Düşünce Suçu(!?)na Karşı Girişim, cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle getirilen değişiklikleri derledi.
Recep Tayyip Erdoğan, 2014 yılında Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından “Türkiye’nin bildiği türden bir cumhurbaşkanı olmayacağım” demişti… Aynen öyle oldu.
Kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı ve denge denetleme mekanizmaları sürekli zayıflatıldı. 15 Temmuz 2016 başarısız darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL’le birlikte de ülke, yargı ve yasama denetimi dışında kararnamelerle yönetildi. Fiili olarak güçlendirilen ve tek elde toplanan yürütme erkinin hukuksal bir statü kazanması ise OHAL koşullarında yapılan Anayasa değişikliğiyle sağlandı. (16 Nisan 2017)
3 ay için ilan edilen OHAL iki yıl boyunca 7 kez uzatıldı. 18 Temmuz 2018’de sona ererken yerini çok sayıda kanunda yapılan “kalıcı” değişikliklerle “sürekli OHAL”e bıraktı. Geniş yetkilerle donatılmış Cumhurbaşkanı, yeni sistemi, çıkardığı kararnamelerle inşa ediyor.
Bakanlar Kurulu, 4 Temmuz 2018’de yayınladığı 698 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle şuyetkilerini Cumhurbaşkanı'na devretti.
- Kanun tasarılarını hazırlamak,
- Devlet Bütçesini hazırlamak,
- Kanun hükmünde kararname çıkarmak,
- Olağanüstü hal ve sıkıyönetim ilanı.
Başkanlık kararnamelerini denetleme yetkisi Anayasa Mahkemesi’nde. Ancak yüksek mahkemenin 15 üyesinden 12’sini Cumhurbaşkanı belirliyor.
Şimdiye kadar çıkan Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri
1, 2 ve 3 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnameleriyle;Cumhurbaşkanlığı makamı ve Bakanlıklara dair esaslar ve usuller belirlendi.
- Eski sistemde Bakanlar Kurulu'na ait olan yürütme yetkilerinin tamamı Cumhurbaşkanına devredildi. Bakanlar Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor, sadece Cumhurbaşkanına karşı sorumlu olan kabine toplu karar alma mekanizması değil, meclis denetiminden çıkarıldı.
- Cumhurbaşkanının hiçbir siyasî sorumluluğu, “vatana ihanet” dışında da cezaî sorumluluğu zaten yoktu. (Yasalarda “vatana ihanet” diye bir suç tanımlanmadığı için bu da havada kalıyordu.) Daha önce Cumhurbaşkanlarının -atamalar gibi tek başına yaptığı işlemler hariç- bütün işlemleri başbakan veya ilgili bakanlar tarafından imzalanıyor, sorumluluğu siyasal erk üstleniyordu. Artık, bu “sorumsuz” Cumhurbaşkanı her işlemi tek başına yapabiliyor, atadığı kabine de sadece kendisine karşı sorumlu.
- Bağımsız kurumlar da dahil olmak üzere tüm üst kademe kamu yöneticilerinin atanmasında tek yetkili olan Cumhurbaşkanı, atamaların “usul ve esaslarını” da kendisi belirledi. Üst düzey yargı mensuplarının neredeyse tamamından Merkez Bankası Başkanına, Valilerden tüm üst düzey askeri personele varana dek tüm atamaları Başkan yapıyor. Cumhurbaşkanının vekili eskiden TBMM Başkanı idi. Artık kendi atadığı yardımcısı olacak. Mülki idare amirleri, il ve ilçelerde Başkan’ın temsilcisi olacak.
4 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle;Bakanlıklara bağlı veya ilişkili kurum ve kuruluşlar yeniden teşkilatlandırıldı.
- Yeni sisteme geçmeden önce lağvedilen birçok kurum ve kuruluş yeniden adlandırıldı. Avrupa Birliği Bakanlığı yerine Avrupa Birliği Başkanlığı oluşturuldu. Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri, Atatürk Orman Çiftliği, AFAD, Adli Tıp’ın da arasında olduğu onlarca kurumda değişiklik yapıldı.
- Daha önce tarafsız kamu tüzel kişiliği bulunan TRT, Cumhurbaşkanlığına,
- Daha önce Başbakanlığa bağlı olan Özelleştirme İdaresi, Maliye Bakanlığına,
- Daha önce özerk olan Merkez Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Maliye Bakanlığına,
- Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanları Milli Savunma Bakanlığına bağlandı.
- Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Sayıştay denetiminden çıkarıldı.
- Daha birkaç gün önce Bakanlar Kurulu’nun 703 sayılı kararnamesiyle kaldırılan üniversite rektörlerinin profesör olması şartı, bu kararnameyle geri getirildi.
5 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle; Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) yetkileri artırıldı. Cumhurbaşkanlığına bağlı burul, yargı organları hariç tüm devlet kurumları, kamu sermayeli kurumlar, vakıf, dernek, meslek birlikleri ve sendikaları soruşturabilecek, sivil toplum kuruluşlarını denetleyebilecek ve yöneticilerini görevden alabilecek.
6, 7 ve 8 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle;Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) ve Yüksek Askeri Şura’nın (YAŞ) yapısı yeniden düzenlendi. Cumhurbaşkanına bağlı ve tüzel kişiliği haiz Savunma Sanayii Başkanlığı kuruldu.
- MGK (Milli Güvenlik Kurulu) Genel Sekreterliği Cumhurbaşkanlığına bağlandı. Kurula Cumhurbaşkanı, o yoksa yardımcısı başkanlık edecek. MGK üyelerinin kimlerden oluştuğuna dair bir ibare yer almadı. Devletin “Milli Güvenlik Siyaseti”, “Cumhurbaşkanı tarafından tespit edilen iç, dış ve savunma hareket tarzlarına ait esasları kapsayan siyaset” olarak tanımlandı.
- YAŞ (Yüksek Askeri Şura) Cumhurbaşkanı Yardımcısının çağrısı ile toplanacak. Yeni üyeler Hazine ve Maliye Bakanı ile Milli Eğitim Bakanı. Görüşmelerin ve alınan kararların açıklanması veya yayımlanması yasak. Bu gizliliğin ne şekilde ve ne zaman kaldırılacağı yönetmelikle belirlenecek.
9 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle; Uluslararası anlaşmaları Cumhurbaşkanı onaylayacak, süresini uzatacak, uygulanmasını durduracak veya sona erdirecek. Kanunlarda değişiklik yapılmasını gerektiren durumlarda Meclis tarafından bir kanun çıkarılacak.
10 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle;Bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşları tarafından hazırlanan yönetmelik, tebliğ ve taslaklar artık sadece Anayasa ve kanunlara uygunluğu değil; Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine, Cumhurbaşkanı programı ile kalkınma plan ve programlarına uygunluğu yönünden de incelenecek.
11 ve 12 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnameleriyle;Devlet Arşivleri Başkanlığı ve Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı kuruldu.
13 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle;Cumhurbaşkanlığı bünyesinde Strateji ve Bütçe Başkanlığı kuruldu. Başkanlık, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile birlikte merkezi yönetim kapsamındaki tüm kamu idarelerinin bütçe hazırlık çalışmalarının ilke, esas ve usulleri tespit ve koordine edecek. Kalkınma planı, Cumhurbaşkanlığı planı, orta vadeli program, orta vadeli mali plan, Cumhurbaşkanlığı yıllık programını Bakanlıkla müştereken hazırlayacak
14 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle; Cumhurbaşkanlığı bünyesinde İletişim Başkanlığı kuruldu; görevi basınla ilişkileri ve basın faaliyetlerini düzenlemek olarak tanımlandı. Artık gazetecilerin tüm faaliyet ve haklarıyla ilgili düzenleme yapma yetkisi Cumhurbaşkanı’nda. (DKG/AS)