“İstanbul seçimi, YSK’nın dediği gibi ‘kuşkuluysa’, cumhurbaşkanlığı seçiminde de 24 Haziran seçiminde de seçim kurulları aynı şekilde belirlenmişti, o zaman bu seçimler de kuşkuludur. Kaldı ki İstanbul belediye başkanı seçimi kuşkulu değildir.”
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Yüksek Seçim Kurulu temsilcisi, Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, İstanbul seçiminin iptali kararını bianet’e değerlendirdi.
YSK’nın nasıl toplandığını ve neye göre karar verdiğini, bu kararın hukuka uygunluğunu ve olası etkilerini anlatan Tiryaki, iptal kararının hukuka aykırı olduğunu, seçmenin ve siyasi partilerin denetimi dışındaki bir hususun faturasının onlara çıkarıldığını ifade etti.
“Diğer iddialar araştırıldı, gerçek olmadığı anlaşıldı”
Öncelikle YSK’nın kararını ve karar sürecini anlatan Tiryaki, AKP’nin itirazlarının biri hariç reddedildiğini söyledi:
“İtiraz başlıklarından biri kısıtlıların [kanunen oy kullanamayan kişiler] oy kullandığına ilişkindi. Araştırıldı, YSK sonucu değiştirmeyecek bir rakam elde etti. Yani, kısıtlıların oy kullanarak seçim sonucunu değiştirildiği iddiasının gerçek olmadığı anlaşıldı.
“Diğer bir itiraz, hükümlülerin oy kullandığıyla ilgiliydi. Bu da araştırıldı, yaklaşık 800 kişi tespit edildi. Bu rakamın da seçim sonucunu değiştirmeyeceği belirlendi.
“Ayrıca ‘sahte seçmen’ kaydı yapıldığı yönünde bir itiraz da vardı. YSK da seçmen listelerinin seçimden önce kanunen kesinleşmiş olduğunu ifade ederek bu itirazı da reddetti. YSK, kanun hükmünde kararnameler ile ihraç edilmiş olanların seçme ve seçilme hakkına dair itirazı da yine reddetti.”
YSK’nın iptal gerekçesi neydi?
Tiryaki, “Geriye kalan tek itiraz, sandık kurulları başkanlarıydı. Sandık kurulu başkanlarından bazılarının kamu görevlisi olmadığına dair AKP itirazda bulunmuştu. İtirazda, sandık kurulu başkanlarının kamu görevlileri arasından belirlenmesi gerektiği ifade edilmişti” dedi.
Bu şekilde belirlenen sandık sayısının 212 civarında olduğunu ifade eden Tiryaki, “YSK, her sandıkta yaklaşık 300’er oy kullanılsa toplam 60 bin civarı oya ulaşılır, bu da seçimin sonucunu etkileyecek bir rakamdır, sonucuna ulaştı. İptal gerekçesi buydu” diye konuştu.
“İptal yerine sandıklar tekrar sayılabilirdi”
İptal kararını, “Hukuksal dayanaktan yoksun” diye niteleyen Tiryaki, sözkonusu sandıkların tekrar sayılması yoluna da gidilebileceğini, bunun yerine YSK’nın iptal kararı aldığını ifade etti:
“Çünkü birincisi seçmenin hiçbir kusurlu davranışı yok. Seçmenin sandık kurulu başkanını denetleme şansının olmadığı bir durumda oyları iptal edildi. Aynı şekilde siyasi partilerin de sandık kurulu başkanlarını denetleme imkanı ve sorumluluğu yok. Ama faturası seçmene ve siyasi partilere kesilmiş oldu.”
Seçim kurularının kamu görevlilerinin listesini valiliklerden, belediyelerden istediğini hatırlatan Tiryaki, “Her zaman da böyle yapılıyordu” dedi.
Sandık kurullarında bir usulsüzlük tespit edilmedi
Bahsi geçen sandıklarda kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkanlarının herhangi bir usulsüzlük yaptığına dair ise YSK’ya bir kanıt sunulmadığını belirtti.
Tiryaki, YSK’nın “bu kararı yedek üyelerle aldığı” iddiasına da açıklık getirdi: “YSK her zaman 7 asil ve 4 yedek üyeyle toplanır ve oylamalar hep böyle yapılır. Bu kez de öyle oldu.”
“Kişisel verileri ihlal edilen şikayetçi olabilir”
Tiryaki, siyasi partilerin denetleme sorumluluğu olmadığı gibi, sandık kurulu başkanlarının mesleği ve kimliğine dair bilgilerin de Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na göre gizli olması gerektiğini ancak AKP’nin elinde bu bilgilerin olduğunu söyledi.
“Kişisel verilerinin ihlal edildiğini düşünen sandık kurulu başkanlarının, buna dair bireysel olarak savcılığa başvuruda bulunma hakları var.”
“Kusur varsa bu, AKP’nin belirlediği yetkiliye ait”
AKP’nin bu itirazını neye dayandırdığını ise şöyle açıkladı:
“298 sayılı seçim kanununun 22. Maddesi değiştirilmeden önce siyasi partiler liste sunuyordu, bu liste arasında isimler kurayla belirleniyordu. Sandık kurulu başkanlarının yaklaşık altıda biri memurlardan, kalanı siyasi partilerin verdiği listedeki isimlerden oluşuyordu.
“Kanun değişince sandık kurulu başkanlarının, kamu görevlilerinden belirlenmesi şartı getirildi. Ama sorun şu, kamu görevlileri arasından belirlemesi gerekenler zaten seçim kurulları. Seçmenin veya siyasi partilerin bu konuya müdahil olma imkanı yok.
Bu konuda sorumlunun mülki idare amiri, yani valilik veya kaymakamlık olduğunu bunu da zaten iktidar partisinin belirlediğini söyleyen Tiryaki, “Bir kusur varsa da bu, kaymakamlığın, valiliğin kusurudur. Oy kullanan seçmenin suçu yok. Seçmen oy kullanmaya gidince görevliye ‘Sen memur musun?’ diye kimlik soramaz ki…” dedi.
Bundan sonra ne olacak?
Tiryaki, YSK’nın iptal kararıyla sonuçlanacak itirazın olağanüstü itiraz kapsamında yapıldığını, bundan sonra yapılabilecek olası bir itirazın, YSK’ca olağanüstü itiraz süresi dolduğu gerekçesiyle incelemeye alınmayabileceğini söyledi. CHP bugün YSK’ya İstanbul seçimiyle ilgili “tam kanunsuzluk” itirazında bulunacak.
Mehmet Rüştü Tiryaki, İstanbul belediye başkanı seçiminde bir kuşku varsa, sandık kurulu başkanlarının aynı şekilde belirlendiği cumhurbaşkanlığı ve 24 Haziran genel seçiminde de aynı kuşkunun meydana çıkacağını da ekledi:
“Bu iki seçimde de binlerce kamu görevlisi olmayan kişi sandık kurulu başkanlığı yaptı. İstanbul seçimleri kuşkuluysa cumhurbaşkanlığı seçiminde de kuşku vardır, giderilmesi gerekir. Hatta İstanbul’un 39 ilçesinde de ve Türkiye’nin 81 ilindeki tüm seçimlerdeki kuşkunun giderilmesi gerekir. Kuşku varsa her tarafa sirayet etmiştir. Kaldı ki İstanbul belediye başkanı seçimi kuşkulu değildir.” (AS)