* Fotoğraf: HDP
Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) siyasetçilerin yargılandığı Kobanî davasının görülmesine bugün Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edildi.
Mahkeme, tutuklu sanıklardan Ayhan Bilgen, Berfin Özgü Köse, Can Memiş ve Cihan Erdal’ın yurtdışına çıkış yasağı adli kontrol şartı ile tahliyesine karar verdi.
Davanın 3. Duruşması yarınki oturumla devam edecek.
Davada, 28'i tutuklu, 6'sı hakkında adli kontrol kararı, 75'i hakkında da yakalama kararı bulunan 108 kişi yargılanıyor.
TIKLAYIN - Kobanî davasında reddi hakim talebine ret
“6 - 8 Ekim Kobanî protestoları” olarak bilinen, 2014 yılındaki eylemlerle suçlanan siyasetçiler hakkında, 38'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
TIKLAYIN- HDP: Kobanî protestolarında aslında ne oldu?
TIKLAYIN - Demirtaş neyle suçlandı, gerçekler neydi?
“Suç vardıysa neden 10 yıldır soruşturulmadı?”
HDP'nin aktardığına göre, Sincan Cezaevi Kampüsü Salonu'nda görülen duruşmaya, HDP milletvekillerinin yanı sıra parti yöneticileri ve üyeleri ile çok sayıda kişi katıldı.
Bugün görülen üçüncü duruşmanın ikinci oturumuna, HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Emine Ayna, HDP Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Üyesi Ali Ürküt, HDP Dış İlişkiler Komisyonu Üyesi Nazmi Gür, yerine kayyım atanan Kars Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen, eski Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım ile HDP önceki dönem Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri Zeynep Ölbeci, Cihan Erdal, Can Memiş ve Meryem Adıbelli tutuklu bulundukları cezaevlerinden katıldı.
Önceki dönem TJA Sözcüsü Ayla Akat Ata, HDP önceki dönem Sözcüsü Günay Kubilay, eski milletvekili Emine Beyza Üstün ve İbrahim Binici, HDP MYK Üyesi Alp Altınörs, HDP önceki dönem Saymanı Zeki Çelik, HDP önceki dönem MYK üyeleri Pervin Oduncu, Ayşe Yağcı, Bircan Yorulmaz, Berfin Özgül Köse, Bülent Parmaksız, İsmail Şengül, Dilek Yağlı ile Sibel Akdeniz ise duruşma salonunda hazır bulundu.
Duruşma RTÜK Üyesi Ali Ürküt’ün savunmasıyla başladı. 8 buçuk aya yakın zamandır tutuklu bulunduğunu belirten Ürküt, “İddianame uzun. Avukatlarımızla da cezaevi koşulları nedeniyle iletişim sorunumuz var bu süreçte. Bundan dolayı savunma için ek süre talebinde bulunuyorum” dedi.
Ürküt’ün avukatı Cihan Aydın, Ürküt hakkında hazırlanan iddianamede bir değil birçok trajikomik noktanın bulunduğunu belirterek, şunları söyledi:
“İddianamede ANF haberlerinden alıntılar yapılmış. Savcıların değil ANF’nin hazırladığı bir iddianame gibi. Bunun dışında dosyaya başka bir bilgi ve belge konulmamış. Müvekkilimin siyasetçi olarak yaptıklarının yasal olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma yapılmamış. 2010’da yapılanlar eğer suç idiyse bunlar 2020’e kadar neden soruşturulmadı?
“Bu salonda bir yargılama yapılmıyor. Bu iddianamenin nasıl hazırlandığını hepimiz biliyoruz. Bu davada, asıl tartışılması gereken iddianamenin içeriğidir. 2 bin 900 müşteki koymuşlar önümüze. Birçok olayın failleri kamu görevlileri ancak bunlar bu davaya katılmak istiyorlar. Peki o tarihlerde yakılan binlerce HDP binasına ilişkin bir tespitiniz var mı? Yok.”
Cihan, Aydın “Biz delillerin elde edilme sürecine ilişkin hukuka uygun davranılıp davranılmadığı konusunda size uyarıda bulunuyoruz” dedi.
“İlliyet bağı olmayan kişiler müşteki yapılmış”
Hem bugün hem de dün duruşmanın yönetim biçimine ilişkin itirazları olduğunu belirten Avukat Sezin Uçar, mahkeme başkanına tepki göstererek, şunları dile getirdi:
“Sizden söz istediğimizde verilmesi gerekir. Bizim açımızdan burada ne olduysa olduğu gibi yansıması çok önemli. Ancak duruşmada olanlara aykırı bir tutanak var. SEGBİS kayıtlarının bize verilmesi gerekiyor. Duruşma tutanakları bir delil niteliği taşımıyor. Tutanakların tartışmaya açık olmayacak bir şekilde delil niteliği taşıması gerekiyor. Tutanaklar buna göre tutulmalıdır.
“Delillerin ortaya konulması ve reddi meselesi. CMK’da bu durum gayet açıktır. Dosya ile herhangi bir illiyet bağı olmayan kişiler, müşteki olarak sanık savunmasından önce dinlendi. Dosyadaki bazı kişiler bizi aradılar, ‘Benim ne işim var bu dosyada?’ diye soruyorlar. Dosya bakımından illiyet bağı olmayan kişiler müşteki yapılmış. Kendilerinin dahi bundan bilgisi yok. Dosyada bunlar taraf bile değildir. Dosyada katılan dahi olmayan bu kişilerin söylediklerine sanıklar cevap vermezler.”
“AİHM kararını uygulamayacağını söylediniz”
Mikrofonun kapatılmasını savunma makamı olarak kabul etmediklerini vurgulayan Uçar, sözlerine şöyle devam etti:
“AİHM kararını açıkça uygulamayacağını söyleyen bir hakimsiniz. Heyet olarak, AİHM’in bu kararı karşısında bunu bu kadar aleni olarak söyleyemezsiniz. Bizim tarafımızdan reddedilmiş bir hakimsiniz. Türkiye halkları sizin vereceğiniz karara güvenmiyor. Siz bu güveni sağlamak için hiçbir şey yapmıyorsunuz, ısrarla hukuksuzluğa devam ediyorsunuz. Müvekkillerimizin pek çoğu yüksek güvenlikli hapishanelerde kalıyor. Dosyaya ulaşmaları ve incelemeleri noktasında ciddi sorun var. Bu nedenle müvekkillerimizin savunması için süre istiyoruz.”
Uçar’ın açıklamaların ardından avukatların talepleri mahkeme heyeti tarafından reddedildi.
“15-16 Haziran işçi direnişini selamlıyorum”
Savunma için söz verilen HDP önceki dönem PM üyelerinden Bülent Parmaksız, savunma yapmayacağını belirterek şöyle devam etti: “Birkaç söz söyleyeceğim. 15 Haziran bugün. 15-16 Haziran işçi direnişini selamlıyorum ve yaşamını yitiren 3 işçiyi saygıyla anıyorum. Bu direniş Türkiye halkları için büyük bir kazanımdır. İkinci olarak, ek klasörler bize gelmedi. Tebliğ edilen bir şey yok. Ek klasörlerin bize tebliğ edilmesini ve ek süre verilmesini istiyorum” diye konuştu.
“340 ek klasörü inceleyip savunma yapabilirim”
Tutuklu yargılanan HDP MYK Üyesi Alp Altınörs ise mahkeme başkanına “Daha ben ayağa kalkmadan niye sözümü kesiyorsunuz. Benim söz hakkımı niye ortadan kaldırıyorsunuz” diye tepki göstererek, şunları söyledi:
“Sırada ben varım. Birincisi; 9 aya yakındır süren haksız ve hukuksuz bir tutuklama söz konusu. Bize gelen ek klasörlere ilişkin cezaevi idaresi bize bir şey demedi. İkincisi; iddianameyi incelememiz için zaman konusunda istenildiği kadar süre verilmesini belirtmişsiniz. Dolayısıyla rutin haftada bir veya iki saat süre veriyorlar. Sizin beyanınızla realite arasında ciddi bir sorun var. Ben ancak bu 340 ek klasörü inceledikten sonra savunma yapabilirim. Süre istiyorum.”
“İddianamede aleyhime delil yok”
Altınörs’ün ardından konuşan Can Memiş, tutuklu yargılandığı iddianameyle ilgili kendisi hakkında herhangi bir aleyhte delil bulunmadığını ifade etti:
“Lehte bir iddianame olsa da soruşturma makamının iyi niyetini göremiyorum. Objektif verilerle hareket etmesi gereken bir makam, bilimsel olarak hareket etmiyor. 2014 yılında soruşturmanın açıldığını görüyoruz. İfadeler 2015 yılında alınıyor. Benim ifadem de 2017 yılında alınıyor. 2 yıl sonra Demirtaş ve Yüksekdağ tutuklanıyor. Bundan sonra herhangi bir kaygı içerisine girmiyorum. Şimdi burada 2014’teki iddianameden farklı olarak benim tutuklanmama neden olan nedir? Gizli tanık Mahir’in söyledikleri ve açık tanığın ifadeleri. Beyanlar 9 ay önce alınıyor ancak tutuklama 9 ay sonra yapılıyor. Kamu güvenliğiyse esas mesele, önlemler hemen alınır.
“Hakkında bu kadar ağır suçlamalar bulunan bir insan 9 buçuk ay dışarıda tutulmaz. Bu bile iddianamenin niteliğini ortaya koyuyor. İki tanığın beyanları 9 buçuk ay bekletiliyor. Diyorlar ki, olaylara HDP sebebiyet verdi. Bunun böyle olmadığı iddianamede görülüyor. İmam Taşçıer'in dükkanı zarar görmüş. Şikayetçi olmuş. 4 ay sonra HDP’den milletvekili olmuş. Böyle olsa zarara uğrayan kişi neden gelip HDP’den milletvekili olsun?”
“Suç ağır gözüküyor ama iddialar temelsiz”
6-7 yıl önce yaşananlardan dolayı sabah saatlerinde evlerinden alındıklarını belirten Memiş, “Suç, en ağır suçlardan birisi gibi gözüküyor ama iddialar temelsiz. Bunun için AİHM Büyük Dairesi’nin Selahattin Demirtaş kararı es geçilmez. Yine AYM’nin Ayhan Bilgen kararını da hatırlatmak isterim. Beraatımı talep ediyorum temel olarak. Bir siyasi parti çalışmalarında yer almak böyle ağır bir suçlamanın sebebi olamaz. Beraatım mümkün değilse tahliyemi istiyorum” diye konuştu.
“İddianamede 350 sayfa haber aktarımı var”
Memiş’in savunmasının ardından söz alan avukatı Fikret İlkiz, mahkeme heyetinin hukuksuzluğa devam ettiğini belirterek, şunları ifade etti:
“Müştekilere soramazsınız 'ne diyorsunuz' diye. Yapılan işlem herhangi bir savunma değil iddianameye karşı sorgudan ibarettir. Müştekilerden herhangi biri soru sorsaydı, ben buna itiraz edecektim. Sorgusu yapıldı Can Memiş’in. Bu iddianameye karşı siz soru sordunuz. Halbuki siz mahkemeye heyeti olarak bu dosyayı çok bildiğinizi yazdınız. Biz iddianameye karşı tahliye talebinde bulunduğumuz zaman bütün bunları anlattık.
“Siz bu iddianameyi mahkeme heyeti olarak kabul ettiniz. Bu ANF iddianamesidir. Örneğin 3 bin 530 sayfa içerisinde bize ne anlatıyorsunuz. İddianamenin bir dili yok. Bu iddianame kişi hak ve özgürlüklerini koruyan bir iddianame değil. Bu iddianameye baktığımız zaman 350 sayfasının sürekli bir haberin aktarılmasından oluştuğunu görüyoruz.
“Bu iddianameyi anlamak için bizi neyle suçladığınızı mutlaka ama mutlaka bilmeliyiz. Heyetiniz biliyor ve bildiğini kararına yazıyor. Savunmanın usule ilişkin taleplerini sadece ve sadece dinleyecektiniz. O zaman siz ne için bizim anlamadığımız sorular sordunuz? Bu sorular iddia makamının sorularıyla paralel sorulardır. Biri diğerini tamamlayan sorulardır.”
“Sanıkların düşüncesi yargılanıyor”
Mahkeme başkanına “Sanıklara düşüncesini soruyorsunuz, bunu yapamazsınız” diye tepki gösteren İlkiz şöyle devam etti:
“Çünkü iddianame zaten düşüncesini yargılıyor. Bu iddianame burada bulunan herkesi kendisinin suçsuz olduğunu kanıtlaması üzerine kurulmuş bir iddianamedir. Aynı sanık hakkında aynı eylemlerden dolayı ikinci bir ceza davası açamazsınız. Savcılık aşamasındayken bunu reddedilmesi gerekiyor.
“Daha önce soruşturması yapılmış, kovuşturması yapılmış şeylerden yeniden kişilerin soruşturulması hukuka aykırıdır. AİHM’e aykırıdır. Bu yargılama geçmiş zihniyetlerin anlayışıdır. Biz savunma olarak bu dosyaya bakmadan, sanıklar bakmadan asla hüküm kurulmamalıdır.”
Kobane davasıAnkara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla 7 ilde 82 kişi hakkında gözaltı kararı verilen Kobani eylemlerine ilişkin operasyon kapsamında akademisyen Cihan Erdal, Prof. Dr. Beyza Üstün ve Can Memiş de 25 Eylül 2020 Cuma günü gözaltına alındı. Kanada'daki Carleton Üniversitesi'nde doktora öğrencisi olan Erdal, tez araştırması kapsamında İstanbul'daydı. 2 Ekim 2020 Cuma günü Cihan Erdal HDP'nin gözaltına alınan eski MYK üyelerinin de aralarında olduğu 17 kişiyle birlikte tutuklandı. Soruşturma kapsamında toplamda 108 kişi için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçlarını Soruşturma Bürosunca iddianame hazırlandı ve Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, hazırlanan Kobani iddianamesini kabul etti. İddianamede 27'si tutuklu, 6'sı hakkında adli kontrol kararı, 75'i hakkında da yakalama kararı bulunan 108 kişi için 38'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Ceza istenenler arasında HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da bulunuyor. İddianame, AİHM Büyük Daire'nin 22 Aralık 2020'de Demirtaş için verdiği "Derhal tahliye edilsin" kararından sekiz gün sonra, 30 Aralık 2020'de hazırlanmıştı. İddianameden İddianamede şu suçlamalara yer verildi: "Sanıkların terör olaylarını, başlamasında ve devamında sorumlu düzeyde organize etmeleri, örgütün talimat bütünlüğü içinde şiddetli sokak olayları şeklinde ülke geneline yayıp terör olaylarına kitlesel boyut kazandırmak için örgüte müzahir taban kitleye talimatlar vermiş olmaları, talimat aldıkları kişilerin örgüt içi pozisyonları, teşhis beyanlarının içeriği, talimatların uygulanış biçimleri ve iletildiği muhatapları, olaylarda inisiyatif almaları, ısrarlı şekilde kararları uygulama biçimleri, örgütün amaçları doğrultusunda aldıkları sorumlulukların ağırlıkları, olayları sorumlu düzeyde organize ettikleri anlaşılmıştır. "Şüpheliler hakkında örgüt adına bu yönde faaliyetler yürüttüklerine ilişkin yapılan diğer tüm tespitler birlikte dikkate alındığında, şüphelilerin PKK/KCK silahlı terör örgütünün sözde yöneticisi olarak kabul edilmeleri gerektiği, bu kabulün sonucu olarak TCK'nın 220/5. maddesi gereğince örgütün faaliyeti çerçevesinde işlendiği belirlenen bütün suçlardan bu madde gereğince ayrıca sorumlu oldukları tespit edilmiştir." Suçlamalar Olay tarihlerinde ülke genelindeki tüm eylemlerden sorumlu tutulan 108 kişiye yöneltilen suçlamalar şöyle: Birer kez "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma", 37'şer kez "insan öldürme", 31'er kez "insan öldürmeye teşebbüs", 24'er kez "yağma", 38'er kez "alıkoyma", 1750'şer kez "alıkoymaya teşebbüs", 397'şer kez "yakarak mala zarar verme", 1060'ar kez "kamu malına zarar verme", 503'er kez "yakarak kamu malına zarar verme", 53'er kez "iş yeri dokunulmazlığını ihlal", 294'er kez "geceleyin iş yeri dokunulmazlığını ihlal", 26'şar kez "geceleyin açıktan hırsızlık", 20'şer kez "açıktan hırsızlık", 114'er kez "hırsızlık", 272'şer kez "geceleyin hırsızlık", 5'er kez "basit yaralama", 43'er kez "silahla basit yaralama", 264'er kez "kamu görevlisini silahla basit yaralama", 7'şer kez "kamu görevlisini kasten basit yaralama", birer kez "kemik kırığı oluşacak şekilde kasten silahla yaralama", birer kez "kamu görevlisini kemik kırığı oluşacak şekilde kasten silahla yaralama", 78'er kez "silahla kasten yaralama", 51'er kez "kamu görevlisini silahla yaralama", 3'er kez "iş ve çalışma hürriyetinin ihlali", 4'er kez "ibadethanelere zarar verme", birer kez "düşük yapmaya neden olma", 24'er kez "bayrak yakma", 25'er kez "5816 sayılı yasaya muhalefet" ve "suç işlemeye tahrik etmek". Sanıklar Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, Selahattin Demirtaş, Selma Irmak, Sırrı Süreyya Önder, Gülfer Akkaya, Gülser Yıldırım, Gültan Kışanak, Ahmet Türk, Ali Ürküt, Alp Altınörs, Altan Tan, Ayhan Bilgen, Nazmi Gür, Ayla Akat Ata, Aysel Tuğluk, İbrahim Binici, Ayşe Yağcı, Nezir Çakan, Pervin Oduncu, Meryem Adıbelli, Mesut Bağcık, Bircan Yorulmaz, Bülent Barmaksız, Can Memiş, Cihan Erdal, Berfin Özgü Köse, Günay Kubilay, Dilek Yağlı, Emine Ayna, Emine Beyza Üstün, Mehmet Hatip Dicle, Ertuğrul Kürkçü, Yurdusev Özsökmenler, Arife Köse, Ayfer Kordu, Aynur Aşan, Ayşe Tonğuç, Azime Yılmaz, Bayram Yılmaz, Bergüzar Dumlu, Cemil Bayık, Ceylan Bağrıyanık, Cihan Ekin, Demir Çelik, Duran Kalkan, Elif Yıldırım, Emine Tekas, Emine Temel, Emrullah Cin, Engin Karaaslan, Enver Güngör, Ercan Arslan, Fatma Şenpınar, Fehman Hüseyin, Ferhat Aksu, Filis Arslan, Filiz Duman, Gönül Tepe, Gülseren Törün, Gülten Alataş, Gülüşan Eksen, Gülüzar Tural, Güzel İmecik, Hacire Ateş, Hatice Altınışık, Hülya Oran, İsmail Özden, İsmail Şengül, Kamuran Yüksek, Layika Gültekin, Leyla Söğüt Aydeniz, Mahmut Dora, Mazhar Öztürk, Mazlum Tekdağ, Abdulselam Demirkıran, Mehmet Taş, Mehmet Tören, Menafi Bayazit, Mızgın Arı, Murat Karayılan, Mustafa Karasu, Muzaffer Ayata, Nazlı Taşpınar, Neşe Baltaş, Nihal Ay, Nuriye Kesbir, Remzi Kartal, Rıza Altun, Ruken Karagöz, Sabiha Onar, Sabri Ok, Salih Akdoğan, Salih Müslüm Muhammed, Salman Kurtulan, Sara Aktaş, Sibel Akdeniz, Şenay Oruç, Ünal Ahmet Çelen, Yahya Figan, Yasemin Becerekli, Yusuf Koyuncu, Yüksel Baran, Zeki Çelik, Zeynep Karaman, Zeynep Ölbeci, Zübeyir Aydar. |
(AS)