Haberin Kürtçesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi (HDP), Kobanê davası öncesinde, “6 - 8 Ekim Kobanî protestoları” olarak bilinen, 2014 yılında yaşananlara dair kitapçık hazırladı.
“Aslında ne oldu? Yalanlar ve gerçekler” başlıklı 28 sayfalık kitapçıkta, protestoların barışçıl başladığı ardından gelen şiddet olaylarında hükümetin tutumunun etkili olduğu ifade edildi.
Kobanê davasının iddianamesinin de “AİHM Aralık 2020 Selahattin Demirtaş kararında da görüldüğü gibi, hukuki değil siyasi nedenlerle hazırlandığı, iktidarın siyasi hedefinin, yargı eliyle HDP’yi, seçilmişlerini ve yönetici kadrolarını demokratik siyasetten tasfiye etmek olduğu” belirtildi.
TIKLAYIN - Demirtaş neyle suçlandı, gerçekler neydi?
Kobanê davasının ilk duruşması, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde 26 Nisan'da görülecek. İddianamede 27'si tutuklu, 6'sı hakkında adli kontrol kararı, 75'i hakkında da yakalama kararı bulunan 108 kişi için 38'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
Protestolarda ne oldu?
Kitapçıkta, protestoların şiddete nasıl evrildiği şöyle özetlendi:
“IŞİD’in Kobanî’ye saldırılarına karşı Eylül ayında başlayıp Ekim ayının ilk haftasına kadar Türkiye’nin birçok kentinde yaşanan dayanışma ve destek gösterilerinde herhangi bir ölüm ve yaralanma olayı gerçekleşmedi.
“7 Ekim’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Antep’te yaptığı miting sırasında müjde verir gibi “Kobanî düştü düşecek” sözlerinden sonra, Muş Varto’da polisin protestocuları otomatik silahlarla taraması neticesinde 25 yaşındaki Hakan Buksur katledildi.
“Gösterilerde devlet şiddetinin yaygın olarak kullanılması sonucunda çok sayıda kişinin yaşamını yitirmesi ve kamu/özel bina ve işyerlerine yönelik saldırıların artması nedeni ile başta HDP olmak üzere, STK’lar ortamın sakinleşmesini sağlamak, gerilimi durdurmak amacıyla, çağrılar yaptı.
“O dönem hem Kobanî’de yaşananlara karşı iktidarın izlediği tutum hem de IŞİD saldırılarına gösterilen tepkilere yönelik kamu görevlilerinin tutumu, 6 - 8 Ekim’de yaşananlardan iktidarın sorumlu olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.”
“Yalanlar ve gerçekler”
Kitapçıkta, hükümetin açıklamaları ve o açıklamaların gerçekte ne olduğuna dair şu bilgiler paylaşıldı:
Sonra ne oldu?
Kitapçıkta, son dönemde neler olduğu da şöyle sıralandı:
“AİHM son sözü söyledi ve dedi ki: Kobanî için yapılan çağrılar şiddet çağrısı değil, siyasi sınırlar kapsamında yapılan çağrılardır. Yerel makamlar Demirtaş’ın 6 - 8 Ekim olaylarında iddia edilen suçları incelemek yerine, Demirtaş’ı cezaevinde tutarak siyasi faaliyetlerde bulunmasını engellemiştir.
“AKP iktidarı ise, AİHM’in kararını tanımayarak büyük bir hukuksuzluğa imza attı. Yetmedi, 6 yıl beklettiği dosyayı raftan indirdi ve talimatla Kobanî İddianamesi’ni hazırlattı.
“Akıldan, mantıktan, gerçeklikten ve özellikle hukuktan uzak 3 bin 530 sayfalık iddianame de yalanlar, çelişkiler ve iftiralarla doluydu.”
“Bazı kişiler aynı anda farklı kentlerde olabildi”
Çelişkilere dair şu örnekler verildi:
* Mahkeme tam 3 bin 530 sayfa ve 324 klasörden oluşan iddianameyi olağanüstü bir hızla, sadece bir hafta içinde kabul etti.
* Selahattin Demirtaş’ın rehin tutulduğu Edirne Cezaevi’nden genel gündeme ve ekonomiye ilişkin yorumlarda bulunduğu ve içeriğinde herhangi bir suç unsuru bulunmayan tweet’ler, 5 yıl önceki Kobanî protestoları ile bağlantılı bulunarak iddianameye yerleştirildi.
* Gizli ve açık tanık ifadeleri kopyala-yapıştır yöntemiyle öyle kurgulanmış ki, mesela dosyadaki farklı gizli ve açık tanıklar, aynı kişi hakkında, farklı zamanlarda birebir aynı cümlelerle ifade verdiler.
* İddianameye göre bazı kişiler aynı anda farklı kentlerde olabildi.
* IŞİD’li bir kişinin işlediği bir cinayet de Kobanî İddianamesinde yer aldı. Kişinin itirafı ve mahkemenin kararına rağmen bu ve benzer birçok suç da HDP’ye mal edilmek istendi.
* 6 yıl tozlu raflarda bekleyen dosya indirilerek, dönemin HDP Merkez Yürütme Kurulu ve Parti Meclisi üyesi 22 kişinin tutuklanmasına karar verildi.
* 30 Aralık 2020 tarihinde, Kobanî protestoların dan 6 yıl sonra, protestolarla ilgili iddianame düzenlenerek Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulmuştur. 3 bin 530 sayfadan oluşan iddianame ve 324 klasörlük ekleri, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından bir hafta gibi kısa bir süre içerisinde incelenmiş ve 7 Ocak 2021 tarihinde mahkeme tarafından iddianamenin kabulüne karar verilmiş, duruşmaya hazırlık işlemlerine esas olmak üzere tensip zaptı düzenlenmiştir. Oysa ki, sadece on binlerce sayfayı bulan evrakların avukatlara teslimi bile aylar sürmüştür.
İddianamede ne var?
* 6-8 Ekim İddianamesinde yargılananlarla ilgili, 6-8 Ekim 2014 protestoları ile ilgili doğrudan bir bağ kurulmuyor. O dönemde Türkiye genelinde protestolarda yaşananlar listeleniyor.
* Milletvekili olanların mitinglerde ve seçim çalışmalarında yaptıkları konuşmalar, basına verdikleri demeçler ve milletvekilliği dokunulmazlığı kapsamındaki konuşmaları iddianameye alınmıştır.
Tüm yargılananlar için ise;
* Gizli tanık beyanlarının mesnetsiz ifadeleri,
* Parti görevleri çerçevesinde ve resmi pozisyonları gereği yaptıkları açıklamalar veya diplomatik görüşmeler,
* Herhangi bir konuda ve suç unsuru bulunmayan bir tweet atmak, bir tweet rt'lemek veya sosyal medyada bir paylaşımda bulunmak,
* Ev aramalarında bulunan ve içeriğinde herhangi bir suç unsuru bulunmayan bir kitap, yasal bir partinin program metni veya yasal bir kongreye ait bir bilgi notu veya dijital içerikler iddianemeye suç unsuru olarak alınmıştır.
Kitapçığın tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
(AS)