İstanbul, Kadıköy'deki 1 Eylül Barış Günü etkinliklerini izlediği sırada sivil polis memurunun tacizine uğrayan bianet muhabiri Tuğçe Yılmaz, "Haber izlemeye gittiğim etkinlikte yalnızca tacize uğramakla kalmadım, haberimi de geçemedim. Hem saldırıya uğradım hem de, haberci olarak mesleğimin gereğini yerine getirmem engellendi" dedi.
Tuğçe Yılmaz |
Tuğçe Yılmaz, Kadıköy İskele Meydanı'nda haber takibindeyken uğradığı saldırının başlangıcında "Bir grup kadının, Barış Anneleri ve Adalet Nöbetindeki mahpus yakınlarının Eminönü İskelesi tarafından Kadıköy İskelesi tarafındaki etkinlik alanına geçmek isterken engellendikleri[ni] görünce bu gelişmeyi takip etmek ve görüntülemek üzere diğer habercilerle birlikte o tarafa geç[tiklerini]" anlattı.
Habercileri de göstericilerle birlikte darp ettiler
Yılmaz "Görüntü almamızı engellemek için bizi itmeye başladılar, ama kadınları diğer tarafa doğru yönlendirmeye başlayınca biz de bu kez kadınları takibe başladık ve o esnada polis barikat kurdu. Eyleme gelen üç kadını da itmeye başladılar. Ben zaten kollarım yukarıda bir şekilde telefonumu kaldırarak görüntü almaya çalışıyordum." diyerek kendisine yönelen tacizin başlama anına kadar yapabildiği kayıtları gösteriyor.
Video: Tuğçe Yılmaz |
Tuğçe Yılmaz, "Tam o anda, böyle arbede ile olmuş, yanlışlıkla olmuş bir şey değil." diyor taciz için. "Sivil polis kasten, doğruca göğsümü sıktı. Bu kişinin adını bilmiyorum ama yanımda zaten muhabir arkadaşlarım da vardı. Diğer gazeteci arkadaşlarım da görüntü aldı. Taciz anının görüntüsü de var." Olayın devamı ve taciz anının kaydı Tuğçe Yılmaz'ın bir başka meslektaşının kamerasında kayıtlı. Oradan aktarıyoruz.
Video: Umut Gazetesi |
"Daha sonra, amirleri gibi biri geldi," diyor Yılmaz. "Şikayetçi olursunuz. Sorun çözülür, normal değil, tamam" gibi sözlerle beni alandan uzaklaştırmaya çalıştı. Zaten eylemin başından beri görüntü almamızı engelliyorlardı. Bir de üstüne tacize uğramış oldum."
Tuğçe Yılmaz taciz anında var gücüyle bağırarak tepkisini kayıtlarda da görüldüğü gibi dile getirdiğini anlatıyor: "Yaptığı eylemi, neyse o şekilde direkt söyledim. Taciz anında kendimi savundum. Elini üstümden ittim. Polisler hemen onun yüzü kayıtlara girmesin diye arkaya aldılar."
Tuğçe Yılmaz, uğradığı taciz kadar, haberini yapamamış olmasına da öfkeli, bir o kadar da şaşkın: "Bunca itiş kakış içinde, o kısacık anda o polisin aklının tacizden başka bir şeyle meşgul olmamasına inanamıyorum.
"Her gün kadın ve LGBTİ+'ları 'sapkın', 'ahlaksız' olarak hedef gösterenler, görevini yapan kadın gazeteciyi taciz ettiler ve ben de buna sessiz kalmadım." diyor.
Kadın habercileri bekleyen risklerin en can sıkıcılarından biriyle karşılaşması, Tuğçe'de hiçbir yılgınlığa yol açmış görünmüyor. Tersine, kayıtları izlerken, saldırıya uğradığında bu genç habercinin içinden bir anda çıkıveren hak savunucusuyla, kişiliğini, kimliğini, gazetecilik onurunu, yurttaşlık onurunu cesaretle savunan bir meslektaşla yeniden tanışıyoruz hep birlikte.
(APK/AEK)