Dışişleri Bakanlığı resmi internet sitesinde Türkiye hakkında siyasi denetim kararı alan Avrupa Konseyi hakkında verilen bilgilerde dikkat çekici ifadeler yer alıyor.
Dışişleri bakanlığına göre “Türkiye’nin Avrupa Konseyi’yle olan ilişkileri, 2000’li yıllardan itibaren en ileri noktasına ulaştı”.
Çavuşoğlu Başkanlığını yaptı
Halen Türkiye Dışişleri Bakanı olan Mevlüt Çavuşoğlu’nun 2010-2012 döneminde Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanlığı yaptığı vurgulanıyor.
AK ile ilişkilerde iyileşmenin açıklandığı bölümde “ölüm cezasının kaldırılması, işkenceyle mücadele, ceza ve tevkif evi reformu, düşünce ve ifade özgürlüğü, dernek kurma ve toplanma hürriyeti, din özgürlüğü, yargının işleyişi, sivil-asker ilişkileri, ekonomik, sosyal ve kültürel haklar ve yolsuzlukla mücadele gibi alanlarda kaydedilen önemli ilerlemeler”in etkisine dikkat çekiliyor.
Dışişleri AKPM’yi şiddetle kınadı
Bugün AKPM’nin Türkiye’yi yeniden siyasi denetime alması nedenleri ilerlemenin sağlandığı alanlarda geriye gidiş görülmesi olarak açıklandı.
AK ile ileri ilişkiler kurulduğunu söyleyen Dışişleri Bakanlığı, siyasi denetim kararı sonrası yaptığı açıklamada, kararı kınadı ve “ötekileştirici ve dışlayıcı” olarak değerlendirdi.
Dışişleri Bakanlığı açıklamasında “Ülkemizin AKPM'deki maksatlı çevrelerin ayak oyunuyla denetime alınması, demokrasinin beşiği olduğunu iddia eden AKPM'ye yakışmamıştır” gibi sert ifadeler kullandı.
Avrupa Konseyi: Uluslararası Örgüt Künyesi
Peki bakanlık kendi resmi sitesinde Avrupa Konseyi’ni nasıl tanıtıyor? İşte bire bir bakanlığın AK hakkında hazırladığı "örgüt künyesi":
Örgütün amacı
Avrupa Konseyi’nin (AK) amaçları, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve çoğulcu demokrasi ilkelerini korumak ve güçlendirmek; azınlıklar, ırkçılık, hoşgörüsüzlük ve yabancı düşmanlığı, sosyal dışlanma, uyuşturucu madde ve çevre konularındaki sorunlara çözüm aramak; Avrupa kültürel benliğinin oluşmasına ve gelişmesine katkıda bulunmak olarak özetlenebilir.
Kuruluş tarihi: 5 Mayıs 1949
Merkezi: Strazburg
Genel Sekreteri: Thorbjorn Jagland
Üye Ülkeler: Almanya, Andorra, Arnavutluk, Azerbaycan, Belçika, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Ermenistan, Estonya, Finlandiya, Fransa, GKRY, Gürcistan, Hırvatistan, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Karadağ, Letonya, Liechtenstein, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya, Malta, Moldova, Monako, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, San Marino, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, Türkiye, Ukrayna, Yunanistan.
Gözlemci üyeler: ABD, Japonya, Kanada, Meksika, Vatikan
Türkiye’nin üyelik durumu: Kurucu üye sayılmaktadır.
Örgütün tarihi
Avrupa Konseyi (AK), İkinci Dünya Savaşı’ndan büyük maddi ve manevi kayıpla çıkan Avrupa’da, halklar arasında uzlaşmayı sağlamak ve kıtada süregelen gerginlik ve çatışmanın yerine, ortak kurumlar, standartlar ve sözleşmelere dayalı güven ve işbirliği ortamı tesis etmek amacıyla kurulmuştur.
Avrupa Konseyi, 1948 yılında hükümetleri temsilen AK Bakanlar Komitesi’nin ve parlamenter kanadı temsilen o dönemdeki adıyla Avrupa Konseyi İstişare Meclisi’nin birlikte kurulmasıyla oluşturulmuş, bu çift organlı yapılanma daha sonra AB, NATO ve AGİT tarafından da izlenmiştir.
AK’ı kuran Londra Antlaşması 5 Mayıs 1949’da 10 Avrupa ülkesi tarafından imzalamıştır. AK’ın belkemiğini oluşturan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ise 4 Kasım 1950’de Roma’da imzalanmıştır.
AK, savunma dışında, hayatın hemen her alanını kapsayan konularda siyasi işbirliğinin yanısıra, norm oluşturma, bunları kodifiye etme ve denetleme olmak üzere, her aşamada, üye ülkeler arasında çeşitli düzlemlerde işbirliği öngören kapsamlı bir yapılanma içerir. Kuruluş, hükümetlerarası kanat, parlamenter kanat ve bilahare oluşturulan yerel yönetim kanadı dışında, 200’ü aşkın sözleşme ile bir sözleşmeler sistemini de içerir. Keza, bütün taraf ülkelerin bireysel başvuru hakkını kabul ettiği yargı organı AİHM başta olmak üzere, birçok denetim mekanizmasına sahiptir.
Soğuk Savaşının bitiminde gerçekleşen demokratikleşme süreci, AK’ın Avrupa ölçeğindeki siyasi ve hukuki etkinliğini öne çıkarmıştır. Kuruluş, Orta ve Doğu Avrupa’da geçiş sürecine giren ülkelerin katılımıyla hızlı bir şekilde genişlemiştir.
2000’li yıllardan itibaren, küreselleşmenin de etkisiyle, AK içinde günümüz gelişmelerine daha etkin yanıt verecek bir reform çalışması başlatılması ihtiyacı doğmuştur. Bu doğrultudaki ilk büyük adımı, 2005 yılında Varşova’da düzenlenen AK Zirvesi teşkil etmiştir. Devam eden süreçte 2009 yılında, Genel Sekreterliğe eski Norveç Başbakanı Thorbjorn Jagland’ın seçilmesinden sonra, kapsamlı reform süreci uygulamaya konmuştur. Reform, 800 milyon Avrupalının gözünde, AK’ın çalışma ve katkılarının anlamını ve faydasını arttırmak ve aynı zamanda, gerek yakın coğrafyada, gerek uluslararası düzeyde, siyasi görünürlüğünü yükseltmeyi amaçlamaktadır.
Son yıllarda, Konsey’in mücavir coğrafyası içinde yer alan Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki halk hareketleri karşısında AK, kendi bünyesinde geliştirdiği demokratikleşme, hukuk devleti ve insan hakları norm ve standartlarını, talepleri üzerine bu ülkelerle paylaşma yolunda çalışmalara başlamıştır.
Türkiye’nin Örgüt’le İlişkileri
Avrupa Konseyi, ülkemizin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’yla kurduğu ilk kurumsal bağı temsil etmektedir. Türkiye AK’a, kuruluşundan üç ay sonra, Yunanistan ve İzlanda ile birlikte Ağustos 1949’da davet edilmiş ve örgütün kurucu üyeleri arasında sayılmıştır.
Türkiye, AK’ın kuruluş ve gelişim yıllarında, Avrupa’nın savaş sonrası psikolojisinden çıkması ve yeniden birleşme yoluna gitmesi için çaba göstermiştir. Örneğin, Almanya Federal Cumhuriyeti ve Avusturya’nın, İkinci Dünya Savaşı sonrasında AK’a katılımlarını desteklemiştir. Türkiye, AK’ın çalışmalarına katılarak, Avrupa entegrasyonuna yönelik katkılarını gerek hükümetlerarası, gerek parlamenter platformda dile getirmiştir. Türk milletvekilleri, kurulduğu günden bu yana AKPM’de yer almış ve Avrupa’nın inşası, ortak Avrupa kimliği ve vizyonu gibi tartışmalara da temel katkıda bulunmuşlardır.
1990’lı yılların sonlarından itibaren ivme kazanan ülkemizdeki kapsamlı reform süreci, AK’la olan ilişkilerimizi doğrudan etkilemiştir.
Ülkemizde kapsamlı Anayasa değişiklikleri ve reform paketleri kabul edilmiş, Medeni Kanun ile Türk Ceza Kanunu’nda değişikliğe gidilmiştir.
Bu bağlamda, AK ile işbirliği içinde, özellikle ölüm cezasının kaldırılması, işkenceyle mücadele, ceza ve tevkif evi reformu, düşünce ve ifade özgürlüğü, dernek kurma ve toplanma hürriyeti, din özgürlüğü, yargının işleyişi, sivil-asker ilişkileri, ekonomik, sosyal ve kültürel haklar ve yolsuzlukla mücadele gibi alanlarda kaydedilen önemli ilerlemeler, AK nezdindeki konumumuzu güçlendirmiştir.
Türkiye, 1990’lı yıllarda kurulan AKPM denetim mekanizmasından, özellikle 2000’li yılların başlarında gerçekleştirdiği reformlar sonucunda, 2004 yılında çıkmıştır. 2004 yılından bu yana ise, ülkemiz denetim sonrası diyalog süreci içerisindedir.
Türkiye’nin Avrupa Konseyi’yle olan ilişkileri, 2000’li yıllardan itibaren en ileri noktasına ulaşmıştır. Sayın Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu 2010-2012 döneminde AKPM Başkanlığına seçilmiştir. Ülkemiz, AK Bakanlar Komitesi Dönem Başkanlığını Kasım 2010-Mayıs 2011 arasında üstlenmiş; ülkemizin Örgüte verdiği önem, en üst düzeyde yapılan ziyaretlerle ortaya konmuştur. Gerek AK Bakanlar Komitesi Dönem Başkanlığımız gerekse Sayın Bakanımızın AKPM Başkanlığı süresince, ülkemiz AK’nın siyasi rolü, görünürlüğü ve etkinliğinin artırılmasına önemli katkılarda bulunmuştur.
"Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi" (İstanbul Sözleşmesi) Bakanlar Komitesi Dönem Başkanlığımız sırasında 11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açılmıştır. Sözleşmeyi ilk imzalayan ve çekincesiz onaylayan ülke Türkiye’dir. Ülkemizin yazım çalışmalarına aktif katkı sağladığı İstanbul Sözleşmesi, kendi alanında en yüksek standartları temsil etmekte, kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetle mücadele konusunda küresel çabalarda AK'nın daha görünür olmasına katkı sağlamaktadır. Ülkemiz, Sözleşme’nin mümkün olan en fazla sayıda ülke tarafından onaylanması bakımından sürdürülen tanıtım çalışmalarına desteğiyle de öne çıkmaktadır. Dönem Başkanlığımızın girişimiyle başlatılan AK Komşuluk Politikası ve İstanbul Sözleşmesi bugün AK’ın temel faaliyet alanları arasında yer almaktadır.
Ülkemizin uluslararası alanda gelişen konumu ve yükselen rolüne paralel olarak uluslararası kuruluşlarda etkinliğinin ve görünürlüğünün güçlendirilmesi hedefi çerçevesinde, Türkiye 2016 yılından itibaren AK bütçesine en fazla katkı sağlayan (grand-payeur) ülkeler arasına girmiştir. Eş zamanlı bir girişimle, AKPM ve Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nde (YBYK) üye sayımız 12’den 18’e yükselmiştir. Ayrıca, Türkçe’nin AKPM ve YBYK’da çalışma dilleri arasına girmesi sağlanmıştır.
Örgüt bütçesine katkımızın yanısıra, ülkemiz Konsey çalışmalarına gönüllü katkılarını sürdürmektedir. Komşuluk Politikası, Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi, AK Ukrayna Eylem Planı, Kosova ile yürütülen süreç ile AİHM Reformu çalışmalarına ülkemiz önemli mali katkılarda bulunmaktadır.
Türkiye, Avrupa Konseyi’nin, ırkçılık ve ayrımcılık, işkence, yolsuzluk, kara para aklama, sağlık, kadına karşı şiddeti önleme, terörle mücadele ve daha birçok farklı alanı kapsayan, AİHM dışındaki denetim mekanizmalarıyla da yakın işbirliği yapmaktadır.
Türkiye halihazırda, 219 AK sözleşmesinden yaklaşık yarısına taraftır. Gerekli mevzuatın hazırlanması, uluslararası sözleşmelere taraf olunması ve reformların uygulanması yönünde son yıllarda yürütülen çalışmalar, başta AİÖK olmak üzere AK’ın sözleşmeye dayalı denetim mekanizmalarıyla yürüttüğümüz yapıcı diyalog ve işbirliğine katkıda bulunmaktadır.
Aynı zamanda, AK ile işbirliği halinde yürütülen projelerle, yüksek yargı organları dahil olmak üzere, Bakanlıklarla, ilgili konularda kamu görevlilerine, sivil toplum kuruluşlarına, öğrencilere, bireylere ve toplumun geneline yönelik geniş kapsamlı bilgilendirme, bilinçlendirme ve eğitim faaliyetleri gerçekleştirilmektedir. (HK)