Haberin İngilizcesi için tıklayın
Günden Güne
günlerle beraber
sönüverir günlerim
ışıltısı hayatımın.
Erir
ağır ağır
hevesi günlerin
arzusu günlerimin.
Günlerin
kuru yaprakları
dökülür...
Günden güne
günlerle beraber
sönüverir günleri.
İstanbul yeni Ermeni şiirinin öncü şairi Garbis Cancikyan'ın bu şiiri, Ermeni halkının başına gelenleri hatırlatıyor.
1980 askeri darbesinin hemen sonrası.
Darbenin kendisinin hissettirdiği, toplumun her şeyiyle yeniden dizayn edildiği günler. Yaverlerinden biri, politik mahpusların idam cezasını neredeyse okumadan imzalayan dönemin sıkıyönetim komutanı Kenan Evren’e, “Paşam ne bu şiddet bu celal?" diye soruyor.
Evren, soruyu, “Asmayalım da besleyelim mi?” diye yanıtlıyor.
Rivayet odur ki; Evren’in tarihe kara bir iz bırakan “Asmayalım da besleyelim mi?” tepkisi, Levon Ekmekçiyan’ın 28 Ocak 1983’te Ankara'da idam edilmesinden hemen önce söyleniyor.
Yine rivayet odur ki; laf, Ekmekciyan'a ASALA ile ilgili bildiklerini anlatması halinde idam edilmeyeceği garantisi verildikten sonra asılması üzerine sarf ediliyor.
Ekmekçiyan’ın mezarının nerede olduğuysa, tam bir muamma. Çünkü, ilgili kurumların verdiği bilgilerden çıkartılan kemiklerin Ekmekçiyan’a ait olmadığı anlaşıldı.
Ekmekçiyan ailesi Levon Ekmekçiyan'ın mezarının bulunması için hukuki mücadeleyi 2013'te başlatmış. İnsan Hakları Derneği Irkçılığa ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon’dan İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı avukat Eren Keskin, süreci takip etmiş.
Ailenin isteği üzerine Keskin, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’na başvuru yapıyor. Adalet Bakanlığı’ndan 21 Şubat 2013’te verilen yanıtta, yetkili kurumun Çankaya Belediyesi olduğu ifade ediliyor. Belediyeden gelen yanıtta mezarın, Asri Mezarlığı’nda 504 Ada, 55 parselde olduğu söyleniyor. Uzun bir sürecin ardından, kemiklerin bulunduğu mezar, belediye yetkililerin eşliğinde açılıyor.
Aileye yanlış kemik veriliyor
Nihayet, Ekmekçiyan Ailesi’nin kararlılığı Keskin’in çabalarıyla, Levon Ekmekçiyan’a ait olduğu belirtilen kemikler, ölümünden 32 yıl sonra 8 Ocak 2016'da Fransa’da yaşayan ailesine gönderiliyor.
Aile, kemiklerin Ekmekçyan’a ait olduğundan emin olmak için Paris’te Adli Tıp Kurumu’nda inceleme yaptırıyor.
Sonuç: “Kemiklerin 1.45, 1.50 boylarında, 55-60 yaşlarında bir kadına ve bazı hayvanlara ait olduğu tespit edilmiştir”
Başka bir deyişle, aileye verilen kemiklerin Ermeni başka bir kadın ve köpeğe ait olduğu ortaya çıkıyor.
Defin ruhsatı nerede?
Ekmekçiyan ailesi adına Türkiye’de konuyu takip eden Keskin, bu kez, Ekmekçiyan’ın mezarının nerede olduğuna dair bilgi verilmesi talebiyle, Kara Komutanlığı Hukuk Hizmetleri Başkanlığı’na başvuruyor. Başkanlık, Keskin’e, “Cenazenin Anlara Mezarlıklar Müdürlüğü’nden gelen bir görevliye teslim edildiğine ilişkin bir tutanak olduğu” yanıtını veriyor. Ancak, herhangi bir defin ruhsatına rastlanmadığı da ifade ediliyor.
Keskin ve aile, Ekmekçiyan’ın mezarının peşini bırakmıyor. Keskin, 1 Nisan 2019’da ailenin maddi ve manevi olarak zarara uğradığını, mağdur olduğunu belirtiyor ve İçişleri Bakanı’na 1 milyon liralık tazminat davası açıyor.
“Arşivden koca bir yalan çıktı”
Ekmekçiyan ailesi adına yürüttüğü hukuk mücadelesini Eren Keskin, bianet'e şöyle aktardı:
“Biz, resmi devlet kaydında yer alan mezarı açtık. O mezardan, hiç tanımadığımız bir kadının kemiğini aldık ve Paris’e gönderdik. O kadının, Ermeni olduğunu biliyoruz çünkü o bölüme Ermenileri gömüyorlar. Aile şimdi ne yapsın?
“Devlet bize şunu diyor sürekli, ‘arşivleri açalım’. Tamam, biz arşivi açtık ama arşivden koca bir yalan çıktı.
“Cenazeyi gömdüklerini söylüyorlar, gömdüklerini söyledikleri yerde, başka birinin cenazesi çıkıyor. Aile bu durumdan maddi ve manevi olarak çok zarar gördü. Biz de İçişleri Bakanlığı’na 1 milyon liralık tazminat dilekçesi verdik.”
Konu İdari Mahkemesi’ne taşınabilir
Dilekçeye, bakanlığın 60 gün içinde yanıt vermesi gerektiğini söyleyen Keskin, herhangi bir cevap gelmezse İdari Mahkemesi’ne dava açacaklarını söylüyor.
Keskin son olarak şunları vurguluyor:
“Bizim amacımız buradan bir maddi kazanım elde etmek değil bizim asıl amacımız mezar yerinin bize gösterilmesi. İçişleri Bakanlığı, bu 12 Eylül’de oldu, biz sorumlu değiliz’ diyemez. Devlette devamlılık esastır. Bu nedenle İHD Irkçılığa ve Ayrımcılığa Komisyon olarak bizler de konunun takipçisi olacağız.” (EMK)