Halkların Demokratik Partisi (HDP), Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyeleri hakkında “görevi kötüye kullanmak” ve “298 sayılı seçim kanununa muhalefetten” suç duyurusu yaptı.
Bugün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletilen şikayet dilekçesinde, YSK Başkanı Sadi Güven ve üyeleri Erhan Çiftçi, Zeki Yiğit, Sadi Sarıyıldız, Nakiddin Buğday, Muharrem Akkaya, Cengiz Topaktaş, İlhan Hanağası, Z. Nilgün Hacımahmutoğlu, Yunus Aykın ve Kürşat Hamurcu “şüpheli” olarak yer alıyor.
“Duyuru, sayıma geçildikten sonra yapıldı”
YSK, resmi internet sayfasında, Anayasa değişikliği referandumunun yapıldığı 16 Nisan’da “Sandık kurulu mührü taşımayan oy pusulası ve zarfların dışarıdan getirilerek kullanıldığı kanıtlanmadıkça geçerli sayılmasına karar verilmiştir” duyurusunu yaptı.
HDP’nin şikayet dilekçesinde, YSK Başkanı Sadi Güven’in bu kararın oylama bittikten ve sandıkların açılmasından sonra verildiğini ifade ettiği belirtildi.
Suç duyurusunda, “YSK Başkanının, sonuçların partilere intikal etmeden önce kararın verildiği ifadesi gerçeği yansıtmıyor; zira söz konusu duyurular doğu illerindeki oylama bittikten ve sayıma geçildikten yaklaşık bir buçuk saat sonra yapıldı” dendi.
“Karar, iki gün sonra paylaşıldı”
“YSK’nın bu duyurusunun toplantı ile karara bağlandığı iddia edilmiş olmakla birlikte kararın numarası, saati, hangi üyelerin katıldığı, kararın kaç oy sayısı ile alındığı, karşı oy olup olmadığı, itiraz üzerine alınmış bir karar var ise itirazın içeriği ve kararın içeriği kamuoyu ile iki gün boyunca paylaşılmadı.”
TIKLAYIN - CHP’Lİ YSK TEMSİLCİSİ: YSK MÜHÜR KARARINI BUGÜN YAZDI
Dilekçede, YSK’nın kararının açıklandığı gibi 16 Nisan’da değil, 18 Nisan’da yazıldığı ifade edildi:
“Şüpheliler söz konusu kararı iki gün sonra yazdı, imzaladı ve YSK sitesinde yayınladı.”
“Karar tarihi 16 Nisan olarak gösterilmişse de kararın aynı gün yayınlanmaması, YSK’nın diğer kararlarında olmadığı kadar Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine atıf yapması, kamuoyunda tartışmadan sonra yayınlanması göz önüne alındığında kararın sonradan alındığı ve imzalanarak sitede yayınlandığı anlaşılıyor.
“Sayım-döküm sırasında alınan bu karar seçim sonuçlarını gölgelemiştir.”
“Kanuna da kendi kararlarına da aykırı”
Dilekçede ayrıca, 298 Sayılı Kanun’un 101. maddesinin 3. Bendinde arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan oy pusulaların geçersiz olduğuna hükmedildiği ifade edildi.
Bu sebeple, YSK’nın kararının kanunun açık hükmüne aykırı olduğu, YSK’nın duyurusunun da “yok hükmünde olduğu” belirtildi.
“YSK’nın oyların geçerliliğine ilişkin güncel mevzuat dönemindeki 135/1 sayılı genelgesi ve yerleşik kararları da, mühürsüz oy pusulası ve zarflarla verilen oyların geçersiz olacağı yönündedir.”
“Kanuna aykırı olarak karar veren şüpheliler açıkça 298 sayılı kanuna muhalefet etti ve görevi kötüye kullandı. Hiç kimsenin kanunun amir hükmüne aykırı olarak işlem yapma, karar verme, aksi uygulamada bulunma yetkisi yoktur.”
“Tespit olanağı ortadan kalktı”
Dilekçede ayrıca, YSK’nın sayım sırasında aldığı kararla, kaç oy pusulasının mühürsüz olduğunu tespit etme olanağının ortadan kalktığı ifade edildi.
“Şüpheliler oy sayım-döküm esnasında bu kararı verdiği için pek çok yerde bu durum tutanak altına alınmadı, kurul işlemlerine karşı yargı yolunun kapalı olduğu vurgulandı. Dolayısıyla alınan karar oyların yeniden sayımı için belirliliği ortadan kaldırmasının yanında itiraz hakkını da kısıtlayan bir karardır.”
YSK’nın kararının “seçim sonuçlarını tartışmalı hale getirdiğinin” ifade edildiği dilekçede, bu kararın sonuçlar üzerinde etkisi olduğu belirtildi. (AS)