Gereği neyse bunu yapacağız" dedi. (27 Ekim 2021)
Erdoğan, AİHM'in Demirtaş ve Kavala kararı hakkında "tanımıyoruz" açıklamasını yineledi. (7 Aralık 2021)
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 11 Ocak 2021'de yaptığı yazılı açıklamada, iddianamenin kabul edilmesinin ardından HDP kapatma davasının da acilen açılması gerektiğini, aksi halde MHP'nin bu başvuruyu yapacağını belirtti.
Bahçeli, davanın başlamasının ertesi günü ise "6-8 Ekim olayları ile ilgili 108 sanık için gün yüzünü haram edecek karar kısa sürede alınmalıdır" ifadelerini kullandı.
TIKLAYIN - Duruşmalara giden yol | 6/8 Ekim 2014 - 25 Nisan 2021
TIKLAYIN - Kobanî davası kronoloji (1-5. Blok Duruşmalar)
TIKLAYIN - Gerçeği ters yüz eden hukuk
TIKLAYIN - Kobanî davası kronoloji (6-9. Blok Duruşmalar)
TIKLAYIN - Avukat Özdoğan: Kararlar adliyede yazılmıyor
TIKLAYIN - Kobanî davası kronoloji (10-11. Blok Duruşmalar)
(DO/SD)