Haberin Kürtçesi için tıklayın
Olağanüstü halde geçerli olan bazı uygulamaların en az üç yıl daha yürürlükte kalmasını öngören 25 maddelik kanun teklifinin birinci bölümü Meclis’te kabul edildi.
Kabul edilen kısımda, valilere tanınan yetkiler de bulunuyor.
Buna göre, İl İdaresi Kanununda yapılan değişiklikle, valiler, uygun görmediği kişilerin kente giriş çıkışını 15 günlüğüne yasaklayabilecek:
Valiler, “kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hallerde 15 günü geçmemek üzere ildeki belirli yerlere girişi ve çıkışı kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlayabilecek.”
Vali ayrıca, “belli saatlerde ve belli yerlerde” vatandaşların dolaşmasını veya toplanmasını kısıtlayabilir, araçların seyrini değiştirebilir.
Araç ve yayaların ne zaman, nerede ve nasıl duracağı da Valilik iznine bırakılmış durumda.
Valiler belli yerlerde veya saatlerde kişilerin dolaşmalarını, toplanmalarını, araçların seyirlerini düzenleyebilecek veya kısıtlayabilecek, ruhsatlı da olsa her çeşit silah ve merminin taşınması ve naklini yasaklayabilecek.
OHAL’de valiler “eylem yasağı” yetkisini kullandı
OHAL, 21 Temmuz 2016’dan itibaren yürürlüğe kondu, üç aylık sürelerle yedi kez uzatıldı ve 19 Temmuz 2018’da sona erdi.
Olağanüstü Hal Kanunu’nun Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmesiyle yapılan son değişikliklerin ardından, yetkiler şöyle düzenlendi:
“Olağanüstü halin uygulanmasında görev ve yetki;
Olağanüstü hal bir ili kapsıyorsa il valisine,
Bir bölge valiliğine bağlı birden çok ilde ilan edilmesi halinde bölge valisine,
Birden fazla bölge valisinin görev alanına giren illerde veya bütün yurtta ilan edilmesi halinde, koordine ve işbirliği Cumhurbaşkanlığınca sağlanmak suretiyle bölge valilerine aittir.”
İki yıldaki uygulamada valiler yetkilerini en çok, eylem ve etkinlik yasaklamada kullandı. Başta Ankara olmak üzere birçok kentte toplantı ve gösteri yürüyüşleri, açık hava etkinlikleri, mitingler ve eylemler birer aylık sürelerle yasaklandı.
Yasaklamalar, 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu’nun 11. maddesine dayanarak yapıldı.
Bu madde ile valilere, “genel güvenlik, asayiş ve kamu düzenini korumak, şiddet olaylarının yaygınlaşmasını önlemek amacıyla” sokağa çıkmayı sınırlama veya yasaklama yetkisi tanınıyor.
“İç Güvenlik Paketi”yle sokağa çıkma yasakları
2015’te İç Güvenlik Paketi adlı kanun değişikliklerinin yürürlüğe konmasının ardından, valiler, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11/C maddesine dayanarak sokağa çıkma yasakları ilan etmeye başladı.
Bazı hukukçular bu maddenin yasak ilan etme yetkisi vermediğini savunsa da 2015 ve 2016 yıllarında aylar, hatta yılları bulan yasaklar ilan edildi, operasyonlar düzenlendi, can kayıpları meydana geldi.
Kanunun 11/C maddesi şöyle:
“İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteaallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevlerindendir. Bunları sağlamak için vali gereken karar ve tedbirleri alır. Bu hususta alınan ve ilan olunan karar ve tedbirlere uymayanlar hakkında 66. madde hükmü uygulanır.”
Muhalefet neden karşı çıkıyor?
Yasa teklifine, HDP ve CHP muhalefet şerhi yazmıştı.
TIKLAYIN - “AB Uyum Yasalarından Geri Dönülüyor”
Şerhlerde yer alan bilgilere göre, valilere tanınan yetkiler, “Anayasa’nın ‘Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması’ başlıklı 13., ‘Temel hak ve hürriyetlerin kullanımının durdurulması’ başlıklı 15., ‘Kişi hürriyeti ve güvenliği’ başlıklı 19. ve ‘Yerleşme ve seyahat hürriyeti’ başlıklı 23. maddelerine” aykırı.
TIKLAYIN - “OHAL, Olağan Durumun Yönetim Usulü Oluyor”
HDP’nin muhalefet şerhinde, valilere tanınan geniş yetkilerle 2015 ve 2016 yıllarında uzun sokağa çıkma yasakları ilan edildiğini hatırlatarak, “Valiler, hukuka ve kanuna aykırı şekilde yetkilerini aşmak suretiyle telafisi imkânsız can ve mal kayıplarının yaşanmasına sebebiyet veren kararlar uyguladılar” ifadesi kullanıldı.
Teklif maddesindeki, “Vali kamu düzeni ve güvenliğinin olağan hayatı durduracak” ve “ciddi belirti” kavramlarının “soyut ve sınırları kanunla belirtilmemiş olduğunu” belirten HDP, bunların sübjektif ve değerlendirmeye açık kavramlar olduğunu, geniş anlamda yorumlanabileceğini ekledi:
“Bu denli kapsamlı yetkilerle donatılan bir kamu gücü karşısında temel hak ve özgürlükler güvencesiz bırakılıyor.” (AS)