Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, eylemsizlik konumuna çekilme kararı aldıklarını açıkladı.
Fırat Haber Ajansı’ndan duyurulan açıklama şöyle:
“Türkiye içinden ve dışından gelen çağrıları da dikkate alan hareketimiz, halkımıza ve girilla güçlerine saldırılmadığı müddetçe gerilla güçlerimizi eylemsizlik konumuna çekme kararına varmıştır.”
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, “7 Haziran seçim sonuçlarıyla birlikte Türkiye ve Kürdistan'da bir rahatlama yaşandığını” belirtti. KCK’nin açıklaması özetle şöyle:
“Otoriter-hegemonik anlayışa sahip AKP’nin kaybetmesiyle birlikte böyle bir Meclisin ortaya çıkması, halklarımız üzerinde tarihsel olarak oluşmuş ağır bir travmatik yükün kalkarak tüm Türkiye'nin rahatlamasını sağlamıştır. Böylece Türkiye'nin tümünde birlik içinde kardeşçe ve huzurlu yaşamanın sevinci, parti farkı gözetmeksizin tüm toplumda hissedilmiştir.
Ancak Türkiye demokrasi içinde birlikte yaşama umudunu yakalamışken ve Meclisin bileşimi buna imkan veriyorken, ortaya çıkan bu iyi tablodan rahatsız olan Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli, henüz partiler arasında hükümetin kuruluşuyla ilgili hiçbir görüşme yapılmamışken tekrar ve erken seçimden söz etmişler; HDP’nin Meclise girmesini kabul etmeyerek daha ilk günden HDP'ye karşı çirkin ve kirli bir kampanya başlatmışlardır.
Halklarımızın seçim sonuçlarından ve 7 Haziran ruhundan memnun olmalarına karşılık AKP ve MHP’nin rahatsız olmaları bunların zihniyetini ortaya koyduğu gibi daha sonraki olumsuz durumları doğuran da yine bu zihniyet ve politikalar olmuştur.
7 Haziran seçim sonuçlarını yok sayan ve iktidarı bırakmamak için her yol ve yöntemi deneyen AKP daha işin başında yeni bir hükümet kurmamayı hedefleyen bir siyasi darbe yapmış, meşruiyeti kalmayan iktidarını sürdürmeyi sağlayacak bir meşruiyet arayışına girmiştir. Bunun için de tüm faşist ve otoriter iktidar heveslileri gibi savaş aracına başvurmuş, sözde terörizme karşı mücadele eden bir hükümet olmak için 24 Temmuz’da Kürt Özgürlük Hareketi'ne savaş açmıştır. Daha sonra Davutoğlu defalarca ‘Terörizme karşı mücadelede Türkiye'yi hükümetsiz bırakmadık’ diyerek, iktidarlarını ayakta tutmak için bu savaşı başlattıklarını itiraf etmiştir.
Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarda kalmalarını amaçlayan bu savaşı 30 Ekim 2014’te yapılan Milli Güvenlik Kurulunda alınan karara dayanarak başlatmışlar, Milli Güvenlik Kurulunda alınan savaş kararının amaçlarıyla kendi amaçlarını ortaklaştırdıkları bir savaşı halklarımızın başında patlatmışlardır.
Kürt sorununda bir çözüm politikası bulunmayan devletin stratejik karar alan bir kurumunun başkanı olarak Tayyip Erdoğan, 30 Ekim’de alınan savaş kararı gereği hem Dolmabahçe Mutabakatını reddetmiş hem de demokratik siyasal çözüm ve demokratikleşme için büyük çaba harcayan Önder Apo üzerinde ağır bir tecrit uygulama kararı almıştır.
Böylece 30 Ekim’de alınan savaş kararı bu temelde başlatılmış, gerilim politikası devreye konulmuş, savaş kararının pratikleşmesi ise 7 Haziran seçimleri sonrasına bırakılmıştır.
Sorunların çözümü için en makul yaklaşım gösteren Önder APO'nun altı aydır ağır tecrit altında tutulması savaşın kimler tarafından başlatıldığını açıkça ortaya koymaktadır. Zaten bu savaş kararını 6-8 Ekim Kobanê ile dayanışma eylemlerinden sonra aldıklarını söyleyen Ahmet Davutoğlu, tüm bu yaşananların nasıl ortaya çıktığını da itiraf etmiş olmaktadır.
AKP yetkililerinin iki aydır ‘Köklerini kazıyacağız, bu işi sonuna kadar götüreceğiz, bellerini kıracağız’ demeleri, AKP’nin tüm politikalarını ve planlarını gözler önüne sermiştir.
Kamuoyundan gelen çatışmaların durdurulması çağrılarına ‘Tahkim edilmiş çift taraflı ateşkes olsun, Önderliğimizle özgür koşullarda müzakere yapılsın, bunun için İzleme Heyeti oluşturulsun ve gözlemciler devreye girsin’ karşılığını vermemize rağmen, AKP Hükümeti bu çağrılara hiçbir olumlu yanıt vermemiştir. Nitekim AKP ezip sindirerek boyun eğdirmeyi tam sağlayıncaya kadar bu savaşı sürdüreceklerini her gün tekrarlamaktadır.
Türk devletinin şiddetle ezme politikaları ve halka yönelik saldırılarıyla birlikte gerilim ve çatışmaların artması üzerine Türkiye kamuoyu ve birçok ülke hükümetlerinden çatışmaların durdurulması çağrıları yapılmıştır.
Özellikle Ortadoğu ve Suriye ile yakından ilgilenen devletler ve siyasi güçler Ortadoğu'daki çatışma ortamının daha olumsuz bir hal almaması için Türkiye içindeki çatışmaların durdurulması isteminde bulunmuşlardır.
Savaşın şiddetlendiği, AKP'nin seçim ortamında seçim güvenliğini tehdit ettiğimiz yalanına sarıldığı ve başlattığı savaşın nedenlerini halktan gizlemeye çalıştığı bir ortamda, Türkiye içinden ve dışından gelen çağrıları da dikkate alan Hareketimiz, halkımıza ve gerilla güçlerine saldırılmadığı müddetçe gerilla güçlerimizin eylemsizlik konumuna çekme kararına varmıştır.
Gerilla güçlerimiz bu süreçte planlı eylemler yapmaktan uzak duracak, mevcut konumunu koruma dışında bir hareketlilik içinde olmayacak, eşit ve adil bir seçimin yapılmasını engelleyecek veya sakatlayacak hiçbir girişimde bulunmayacaktır.
Attığımız bu adımın seçimin sağlıklı yapılması ve Türkiye açısından istenilen sonuçları doğurması için çağrı yapan tüm uluslararası güçler, devletler ve Türkiye'deki çevreler bu süreci yakından takip ederek rollerini oynamalı, gereken duyarlılığı göstererek yerinde çağrılar yapıp müdahalelerde bulunmalıdır.
Başta Kürt sorunu olmak üzere Türkiye'nin temel sorunları çözülmediği müddetçe Türkiye'de kalıcı barış ve istikrar sağlamak mümkün değildir. Bu açıdan otoriter, hegemonik ve baskıcı politikaları aştırıp Türkiye'yi demokratikleşme yoluna sokmak için tüm demokrasi güçlerinin, devrimcilerin ve Türkiye halklarına sorumluluk duyan tüm güçlerin büyük çaba göstermesi ve bu yönlü mücadele içinde olması gerekir.
Halkımızın varlığının tanınmadığı ve özgürlüğünün sağlanmadığı bir ortamda hep bizden fedakarlık beklemek sorunlara kalıcı bir çözüm ortaya çıkarmamaktadır.
Biz 7 Haziran seçim sonuçlarına sahiplenildiği ve bu kazanımlar daha da geliştirildiği takdirde Türkiye'nin demokratikleştirilmesi ve tüm sorunların çözümü açısından önemli gelişmeler yaratılacağına inanıyoruz.”
Yarın açıklanacaktı
Kongra-Gel Başkanı Remzi Kartal, Füsun Erdoğan ile yaptığı ve bianet’te yayınlanan söyleşisinde, eylemsizlik kararının yarın açıklanacağını söylemiş, kararda muhattabın çağrı yapan demokratik güçler olduğunu belirtmişti. (AS)