Geçtiğimiz Cuma gece yarısı Moody’s Türkiye’nin kredi notunu Baa3 seviyesinden Ba1’e indirince devlet adamından şirket yöneticisine kadar herkesin sinirleri yine gerildi. Siyasi karar, üst akıl, algı operasyonu, Türkiye düşmanlığı, emperyalizm, İslamofobi ve tabii ki yeni keşfimiz “bizi kıskanıyorlar” yorumları yine başladı. Daha da sürecek gibi görünüyor.
Oysa Moody’s 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye’nin notunu açıklamayı ertelemiş, ülkenin içinde bulunduğu olağanüstü şartları dikkate alarak, gelişmeleri inceleyeceğini ve kararını 90 gün içinde bildireceğini duyurmuştu. Bu süre içinde Türkiye’nin olağanüstü koşulları atlatıp normal bir ülkeye benzemesini bekleyerek, yeniden değerlendirme yapacaklardı. Kredi derecelendirme kuruluşlarının böyle incelikler göstermesi pek alışılmış bir durum değildi, nitekim savaş halindeki Ukrayna’ya böyle bir kıyak çekmemişlerdi.
18 Temmuz tarihli erteleme kararından sonra Moody’s çalışanlarının da Türkiye’de ne olup bittiğini hepimiz gibi merakla izlediğini tahmin edebiliriz. Hepimiz gibi onlar da bu kısa süre içinde ülkede bin kadar eğitim kurumunun ve on beş üniversitenin kapatıldığını, sayısı binlerle ifade edilen özel mülkün fiilen devletleştirildiğini, onlarca özel şirketin başına hükümetin tayin ettiği kayyumların yerleştirildiğini öğrendiler.
Bu arada tam sayısı bilinmemekle birlikte yüz bine yakın kamu çalışanına görevden el çektirildiğini, on binlerce öğretmenin işten atılmakla kalmayıp bir de meslekten çıkarıldığını, kapatılan okulların öğretmenlerinin iş bulamadıklarını, tutuklanan on binlerce kişiye yer açmak için bir tür af çıkarıldığını okudular.
Olağanüstü hal yasasıyla hükümetin meclisi devreden çıkararak her konuda yasalar çıkardığını, gazetelerin kapatıldığını, gazetecilerin peş peşe hapse atıldığını, seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınıp yerlerine bürokratların atandığını izlediler.
Devleti yönetenlerin “Ne mahkemesi ya, teröristin mahkemesi mi olurmuş” dediklerini duyarak muhtemelen kulaklarına inanamadılar.
Son olarak ülke askerlerinin komşu bir ülkeye girerek, yerel milislerle birlikte çatıştığını, kayıplar verdiğini, piyade güçlerinin de savaşa katılmasının tartışıldığını ve cumhurbaşkanının bir başka ülkeye ‘milli ordu’ kurmaktan söz ettiğini duyduklarında, herhalde kararlarını vermişlerdi.
Bütün bu siyasi gelişmelerden sonra Türkiye’yi yönetenler “karar siyasi” diye mırıldanıyorlar. Şimdi kimi esip gürleyecek, kimi yapısal reformlara başlamaktan söz edecek, kimi yeni pazarlar keşfedecek, kimi yeni düşmanlıklar kanırtacak. Umarım kimse bir askeri zaferle havayı düzeltmeyi denemez.
Türkiye’yi yönetenlerin, ülke uluslararası piyasanın gönüllü bir parçası olduğu sürece, bu kuruluşların önemini kabullenip, çalışkan bir öğrenci gibi not yükseltmekten başka çaresi yok. Bu, olağan dönemler için geçerli olduğu gibi, içinde bulunduğumuz kriz dönemlerinde daha da büyük önem taşıyor. Kredi verenler için kriz dönemlerinde riskten kaçınmanın en pratik ve güvenli yolu rating şirketlerinin uyarılarına göre davranmak.
Nitekim ilk kredi değerlendirme kuruluşları 1837 krizinden hemen sonra, 1841 yılında kurulmuş. Halen dünya kredi piyasasını yönlendiren üç büyük kuruluşun hepsi de 20. yüzyılın başlarında kurulmuş. Bu şirketlerden Mooody’s ve Standard & Poors’un her biri rating pazarının yüzde 40’ına hakim. Fitch ise pazarın yüzde 15’ine sahip.
Bunlar kredi değerlendirme kuruluşlarının bütün saptamalarının isabetli olduğu anlamına gelmiyor. 2008 krizinde de görüldüğü gibi çok vahim hatalar (ya da geçersiz varsayımlar) yaptıkları da oluyor. Bu kuruluşlardan şikayetçi olanların alternatif yaratma girişimleri de var. Son olarak 2013 yılında Portekiz, Hindistan, Güney Afrika, Malezya, Brezilya bir araya gelerek ARC Ratings adlı bir kredi derecelendirme kuruluşu oluşturdular. Fakat üç büyük şirketin belirleyiciliği hala sürüyor.
Üç büyük kredi derecelendirme kuruluşundan ikisi, Moody’s ve Standard & Poors, Türkiye’yi yatırım yapılabilir düzeyin altına indirdi. Bunların en küçüğü olan Fitch ise Türkiye’yi en alt düzeyde de olsa hala yatırım yapılabilir seviyesinde tutuyor. Birçok kurum üç şirketten ikisinin yatırım yapılabilir düzeyde görmediği ülkelere yatırım yapmıyor. Bu kural bunlardan bazılarının kuruluş sözleşmelerinde bir madde halinde yer alıyor. Yani Türkiye’ye dış yatırım girişinin yavaşlamasına kesin gözüyle bakılıyor.
Sorun yalnızca bu kadar değil. Dünyadaki yatırımcı şirketler, kurumlar, fonlar ellerindeki varlıkları yatıracak ülke arıyorlar. Türkiye’deki rating düşüşü diğer ülkelerdeki performansa benzer bir durumu yansıtsaydı, o kadar vahim olmayabilirdi. Oysa Türkiye’ye benzer ülkelerin ratingleri genellikle daha iyi durumda görünüyor.
Ne kadar doğru olduğu tartışmaya açık olmakla birlikte, yükselen ekonomiler veya yükselen pazarlar diye tanımlanan bir grup ülke var. Türkiye de bunların arasında. Bu ülkelerden Çin üç kuruluştan da yatırım yapılabilir düzeyinde not almış (S&P AA-, Moody’s Aa3, Fitch A+). Hindistan da her üç kuruluştan yatırım yapılabilir notuna sahip (S&P BBB-, Moody’s Baa3, Fitch BBB-). Malezya da her üç kuruluşa göre yatırım yapabilir ülke (S&P A-, Moody’s A3, Fitch A-).
Endonezya S&P’dan yatırım yapılabilir notu alamamış (BB+), fakat Moody’s (Baa3) ve Fitch’de (BBB-) yatırım yapılabilir listesine girmeyi başarmış. Güney Afrika Moody’s’den iyi not alamamış (Baa2) fakat S&P’da (BBB-) ve Fitch’de (BBB-) listeye girmiş.
Petrol fiyatlarındaki hızlı düşüşün sarstığı iki ülke daha kötü durumda. Rusya sadece Fitch’den yatırım yapılabilir notu alabilmiş (BBB-). S&P (BB+) ve Moody’s (Ba1) notları olumsuz. Hem petrol fiyatları şokunu yaşayan hem de sosyalist hükümeti yıkmak için siyasi çalkantıya sürüklenen Brezilya’da durum daha da kötü. S&P (BB), Moody’s (Ba2) ve Fitch (BB) üçü de Brezilya’yı yatırım yapılamaz ülke olarak gösteriyorlar.
Türkiye, bu ülkeler arasında Standard & Poors’un BB, Moody’s’in Ba1 ve Fitch’in BBB- notuyla Brezilya’dan sonraki en kötü konumda. Üç kuruluştan sadece en önemsizleri olan Fitch tarafından yatırım yapılabilir düzeyde gösteriliyor. Bu değerler yatırımcı kuruluşların hangi ülkelerden çekilip hangi ülkelere kayacağına ilişkin işaretler veriyor. (BD/HK)