*Fotoğraflar: Arşiv ve HDP Basın
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, 17 Mart'ta Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde (AYM) dava açtı.
Yargıtay'ın hazırladığı iddianamede, HDP'nin temelli kapatılması ve hazine yardımlarından tamamen yoksun bırakılması isteniyor. İddianameyle yaklaşık 700 siyasetçiye de siyasi yasak getirilmesi talep ediliyor.
Ve bu yaşananlar, 1990'lar Türkiye'siyle kıyaslanıyor. O yılları yaşayanlar "1990'lara dönüyoruz" diyor. Gerçekten 90'lara mı dönüyoruz? HDP, o yıllarda kapatılan Kürt partilerinden farklı mı? O günlerden buraya nasıl geldik?
Dokunulmazlığın "iadesi"
Bugünlerde HDP'ye kapatılma davası açılır ve Kocaeli milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun vekilliği düşürülürken 90'larda Kürt millvekillerine yapılanlar tekrar hatırlanır oldu. O milletvekillerinden biri de Selim Sadak'tı.
Selim Sadak'ın dokunulmazlığı; Leyla Zana, Mahmut Alınak, Ahmet Türk, Orhan Doğan, Hatip Dicle ve Sırrı Sakık ile birlikte kaldırıldı.
Meclis Genel Kurulu, altısı DEP milletvekili, ikisi bağımsız toplam sekiz milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını kararlaştırdı.
Anayasa Mahkemesi (AYM), bu kararlardan sadece DEP Şırnak milletvekili Selim Sadak hakkındaki kararı iptal ederek dokunulmazlığı iade etti. Daha sonra bu milletvekilleri tutuklanıp cezaevine konuldu.
Selim Sadak, o günden bugüne Kürt siyasi hareketinde yaşananları bianet'e anlattı:
"Parlamentoya Halkın Emek Partisi (HEP)- Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) ittifakıyla girdik biz. Erdal İnönü'nün büyük cesaretiyle ittifak kurduk ve Meclis'e girdik. Gerçek bir demokrattı İnönü."
"Kürtlerin; anadilde eğitim, kendisi gibi yaşamak, ülkenin kurulmasında verdiği emekler ile ödediği bedellerin karşılığını almak gibi talepleri vardı. Biz parlamentoya girdikten sonra Kürt halkının talepleri değerlendirilmeye başladı."
"HEP nasıl başladı? Yedi milletvekili, Paris'te Kürt Konferansı'na katıldı. Onlar Kürt Konferansına katılınca SHP bunları ihraç etti."
"SHP'ye ümit bağlayan ve sosyal demokratların bir partisi olduğuna inanan Kürtler kendilerini orada anlatabileceklerini sandılar. Fakat kendi seçtikleri milletvekilleri ihraç edilince bir örgütlenmenin olmazsa olmaz olduğunu anladılar."
Çözüm ümidi
"Başka hiçbir partide kendilerini ifade edemeyeceklerini, taleplerini dile getiremeyeceklerini ve hakka hukuka kavuşamayacaklarını anladıkları için HEP kuruldu yani."
"Kısa bir süre sonra seçim süreci başladı. Tabii Türkiye'de bir baraj meselesi var; partiyle mi gidelim, ittifakla mı gidelim diye ciddi bir kamuoyu araştırması yapıldı."
"Bir Refah Partisi (RP) vardı ortada bir de SHP vardı. Hangisiyle ittifak kuralım? Kürt halkı SHP'den yana tavır koydu ve kendi milletvekillerini, yöneticilerini, parti liderlerini SHP'ye yönelttiler. SHP ile ittifak kurdular, seçime gittiler."
"Seçim kampanyalarında HEP olarak Kürt hak ve özgürlüklerini dile getirdik. 'Seçimden sonra kendi partimizi kuracağız. Kimsenin bizi kovmasına gerek olmadan biz kendi halkımızın istediklerini ve sorunlarını dile getireceğiz. Bu şekilde hem ülke güzelleşecek, demokratikleşecek hem de Kürt sorununu bu yöntemle çözeceğiz' düşüncesiyle parlamentoya girdik."
"SHP-DYP (Doğru Yol Partisi) koalisyonu kuruldu. Hem Türk halkı hem Kürt halkı bundan çok memnun oldular. 'Artık Türkiye'deki bu sorunlar çözülecek. Merkez sağ ve merkez sol birleştiler, onlar Kürt sorunu çözecekler' dedik."
Lice, Silvan, Kulp... Newroz...
"Süleyman Demirel Kürdistan gezisine çıktıları sırada 'Bir Kürt realitesi var, görüyorum, kabul ediyorum' dedi. Biz de ümitlendik. Gel gör ki karanlık güçler buna tahammül etmediler. Lice, Silvan, Kulp yerle bir edildi, viraneye çevirdiler."
"Ondan sonra Newroz geldi. Biz HEP'li milletvekilleri Başbakan Demirel'i ziyaret ettik, "Biz Newroz'u kutlamak istiyoruz. Sizin de Newroz'unuz kutlu olsun" dedik. "İki üç gün sonra Newroz olacak insanlar kendi Newrozlarını rahatlıkla kutlamak istiyorlar" dedik. Kendisi de 'Herkesin Newrozu kutlu olsun' dedi ve beraber fotoğraf çektirdik."
"Ben de Şırnak milletvekiliyim. Aynı saatte eve, Meclis'e hiç uğramadan toplantıdan ayrıldıktan sonra İdil'e gittim. İdil'de olaysız atlattık ama Şırnak ve Cizre'de Newroz kana bulandı."
"Ve artık iktidardan ayrılmak zorunda kaldık. Hem iktidarda olacağız hem halkımızın başına bu tip katliamlar gelecek... Biz iktidardan ayrılmak zorunda kaldık."
"Türk olmayabilirsiniz..."
Aralarında Ahmet Türk'ün de olduğu siyasetçiler tarafından kurulan HEP ile SHP arasında yüzde 10 seçim barajı nedeniyle kurulan ittifak böylece "bozuldu."
Daha sonra HEP, Leyla Zana'nın, Kasım 1991'de Meclis'teki yemin töreninde Kürtçe konuşması da gerekçe gösterilerek 1993'te kapatıldı.
HEP'in ardından, bağımsız kalan ve yasaklanmayan 18 milletvekili, partinin kapatılma ihtimaline karşı kurulan Demokrasi Partisi'ne (DEP) geçti.
Zana, Dicle, Türk, Sakık, Doğan ve Sadak dahil çok sayıdaki milletvekilinin dokunulmazlığı 1994'te kaldırıldı. Dönemin "seçilmiş" Şırnak milletvekili Selim Sadak, o günleri de şöyle anlattı:
"Coşkun Kırca Meclis'te 'Bu ülkede Türk olmayanların susmaktan başka hakkı yoktur. Türk olmayabilirsiniz ama konuşursanız cezaevine gideceksiniz, parlamentoda yeriniz yoktur' mesajını verdi. Ve sekiz milletvekilinin dokunulmazlıkları kaldırıldı."
"Arkadaşlarımız Ankara'da yargılandılar, ben ise Kocaeli'de yaptığım bir konuşmadan dolayı orada ifade verdim, geri döndüm ve AYM dokunulmazlığımı geri verdi."
DEP Türkiye'nin gündeminde
"Ama hayat yok. Ben dışarıdayım arkadaşlarım içeride. Sabah cezaevine gidiyorum, akşam Meclis'e geliyorum ve bu sorunları dile getiriyorum. Türkiye gündemi DEP davası oldu."
"Tansu Çiller de meydanlara çıkıp 'PKK'yi Meclis'ten attım' deyip alkış alıyordu. Nihayetinde Çiller gitti, biz ayaktayız, halk ayakta. DEP geleneği halen parlamentoda, halkın milyonlarcası alanlarda."
"Ve biz parlamentodan atıldık. DEP de kapatıldı. Herkesin milletvekilliği düşürüldü, ben de cezaevine arkadaşlarımın yanına girdim. 'Arkadaşlarıma 'Kusura bakmayın, ben sizi yalnız bırakmak istemedim. Sizin yanınızda daha rahat ediyorum' şeklinde espriler yaptım."
"Ben dokunulmazlığım kaldırıldığı sırada bir şey söylemiştim. Demiştim 'Kaldırın. Siz dokunulmazlığı kaldırabilirsiniz. Beni idam da edebilirsiniz ama benim ölümü Botan'a gönderin, dokunulmazlığımızı kaldıran siyasi parti liderlerinin hepsini de Botan'a gönderin, yine benim ölüm (cansız bedenim) onların üç dört katı oy alacak. Parlamentodan atabilirsiniz ama halkın gönlünden bizi atamazsınız."
Kürtler üzerinden siyaset
Dicle, Zana, Doğan ve Sadak "örgüt üyesi olmak" suçlamasıyla 15 yıl hapis aldı, 10 yıl cezaevinde tutuldu.
Ve Türkiye, bu dava nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) mahkum oldu. Seçmenleri, bu siyasetçileri, Doğu ve Güneydoğu'daki ziyaretlerinde alanlarda karşıladı.
Sadak, bu ziyaretleri ve cezaevinden çıktıktan sonra yaşananları "Diyarbakır, Mardin, Bitlis, Siirt, Van'a kadar bir tur yaptık. Her gittiğimiz ilde milyonlar bizi coşkuladı, bizi bağrına bastı. Cezaevinde yattığımızın hiçbir acısını hatırlamaz olduk. Cezaevinden çıkarken de 'Yaşadığımız bütün acıları yaşamamış gibi göstermeye hazırız. Yeter ki kanı durduralım, insanlar ölmesin ve artık hiç kimse Kürtler üzerinden siyasi rant sağlamasın' dedik" ifadeleriyle anlatıyor.
Şentop'a yanıt: Eskiler fayda sağladı mı?
Sadak'ın, Adalet ve Kalkınma Partili (AKP) Meclis Başkanı Mustafa Şentop'un, HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun milletvekilliğinin düşürülmesiyle ilgili "İlk defa karşımıza çıkan bir süreç değil" sözlerine de yanıtı var:
"Ben de ona şunu söylüyorum. Eskiler çok mu fayda sağladı. HDP'yi ortadan kaldırdı mı? Sen Kürtlerin üzerinde baskı kura kura, milletvekillerinin hapse koya koya netice almadın. Niye aynı şeyleri deniyorsun? "
"DEP'ten, bizlerden netice almadın. HDP'den, Selahattin Demirtaş'tan, İdris Baluken'den, Gültan Kışanak'tan, Figen Yüksekdağ'dan ve arkadaşlarından netice almadın. Halk daha fazla onlara sahip çıkıyor. Bu sefer oyları yüzde 13'ten yüzde 20'lere gidecek."
"Yani madem ki 'namus belasıdır', aynı İstanbul belediye seçimleri gibi olacak. Muhafazakâr ve demokrat oylar, HDP'nin dediğini yaparak Ekrem İmamoğlu'nu destekledi. Bu çok güzel bir örnek. Şundan çok eminim; Türkiye'yi bölen HDP değil, bugünkü iktidar."
"Erdoğan, halkları Bahçeli'ye ezdirdi"
Sadak, Kürt siyasi hareketinin dünden bugüne geldiği yeri de şöyle değerlendirdi:
"Artık yalnız Kürtler değil. Kürtlerin dostu çok olmuş. Türkler de var, Ermeniler de var, Süryaniler de var, göçmenler de var, Ezidiler de var, Aleviler de var. Artık Kürtlerin siyaseti bütün halkları temsil ediyor, Kürtler yalnız değildir artık."
"Kürtler barıştan yanadır. Kürtler kendi kimliğini, anadilini, varlığını, coğrafyada özgür yaşamaya, hakkına ve hukukuna kavuşarak ülkenin bütünlüğünden yanadır."
"Tek temennimiz er geç bunların gitmesidir. AKP halklara çok ümit verdi. Ama Tayyip Erdoğan hepsini heder etti ve Bahçeli'nin ayakları altında ezdirdi."
(DŞ)