Nurtopu gibi bir çocuğumuz oluverdi, adı Cumhur Seçim İttifakı. Oysa beklenen, bir seçim ittifakı sistemi değil, yeni ve barajsız ya da düşük barajlı bir seçim sistemiydi. Olmadı, olamadı. Çünkü hem Erdoğan, hem de Bahçeli çok sıkışık. Kaldı ki bu seçim ittifakı sistemiyle Erdoğan’ın ve Bahçeli’nin kendilerini iktidarda tutup/tutamayacakları da tartışma gündeminin ilk sıralarında yerini aldı, alıyor, alacak.
Neden mi? Gelin birlikte bakalım Cumhur Seçim İttifakı’nın ana çizgilerine.
16 Nisan 2017’de, yaratılan fiili durumun yasal ve de anayasal hale getirilmesi için yapılan referandumda bir yanlış yapıldı. İşte Cumhur Seçim İttifakı yapılan yanlışın düzeltilme çabasının bir ürünü. Bu seçim ittifakı girişimi, referandumda da olduğu gibi, Devlet Bahçeli’nin ön alması ve AKP’nin de sunulan nimete -kurtarıcı gibi- sarılması sonucu yasalaşarak, tek adam üretme serasının ürünü haline gelecek.
Peki ama ‘bu seçim ittifakı meselesi birden bire neden gündeme geldi’ diye sorulursa, bunun çeşitli yanıtları olabilir. Örneğin;
• Partili ve hükümetin başı Cumhurbaşkanı’nın seçilme koşulu anayasayla, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda oyların yüzde 50+1’ini alan aday değil de, en çok oyu alan aday biçiminde düzenlenmiş olsaydı, Bahçeli ve Erdoğan’ın biçimlendiridiği seçim ittifakı yasa teklifi gündeme gelmemiş olur ve şimdi de tartışılıyor olmazdı.
• Eğer Erdoğan bugün oy kullanacak seçmenlerin yüzde 50+1’inden fazlasının oyunu alabiliyor olsa ya da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda seçileceğine ilişkin kendini güvende hissetse, yine Bahçeli ve Erdoğan’ın biçimlendiridiği seçim ittifakı yasa teklifi tartışılıyor olmazdı.
Demek ki Bahçeli ve partisi yüzde 10’luk seçim barajı korkusuyla, Erdoğan seçimin ilk turunda oyların yüzde 50+1’ini alamama, ikinci turda da seçilememe endişesiyle 16 Nisan 2017 yanlışlığının üstüne, bir yeni çaresizlik daha ekliyorlar. Oysa, yanlışlığın bir yeni yanlışla düzeltilemeyeceği, tersine yanlışlıkların yeni yanlışlarla büyüyeceği gerçeği -olsa olsa- kabul edilmiş olurdu.
Cumhur Seçim İttifakı teklifi, üzerinde tartışılması gereken pek çok konuyu içeriyor. Hatta ilk anda farkına varılamayan, ancak süreç içinde tartışma gündemine gelebilecek bir çok noktayı da muhtemelen içeriyordur.. Fakat seçim ittifakına ilişkin tartışılacak konularda öncelik, sistemin özünün kavranmasına ve teklifin neler getirip-götüreceği ile sistemin çalışma biçiminin anlaşılmasına odaklanmayı gerekli kılıyor.
Seçim ittifakı yasa teklifi, ittifaka katılacak partileri dört ana gruba ayırıyor denebilir. İlk grup ittifakın başını çeken partilerden oluşuyor. Ki onlar da; iktidar için yarışan iktidar partisiyle, ana muhalefet partisi. İttifakın katılımcı partileri ise üç grup ortaya çıkarıyor.
İlk olarak, yüzde 10 seçim barajını aşma potansiyeline sahip ve iktidar ortağı olmayı hedefleyen partiler; ikinci sırada, yüzde 10 seçim barajını aşamasa da oylarıyla bazı il ya da seçim çevrelerinde milletvekili çıkarabilecek partiler; üçüncü sırada ise oyları seçim çevrelerinden tek bir milletvekili bile çıkarmaya yetmemesine karşın, ittifak yaptığı partiye az da olsa oy kazandırabilecek durumda olup, seçime katılmamayı kabul eden partiler var.
• İlk grup, mevcut oy potansiyeliyle kazanabileceği milletvekili sayısından fazla milletvekili çıkararak,
• İkinci grup, baraj riski yaşamadan, seçim barajını aşmasına gerek olmadan aldığı oylarla kendi parti listesinden -belki de grup oluşturabilecek çoklukta- milletvekili çıkararak,
• Üçüncü grup ise, ittifaka girdiği partinin listesinden kendi partisinden istifa etmeden aday gösterilebilen parti milletvekilini çıkararak,
ittifaktan nemalanıyor. Ayrıca ittifaka katılan partiler Cumhurbaşkanlığı seçiminin kazanılması durumunda oluşturulacak Cumhurbaşkanlığı Hükümetinden alınacak bakanlık kontenjanlarıyla bu kazanımlarını arttırabilirler de... Çünkü bu seçim ittifakı Cumhurbaşkanlığı seçimi için kurgulanmasına karşın, ittifak partileri açısından çıktısı milletvekilliği kazanmanın yanı sıra, iktidara ortak olmayı da mümkün kılıyor.
Cumhur İttifakı özü açısından bir koalisyon. Ama seçim öncesinde yapılan, seçim sonrası geçerliliği Cumhurbaşkanı’nın güç ve kararlarına bağlı olarak belirlenen, dört yılda bir seçimle gündeme gelecek bir koalisyon. Ayrıca ittifak olarak da tanımlanan bu koalisyon; sistemin iki büyük partisi lehine çalışan, ülkenin siyasal yapısını iki partili ve çoğunlukçu bir sisteme çevirmek için duvarlar inşa ederek ve kutuplaştırıcı bir tek adam kurgusuyla çalışan yapılar üretmeye de çok uygun.
2019 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimleri için yasalaştırılacak Cumhur Seçim İttifakı teklifi AKP, MHP ve liderlerini; iktidarlarını koruma ve korunan iktidara ortak olunması, AKP için iktidarı zora düşürmeyecek sayıda milletvekili çıkarılması, MHP için barajın altında kalmasına rağmen mecliste grup kurabilmesi, Bahçeli için baraj altında kalan partisini meclise sokması, mecliste grubu olan bir partiye liderlik yapabiliyor oluşu gibi avantajlarla donatmış olacak. Bu arada hasımlarının ittifak yapma dezavantajını da, dini ve etnik ötekileştirme politikalarıyla mahkum edip AKP, MHP ve liderleri lehine çevirme planlarıyla, ya muhalifler ittifakını önleme ya da etkisizleştirme çabası içindeler.
Muhalefet, AKP ve MHP’nin daha doğru deyişle Erdoğan’la Bahçeli’nin ötekileştirici politikası üzerinden iktidar ittifakının tuzağına düşmeden, seçim öncesi ve sonrasını da kapsayacak bir yapı ve özle, demokrasiyi inşaa koalisyonu olarak iktidarın ittifak girişimini hüsrana uğratabilir. Buna engel oluşturacak yaklaşım; iktidarın etnik kimlik ve din üzerinden ötekileştirme politikalarından daha çok, muhalefetin bu politikalar karşısında çaresizleşip -geçmişte olduğu gibi HDP ve CHP milletvekillerinin hapse atılmalarını kolaylaştıran- ‘’yanlış ama seçmenlerime anlatamam” anlayışının pasif ve edilgin politikalarıydı.
Şimdi artık sıra; ne ötekileştirme, ne de sindirme politikalarına teslim olmadan seçime parti ya da milletvekili adayı olarak katılacak tüm muhalifler için seçim barajı endişesi yaşamadan, katılacakları milletvekili seçimlerine ve çoklu Cumhurbaşkanlığı yarışına geldi.
Bu, oluşacak/oluşturulacak bir demokrasi platformu ittifakıyla mümkün. Nasıl ki Cumhurbaşkanı ilk tur yerine ikinci turda da seçilebilirse, demokrasi platformu milletvekilleri de ittifak içindeki kendi partilerinin oy oranlarına göre partilere dağılabilir ve bu milletvekillerinin tümü ülkede demokrasinin inşası işlevinin usta ve/veya ustabaşları olabilirler. (ST/HK)