Bİ* Fotoğraf: Video ekran görüntüsü
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, dün akşam (26 Haziran) Habertürk TV'de Kübra Par'ın Açık ve Net programında gazeteciler Aslı Aydıntaşbaş ve Gürkan Zengin'in gündeme dair sorularını yanıtladı.
Kalın'ın değindiği konular arasında 29-30 Haziran'da İspanya'nın başkenti Madrid'de gerçekleştirilecek NATO zirvesi ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın 23 Haziran'da Türkiye'ye yaptığı ziyaret de vardı.
Kalın, Rusya-Ukrayna savaşı bağlamında Finlandiya ve İsveç'in NATO üyelik başvurularının de ele alınacağı Madrid Zirvesi öncesinde Türkiye, İsveç, Finlandiya ve NATO zirvesi yapılacağını duyurdu.
TIKLAYIN - Kalın: Madrid Zirvesi, NATO üyeliği için son tarih değil
Şimdiye kadar İsveç ve Finlandiyalı yetkililer ile Ankara ve Brüksel'de iki toplantı yapıldığını hatırlatan İbrahim Kalın, zirveden bir gün önce (28 Haziran) "NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in ricası üzerine" Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla bir toplantı yapılacağını söyledi.
Türkiye'nin zirveye katılmasının "pozisyonundan geri adım attığı anlamına gelmediğini" belirten Kalın, Türkiye'nin her iki ülkeden "terörle mücadele" ile ilgili taleplerini de hatırlatarak özetle şu değerlendirmede bulundu:
"Mutabık kalırsak Madrid'e öyle gideceğiz"
"Siz 200 yüzyıllık tarafsızlık politikasından vazgeçiyorsunuz, büyük bir paradigma değişikliği yaparak bir askeri ittifaka katılma kararı alıyorsunuz.
"Bu uyumu sağlayabilmek için sizin hem İsveç hem Finlandiya'da çok ciddi değişiklik yapmanız gerekecek. Mevzuat, kanun, Anayasa değişikliği gerektirecek. Aynı değişimi PKK (Kürdistan İşçi Partisi) ve onunla iltisaklı olan PYG, PYD ve benzeri yapılara karşı göstermenizi istiyoruz.
"Bu diğer büyük paradigma değişiminden daha zor ve imkansız değil. Onlar birtakım adımlar atacaklarını söylüyorlar. Taahhütlerini not ettik. Taahhütte bulunmakla somut adım atmak arasında fark var. Bunların hepsinin kayda geçirilmesini istiyoruz.
"Büyük oranda mutabakat sağladık, anlaşamadığımız birkaç konu var. Yarın onunla mutabık kalırsak, Madrid'e öyle gideceğiz."
Suudi Arabistan ile "normalleşme"
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın'ın değindiği diğer bir konu da Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Türkiye'de öldürülmesi ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi bin Selman'ın cinayetten sonra ilk defa Türkiye'ye gelerek Erdoğan ile Ankara'da bir araya gelmesiydi.
Soruyu "iki düzeyde cevaplamak istediğini" söyleyen İbrahim Kalın, konuyla ilgili özetle şu açıklamada bulundu:
"İki düzeyde cevaplamak isterim. Bir teknik olarak Kaşıkçı davası ikincisi genel çerçeve. Uluslararası ilişkilerde daralmalar ve genişlemeler olur. Bizim Mısır, Ermenistan, Suudi Arabistan'la normalleşme döneminden geçiyoruz.
"Uluslararası ilişkilerde ezeli ve ebedi düşmanlık husumet olmaz. Barış yaparsınız, yolunuza devam edersiniz.
"Kaşıkçı'dan önce ciddi sorunlarımız yoktu"
"Suudi Arabistan'la Kaşıkçı cinayetine kadar çok ciddi sorunlarımız yoktu. Bir iki yerde görüş ayrılıklarımız vardı. Kaşıkçı cinayeti büyük bir travma yarattı. Ülkemizde bu şekilde yapılmış olması... Türkiye o dönemde üzerine düşeni fazlasıyla yaptığını düşünüyorum. Duyurulması ve dünyada gündem olması... Daha sonra hukuki bir süreç başladı.
"Bu hadiseden dolayı Suudi Arabistan'la ilişkilerimiz ciddi yara aldı. Türkiye Cumhuriyeti topraklarında böyle bir cinayete kurban gitmesi es geçilecek, üzeri örtülecek bir şey değildi.
"Bazı kararlar vicdanları rahatlatmayabilir"
"Hukuki süreçle ilgili birkaç aşamalı süreç yaşandı. Adli süreçlerde ilgili makamların birbiriyle konuşması gerekiyordu. Sonuçta bir başka ülkenin vatandaşıyla ilgili bir iddianame ortaya koyuyorsunuz. Burada bir sürü hukuki olarak teknik var. 6706 sayılı Uluslararası Adli İşbirliği Kanunu işletildi.
"Bazen hukukun verdiği bazı kararlar kamu vicdanını rahatlatmayabilir. Neticede mahkemenin verdiği karara hukuken saygı duymak zorundayız. Siyaseten ve vicdanen yeterli bulmayabilirsiniz.
"Bir başka ülkenin vatandaşlarının yargılanması söz konusu burada. O kişilerle ilgili Suudi Arabistan'da bir hukuki süreç oldu.
"Bununla ilgili adli işlem yapıldı, orada 16 kişiyle ilgili mahkeme yapıldı ve cezalar verildi. Dolayısıyla hukuki olarak baktığımızda bu tarafı ihmal etmek lazım. Siyasi olarak bu mesele asla kabul edilebilir bir şey değil. Türkiye sert tepki verdi, üzerine düşeni yaptı.
TIKLAYIN - "Basın özgürlüğünün dostu olmayan Türkiye sonunda Kaşıkçı'yı sattı"
"Suudi Arabistan, önemli bir aktör"
"Son tahlilde Suudi Arabistan bölgenin önemli aktörü. Bu olaya kadar bizim belli konularda görüş ihtilaflarımız olsa bile, böyle bir çatışma dönemine girmedik. Zaman zaman görüş ayrılıkları elbette olabilir ama ülkemizin çıkarlarını da düşünmek zorundayız.
"Türkiye'nin konumu, bölge ile ilişkileri, Suudi Arabistan ilişkilerini büyük fotoğrafı görmek zorundayız. Husumetle yönetemezsiniz dış politikayı."
TIKLAYIN - "İktidar Suudi Arabistan ziyaretinden bir başarı öyküsü elde edemedi"
(SD)