Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi, dört yılı aşkın süredir Edirne Cezaevi'nde tutulan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkındaki kararını 22 Aralık'ta açıkladı.
AİHM'in daha önce de verdiği Demirtaş'ın hapsedilmesinin siyasi olduğuna ilişkin tespit, AİHM Büyük Dairesi'nce de tekrarlandı.
Kararın açıklamasının hemen ardından Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli konuyla ilgili açıklamalar yaptı.
Öyle ki, epeydir Türkiye siyasetini ve bilhassa hükümeti söylemleriyle yönlendirdiği bilinen Devlet Bahçeli, karara ilişkin "Takmıyoruz" ifadesini kullandı.
Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği de önceki gün kararın İngilizce aslının kendilerine tebliğ edildiği gerekçesiyle Demirtaş'ın tahliye başvurusunu reddetti.
TIKLAYIN - Mahkeme AİHM'i tanımadı, Demirtaş tahliye edilmedi
Eski AİHM yargıcı Rıza Türmen'e, bu kararın anlamını ve uygulanmaması durumunda Türkiye'yi bekleyen yaptırımların neler olabileceğini sorduk.
"Demirtaş siyasal nedenlerle tutuklu"
Karar neden önemli?
Bir kere bu bir Büyük Daire kararı. Dolayısıyla benzer davalar ortaya çıktığında diğer daireleri bağlayıcı nitelikte. Kararda yer alan hususlar da birçok bakımdan önemli. Karar, sadece Demirtaş'ın tutukluluğunun hukuka aykırı olduğunu belirtmekle kalmıyor.
Aynı zamanda milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla ilgili Anayasa'ya konulan geçici 20. maddenin sorunlu olduğunu belirtiyor. Yani karar, Türkiye'deki yapısal bozukluklara işaret ediyor. Bu, sadece Demirtaş'la sınırlı kalmayacak. Dokunulmazlıkları kaldırılıp tutuklanan başka milletvekilleri de var.
Karar ayrıca 18. maddeden ihlal buluyor. Mahkemenin, 18. maddeden ihlal bulması çok ender rastlanan bir şey. Bu, "Demirtaş'ın tutuklanması siyasal nedenlerle gerçekleştirilmiştir" demek. Bu çok ağır bir ihlaldir. Siyasal nedenlerle bir parti liderini tutukluyorsanız orada hukuk devletinin ne kadar geçerli olduğunu sorgulayabilirsiniz.
Demirtaş, hukuksuz yere dört yıl içeride kaldı ve bundan sonra kalması Türkiye'nin sözleşmeyle ilgili yüklendiği taahhütlerin ihlaline yol açacak.
TIKLAYIN - AİHM Büyük Daire: Demirtaş'ı derhal tahliye edin
Demirtaş ve üzerine atılı suçlarla illiyet* bağı
Kararın uygulanmaması ne anlama geliyor?
Bu bir hukuk meselesi. Diyelim ki; sokaktaki bir vatandaş tutuklanmış ve bu tutuklanmasının hukuka aykırı olduğunu düşünüyor, o nedenle Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) gitmiş, arkasından da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) gitmiş ve tutuklamanın hukuksuz olduğuna dair bir karar çıkmış. Ne yapacaktınız o kararı? Uygulamayacak mıydınız? Uygulayacaktınız.
Böyle kararlar çok var çünkü. Bunların hepsi uygulanıyor. Onun için buradaki mesele, Demirtaş'tan çok bir hukuk meselesi. Yani bunu Demirtaş olarak görmemek lazım. Yani hukuk devletinin en önemli unsuru hukukun herkese eşit bir şekilde uygulanması.
"Ben onu terörist görüyorum, ona daha az hukuk. Alaattin Çakıcı'yı çok seviyorum, onu mafya olarak görmüyorum, ona daha çok hukuk" diyemezsiniz. Hukuk herkes için eşittir, eşit uygulanmalıdır. Bu hukuk devletinde çok temel bir kuraldır.
AİHM, Demirtaş'ı "terörist" olarak görmüyor mesela. Atılan suçlarla Demirtaş'ın yaptıkları ve söyledikleri arasında illiyet bağı kurulmadığını söylüyor.
AİHM, Türkiye'nin kendi iradesiyle taraf olduğu bir sözleşmeyle kurulan bir mahkemedir. O sözleşme gereğince kararlara uymak zorundasınız. Sizi kimse zorlamadı bu sözleşmeye katılmanız için.
TIKLAYIN - Demirtaş: AİHM kararı hukukun hükümetçe çökertildiğinin tescili
Anayasal zorunluluk
Türkiye'yi ne bekliyor?
Kararı uygulayacak olanlar Türk hakimleri. Bu karar verilirken de AİHM kararının göz önünde bulundurulması gerekir. Çünkü anayasal bir zorunluluk bu. Cumhurbaşkanı'nın sözlerinden sonra bunu hangi yargıç yapar, o ayrı mesele!
Osman Kavala kararının uygulanmamasından sonra bir de Selahattin Demirtaş kararının uygulanmaması çok kötü bir etki bırakacak. Hukuk dinlemeyen bir devlet görünümü yaratacak. Sonunda bu iş, Avrupa Konseyi üyeliğinin askıya alınmasına kadar gidebilir. Bu da Avrupa Birliği (AB) ile, Batı Avrupa ile ilişkilerimizi etkiler. Uygulanmadıkça kararın olumsuz etkileri büyüyecek.
Adalet ve hukuk, böylesine öznel yorumlanabilecek bir kavram mı?
Elbette değil. Adalet, istemediğiniz zaman rafa kaldırılan ve istediğiniz zaman raftan indirilen bir şey değildir. Hukuk araç değildir, başlı başına bir amaçtır. Hukuku, hukuk devletini ortadan kaldırdığınızda geriye keyfi bir yönetim kalıyor.
Böyle keyfi bir yönetim geçerliyse sizin hiçbir temel hak ve özgürlüğünüz, malınız, canınız güvence altında değildir. Her şey o keyfi yönetimin sahibine aittir.
*illiyet: nedensellik
Manşet görseli, Selahattin Demirtaş'ın Twitter hesabından alındı.
(DŞ)