* Fotoğraf: Kati Piri, Twitter
Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki katılım müzakerelerinin askıya alınması önerisinde bulunan kararı, Strasbourg’da dünkü genel kurul oturumunda kabul edildi.
Oylamaya katılan 622 parlamenterden 370’i karar lehinde, 109’u aleyhinde oy kullandı. 143 parlamenter çekimser kaldı.
Kararda, ağır insan hakları ihlallerinden dolayı Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki üyelik müzakerelerinin askıya alınması talep ediliyor. Avrupa Komisyonu ve Avrupa Birliği Konseyi'ne bu konuda çağrıda bulunuluyor.
Tavsiye niteliği taşıyan AP kararlarının bağlayıcılığı bulunmuyor. AB-Türkiye Ortaklık Konseyi Toplantısı, 15 Mart’ta (yarın) Brüksel'de yapılacak. Karar burada gündeme gelecek.
* Avrupa Parlamentosu’nun kararındaki Türkiye değerlendirmeleri ve tavsiyelerle ilgili detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Müzakereler nasıl askıya alınır?AB'nin Türkiye ile müzakereleri askıya alınması konusu, Müzakere Çerçeve Belgesi’nde şöyle düzenlendi: “Türkiye’de, Birliğin temelini oluşturan özgürlük, demokrasi, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin ciddi ve sürekli olarak ihlal edilmesi durumunda, Komisyon kendi inisiyatifiyle veya üye devletlerin üçte birinin talebi üzerine müzakerelerin askıya alınmasını tavsiye eder ve müzakerelerin tekrar başlatılması için gerekli koşulları önerir. Konsey, böyle bir tavsiye üzerine, Türkiye’yi de dinledikten sonra, nitelikli çoğunlukla, müzakerelerin askıya alınıp alınmamasını ve tekrar başlatılması için gerekli koşulları karara bağlar. Üye devletler, Hükümetlerarası Konferansta, oybirliği genel kuralına halel gelmeksizin, Konsey kararı doğrultusunda hareket eder. Avrupa Parlamentosu bilgilendirilir.” Bu paragraftan anlaşılması gereken şey, müzakerelerin ancak Kopenhag Siyasi Kriterleri’nin “ciddi ve sürekli” olarak ihlal edilmesi durumunda askıya alınmasının mümkün olduğudur. Böyle bir durumda, Komisyon ya re’sen veya en az 18 üye ülkenin talebiyle Konsey’e, müzakerelerin askıya alınmasını önerebilir. Böyle bir önerinin hayata geçebilmesi için yine en az 18 üyenin “evet” oyu vermesi gerekir. Lizbon Antlaşması çerçevesinde, “evet” oyu veren ülkelerin aynı zamanda, AB’nin toplam nüfusunun 3/5’ünü temsil etmeleri gerekli. Başka bir deyişle, yaklaşık 500 milyon olan AB üyelerinin toplam nüfusunun en az 300 milyonunu temsil eden ülkeler onaylamadığı sürece böyle bir karar alınamaz. Müzakere fasıllarının açılmasının dondurulması, müzakerelerin toptan askıya alınmasından son derece farklı bir konudur. (Kaynak: ABhaber) |
“Demokrasi ve insan haklarında gerileme”
AP Türkiye raportörü, Hollandalı sosyal demokrat parlamenter Kati Piri tarafından hazırlanan karardaki öneriye gerekçe olarak, Türkiye’de demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti alanlarındaki “gerileme” ve son anayasa değişikliğinin mevcut haliye yürürlüğe girmiş olması gösterildi.
AP geçen yılki Türkiye kararında, son anayasa değişikliğinin mevcut haliyle yürürlüğe girmesi durumunda müzakerelerin resmen askıya alınması çağrısında bulunacağını belirtmişti.
Kararda, müzakere sürecinin askıya alınması tavsiyesine ek olarak, iki yeni unsura daha yer veriliyor. Türkiye-AB ilişkilerinin “etkin bir ortaklık temelinde yeniden tanımlanması” isteniyor.
Karar, Türkiye ile AB arasındaki her türlü yeni siyasi yükümlülüğün demokrasi, hukukun üstünlüğü ve temel haklara saygı koşuluna bağlanmasını savunuyor.
Gümrük Birliği’ne demokrasi koşulu
AP kararı, Türkiye ile Gümrük Birliği’nin güncellenmesini de öneriyor ve bu güncellemeyi reform sürecine ve insan hakları ve temel özgürlüklere saygı koşuluna bağlıyor.
Bu koşulun güncellenmiş gümrük birliğinin parçası olması için Avrupa Komisyonu’ndan çalışma başlatması isteniyor.
Kararda, AB ülkelerine Kıbrıs sorununun çözümünde “daha aktif rol oynamaları” çağrısında bulunuluyor. Ankara'dan da Kıbrıs Cumhuriyeti’ni resmen tanıması ve “doğal kaynak arama ve işletme de dahil olmak üzere egemenlik haklarına saygı duyması” isteniyor.
AİHM’in Demirtaş kararı da konu edildi
AP, parlamenterlik görevleri sırasında yaptıkları konuşmalar nedeniyle tutuklanan milletvekillerinin serbest bırakılmasını da talep ediyor.
HDP’nin önceki Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkındaki AİHM kararına karşı Ankara’dan gelen mesajları kınayan AP, AB ülkelerinin bu kararın uygulanışını mercek altına almalarını istiyor.
Uluslararası sözleşmelerin yükümlülükleri hatırlatıldı
Kararda Interpol’ün kırmızı bütenlerinin “keyfi biçimde muhaliflere, insan hakları savunucularına ve gazetecilere karşı kullanılamayacağı” ifade edildi.
AB ülkelerinden Türkiye’nin iade taleplerini “saydamlık ve uluslararası hukuk normları çerçevesinde incelemeleri” istendi.
Kararda Türkiye’ye Avrupa Konseyi, AİHM ve Venedik Komisyonu üyeliklerinden kaynaklanan yükümlülükleri de hatırlatıldı.
Piri: Gelecekte demokratik bir Türkiye göreceğiz
Kararın hazırlayıcısı Kati Piri, kabulün ardından yaptığı açıklamada, Türkiye’yle katılım müzakerelerinin askıya alınmasını istediklerini belirtti:
“Başkan Erdoğan’la bu üyelik müzakerelerini yürütmek bir saçmalık. Türkiye’de bariz insan hakkı ihlalleri gerçekleşiyor. Fakat buna rağmen Türkiye’nin demokratların yanında durmalıyız. Gelecekte yeniden demokratik bir Türkiye göreceğimizi ümit ediyorum.”
Piri üyelik müzakerelerinin askıya alınıp alınmayacağına karar verecek olan Avrupa Birliği Konseyi'nin uzun vadede Türkiye'yi AB yolunda tutma konusunda strateji belirlemesinin önemine vurgu yaptı.
AKP Sözcüsü Çelik: Aynen iade ediyoruz
AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Twitter hesabından kararla ilgili şunları yazdı:
“Bizim açımızdan değersiz, hükümsüz ve itibarsız bir karar bu. Bu itibarsız karar, AP'nin artık aşırı sağın ideolojik güdümüne girdiğinin ilan edilmesidir. AP demokratik gelişmeye açık ve destekleyici kararlar almaktan uzaklaştı. Aşırı sağın dar penceresinden bakıyor dünyaya.
“AB'nin genişlemeden sorumlu komiserinin ırkçılığı, Türkiye raporunu hazırlayan şahsın demokrasiden çok terörü destekleyenlerle yakınlığı herkes tarafından bilinmektedir.
“Irkçılara teslim olmuş AP'nin verdiği notun hiçbir hükmü yoktur. AP'ye sesleniyoruz. Bu raporu size aynen iade ediyoruz. Kabul ettiğiniz bu raporu, 'Avrupa Irkçılık ve İslam Düşmanlığı Müzesi' kurup kapısına asabilirsiniz. O raporu her gördüğünüzde, Avrupa'yı ırkçılara adım adım bir kere daha nasıl teslim ettiğinizi hatırlarsınız.”
Dışişleri Bakanlığı: Tek taraflı Ermeni anlatılarına dayalı
Karara dair yazılı açıklama yapan Dışişleri Bakanlığı “tek taraflı olduğu ve objektiflikten uzak tutuma da bir değer atfetmediği” ifade etti.
“Vatandaşlarımızın layık olduğu hak ve özgürlükleri en yüksek standartlara taşımak üzere, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi ile çalışmalarını kararlılıkla sürdürecektir.
“Müzakere sürecinin önündeki siyasi engelleri ortadan kaldırmayı teşvik etmek yerine, Avrupa bütünleşmesi ve ortak değerlerimize karşı olan kesimlerle iş birliği içinde yapılan bu ve benzeri girişimler, bir AB kurumunun temsil ettiği değerlerle bağdaşmamaktadır.
“AP'nin 15 Nisan 2015'te kabul ettiği, 1915 olaylarının 100. yılıyla ilgili tek taraflı Ermeni anlatılarına dayalı talihsiz değerlendirmesine bu sene de atıf yapılması, raporun yanlılığını ve siyasiliğini göstermektedir.”
Parlamenterler kararı yorumladı
Avrupa Parlamentosu'nun en büyük grubu olan Avrupa Halk Partisi'nden Renate Sommer üyelik müzakerelerinin sadece askıya alınması değil, tamamen durdurulması gerektiğini ifade etti, “Gümrük Birliği'ne odaklanılabilir ancak insan hakları ve demokrasi şartlarının yerine getirilmesini istiyoruz” dedi.
Yeşiller grubundan Rebecca Harms raporun, devletin tek bir insan etrafında yeniden şekillenmesinin sonuçları olarak ortaya çıktığını ifade etti. Gezi protestosundan bu yana şiddet olaylarının giderek arttığını belirten Harms darbe girişimi ile birlikte bu olayların tavan yaptığını söyledi.
Demirtaş'ın da keyfi bir şekilde tutuklandığını belirten Harms seçilmiş milletvekillerinin hapiste olduğunu kimilerinin ise açlık grevi yaptığını belirterek bunun kabul edilemez olduğunu söyledi.
Portekizli Avrupa Parlamenteri Ana Gomes birçok gazetecinin hapiste olduğunu ifade ederek Avrupa Birliği'nin gelişmeleri dikkate alarak Türkiye'ye silah ambargosu uygulama zamanının geldiğini ifade etti, “İnanılmaz tehlike ve riskler karşısında insan hakları ihlallerine karşı mücadele etmeye devam eden insanları çok cesaretli buluyorum” dedi. (AS)
* Haberi Deutsche Welle ve Euronews’dan derledik.