Mülkiyeli olmanın ortak paydasını oluşturan değerler barışseverlik, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına bağlılık ve emeğin haklarına duyarlılık olduğu kadar, hangi dönemde olursa olsun istibdada boyun eğmemek ve baskılara muhalefet etmektir.
İktidarın baskılarına boyun eğmeme geleneği, Abdülhamit istibdadında padişaha tepki gösteren Mülkiye öğrencilerinin bize mirasıdır. 1897’deki Osmanlı-Yunan Harbi zamanında Mülkiye Mektebi Müdürü olan Recai Bey, bir şeker bayramında öğrencilere Abdülhamit'in yolladığı şekerleri dağıtır ve öğrencilerden “Padişahım çok yaşa!” tezahüratında bulunmalarını ister.
Öğrencilerin tezahüratta bulunmayı reddetmesi üzerine Müdürün ısrarı uzayınca, öğrencilerden biri “Bunun için mi bağıracağız?” deyip şekeri yere atar ve ayağıyla ezer. Diğer öğrencilerin de yere attıkları şekerleri öfkeyle ayakları altında ezmeleri sonucu Müdür ısrarından vazgeçip kaçmak zorunda kalır.
Kendiliğinden gelişen bu tepki, Mülkiye geleneğinin temeline istibdada direniş taşını koyar.
Baskıya direniş ve özgürlük tutkusu Mülkiye Marşı'nda da ifadesini bulur. 1918’de, sonradan Mülkiye Marşı’nın güftesini oluşturacak olan şiiri yazan Cemal Edhem Bey, şiiri hangi duygularla kaleme aldığını şöyle anlatır:
"Mülkiye’nin 1918’de yeniden açılışı, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki Mütareke Yıllarının ilk günlerine rastlar. Mülkiye'ye girdiğimizin altıncı ayına doğru yazdığım bu şiire, o kara günlerin yüreklerimizde gittikçe artarak yer eden acısı sinmiştir."
Cemal Edhem'in şiiri kuşatılmışlığın ve yurdunda horlanmanın yarattığı öfkeyle, taş gibi sessizleşmek yerine yenilgiye karşı durma, baskıya direnme coşkusu verir.
Aydınlık bir gelecek umuduyla başka bir dünya kurmaya hazır ve niyetli olan bir Mülkiyelinin duygularını dile getiren bu şiir, daha sonra değerli besteci Musa Süreyya Bey tarafından bestelenir ve Mülkiye Marşı olarak Mülkiye'nin simgelerinden biri haline gelir.
Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet!
Mülkiye Marşı bir vaadi dillendirir: Vatanın gözyaşlarını dindirmek… Bu vaadi gerçekleştirmeye talip olan her kuşaktan Mülkiyeli, marşımızın nakaratını inançla, coşkuyla söyler: "Ey vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz".
Mülkiye Marşı'nın bir dizesi olan "Yetiştik Çünkü Biz", yeni bir anlayış getirmek üzere Mülkiyeliler Birliği Yönetimine talip olanların kendilerini tanımladıkları şiardır da bundan böyle.
#YetiştikÇünküBiz, Mülkiyeliler Birliği bir demokratik kitle örgütü olma iddiasından uzaklaştığı, Mülkiye camiasının talep ve arzularının gerisine düştüğü bir dönemde kendini tanımladı. Gittikçe içine kapanan, toplumsal etki alanını daraltan bir yönetim anlayışıyla malul hale gelen Mülkiyeliler Birliği, son yıllarda Fakültemizin ve mezunlarımızın beklentilerinin çok gerisine düştü. Mülkiye'nin kitleselliğini de, demokratik baskı kurabilme kapasitesini de kavrayamayan mevcut yönetim Fakültemize, mezunlarımıza ve öğrencilerimize uygulanan görülmemiş baskılar karşısındaki tepkisiz kaldı, Mülkiye adına toplumsal söz üretmedi, muhalif tavır koymadı. Hatta, bu baskılar karşısında bir mezunlar derneğinin göstermesi gereken tepkileri bile göstermekten çekindi mevcut Mülkiyeliler Birliği yönetimi.
Oysa, Mülkiyeliler Birliği, ortak değerlerimizi ifade etmemizi sağlayan en önemli mecralardan biridir. Birliğimizi salt bir mezunlar derneği olarak görmek hem Mülkiye'yi hem Mülkiyeliler Birliği'ni azımsamaktır.
Mülkiyeliler Birliği, özellikle de 1980'den sonra ülke sorunları hakkında ürettiği bilgiyle, insan haklarının hiçe sayıldığı karanlık dönemlerde gösterdiği cesaretle ve ortak değerlerimizi temel alarak toplumsal alanda söz üretme hedefi ve becerisiyle bir mezunlar derneğinden ibaret olmadığını kanıtlamıştır.
Sevgili Fakültemizin, cumhuriyetimize karşı girişilen her talan döneminde uğradığı yıkımlardan belki de en büyüğüyle karşılaştığı bu dönemde Mülkiyeliler Birliği’nin tavırsızlığına tepki duyanların sözcülüğüne talip "Yetiştik Çünkü Biz".
Mülkiyeliler Birliği'ni toplumsal alanda söz üreten saygın bir demokratik kitle örgütü, üyelerinin beklentilerini karşılayan bir mezun derneği olarak yeniden yaratma vaadinde bulunuyor "Yetiştik Çünkü Biz".
"Yetiştik Çünkü Biz", 25 Mart 2018 Pazar günü, Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi Aziz Köklü Salonu'nda gerçekleştirilecek Mülkiyeliler Birliği Genel Kurulu’na, katılımcı bir yönetim oluşturma vaadiyle geliyor.
"Yetiştik Çünkü Biz" diyerek yönetime talip olanlar, Mülkiyeliler Birliği'ni içine kapalılıktan, ürkek ve çekimser bir anlayışla yönetilen bir dernek olmaktan çıkarıp, yeniden toplumsal alanda muhalif söz üretebilen ve mezunlarıyla, öğrencileriyle, akademisyenleriyle Fakültesini sahiplenen bir demokratik kitle örgütü haline getirmek istiyor.
"Yetiştik Çünkü Biz", Mülkiyeliler Birliği'ni hukukun, kamusal bir yönetim anlayışının, yurttaş hak ve özgürlüklerinin savunulduğu; ülkenin sorunları hakkında bilimsel düşünceler üretebilecek işlevsel merkezleri olan; genç mezunlar, öğrenciler ve kıdemli mezunları buluşturabilecek etkinlikler düzenleyen bir dayanışma merkezi haline getirme vaadinde bulunuyor.
Çünkü gelenek, ezilen şekerlerdedir!
Bu vaadi gerçekleştirmenin somut adımları, Mülkiyeliler Birliği’nin birikimini, bilgisini bir güce dönüştürerek atılacak. Bu amaçla üniversitelerin tahakküm altında olduğu ülkemizde kamusal bilgi üretmek ve paylaşmak hedefiyle Demokrasi Araştırmaları Merkezi, Emek Araştırmaları ve İnsan Hakları Merkezi açılması planlanıyor.
Bu merkezlerde yapılacak araştırmalar, hazırlanacak raporlar ile ülkemizde demokratik kurumların yeniden oluşturulmasına Mülkiyeliler Birliği olarak katkı sunulması hedefleniyor. Tüm üyelerinin ve baskıya maruz kalan öğrencilerin hakkını hukukunu savunacak bir hukuk merkezi oluşturulması da planlananlar arasında.
Gerek bilim merkezlerinin, gerekse hukuk merkezinin çalışmalarında Mülkiye öğrencileri istihdam edilerek öğrencilerimizin bilgilerinin, deneyimlerinin artmasını sağlamak ve kamu yararına çalışma yapmalarını desteklemek kadar, öğrencilerle Mülkiyeler Birliği’nin etkileşimini artırmak da hedefleniyor.
"Yetiştik Çünkü Biz", Mülkiyeliler Birliği'ni insan hakları, hukukun üstünlüğü, demokrasi, emeğin hakları gibi Mülkiye'nin savunduğu temel değerler konusunda sözü olan bir demokratik kitle örgütü niteliğine yeniden kavuşturma vaadinde bulunuyor.
İnek Bayramı'ndan, İnsan Hakları Merkezine, öğrenci topluluklarından, hocalarına varana kadar Mülkiye'nin adım adım yok edilişini acz içinde izleyen, kurumu koruma adı altında kurumu kurutan mevcut Mülkiyeliler Birliği yönetiminin yapmadığı ne varsa yapmaya talip "Yetiştik Çünkü Biz" şiarıyla yola çıkanlar.
Yolu Cebeci 'deki Mülkiye vahasına düşmüş, bu vahadan ilham almış herkese, Mülkiye'nin bütün renklerine Mülkiyeliler Birliği'ni hep birlikte yeniden inşa etme çağrısında bulunuyor "Yetiştik Çünkü Biz". Gözyaşlarının Mülkiye cenahında olsun dinebilmesi için bu yeniden inşa elzem...
Otuz üç hocasının OHAL KHK’larıyla işten atılmasına "Kahrolsun İstibdat Yaşasın Hürriyet!" diyerek tepki verenlerin, Abdülhamit'in yolladığı bayram şekerlerini yerlere atıp ezen, "Padişahım Çok Yaşa!" demeyi reddedenlerin geleneğini sürdürecek "Yetiştik Çünkü Biz" diyenler.
Çünkü gelenek, ezilen şekerlerdedir! (FÇ/HK)