Haberin İngilizcesi için tıklayın
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, bu sabah Fox TV’de yayımlanan Çalar Saat programında İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtladı.
Babacan sosyal medya hesabından başlattığı “Korkma Türkiye” kampanyası paylaşımına yapılan "Gezi" hatırlatmalarına ilişkin olarak, Gezi davasında şikayetçi olmadığını, savcının mağdur olarak o dönemki tüm hükümet üyelerini yazdığını ifade etti.
Babacan gündeme ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
“Hükümet esnafa destek olarak daha çok borç veriyor”
"Zaten zor geçinen küçük işletmelerin tamamı perişan olmuş durumda. 20’nin üzerinde il ziyaret ettim, esnafla sohbet ettim. Bütün ödemeler, borç taksitleri devam ediyor. Hükumet de destek olarak daha çok borç veriyor. Biz ilk günden beri, özellikle kamusal yükler açısından muafiyet tanınması gerektiğini söyledik.
"Pek çok güçlü ekonomide esnafa doğrudan, karşılıksız destek verildi. Borç değil. “Senin dükkanın kapalı, hiçbir şey kazanmıyorsun, bu dönemde yüklerini devlet olarak karşılıyoruz” dediler ama Türkiye’de böyle bir imkan yok. Çünkü biz bıraktığımızda 24 Milyar Lira olan bütçe açığı bugün 239 Milyar Liraya çıkmış. Tam on misli. Pandemiden önce Merkez Bankasının rezervleri boşaltıldı, yedek akçeleri tüketildi.
“Yanlışlar Cumhurbaşkanının talimatıyla yapıldı”
"Sanki başkaları bu ülkeyi ekonomik krize soktu, sanki başkaları hukuksuzluk yaptı da gelip kendileri düzeltecekmiş gibi bir havada anlatıyorlar. O kadar kolay değil. Krizin sorumlusu hükûmettir, en başında kimin olduğu bellidir. Önemli kararların hepsi Cumhurbaşkanına gidiyor. Ülkede hukuksuzluk varsa, ekonomi yanlış yönetiliyorsa, bunlar bizzat Cumhurbaşkanının talimatıyla yapılan yanlışlardır.
"Sayın Erdoğan, Partili Cumhurbaşkanı olarak göreve başladığında en yakın akrabasını ekonominin başına getirdi. O günden bugüne hazinenin borcu 970 Milyardan, 1 Trilyon 860 Milyara çıkmış. İkiye katlamış. Şimdi acı reçete diyorlar. Vatandaş da diyor ki “Ben bir şey yapmadım ki, sadece oy verdim“. Sizin hatalarınızın bedelini niye bu millet ödesin?
“Acı reçete vergi artışıdır"
"Ekonomi literatüründe acı reçete nedir? Acı reçete vergi artışıdır, zamdır. Harcamalardan kısmaktır; emeklinin, memurun, işçinin, sabit gelirlinin gelirini baskı altında tutmaktır. Faizi arttıran kuru sabitleme çalışmak, bir yandan da yüksek faizlerle ekonomiyi boğmaktır. Problemlerin temelinde pandemi varmış gibi anlatıyorlar. Geçen yıl pandemi yokken Türkiye’nin büyüme oranı yüzde 1 bile değildi.
“AB kamu ihale mevzuatını uygulayalım”
"Niye bütçe açığı var? Kriz olduğu için vergi geliri azalıyor. İsraf durmuyor, had safhada. Tasarruf yapacaksak, kamu ihale yasasıyla ilgili düzenlemeler yapabilirler. Avrupa Birliği’nde 28 ülkenin ortak kullandığı kamu ihale mevzuatını getirip, aynen uygulayalım. 28 ülkede test edilmiş. Bunlar gelişmiş, kalkınmış ülkeler.
“Gezi Parkı’ndan davacı olmadım, mağduru da değilim”
"Gezi Parkı davasında savcı, tek taraflı olarak o günkü bütün bakanları mağdur olarak değerlendirmiş. Yargı sistemimizde mağduriyetten çekilme diye bir şey yok. Hukukçu arkadaşlarımızla oturduk konuştuk. Savcı tek taraflı değerlendirme yapmış, benim şikayetim yok. Davacı değilim, müdahil değilim. Daha önce açıkladım; mağdur da değilim."
Gezi davasıGaziantep'ten uçakla dönmekte olan iş insanı ve hak savunucusu Osman Kavala 18 Ekim 2017’de Atatürk Havalimanı'nda gözaltına alındı. 1 Kasım 2017'de de "Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs, hükümeti ortadan kaldırma" iddiasıyla tutuklandı. Bu olaydan bir yıl sonra da 16 Kasım 2018’de Kavala'nın kurucusu olduğu Anadolu Kültür'ün bazı yöneticilerinin de yer aldığı yeni bir gözaltı dalgası yaşandı. 13 hak savunucusu gözaltına alındı. Aynı gün Yiğit Aksakoğlu tutuklandı. Savcı iddianamesi Kavala’nın tutukluluğunun 16. ayında 19 Şubat 2019’da açıklandı. İddianame 4 Mart'ta da mahkemece kabul edildi. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Yakup Ali Kahveci'nin yazdığı iddianamede davacı mağdurlar sıfatıyla 2011'de kurulan 61'inci dönem hükümet kabinesi yer aldı. Savcı 16 kişi hakkında müebbet hapis istedi. 24 Haziran 2019'da görülen davanın ilk duruşmasında tutuklu olan Yiğit Aksakoğlu tahliye edildi. 25 Haziran 2019’daki ikinci duruşmada ise mahkeme Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamına hükmetti. 30 Temmuz 2019’da Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK), Gezi Davasına bakan mahkemenin başkanı ve üyelerini ikinci heyete gönderdi. HSK yargılamayı yeni oluşturduğu birinci heyetin yapmasına karar verdi. Hem Kavala hem de Aksakoğlu için “tutukluluğun devamı” yönünde oy kullanan kıdemli üye Ahmet Tarık Çiftçioğlu’nun yeri değişmezken muhalefet şerhi koyan üye başka bir mahkemede görevlendirildi. 6 Şubat 2020’de mütalaasını mahkemeye teslim eden Gezi Davası Savcısı Edip Şahiner, Osman Kavala, Yiğit Aksakoğlu ve Mücella Yapıcı hakkında müebbet hapis, diğer sanıklar hakkında da 15 yıldan 20 yıla kadar hapis istedi. 18 Şubat 2020’deki altıncı duruşmada mahkeme Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Ali Hakan Altınay, Yiğit Aksakoğlu, Yiğit Ali Ekmekçi, Çiğdem Mater Utku ve Mine Özerden'in "yüklenen suçların işlendiğine dair mahkumiyete yeter derecede hukuka uygun somut ve kesin delil bulunmadığı"ndan beraatına hükmetti. Davanın yurtdışında olan sanıkları Can Dündar, Mehmet Ali Alabora, Ayşe Pınar Alabora, Gökçe Tüylüoğlu, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu ve İnanç Ekmekçi'nin dosyaları ayrılarak haklarında yakalama kararı çıkartıldı. Aynı gün Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında “Bu (Gezi eylemlerini kastediyor) masum bir ayaklanma hadisesi değildir. Ciddi anlamda perde arkasında Soros türü bazı ülkeleri ayaklandırmak suretiyle oraları karıştıran tiplerdir. Bunun malum Türkiye ayağı (Osman Kavala’yı kastediyor) hapisteydi. Onu bir manevrayla beraat ettirmeye kalktılar” dedi. Aynı gün akşam saatlerine doğru Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK), beraat kararında imzası bulunan hakimler hakkında soruşturma izni verdi. Hakkında tahliye kararı verilen Osman Kavala ise cezaevinden çıkarılmadan daha önce tahliye edildiği başka bir soruşturmadan tekrar gözaltına alınarak tutuklandı. |
(HA)