Fotoğraflar: Asmin Ayçe İdil Kaya/bianet
Uluslararası Göçmen Kadınlarla Dayanışma Derneği tarafından dün gerçekleşen "Yüzümüz Dünyaya Dönük!" adlı koro projesiyle bir araya gelen Türkiyeli, Suriyeli, Afgan, İranlı, Ürdünlü, Gürcistanlı, Afrikalı, Amerikalı ve Almanyalı kadınlar Türkçe ve Arapça şarkıları hep beraber seslendirdiler.
Koronun Türkiyeli üyelerinden Sevcan Varmışer, koroya katılış sürecini bianet'e anlattı. Tanıdıklar vasıtasıyla derneğe gönüllü olduğunu söyleyen Varmışer, "Çevremde ayrımcı söylemler olan bir bölgedeyim. Bu sebeple rahatsızdım ve yakından tanımak istedim mülteci kadınları. Böyle bir etkinlik olduğunu öğrenince katılmayı çok istedim. Çünkü bir arada yaşıyoruz, aynı mahalleleri paylaşıyoruz ama hikâyelerini hiç bilmiyoruz. Ülke hasreti çeken bu insanların hem hikâyelerinin içinde olmayı hem de onlarla bir şeyler yapmayı çok istedim" dedi.
Bu sürecin onu çok değiştirdiğini belirten Varmışer, her dilden şarkılar söylediklerini ve bunun karşılıklı olarak onları birbirine daha yakınlaştırdığını ekledi.
"Ön yargılarım tamamen kırıldı"
"Özellikle başka ülkelerden insanlarla bir arada olmak, onların kültürüne dahil olmaya çalışmak, öğrenmeye çalışmak bana çok şey kattı. Bakış açım çok değişti. Herkes kadar biraz bende de ön yargı varmış. O ön yargılarım tamamen kırıldı. Esasında hepimiz farklı dilleri konuşsak da aynı şeylerden keyif alıyoruz."
"Yüzümüz Dünyaya Dönük" projesiyle bir araya gelen mülteci kadınlar da Türkiye'ye geliş süreçlerini, birçok farklı kültürden kadınla bir arada olmanın onları nasıl hissettirdiğini paylaştılar.
"Bir vatan aradık kendimize"
Suriye'den gelen Fatma Hejo şiddetin içinden geldiklerini ve yaptıkları müziğin onlara güç verdiğini söyledi. Fatma Hejo, böyle etkinliklere ihtiyaçları olduğunu belirterek, "Burada müzik yapmak yaralı olan ruhumuzu iyileştiriyor. Kadınlar arası dayanışmayı sağlıyor" dedi.
Fatma geliş sürecini kısaca söyle anlatıyor:
"Savaşla birlikte çok büyük bir şiddeti yaşadık. Bir vatan aradık kendimize. Çünkü vatanımız kaybolmuştu. Biz savaştan geldik ve orada şiddeti öğrendik. Aynı zamanda şiddetle mücadele etmeyi de öğrendik. Çocuklarımızı nasıl yetiştireceğimizi öğrendik. Daha güçlü olduk."
Ailece müzikle ilgililer
Suriye'den 7 yıl önce gelen Cihan Bilal ve kızı Maya ise ailecek müzikle hep ilgili olduklarını söylüyorlar. Maya Bilal, "Babam gitar ve bağlama çalıyor. Ben de gitar çalıyorum. Zaten müzikle çok ilgiliydik. Böyle bir müzik çalışması olduğunu duyunca çok mutlu olduk. Burada bütün kadınlarla tek bir el olalım ve sesimiz de birleşen eller gibi tek bir ses olsun istedik. Biz bir araya geldiğimizde farklı olduğumuzu çok düşünmüyoruz" diye konuştu.
"Onlar bizi tanıdı, biz onları öğrendik"
Annesi Cihan Bilal de böyle çalışmaların devam etmesini istediğini belirterek geliş süreçlerini şöyle anlattı:
"Suriye'de bir harp oldu ve biz nereye gideceğimizi şaşırdık. Türkiye en yakın yerdi, buraya gelmeye karar verdik. Türkiye'nin bizi kabul etmeyeceğini düşündük ama geldik. Burada da bir müzik çalışması yapılacağını duyunca çok sevindim. Farklı kadınlarla bir aradayız. Hep beraber tek el olduk, bu çok güzel. Onlar bizi tanıdı, biz onları öğrendik. Yabancılığımızı hissetmek istemiyoruz. Bir arada oldukça yabancılığımızı unutuyoruz."
Dernek çalışanlarından Ezgi Sevinç ise derneğin 2018'de kurulduğunu, mülteci kadınlarla çalışan bir STK'nın olmayışından kaynaklı bir ihtiyaçtan ortaya çıktığını belirterek, "Feminist kadınların bir araya gelmesiyle kurulduk. Bizim genel amacımız mülteci kadınların da yerel kadınların da içerisinde olduğu bir ortam yaratarak bir arada farklılıkların zenginlik olduğunu ortaya çıkarmak, birbirlerine deneyim aktarabilmelerini sağlamak" dedi.
"Belediyelerle mülteci dostu şehirler yaratmalıyız"
Farklı etnik kökenlerden insanlar ile çalışmanın muhteşem bir tablo ortaya çıkardığını düşünen Sevinç ön yargıların kırıldığını ve farklılıkların gerçekten bir zenginliğe dönüştüğü bir ortam yarattıklarını söyledi.
Hem kadın hem mülteci olmanın, bu kadınlar üzerindeki baskıyı iki kez artırdığını söyleyen Ezgi Sevinç, yaptıkları çalışmanın bu anlamda çok önemli olduğunu belirterek, "Mülteci kadınların sokağa çıkıp sosyalleşmesi bile bir mesele haline geliyor. Bu insanların kendi özelinde de sosyalleşebilmesi kendi özel alanını yaratabilmesi gerekiyor. Bir araya gelip bir şeyler üretebilmeleri ve o yalıtılmış ortamdan çıkabilmeleri açısından da önemli bir iş yapıyoruz" dedi.
Sevinç mülteci meselesi konusunda karar vericilerin bir politika üretmediklerini de ifade ederek şöyle dedi:
"Politika üretmemeleri bir yana mülteci konusunu sadece politik bir aktör olarak kullanmaları da cabası. Ya da entegrasyon politikası izlemek bir 'kenara geri göndereceğiz' diyebiliyorlar. Özellikle belediyeler üzerinden mülteci dostu şehirler yaratmamız gerekiyor. Biz uğraşıyoruz. Proje üretilmesi, istihdam sağlanması, kadınların özellikle çalışma hayatında yer bulabilmesi için çabalıyoruz." (Aİ/AÖ)