Çizim: Ercan Altuntaş
Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) 28'i tutuklu, 6'sı hakkında adli kontrol kararı, 75'i hakkında da yakalama kararı bulunan 108 kişiye açılan “Kobanî davasının” ikinci duruşması bugün (18 Mayıs) Sincan Kampusu’ndaki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
HDP eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ı dinleyen mahkeme, avukatların taleplerini açıklamasının ardından duruşmaya 20 Mayıs Perşembe gününe kadar ara verildi.
Avukatların taleplerine rağmen siyasetçilerin tutukluluk incelemesi yapılmadı.
TIKLAYIN - Kobanî davasında reddi hakim talebine ret
“6 - 8 Ekim Kobanî protestoları” olarak bilinen, 2014 yılındaki eylemlerle suçlanan siyasetçiler hakkında, 38'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
TIKLAYIN- HDP: Kobanî protestolarında aslında ne oldu?
TIKLAYIN - Demirtaş neyle suçlandı, gerçekler neydi?
NOT: Davanın bir önceki duruşmasında (26 Nisan 2021) avukatlar reddi hâkim talebinde bulunmuştu.
Duruşmayı Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delagasyonu’ndan uzmanların yanı sıra AB üyesi ülkelerin diplomatik temsilciliklerinden kişiler de takip etti.
Duruşmaya aralarında Urfa, Diyarbakır, Van, Mardin, Muş ve İzmir’in de bulunduğu çok sayıda barodan temsilciler ve başkanlar katılıyor. HDP’den çok sayıda milletvekili, partinin il ve ilçe yöneticileri ile kadın örgütleri de duruşmada yer alıyor.
İddia makamı, reddi hakim talebinin henüz karara bağlanmadığını, bu nedenle esasa ilişkin savunmanın alınmaması gerektiğini söyledi. Savcı, tutukluluk incelemesine dair talebini açıklamasıyla ilgili mahkeme heyetinden yanıt istedi.
Mezopotamya Ajansı'nın aktardığına göre, tutukluluk incelemesinin 30 günü geçmediği için yapılmayacağını belirten mahkeme heyeti, savcılığın talebini almadı. Dosyaya gelen evrakları da okuyan mahkeme heyeti, HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Kobanî’ye dair yaptığı konuşmanın incelenmesi için mahkeme tarafından bilirkişi görevlendirildiğini paylaştı.
Ardından söz alan Demirtaş’ın avukatı Mehmet Emin Aktar, tutukluluk incelemesinin her duruşmada yapılması gerektiğinin altını çizdi. Aktar, “Savcının talebine 30 gün geçmedi diyerek yanıt verdiniz. 30 gün azami bir süredir ama bu kadar fazla suçlamanın olduğu davalarda her duruşmada tutukluluk incelemesinin yapılması gerekir. Şimdi hem biz avukatlardan hem de tutuklulardan söz hakkı vererek ardından ara karar oluşturup duruşmayı erteleyecekseniz, tutukluluk incelemesini de yapmanız gerekir” dedi.
Aktar, mahkeme heyetinin bilirkişi atamasına dair, “İncelenmesini istediğiniz konuşma iddianamede suç unsuru sayıldı. Bu da iddianamenin siyasi saiklerle hazırlandığını kanıtlar nitelikte“ diye belirtti.
Mahkeme heyeti, avukatlara beyanlarını almak üzere söz vereceğini, kendi aralarında iş bölümü yapmalarını istedi. Söz alan avukatlar, “Yasalara göre avukatların mahkemenin kararı olmaksızın söz alıp konuşma hakkı var. Yetkilerimizi biliyoruz. Bir iç sıralama yapıp yapamayacağımız mahkemenin takdirine değildir” yanıtını verdi.
Demirtaş: Kumpas davası
Başlayan duruşmaya telefon alınmadığı belirtildi. Duruşmada ilk olarak Edirne Cezaevi'nden SEGBİS'le bağlanan Selahattin Demirtaş, konuştu:
"Usule dair itirazlarıma ve taleplerime geçmeden önce bir düzeltme yaparak başlamak istiyorum. Tutanakta adlandırıldığı şekliyle bu dava Kobanê davası değildir. Bu davanın adı da içeriği de esası da HDP’ye yönelik kumpas davasıdır. HDP’ye yönelik siyasi intikam davasıdır.
"Günün birinde Kobani Davası açılacak ve gerçek sorumlular, sokakları provoke eden devlet ve hükümet yetkilileri, vali, kaymakam, emniyet müdürleri, katliamı yapan ve yaptıran gerçek sorumlular ortaya çıkarılacaktır mutlaka. Ama herkes emin olsun, o zaman sanık sandalyesinde biz olmayacağız. Şimdi madde madde usul itirazlarımızı gerekçeleri ile paylaşalım, ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır.
"Bu kumpasın tüm aşamalarını tereddütte yer bırakmayacak şekilde ortaya koyduğumuzda kumpasın bir iddia değil, siyasi bir itham değil, tartışmasız bir gerçek olduğunu göreceksiniz. Türkiye’de bugüne kadar çok sayıda siyasi dava görüldü. Birçok kumpas davasına da tanıklık ettim ancak sanırım dünya hukuk tarihinde ilk defa bir mahkeme salonunda bir parti yani AKP-MHP bir başka partiyi yani HDP’yi yargılamaya cüret ediyor.
'Hakim savcı yok'
"Bu davada gerçekte hakim ve savcı yoktur. Hakim koltuğunda Erdoğan, Bahçeli Soylu; savcı koltuğunda ise yandaş medya ve trol ordusu oturmaktadır. Partiler birbirleriyle Meclis’te, meydanlarda, sandıkta mücadele ederler.
"En faşist düzenlerde bile cübbe giyip mahkeme salonlarında kendini doğrudan yargı yerine koyarak başka bir partiyi yargılamaya cüret edemezler. Ancak AKP-MHP pervasızlıkta, hukuksuzluk da sınırları bir hayli aştığından bugün mahkemede kendilerini hakim, savcı ilan ederek, HDP’yi yargılamaya yelteniyorlar. Bu dava boyunca kimin kimi yargıladığını göreceğiz.
"AKP-MHP faşizmine de halk sandıkta gerekli cevabı verince esas sorumluların, gerçek suçluların bağımsız yargı önüne çıkması, kumpasların parçası olan herkesi hukuk önünde hesap vermesi için elimizden geleni mutlaka yapıp hukuki ve siyasi mücadelemizi sürdüreceğiz. Merak etmeyin diyorum tüm Türkiye toplumuna. Merak etmeyin, devran dönüyor. Şimdi bu izahatlar ışığında madde madde açıklayacağız.”
Demirtaş'a hakim müdahalesi
Demirtaş’ın sözünü bir kez daha kesen mahkeme başkanı, “Bakın sesinizi kapatmamı istemiyorsanız, lütfen reddi hakim talebi ve usule ilişkin itirazlarınızı yazınız. CMK 26. maddesine göre yazılı olarak vermek durumundasınız. Yalnız zabıt katibine yazdıracağınız bir beyan ile de yapabilirsiniz. Bunu cezaevinde de yapabilirdiniz, yazılı olarak da bize gönderebilirdiniz. Konuşmanızın başında davanın açılmasından itibaren olan mahkemenin davranışlarından dolayı reddini talep edeceğinizi bildiriyorsunuz, ben CMK’nın 31/1 a bendindeki süreyi size hatırlatmak zorundayım” dedi.
Demirtaş, konuşmasını söyle sürdürdü:
“İddianamenin hazırlanma usulü, yargılama usulü, savunmaya dair. Her türlü usul itirazı savunmanın bir parçasıdır, savunmaya dahildir. Dolayısıyla usul itirazlarımızda savunmanın parçasıdır. Sanığın mahkemede kurduğu her cümle savunmaya dahildir. Suç oluştursa bile savunmaya dahildir. Dolayısıyla sanığın mahkemedeki hal, hareket ve davranışlarının tamamı yüzde yüzü savunma kapsamındadır. Öncelikle ilk tespitim, yanımda avukat olmadan savunma yapmaya zorlandığımı tutanağa geçirmek istiyorum. Şu anda Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde pandemi koşulları nedeniyle avukatların SEGBİS odasına girmesine izin verilmedi, avukatlar yanıma gelmediği için avukatsız savunma yapıyorum.
"Kronik salgın hastalık riski altında yüksek risk grubunda bulunduğum içinde başka bir cezaevine sevkim risk kapsamında olduğu için duruşma salonuna gelerek, savunma yapamıyorum.
"Bunu tutanağa geçmek istedim. İddianame ve ekleri bana şu ana kadar tebliğ edilmiş değil. İddianame cezaevi yönetimine tebliğ edilmiş bir CD halinde ve CD hafta içi mesai saatleri dahilinde belli saatler içinde inceleyebileceğim. Cezaevi yönetimi tarafından karar alınmıştır. Dolayısıyla benim cezaevi odasında veya avukat odasında inceleyebileceğim herhangi bir iddianame çıktısı bana tebliğ edilmemiştir.
"CD’de bana tebliğ edilmemiştir, çünkü o da avukat görüş odasında, bilgisayar kullanma imkanımız yoktu. İddianame sadece cezaevi yönetimine tebliğ edilmiştir. İddianamenin 324 klasörden oluşan ekleri ise ne çıktı halinde ne CD halinde bana tebliği edilmemiştir. Başka bir tespitte bulunmak istiyorum.
"Şu ana kadar mahkeme tarafından kimlik tespitim yapılmamıştır. Kimlik tespitine dair avukatlarım olmadan, avukatlarımız huzurda bulunmadan mahkeme heyetinin okuduğu kimlik bilgileri tarafımızdan teyit edilmeden güncellenmeden iddianamenin okunmasına geçilmiştir. Bir başa tespiti daha belirtmek istiyorum.
"İddianame yüzümüze karşı okunmamıştır. Ben zaten ses sorunu yaşadığımdan duyamadım, geri kalan arkadaşlarımız da iddianamenin ne olduğu belli olmayan bir kısa bir özeti iddianame diye bizlere okunması suretiyle yargılamaya geçileceği mahkeme heyeti tarafından belirtilmiştir.
"Bu tespitlerden sonra reddi hakim taleplerini madde madde sıralıyorum. Birinci madde gerekçesiyle birlikte; iddianamenin kabul aşamasına öncelikle dikkat çekmek istiyorum. bu aşamada neler yaşanmış mahkeme heyetiniz nasıl davranmış nasıl kararlar alınmış. Bunlar beni iddialarımı değil tensip tutanağı ara kararlarıyla birlikte somut delillere dayalı tespitler olarak tutanağa geçecek.
Mahkeme heyetine eleştiri
İddianame, 30 Aralık 2020 tarihinde mahkemenize Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iletildi. 31 Aralık resmi tatil Türkiye’de. Mahkemeniz çalışmamız. 2 Ocak resmi tatil 3 Ocak resmi tatil mahkemeniz çalışmamış. 4-5-6 Ocak’ta mahkemeniz çalışmış ve 3 iş günü bu 3 iş gününde de mesai saatleri içerisinde tam gün duruşma yapıyorsunuz.
"Başka bir davanın duruşmalarını yapıyorsunuz. Yani gün içerisinde başka bir dosyada duruşma salonunda yargılama yapıyor heyetimiz. Mesai saatleri içerisinde okunmaya kalkıldığında 38 gün sürecek iddianameyi okumuş, yetmemiş 324 klasör ek inceleme yapmış, oda yetmemiş başka bir mucizeye imza atmış.
"Tam 218 sayfa tensip duruşma tutanağı yazmış. Bu üç gün içerisinde yapmış. Tensip tutanağında ne demiş mahkeme, heyetiniz aynı sizin yazdığınız gibi okuyorum: ‘Tensip tutanağının 145’nci sayfası mahkememize açılan 2021/6 esas kaydı yapılan dosyanın 3 bin 500 sayfadan oluşan iddianamenin 324 klasör delil eklerinden oluştuğu ve yine aynı davada 2 bin 600 müşteki mağdurun ayrıca 37 mağdurun bulunduğu çok büyük ve kapsamlı bir dosya olduğu anlaşılmaktadır.’ Mahkemeniz büyük bir titizlikle büyük bir hassasiyetle incelenmiş ve tutukluluk konusunda sıradaki tespitler yapılmış diye başlamıştır. Şimdi bizler siyasi yargılama yapıldığından söz ederken afaki konuşmuyoruz.
"Mahkemeniz aleni bir şekilde göz göre göre bir tespit yapmış. Bu iddianame eklerinin bu süre zarfında incelenmesi hele hele titizlikle incelenmesi imkansızdır. Düzenlemesi imkansızdır.
"Bu durumda hakimler ve savcılar hakkında şikayet etmesini isteyeceğiz avukatlarımız yapacak. Bu heyet üç gün içerisinde bu kadar kapsamlı dosya nasıl hazırladı? Burada bir şaibe var. Ya iddianame size çok önceden geldi siz incelediniz, tensip tutanağını çok önceden hazırladınız Cumhuriyet Başsavcısı ve soruşturmayı yürüten Ahmet Altun’la bir çalışma yürüten, tarafsızlığını yitirdiniz. Ya da izaha muhtaç akıl almayan durumu bir şekilde açıklamak zorundasınız.
"Erdoğan daha AİHM kararı açıklanmadan 40 gün önce ‘Bizim yargımız gereğini yapacak’ dedi. Siz iddianame elinize ulaştığından beri bu talimatı uyguluyorsunuz. Tensip tutanağı UYAP’a kaydedildikten 18 saat sonra MHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Yıldız tweet attı, Türkiye böyle duydu. UYAP’a yalnızca dava avukatları ve mahkeme heyeti girebilir. Peki Fethi Yıldız nasıl bildi? HSYK’ya suç duyurusunda bulunacağız.
"Mahkeme heyeti sadece korsan çeviri yapmakla yetinmemiş, çeviride sahtecilik yapmış. AİHM kararını aleyhime kullanabilmek için hile yapmış, AİHM kararındaki en kritik cümle tutanağa yanlış geçmiş. Bu ağır bir suçtur ve belgelerle kesinleşmiştir. AİHM kararı 12 Kasım’da imzaya çıktı 22 Aralık’ta açıklandı. AİHM kararı 40 gün sonra açıkladı ama kararı birileri duymuş olacak. AİHM’deki Türk yargıcın abisi AKP MKYK üyesidir. Kararın açıklanmasına 20 gün varken Erdoğan ve Bahçeli bana dair sert açıklamalar yaptı.
Demirtaş son olarak şunları söyledi:
"Duruşmanın Temmuz 2023’e bırakılmasını istiyorum. Bugünkü koşulda siz bağımsız yargı yapamazsınız. Çekilin ve ara kararı alın. "Bugünkü Türkiye koşullarında siyasi otoriteden bağımsız tarafsız yargılama yapma imkanı kalmadığından, benim ortaya koyduğum delillerde heyetin taraflı olduğu kesinleşmişken, bu yargılamayı gerçekleştirecek tarafsız mahkeme bulunmadığından Demirtaş hariç herkesin tahliyesine" deyin. Ben de sizi alkışlayayım."
Duruşma Figen Yüksekdağ'ın savunması ile sürdü.
“Gerçeğe sadık kalmak zorundayız”
HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, söz alarak reddi hâkim talebine ilişkin gerekçelerini açıkladı.
Yüksekdağ şöyle dedi:
“İlk duruşmada tartışılması gereken konuşulması ve icra edilmesi gereken şeylerdi. Öncelikle Demirtaş’ın da belirttiği tüm hususlara tamamıyla katılıyorum. Biz burada aslında en baştan itibaren şunu ifade ettik, adil yargılama davası ile karşı karşıya olmadığınız ve aslında usul tartışması da yapmanın zor olduğunu ifade ettik. Reddi hâkim isteklerimizin temel gerekçesi de budur.
“Eğer burada gerçek anlamda bir hakikati açığa çıkaracak isek, derdimiz öldürülen canlarımızın hesabını sormak ise, her şeyden önce gerçeğe sadık kalmak zorundayız. Şu anda bu duruşmada karşımıza bu şekilsel dayatmaya sürdürmeye çalışıyorlar. Ters dönmüş şekil üzerinden mantıklı bir açıklama yapmamız bekleniyor” dedi.
İddianamede ne var?
* 6-8 Ekim İddianamesinde yargılananlarla ilgili, 6-8 Ekim 2014 protestoları ile ilgili doğrudan bir bağ kurulmuyor. O dönemde Türkiye genelinde protestolarda yaşananlar listeleniyor.
* Milletvekili olanların mitinglerde ve seçim çalışmalarında yaptıkları konuşmalar, basına verdikleri demeçler ve milletvekilliği dokunulmazlığı kapsamındaki konuşmaları iddianameye alınmıştır.
TIKLAYIN-Kürkçü: "Bu dava HDP'ye yönelik bir siyasi suikast girişimidir"
Kobane davasıAnkara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla 7 ilde 82 kişi hakkında gözaltı kararı verilen Kobani eylemlerine ilişkin operasyon kapsamında akademisyen Cihan Erdal, Prof. Dr. Beyza Üstün ve Can Memiş de 25 Eylül 2020 Cuma günü gözaltına alındı. Kanada'daki Carleton Üniversitesi'nde doktora öğrencisi olan Erdal, tez araştırması kapsamında İstanbul'daydı. 2 Ekim 2020 Cuma günü Cihan Erdal HDP'nin gözaltına alınan eski MYK üyelerinin de aralarında olduğu 17 kişiyle birlikte tutuklandı. Soruşturma kapsamında toplamda 108 kişi için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçlarını Soruşturma Bürosunca iddianame hazırlandı ve Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, hazırlanan Kobani iddianamesini kabul etti. İddianamede 27'si tutuklu, 6'sı hakkında adli kontrol kararı, 75'i hakkında da yakalama kararı bulunan 108 kişi için 38'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Ceza istenenler arasında HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da bulunuyor. İddianame, AİHM Büyük Daire'nin 22 Aralık 2020'de Demirtaş için verdiği "Derhal tahliye edilsin" kararından sekiz gün sonra, 30 Aralık 2020'de hazırlanmıştı. İddianameden Anadolu Ajansı'nın (AA) aktardığına göre, iddianamede şu suçlamalara yer verildi: "Sanıkların terör olaylarını, başlamasında ve devamında sorumlu düzeyde organize etmeleri, örgütün talimat bütünlüğü içinde şiddetli sokak olayları şeklinde ülke geneline yayıp terör olaylarına kitlesel boyut kazandırmak için örgüte müzahir taban kitleye talimatlar vermiş olmaları, talimat aldıkları kişilerin örgüt içi pozisyonları, teşhis beyanlarının içeriği, talimatların uygulanış biçimleri ve iletildiği muhatapları, olaylarda inisiyatif almaları, ısrarlı şekilde kararları uygulama biçimleri, örgütün amaçları doğrultusunda aldıkları sorumlulukların ağırlıkları, olayları sorumlu düzeyde organize ettikleri anlaşılmıştır. "Şüpheliler hakkında örgüt adına bu yönde faaliyetler yürüttüklerine ilişkin yapılan diğer tüm tespitler birlikte dikkate alındığında, şüphelilerin PKK/KCK silahlı terör örgütünün sözde yöneticisi olarak kabul edilmeleri gerektiği, bu kabulün sonucu olarak TCK'nın 220/5. maddesi gereğince örgütün faaliyeti çerçevesinde işlendiği belirlenen bütün suçlardan bu madde gereğince ayrıca sorumlu oldukları tespit edilmiştir." Suçlamalar Olay tarihlerinde ülke genelindeki tüm eylemlerden sorumlu tutulan 108 kişiye yöneltilen suçlamalar şöyle: Birer kez "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma", 37'şer kez "insan öldürme", 31'er kez "insan öldürmeye teşebbüs", 24'er kez "yağma", 38'er kez "alıkoyma", 1750'şer kez "alıkoymaya teşebbüs", 397'şer kez "yakarak mala zarar verme", 1060'ar kez "kamu malına zarar verme", 503'er kez "yakarak kamu malına zarar verme", 53'er kez "iş yeri dokunulmazlığını ihlal", 294'er kez "geceleyin iş yeri dokunulmazlığını ihlal", 26'şar kez "geceleyin açıktan hırsızlık", 20'şer kez "açıktan hırsızlık", 114'er kez "hırsızlık", 272'şer kez "geceleyin hırsızlık", 5'er kez "basit yaralama", 43'er kez "silahla basit yaralama", 264'er kez "kamu görevlisini silahla basit yaralama", 7'şer kez "kamu görevlisini kasten basit yaralama", birer kez "kemik kırığı oluşacak şekilde kasten silahla yaralama", birer kez "kamu görevlisini kemik kırığı oluşacak şekilde kasten silahla yaralama", 78'er kez "silahla kasten yaralama", 51'er kez "kamu görevlisini silahla yaralama", 3'er kez "iş ve çalışma hürriyetinin ihlali", 4'er kez "ibadethanelere zarar verme", birer kez "düşük yapmaya neden olma", 24'er kez "bayrak yakma", 25'er kez "5816 sayılı yasaya muhalefet" ve "suç işlemeye tahrik etmek". Sanıklar Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, Selahattin Demirtaş, Selma Irmak, Sırrı Süreyya Önder, Gülfer Akkaya, Gülser Yıldırım, Gültan Kışanak, Ahmet Türk, Ali Ürküt, Alp Altınörs, Altan Tan, Ayhan Bilgen, Nazmi Gür, Ayla Akat Ata, Aysel Tuğluk, İbrahim Binici, Ayşe Yağcı, Nezir Çakan, Pervin Oduncu, Meryem Adıbelli, Mesut Bağcık, Bircan Yorulmaz, Bülent Barmaksız, Can Memiş, Cihan Erdal, Berfin Özgü Köse, Günay Kubilay, Dilek Yağlı, Emine Ayna, Emine Beyza Üstün, Mehmet Hatip Dicle, Ertuğrul Kürkçü, Yurdusev Özsökmenler, Arife Köse, Ayfer Kordu, Aynur Aşan, Ayşe Tonğuç, Azime Yılmaz, Bayram Yılmaz, Bergüzar Dumlu, Cemil Bayık, Ceylan Bağrıyanık, Cihan Ekin, Demir Çelik, Duran Kalkan, Elif Yıldırım, Emine Tekas, Emine Temel, Emrullah Cin, Engin Karaaslan, Enver Güngör, Ercan Arslan, Fatma Şenpınar, Fehman Hüseyin, Ferhat Aksu, Filis Arslan, Filiz Duman, Gönül Tepe, Gülseren Törün, Gülten Alataş, Gülüşan Eksen, Gülüzar Tural, Güzel İmecik, Hacire Ateş, Hatice Altınışık, Hülya Oran, İsmail Özden, İsmail Şengül, Kamuran Yüksek, Layika Gültekin, Leyla Söğüt Aydeniz, Mahmut Dora, Mazhar Öztürk, Mazlum Tekdağ, Abdulselam Demirkıran, Mehmet Taş, Mehmet Tören, Menafi Bayazit, Mızgın Arı, Murat Karayılan, Mustafa Karasu, Muzaffer Ayata, Nazlı Taşpınar, Neşe Baltaş, Nihal Ay, Nuriye Kesbir, Remzi Kartal, Rıza Altun, Ruken Karagöz, Sabiha Onar, Sabri Ok, Salih Akdoğan, Salih Müslüm Muhammed, Salman Kurtulan, Sara Aktaş, Sibel Akdeniz, Şenay Oruç, Ünal Ahmet Çelen, Yahya Figan, Yasemin Becerekli, Yusuf Koyuncu, Yüksel Baran, Zeki Çelik, Zeynep Karaman, Zeynep Ölbeci, Zübeyir Aydar. |
(EMK)