Fotoğraf: Murat Çetinmühürdar/ Cumhurbaşkanlığı/ AA
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe'de düzenlenen Liseliler Destan Yazıyor Şiir ve Kompozisyon Yarışması'nda konuştu.
Avrupa Parlamentosu'nda (AP) bugünkü programda yer alan Suriye'deki son durum üzerine Ankara'ya da "Afrin'den çekilin" mesajı verecek karar tasarısı oylamasıyla ilgili konuşan Erdoğan, "Afrin ile aalakalı olarak harekatı durdurmamız istenecekmiş. genişlemeden sorumlu bayan (AB Dışişleri ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini'yi kastediyor) böyle bir arzuda bulunmuş" dedi ve ekledi:
"Boşuna heveslenmeyin işimiz bitmedikçe oradan çıkmayacağız. Bunu bilesiniz. Türkiye şamar oğlanı değildir. Kendi iradesini kullanabilmektedir. Orada işimiz bitecek.
"3.5 milyon Suriyeli bizim ülkemizde yaşamaktadır. Ey Avrupa Parlamentosu sen burada benden hangi yükü aldın da bunu söyleyebiliyorsun. Bu sözler bizim bir kulağımızdan girer diğerinden çıkar.
"Bu iş bitiyor, bitecek... Az kaldı"
"Suriye'nin kuzeyinde bir terör koridoru oluşturmaya çalıştırdılar. Etkisiz hale getirilen terörist sayısı 3525 oldu. Artık her şey an meselesi. Bu iş bitiyor, bitecek... Az kaldı.
"Dil devrimi adı altında damarımız kesildi"
Erdoğan'ın konuşmasında 12 Temmuz 1932 tarihinde başlayan Dil Devrimi hakkında da sert ifadeler kullandı. "Dil devrimi adı altında Türkçemiz, tatsız tuzsuz, ruhsuz, renksiz kelimelerin tasallutuna sokularak milletimizin kadim medeniyetiyle arasındaki bağ zayıflatılmaya hatta koparılmaya çalışılmıştır. Yani bizim aslında damarlarımız kesilmiştir" diyen AKP Genel Başkanı şöyle devam etti:
"Tarihten olan bağımız kesilmiştir. Dil noktasında milletin damarını kestiğiniz anda dedesiyle arasındaki bağı koparmış olursunuz.
"Bugün genç bir kardeşimizin, Fuzuli, Baki, Şeyh Galip bir yana Mehmet Akif'i, Ömer Seyfettin'i ve Ahmet Haşim'i dahi anlayamıyor olması, bu dönemde dilimize yapılan suikastin sonucudur.
"Dilimizin zenginliğini kendi elimizle yok etmeye çalıştığımız bu cinnet dönemini artık inşallah geride bıraktığımıza inanıyorum. Önü kesilmiş olmakla birlikte bu dönemin tahribatı hala devam ediyor. Osmanlı Türkçesi'nin okullarımızda öğretilmesini önemli görüyorum.
"Dilimiz yeni bir tehdit altındadır. Maalesef Türkçemizde internet ortamı başta olmak üzere pek çok mecrada genç nesilleri tesiri altına alan yeni bir bozulma süreci yaşıyoruz. Bu konuda aileden okula, basın yayın kuruluşlarından iş dünyasına kadar herkese düşen önemli görevler var. Tabelalarda, yazışmalarda ve konuşmalarda şahit olduğumuz yabancı kelime kullanma hastalığı artık tahammül sınırlarını aşan bir boyuta ulaşmıştır.
"Evler 'kafehouse' oldu. Böyle şey olur mu?"
"Diyeceksiniz ki Sayın Cumhurbaşkanımız siz ne işe yarıyorsunuz. Kişisel olarak açılışını yaptığım yerler başta olmak üzere, Türkçe dışında tabelalar gördüğüm mekanların sorumlularına, bu isimlerin değiştirilmesini bugün bu vesileyle ekranları başında bizi izleyenlere tavsiye ediyorum. İnternet kafe, kafe... Bizim kıraathanemize ne oldu? Şimdi evler bile adeta 'kafehouse' oldu. Böyle şey olur mu?
"Bu konuda arzu ettiğim hassasiyeti göremediğimi belirtmek durumundayım. El birliğiyle bu meselenin üstesinden geleceğiz". (PT)