Fotoğraf: HDP Twitter sayfası
Halkların Demokratik Partisi (HDP) kapatma davasına ilişkin İstanbul'da hukukçularla bir araya geldi.
Anayasa Mahkemesi'nin, 21 Haziran'da HDP'nin kapatılması istemiyle yeniden açılan davada iddianameyi kabul etmesinin ardından HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonumu tarafından düzenlenen toplantıda dava sürecine ilişkin görüş alışverişinde bulunuldu.
HDP'yi temsilen Eş Genel Başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar, Parti Sözcüsü Ebru Günay, Grup Başkanvekili Saruhan Oluç ve hukukçu milletvekillerinin katıldığı toplantıya, Fikret İlkiz, Rıza Türmen, Mebuse Tekay, Akın Atalay, Reyhan Yalçındağ, Turgut Kazan, Sezin Uçar, Cihan Aydın, Diren Yeşil, Muhsuni Karaman'ın da aralarında olduğu çok sayıda hukukçu katıldı.
Toplantının açılışında konuşan Buldan ve Sancar, dava sürecini demokrasi güçleriyle birlikte yürütmek istediklerini ifade ettiler.
"Tarihi bir dava"
Pervin Buldan, HDP'ye yapılan saldırıların, özellikle kapatma davasıyla birlikte, hızlı bir şekilde devam ettiğine dikkat çekerek açılan kapatma davasını "tarihi bir dava" olarak nitelendirdi.
Parti kapatmaların özellikle Türkiye'nin demokratikleşmesi konusunda büyük bir yara olduğunu belirten Buldan, şöyle konuştu:
"Tam da bu dönemde HDP'ye açılan kapatma davasının Türkiye'nin demokratik geleceğine ve demokratik siyasetine hiçbir katkısı olmayacaktır. Bu dava hukuki bir dava değildir, siyasi bir davadır. Ama hukuken de yapılacak çok şey olduğunu biliyoruz, onun için bugün buradayız. Birlikte neler yapabiliriz, bu partinin kapanmaması için hangi yollara başvurabiliriz, bunu tartışacağız."
"Dava siyasi kampanyanın sonucu"
Mithat Sancar ise kapatma davasının, iktidar sözcüleri tarafından HDP'ye karşı yürütülen siyasi kampanyanın sonucu olduğunu ifade etti:
"Esasen kapatma davası öncesinde yürütülen siyasi kampanya hepimizin hafızasında canlı olarak duruyor. İktidarın sözcüleri ve özellikle küçük ortak, partimize karşı yoğun bir siyasi kampanya yürüttü. Kapatma talebini her fırsatta onlar dile getirdiler. Sadece bir siyasi kampanya da yürütmedi iktidarın küçük ortağı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığını tehdit eden topluma şantaj diliyle bir politika yürüttüler. Dolayısıyla bu davanın tehdit ve şantaj içeren bir kampanyaya dayandığını görüyoruz. Tek başına bu gerekçe bile bu davanın hukuken tartışılmasını gereksiz kılabilirdi."
"Yargıtay ikna edici bir tablo sunamıyor"
Sancar, dava tarihinin 7 Haziran seçilmesinin de "siyasi kampanya" tezlerini doğruladığını savunarak, "Yargıtay partimizi kapatmayı gerektirecek ikna edici bir tablo sunamıyor" dedi:
"HDP'nin bölücülükle suçlandığı ve şiddetle ilişkilendirildiği bir iddianameyi hazırlamak mümkün değildir. Çünkü böyle bir durum gerçeklikte de söz konusu değildir. HDP Türkiye'de barış, demokrasi ve eşitlik içinde bir arada yaşamayı en kararlı tarzda savunan partidir. Öte yandan, tepeden tırnağa şiddete batmış bir sistemde barışı ısrarla isteyen ve demokratik çözüm için her türlü sorumluluğu üstlenmeye hazır olduğunu belirten bir partidir.
"O nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bizi odak olarak göstermesi için delil bulması mümkün değildir. Uydurduğu deliller ve gerekçeler de kimseyi ikna etmemelidir. AYM'nin bu iddianameyi ikinci kez temelden reddetmesi gerekiyordu. Bunu yapsaydı tarihi bir fırsatı kullanmış olacaktı, bunu yapmadı tarihi bir fırsatı heba etmiş oldu."
"Hukuk mücadelesini de en güçlü şekilde yürüteceğiz"
Dava sürecini bütün demokrasi güçleriyle birlikte yürütmek istediklerini ifade eden Sancar, "Savunmamızla demokrasi mücadelesinin hukuk yoluyla nasıl yürütüleceğini göstereceğiz" ifadelerini kullandı:
"Hukuk mücadelesini de en güçlü şekilde yürütme kararındayız. İddianame çürük olabilir, çöp olabilir. Bizim savunmamız bu iddianameye karşı olmayacaktır. Bu iddianameyi çürütmek bizim için zor değildir. Sizlerle birlikte bu iddianameyi kısa sürede kolay bir şekilde çürütebiliriz; ama biz dava sürecinde yapacağımız savunmayı en güçlü şekilde hazırlamak istiyoruz.
"Çünkü burada yapacağımız savunma, Türkiye'de hukuk yoluyla demokrasi mücadelesinin temel belgelerinden biri olmalıdır. O belgeyi birlikte hazırlayacağız ve tarihe kaydedeceğiz. O belge sadece mahkeme salonunda sunulmayacak, aynı zamanda tarihe yazılacak. Demokrasi mücadelesinin hukuk yoluyla nasıl yürütülebileceği de gelecek kuşaklara miras olarak kalacaktır."
Sancar'dan AYM Başkanı'na gönderme
Sancar, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'ın, bugün söylediği "Unutmayalım ki fikri ve vicdanı hür olmayan hakim olamaz. Aklını ve vicdanını başkalarına kiralayan veya iradesine ipotek konmasına izin veren kişiden hakim olamaz. Hukuk devletinde uzaktan kumandalı yargı ya da yargıç düşünülemez" şeklindeki sözlerini hatırlatarak şöyle dedi:
"Bunlar çok doğru sözler, biz de katılıyoruz. Fakat maalesef, AYM ikinci iddianameyi incelerken bu görüşlere bağlı kalmadı. Dileriz ve umarız ki, AYM üyeleri nihai kararlarını verirken burada belirtilen fikirlere ve ilkelere bağlı kalır." (KÖ)