Halkların Demokratik Partisi (HDP) cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın tahliye talebi ikiye karşı bir oyçokluğu ile alındı.
Demirtaş’ın tahliye talebini reddeden Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nin hazırladığı dokuz sayfalık gerekçeli kararın yedi sayfasını Demirtaş’ın adli kontrol şartıyla tahliye edilmesi gerektiğini savunan üye hakimin şerhi oluşturdu.
Karşı oy kullanan Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nden bir üye hakim, Demirtaş’ın uzun süre milletvekilliği, siyasi parti başkanlığı yaptığına; bir önceki dönem Cumhurbaşkanı adayı olduğuna, 24 Haziran seçimlerinde de tekrar resmen cumhurbaşkanı adayı olduğuna dikkat çekerek, "Demirtaş serbest kalması için aday gösteriliyor" yönündeki söylemlerin gerçekçi olamayacağını belirtti.
Tutukluluk süresi ve üzerine atılan suç iddiası dikkate alındığında Demirtaş’ın serbest bırakılması gerektiğini belirten mahkeme üyesi, Demirtaş’ın cumhurbaşkanlığı seçimi süresince tutukluluğunun serbest seçme hakkını zedeleyeceğini vurguladı.
Üst mahkemeye itiraz edilecek
bianet’e bilgi veren Demirtaş’ın avukatlarından Mahsuni Karaman, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ret kararını bir üst mahkeme olan Ankara 20. Ağır ceza Mahkemesi’ne götüreceklerini söyledi.
Tutukluluk gerekçesi"Sanık Selahattin Demirtaş'ın üzerine atılı suçları işlediği iddiasına yönelik olay tutanakları, değerlendirme ve tespit tutanakları, dijital verilere ilişkin çözüm tutanakları, görüntü ve çözüm tutanakları, teknik araçlarla izleme ve dinleme çözüm tutanakları ile tanık beyanına dayanan kuvvetli suç şüphesinin varlığı, iddianamedeki sevk maddelerine göre suçların 5271 Sayılı CMK'nın 100/3-a maddesinde tutuklama nedeni olarak öngörülen katalog suçlardan olması, sanığa isnat edilen ve kovuşturma konusu suçların yasada öngörülen alt ve üst sınırlar arasındaki ceza miktarı ile sanığın adli makamlar huzuruna kendiliğinden gitmeyeceğini belirtmesi ve savunmasının da tamamlanmamış olması karsısında tutuklama tedbirinde ölçülülük bulunması ve adli kontrol hükümlerinin de yetersiz kalacağı kanaatiyle tahliye talebinin reddi ve sanığın tutukluluk halinin devamına..." |
Hakimin şerh gerekçeleri
Demirtaş’ın tutukluluk halinin devam etmesine ilişkin karara şerh koyan üye hakim, özetle şu başlıklara dikkat çekti:
Seçme hakkı ve kendini tanıtma hakkı
Demirtaş’ın tutukluluk halinin devam etmesine ilişkin karara şerh koyan üye hakim, Anayasanın seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının düzenlendiği 67. maddesinin 1. Fıkrasına atıfta bulunarak, “Seçme hakkı adayların kendisini seçmene tanıtması hakkını da içerir” dedi.
Ayrıca, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun seçim propagandası başlıklı bölümünde, seçim döneminde yapılacak propagandaların ayrıntılı olarak düzenlendiğini de hatırlattı.
AİHM ve seçme-seçilme hakkı
Üye hakim, mahkeme kararına şerhinde AİHM’in içtihatlarında kişilerin seçme ve seçilme hakkından yoksun bırakılabileceği durumları ise şöyle sıraladı.
* Seçme ve seçilme hakkından yoksunluk halleri kanunla düzenlenmelidir,
* Ölçülülük ilkesine uygun olmalıdır,
* Akıl hastalığı nedeniyle kısıtlananlar veya ağır suçlardan hüküm giyenler seçme ve seçilme hakkından yoksun bırakılabilir,
* Siyasi haklardan yoksunluk veya akıl hastalığı nedeniyle kısıtlanma mutlaka bir mahkeme kararma dayanmalıdır.
Masumiyet karinesi
Tutuklamanın devamına karar verilirken, davanın genel durumu yanında tahliyesini talep eden kişinin özel durumunun dikkate alınması ve bu anlamda tutukluluk gerekçelerinin kişiselleştirilmesinin bir zorunluluk olduğunu ifade eden hakim, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Başvurucunun tahliye taleplerini inceleyen mahkemeler, bu talepleri reddederken gerekçelerini yeterince kişiselleştirmemiş, aynı zamanda milletvekili seçilmiş olan başvurucunun kaçacağına ya da delilleri karartacağına dair inandırıcı somut olgular ortaya koyamamıştır.”
Ayrıca, dava kapsamında yargılanan sanıklardan birkaçının kaçması ya da kaçmaya teşebbüs etmesinin ya da bazı sanıkların delilleri karartma girişiminde bulunmasının, diğer sanıkların da bunları yapabileceğine dair karine olarak değerlendirilemeyeceğini ifade eden hakim, “Aksi takdirde masumiyet karinesi ve bununla bağlantılı olarak kişi hürriyetine ilişkin ilkelerin zedelenebileceği açıktır” dedi ve ekledi:
“Bu nedenle, aynı davada yargılanan bazı sanıkların durumlarından hareketle genelleme yapılarak diğerlerinin de aynı davranışta bulunabileceğini varsaymak, kişiselleştirmeyi engellediği gibi, özgürlüğün esas, tutukluluğun istisna olduğu yönündeki anlayışla da bağdaşmaz.”
Anayasa, Seçim Kanunu, AİHM, AİHS
Üye hakim, son olarak Demirtaş’ın cumhurbaşkanlığı seçimi süresince tutuklu kalmasının serbest seçim hakkını özünden zedeleyeceğini ve bu hakkın etkin kullanımını engelleyeceğini belirterek, bu durumun Anayasanın 13. maddesinin 1. Fıkrasına, Anayasasının 67. maddesinin 1. Fıkrasına, Cumhurbaşkanı Seçimi Kanununun 13. maddesindeki Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun seçim propagandası başlıklı 2. Bölümüne, AİHS’nin Ek 1 nolu Protokolün 3. Maddesine aykırı olduğunu belirtti.
Hakim, Demirtaş’ın Ceza Muhakemesi Kanununun 109. maddesinin 3. fıkrasının a bendine göre adli kontrolü uygulanmak sureti ile salıverilmesine karar verilmesi gerektiğini söyledi. (EKN)