Haberin İngilizcesi için tıklayın
Bağımsız "think tank" ve Merkezi Erivan'da bulunan Bölgesel Araştırmalar Merkezi (RSC) Başkanı Richard Giragosian, geçtiğimiz hafta Ermenistan Dışişleri Bakanı Edward Nalbandyan'ın "protokollerin iptal edileceğine" yönelik açıklamasını ve normalleşme alanında hangi noktaların önemli olduğunu bianet'e anlattı.
TIKLAYIN - Ermenistan Dışişleri: Türkiye'yle İmzalanan Protokolleri Geçersiz Sayacağız
Ermenistan Dışişleri Bakanı Edward Nalbandyan geçtiğimiz hafta Türkiye-Ermenistan arasındaki protokolün 2018 baharında iptal edileceğini söyledi. Bu açıklamayı nasıl yorumluyorsunuz?
Ermenistan ve Türkiye arasında son dönemde yaşanan suçlama düellolarından iddialardan ve yıkıcı suçlamalardan oluşan "kelime savaşları"na rağmen, normalizasyon sürecinin gelecek olasılığı göründüğü kadar politik açıdan zehirli değil.
Diğer taraftan, Ermenistan tarafından gelen prokolleri iptal etme tehdidi çok da sürpriz sayılmaz. Aksine, bu tehdit Türkiye'nin protokol şartlarını tamamıyla yerine getirmesi için yıllarca bekleyen Ermenistan'ın sabrını bir limiti olduğunu gösteriyor yansıtıyor.
Ne var ki, son retorikteki dramaya karşılık, bu kelime savaşları sadece Ermenistan ve Türkiye arasındaki normalleşme ihtiyacını tekrarlıyor ve sınırların yeniden açılması ile diplomatik ilişkilerin geliştirilmesi vaatlerinin yerine getirilmesinin risklerden daha ağır bastığını hatırlatıyor.
Türkiye tarafında, Ermenistan ve Türkiye Cumhurbaşkanları'nın "futbol diplomasisi" olarak adlandırılan karşılıklı tarihi ziyaretleriyle başlayan ve bir zamanlar vadedilen normalleşme süreci dramatik bir şekilde durdu.
Dışişleri bakanları Ekim 2009'da protokollere imza attı ancak devlet düzeyindeki resmi angajman askıda kaldı.
Bu zeminlere rağmen Ermenistan'ın sınırların açılması konusundaki "önkoşulsuz" pozisyonu, aslında Türkiye tarafının tereddütüne karşı bir fırsat olarak hala duruyor.
Genel olarak konuşursak Ermenistan'ın "önkoşulsuzluk" politikası Türkiye'ye bu politikanın doğruluğunu anlamasına yardımcı oldu.
İkinci olarak da sivil toplum kuruluşları, insan insana iletişim ve ticaret ve diplomatik olarak ikinci aşama planlarına "ivmeyi sürdürme" konusundaki gayretlere rağmen devlet katında görüşmeler askıya alındı.
"Sınırların açılması ekonomi için de gerekli"
Türkiye ve Ermenistan ilişkileri konusunda geleceğe yönelik öngörüleriniz neler. Normalleşme süreci için hala ikinci bir şans olabilir mi?
Normalleşme konusu doğru bir perspektiften ele alınmalı. Bununla birlikte, Türkiye tarafından sınırları yeniden açmak ve diplomatik ilişkileri geliştirmek konusunda atılacak herhangi bir adım normal komşu ülkeler arasında minimum beklentilerdir.
Öte yandan Türkiye için Ermenistan sınırının açılması Türkiye'ye aslında bölgedeki ekonomik faaliyetlerinin paslanmadan kurtarılması için stratejikbir fırsat yaratacak.
Aynı şekilde, sınırın açılması sadece bölgesel izolasyonu kırmaya değil ekonomik büyüme ve gelişme için daha büyük pazarlara ulaşma konusunda bir köprü vazifesi görecek.
Buna ek olarak sınırın açılmasıyla ortaya çıkacak ticari ve ekonomik hareketlilik bu anlamda ilişkileri de güçlendirecek ve bu da gümrük ve sınır güvenliği alanlarında daha resmi bir işbirliğine yol açacaktır.
"Ermeni azınlıklar köprü işlevi görüyor"
Türkiye'deki Ermeni azınlıklarla ilgili son duruma baktığımızda öncelikle Patrik seçimlerinde bir handikap söz konusu. Bu konuda hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yeni bir Ermeni Patriği'nin seçilmesi konusundaki tartışmalar iki belirleyici gerçeğe dayanıyor: Türkiye'deki özellikle de İstanbul'daki Ermeni topluluğu kimliliğine sahip çıkmaya devam ediyor ve bunu Ermenistan hükümetininin herhangi bir direk etkisi olmadan, Türkiye'deki Ermeniler olarak yapıyor.
Türkiye'deki Ermeni azınlıklıklar aynı zamanda çok fark edilmeden bir köprü işlevi de görüyor iki ülke arasında. Bu bağlamda sırf azınlıkların yürüttüğü halklar arasındaki iletişim bile aslında normalleşme yönündeki bir umut olarak duruyor.
"2018 ABD ve Türkiye arasında krizin derinleştiği bir yıl olacak"
ABD ve Türkiye ilgili şu an görünen tabloya göre iyileşene kadar bütün ilişkiler kötüleşmeye devam edecek. Bununla birlikte NATO müttefikliği konusundaki tansiyon da yükselmeye devam edecek özellikle Rusya'dan alınan S-400'lerin son açıklamayla birlikte daha resmi bir hal almasıyla...
Aslında Moskova, Ankara ile Washington arasındaki gerginliği daha da gerginleştirmeye çalışacak. Bu, 2018 yılının yalnızca ABD ve Türkiye için zorlu bir yıl olmaya devam edeceği ve krizin daha da derinleşeceği anlamına geliyor. (PT)