Bu hafta bedelli askerliğe olanak veren bir yasanın meclisten geçmesi bekleniyor. Bütün dünyanın sürekli olarak kendisine düşmanlık beslediğine inanılan bir ülkede böyle bir yasayı çıkarmanın zor bir karar olması beklenirdi. Ama öyle olmadı, halen uzun dönemli askerlik yapanların dışında herkes memnun görünüyor, detaylara ilişkin ufak tefek tartışmalar var.
Askere gidecek çocuğu olanların memnuniyetini anlamak kolay. Bütün komşularıyla problemli bir ülkede askerliğin tehlikeli bir uğraş olduğunu düşünüyorlar. Diğerleri de, artık ekonomiyle yatıp ekonomiyle kalkan bir halka dönüştüğümüz için, korkuyla beklenen krizden kurtulmamız için askerlik bedellerinin işe yarayabileceğini düşünüyor. Adam başına 15 bin lira. 400 bin kişinin bedel ödeyebileceği hesaplanıyor. Böylece bütçeye toplam 6 milyar TL ek gelir sağlanmış olacak. 2017 yılında bütçe 47 milyar lira açık vermişti, bu yıl bundan çok daha fazla olacağı şimdiden belli. 6 milyar TL bütçe açığının yüzde onuna bile yetmeyecek.
Üstelik bedel ödeyecek kişilerin bir ay kadar askerlik yapması münasip görülmüş. Bir askerin devlete bir aylık maliyeti 2.500 TL olduğundan, 400 bin asker için bir ayda 1 milyar kadar harcama yapmak gerekecekmiş. Bu durumda bedelli askerlikten sağlanan gelir 5 milyar liraya düşüyor. Devlet Bahçeli 1 milyar lirayı boşa harcamamak gerektiğini, bir ayda “Yaylalar Yaylalar” türküsünün bile öğrenilemeyeceğini söylüyor.
Bütçeye ek gelir mi? Harcamalardan kesinti mi?
Bahçeli haklı, devletin müdebbir bir tüccar gibi davranması gerekir. Bedelli askerlik konusunda hep bir pazarlama sorunu yaşandığı çok açık. İlk kez 2011 yılında bedelli askerlik çıkarıldığında 66 bin kişi yararlanmış. Daha sonra, 2014 yılındakinde 203 bin kişi bedel ödemiş. Şimdi üçüncü kez bedelli askerlik gündeme geliyor ve 400 bin kişinin bedel ödeyeceği tahmin ediliyor. Oysa 25 yaşını geçmiş ve askerlik yapmamış olan hedef kitle 1,3 milyon kişi. Onları da piyasaya çekmek için çaba sarfetmek gerekir. Belki de “Yaylalar Yaylalar” reklam müziği olarak kullanılabilir.
Belki de bütçeye ek gelir sağlayarak değil de, bütçe harcamalarından kesinti yaparak açığı kapatmak daha uygun bir yöntemdir. Malum, askerliğe ilişkin veriler çok önemli devlet sırları olarak gizlenir. Bu yüzden askeri harcamalar üzerine hesap yapmak kolay değildir. Şimdi, bedelli askerlik sayesinde asker başına maliyet üzerinde kaba da olsa bir fikir sahibi olduk. Bir askerin bir aylık maliyeti 2.500 TL. Yıllık maliyet 30 bin TL yapıyor. Bu durumda askerliğin 12 aydan 9 aya indirilmesi halinde, her yıl 3,5-4 milyar lira tasarruf edilecektir. Bedelli tartışmalarına da gerek kalmayacaktır. Üstelik bedelli askerlik ile sağlanacak gelir bir seferliktir, askerliğin kısaltılması halinde tasarruf her yıl için sağlanacaktır.
Sürekli tasarruf sağlayacak bir model yerine geçici ve acil bir çözüm aramak, doğal olarak akla önümüzdeki yıl mart ayında yapılacak olan yerel seçimleri getiriyor. Genel seçimlerin erkene alınması işe yaradı. Yerel seçimleri de erkene almak pek mümkün görünmüyor. O zaman krizi geciktirme yöntemlerinin devreye sokulması lazım demektir. Peş peşe kısa vadeli, af niteliğinde kararların alınması da bu yüzdendir.
İmar Barışı
Bu yıl İmar Barışı da bu yüzden çıktı. Çevre ve Şehircilik Bakanı kesin sayıyı bilmediklerini ama mevcut konutların yüzde 60’ının problemli olduğunu söyledi. 13 milyon, 15 milyon problemli konut tahminleri yapıldı. İmar Barışından 40-50 milyar TL gelir elde edileceği söylendi. Şimdilik 2,5 milyon başvuru yapıldı, 133 bin yapı için “Yapı Kayıt Belgesi” verildi ve 650 milyon TL bedel toplandı. Hükümetin tahminlerine çok uzak bir rakam ama daha vakit var.
İmar Barışı da yerel seçimler öncesi tamamlanacak bir uygulama. Başvuruların 31 Ekim, ödemelerin de 31 Aralık tarihlerine kadar tamamlanması gerekiyor. Yasa çıktıktan sonra, çevredeki apartmanlarda kaçak katların çıkıldığı görülüyor, sahillerde yağmaların hızlandığı duyuluyor.
Yine yerel seçimlere kadar tamamlanacak başka bir geçici kaynak da Varlık Barışı adıyla ortaya çıktı. Yurtdışında bulunan varlıkların belli sürede ülkeye getirilmesi, yurtiçindekilerin de kayda geçirilmesi anlamına geliyor. Para, döviz, altın, menkul kıymet gibi varlıklar 31 Temmuza kadar getirilirse vergi alınmayacak, 30 Kasıma kadar getirilirse yüzde 2 vergi alınacak. Vatandaşların yurt dışındaki varlıklarının 150 milyar dolar değerinde olduğu ve varlık barışından 16 milyar lira gelir elde edileceği tahmin ediliyor.
Varlık Barışı
Varlık Barışı ile kayıt dışı varlıkların ekonomiye kazandırılması amaçlanıyor. Devlet, paranın kaynağının sorulmayacağına, hangi tarihte nasıl sahip olunduğuna bakılmayacağına yemin billah ediyor. Ama anlaşılan pek ikna edici olamıyor ki, 2008 yılındaki varlık barışından 1 milyar TL, 2013 yılındakinden 209 milyon TL elde edilmiş. Belli ki kara para sahipleri de paralarını ülkeye getirmeyi pek güvenli bulmuyorlar. 16 milyar lira çok iyimser bir tahmin.
Bunlara 2017 yılında yabancılara konut satışına KDV muafiyeti getirilmesini, aynı yıl Türk vatandaşlığına geçişi kolaylaştıran düzenlemeler yapılmasını ekleyebiliriz.
Evdeki gümüşlerin satılması bitti
Bedelli askerlik bunlarla birlikte ele alınmalı. Tek başına hiç biri sorun çözmeye yaramayacak, bu yüzden hepsini birden devreye sokmak gerekecek. Evdeki gümüşlerin satılması bitti, sıra parmaklıkların sökülmesine, masaya, sandalyeye geldi, yine de yetmeyecek gibi görünüyor.
Ekonomiyi kurtarmaya yetmese de bedelli askerliğin çok yararlı olduğu kanısındayım. Artık askere aldıkları gençleri, yerli yersiz “Her Türk asker doğar” diye bağırtmaları zor olacak.
Bu iyi bir şey; hem asker doğmak övünülecek bir durum olmadığı için, hem de Türkler 19. yüzyıl ortalarında askerlik yapmaya başladıklarından, çok açık bir yalan olduğu için. Ayrıca, yabancı dillere nasıl tercüme edildiğini hep merak ettiğim o tuhaf “vatani görev” tamlamasını kullanmak da biraz sorunlu olacak gibi görünüyor. Tabii bir de askerliğin “peygamber ocağı” olduğuna ilişkin yaygın inanış var. Artık bundan da fazla söz etmemek lazım, maazallah bedellilerin mürted ilan edilmesine kadar varabilir. (BD/HK)
* Fotoğraf: Ahmet İzgi - Ankara/AA