*Fotoğraf: Can Candan
Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atanan Melih Bulu'ya yönelik protestolar kapsamında Güney Kampüs'te düzenlenen bir sergide yer alan bir resimde Kabe görseli ve LGBTİ+ bayraklarının bir arada kullanılması ve bu görselin "yere serilmesi" gerekçesiyle yedi öğrenci hakkında açılan davanın ilk duruşması Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde görüldü.
Milletvekilleri Ahmet Şık, Barış Atay, Sera Kadıgil, Özgür Özel ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da duruşmayı izledi.
12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşma, 14:40'ta tutuklu iki ve ev hapsindeki beş öğrencinin getirilmesi ve kimlik tespitiyle başladı.
Avukat Levent Pişkin, iddianamenin iadesini talep etti, ancak hakim "İddianame zaten kabul edildi. Tüm sanıklara tebliğ edildi. Ama bir kez daha okutuyorum" diyerek Pişkin'i yanıtsız bıraktı.
Avukat Pişkin, "içeriği itibariyle toplumda hiçbir tepki meydana gelemediği ve bu nedenle ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı için suçun unsurlarının oluşmadığını"nı belirterek öğrencilerin beraatini talep etti.
Yeni Şafak haberi delil oldu
Tutuklu öğrencilerden D.D. savunmasını yapmak için söz aldı.
D.D, "Hiçbir kesim ya da kişiyi aşağılamak gibi bir amacımız yok. Herhangi bir öğrenci grubuna resmi ya da gayriresmi bir üyeliğim yok. Suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.
Hakim ise D.D'ye "Herhangi bir kulübe üyeliğin var mı, yedi sanık aynı ekipte miydiniz? Sergiyi düzenleyen ekiptesin, resim daha sonra kaybolmuş, o sırada oralarda mıydın?" deyip Yeni Şafak gazetesinin haberini delil olarak gösterdi.
D.D., hakimi "Güvenlik sürekli serginin başındaydı, resmi kimin hazırladığını da bilmiyorum. Laik bir ülkede yaşadığımız için bunu Müslümanlığa aykırı diye savunmayız. Herhangi bir suç işlediğimizi düşünmüyorum, hatta yaptığımızın sanat olduğunu düşünüyorum" diye yanıtladı.
TIKLAYIN - "İki öğrenciniz tutukluyken hiç utanmadınız mı?"
D.D'nin avukatı da isnat edilen "halkı kin ve nefrete tahrik" suçunun somut bir tehlike yaratmadığını belirterek beraat istedi.
D.D'nin ardından tutuklu öğrenci S.C.U., savunmasına geçildi.
S.C.U., "Ben gittiğimde öğrenciler ve hatta güvenlikler bile bir şeyler hazırlıyordu. Güvenliğin astığını da görmedim. Sabahtan akşama kadar okuldaydım ve bana herhangi bir uyarıda bulunan olmadı. Sergiden sonra eve gittiğimde polis tarafından arandım. Sonra polisler geldiğinde iki erkeği ve iki kadını teşhis etmeye götürüldük ve etmedik. Sonra da gözaltına alındık" dedi.
Suçlamanın sonuçları
Duruşma, tutuksuz sanık S.B.'nin savunmasıyla devam etti.
S.B., savunmasında "Öncelikli amacımız öğrencilerin kendilerini ifade etmeleri için bir platform kurmaktı. Hepimiz gördüğünüz gibi genç ve deneyimsiziz. Kasti olarak hiçbir eylemimiz olmamasına rağmen birilerinin rahatsız olmasına da üzüldüm. Bu eserler farklı sanatçıların gönderdiği eserlerdi" ifadelerini kullandı.
"Yeni Şafak'ın haberinde hedef gösterildik" diyen S.B., sözlerini "Halkı kin ve düşmanlığa sevk eden kişiler bu kişilerdir. Yaklaşık bir aydır ayağımda gördüğünüz bu kelepçeyle evdeyim. Tacize uğradım, çalıştığım halde işe gidemedim, kiramı ödeyemedim. Bunların hepsinin nedeni bize atılan suç" diye sürdürdü.
Mahkeme, S.B'nin adli kontrolünün haftada bir gün imza koşuluyla değiştirilmesine, dolayısıyla elektronik kelepçesinin çıkarılmasına karar verdi.
"Bu iddianame suçtur"
Avukat Ezgi Önalan da "D.D. ve S.C.U, kendi ayaklarıyla karakola gitmişlerdir. Nasıl bir kaçma şüphesinden bahsedilebilir? En fazla yatacakları süre altı ayken bu durum açıklamaya muhtaç" dedi.
Pişkin de şöyle konuştu: "Bu iddianame, iddianame vasfını taşımıyor. Bu bir hukuk insanının yazacağı bir iddianame değil. Eğer bir kadı devletinde yaşıyorsak bunu söyleyin bilelim. Bu iddianame bir suçtur. Okulda olmayan bir kişi hakkında güvenlik tutanak tutmuş. Güvenlikçilerin öğrencilere yönelik düşmanca davranıyor."
TIKLAYIN - Boğaziçi'nde "güvenlikçi" sorunu: Sürekli gözleniyoruz!
"Halkı kin ve nefrete tahrik etmek" suçlaması için de "Yargılanması gereken Yeni Şafak Yazı İşleri Müdürüdür, haberi yapan muhabirdir. Ki buna da karşıyım. Bu da ifade özgürlüğü ihlalidir, halkın haber alma hakkı zarar görecektir" diyen Pişkin, şöyle devam etti:
"O zaman Müslümanlığa, İslama dair her türlü görüşü yasaklayalım. Bu ülkede Noel Baba sünnet edildi, bıçaklandı. Hristiyanlık din değil mi? Bu ülkede Üsküdar'da Kabe'yi pasta yapıp yediler. Madem ki Savcı Bey İslamiyeti biliyor, bu da şirk koşmaktır."
"Adalete güvenmek istiyoruz"
Ev hapsinde olan sanık öğrecilerden H.K. da savunmasında "Bu eser, yerleştirildikten 15 dakika sonra hedef gösterildi. İnsanlar hakkımızda kitle medyasının haberlerinden sonra ürkütücü şeyler söylemeye başladı. Bizim yapmaya çalıştığımız şey insanları kucaklamaktı. Suçlamaları düşündükçe kendimi kötü hissediyorum. Anlamıyorum neden buradayım. Sergi Boğaziçi Üniversitesi içerisindeydi, evimizdeydi. Bu sergiyi 3 bin kişi izledi. Sizin delil gösterdiğiniz Yeni Şafak gazetesinin sadece Instagram hesabını 540 bin kişi izliyor. Adaletinize güvenmek istiyorum" dedi.
H.K.'nın avukatı ise "Suçun maddi ve manevi hiçbir şekilde oluşmamıştır. İfade özgürlüğü sadece kamuoyunun hoşuna giden ifadeleri korumaz, bilakis kamuoyunun hoşuna gitmeyen görüşler için vardır" diye konuştu.
LGBTİ üyesi misin?
Sanık E.K. sergiyi düzenlenleyenlerden olmadığını belirten savunmasına başlarken hakim E.K.'ye "LGBTİ üyesi misin?" diye sordu.
Avukat Pişkin'in "Bu açıklamaya zorlamaktır. LGBTİ üyesi olmayı kriminalize ediyorsunuz. Bu kanaat açıklama zorlamadır. En başından bunu soruyorsunuz" müdahalesiyle karşılaşan hakim, "Ben yakın zamana kadar LGBTİ diye bir şey bilmiyordum. Onları da duymadım" diye yanıt verdi.
Sanıklardan R.Ö.'nün "Resmi kim astı, yaptı, getirdi, astı hiçbir fikrim yok" diye başlayan savunmasını hakim, "LGBTİ çatısı altında mıydın? O talebin doğrultusunda mıydın?" diye kesti. R.Ö. ise başörtüsü taktığına dikkati çekip "Eserin hangi açıdan halkı kim ve nefrete tahrik ettiğini anlamıyorum. Bunu görebileceğiniz gibi Müslümanım" diye cevap verdi.
Akşam üzeri ara kararını açıklayan mahkeme, tutuklu öğrenciler D.D. ve S.C.U.'nun tahliyesine ve ikinci duruşmanın 5 Temmuz'da yapılmasına karar verildi.
TIKLAYIN - Sergi soruşturmasında 7 öğrenciye 3 yıla kadar hapis istemi
Öğrencilerimizi bırakın
Boğaziçi Dayanışma'nın yaptığı çağrıyla İstanbul Adliyesi önünde bir araya gelen öğrenci, mezun ve akademisyenlerden oluşan Boğaziçi birleşenleri, duruşma öncesi bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada şöyle denildi:
"Öğrencilerimiz topluma suçlu ve zanlı olarak gösterilmektedir. Bu şekilde Türkiye genelinde olduğu gibi Boğaziçi Üniversitesi'nde de zor ve baskıcı yöntemler meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. Eleştiri ve protesto haktır. Bu haklarını kullanan öğrencilerimize yöneltilen suçlamaları kabul etmiyoruz. Öğrencilerimizin derhal serbest bırakılmasını ve yarın başlayan yeni öğrenim dönemine daha fazla vakit kaybetmeden başlamalarını talep ediyoruz."
TIKLAYIN - Erbaş, Soylu ve Bulu hedef gösterdi, iki öğrenci tutuklandı
Ne olmuştu?Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2 Ocak'ta, 2015'te AKP'den milletvekili aday adayı olan Prof. Dr. Melih Bulu'yu Boğaziçi Üniversitesi'ne kararname ile rektör olarak atadı. 2002'de Sarıyer AKP İlçe Örgütü'nün kuruluşunda yer alan Bulu'nun Boğaziçi Üniversitesi'ne atanmasına öğrenciler ve akademisyenler tepki gösterdi. İlk defa üniversite dışından bir rektör atanmasına da karşı çıkan ve Bulu'nun "kayyım" olduğunu söyleyen öğrenciler, 4 Ocak'ta Boğaziçi Üniversitesi'nde eylem düzenledi. Polis, öğrencilere biber gazı ve plastik mermiyle müdahale etti. Üniversite kapısına kelepçe vuruldu. Bulu'yu protesto eden Boğaziçi Üniversitesi'nden akademisyenler de rektör devir-teslim törenine tepki göstererek Rektörlük binasına sırt dönme eylemi başlattı. Polis, gösterilere katılan öğrencilerin evlerini bastı. Çok sayıda öğrenci gözaltına alındı. 4 Ocak'tan beri farklı yerlerde ve şekillerde devam eden eylemlere polis her seferinde müdahale etti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun resim sergisi nedeniyle LGBTİ+'ları ve öğrencileri hedef göstermesinden sonraki eylemlerde polis üniversiteye de girdi. Boğaziçi öğrencilerine İzmir, Ankara, Samsun gibi birçok şehirden ve üniversiteden de destek geldi. Boğaziçi protestolarına katılan öğrencilerden en az 600'ü gözaltına alındı, 25'i aşkın kişiye ev hapsi cezası verildi. Sekiz üniversite öğrencisi ise halen tutuklu. "Kayyım rektör istemiyoruz", "Melih Bulu istifa" diyen öğrenciler, mezunlar, çalışanlar ve akademisyenler; protestolarını 4 Ocak'tan bu yana sürdürüyor. | |
(DŞ/NÖ)