Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Hakkında 7 yıla kadar hapis cezası istenen Adli Tıp Uzmanı, insan hakları savunucusu, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur-Fincancı'nın yargılandığı davanın üçüncü duruşması İstanbul Adalet Sarayı 24. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Mahkeme Başkanı Korur-Fincancı hakkında "silahlı terör örgütü propagandasından" 2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezası ve tahliye kararı verdi. Duruşma salonunun önünde bekleyenler "Bu daha başlagıç, mücadeleye devam" ve "Şebnem Hoca onurumuzdur" sloganları attı.
#SebnemKorurFincancı tahliye kararının ardından adliyede "Şebnem Hoca onurumuzdur" sloganları yükseldi pic.twitter.com/eKZPHntiRB
— Ruken Tuncel (@ruken_tuncel) January 11, 2023
Sabah 10.00'da başlayan duruşmada savcı, mütalaasını tekrarladı ve TMK 7/2'den (basın yoluyla örgüt propagandası) ceza ve tutukluğun devamını istedi.
Mahkeme Başkanı da Milli Savunma Bakanlığı (MSB) avukatının davaya katılma talebi olduğunu tekrarladı. Mahkeme, daha önce belirtilen gerekçelerle katılma talebinin reddine karar verdi.
Ardından Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren söz aldı. Eren, mahkeme başkanının adil yargılama hakkını ihlal ettiğini belirtti.
Eren, duruşma salonunun fiziki koşullarının yetersizliğine dikkati çekti ve avukat sınırlaması konusundaki kararın geri alınmasını talep etti.
Avukattan savcıya tepki: Telefonla oynuyorsunuz
İzmir Baro eski Başkanı avukat Özkan Yücel ise mahkemenin üç avukat sınırlanmasına ilişkin hükmü genişlettiğini ve kararın hukuka aykırılık teşkil ettiğini söyledi ve ekledi:
"Çağlayan Adliyesinin önü teslim alınmış durumda, neden Şebnem Korur Fincancı yargılanıyor diye... Bu korku niye? Beş ayrı giriş koridoru var ancak tek yere mahkum ediliyor insanlar.
"Duruşma salonunun koridoru duruşmaya girmek isteyen insanlarla dolu, Çağlayan Adliyesi'nde bundan büyük duruşma salonu yok mu? Bu durumun sebebi sizsiniz."
"Ardından telefonu ile oynayan savcıya seslenen Özkan, "Beni hiç dinlemiyorsunuz? Telefonunuzla oynuyorsunuz az sonra bir talepte bulunacaksınız fakat dinlemiyorsunuz. "
Karl Marx’tan alıntı yapan Yücel, “'Başkalarını özgürleştirebilmek için önce kendimizi özgürleştirelim' demişti. Sözleri nedeniyle burada bir insanı yargılanıyorsunuz, ifade özgürlüğünü yargılıyorsunuz. Hukuk ve demokrasi için bir adım önce çıkın."
Mahkeme başkanı, daha önce aynı hususta karar verilmiş olduğundan değerlendirilmesine gerek olmadığına karar verdi.
"Korkunun ecele faydası yok"
Yücel'in ardından Şebnem Korur Fincancı beyanda bulundu. Siyaset Bilimci Prof. Dr. Nilgün Toker'den alıntı yapan Korur- Fincancı, "'Yurttaşlık kolektif bir var oluş halidir' diyor Nilgün Toker, bu dayanışma yurttaş olduğumuzu gösteriyor. Meslek örgütüm de tam da bu kolektif var oluşu sağlayan bir örgüt" dedi.
Korur-Fincancı beyanına şöyle devam etti:
"Bu dava üzerinden yaratılmak istenen korku iklimi; ifade, düşünce ve bilim özgürlüğüne yasak anlamına geliyor. Ama nafile, korkunun ecele faydası yok! Bizim örgütümüz TTB'dir.
"TTB neden mi hedefte? Herkese nitelikli, ücretsiz, eşit sağlık hizmeti istediği için... Toplumsal, koruyucu sağlık hizmetlerini öncelediği için, sağlığın ticarileştirilmesine ve özelleştirilmesine karşı çıktığı için...
"TTB her türlü canlıya sahip çıkıyor"
"Şehir/şirket hastanelerine ödenecek paranın ülkemizin geleceğini 25 yıl ipotek almasına karşı çıktığı için... Hekimlerin ekonomik ve özlük haklarına sahip çıktığı için, niteliksiz tıp eğitimine karşı çıktığı için...
"Kışkırtılmış sağlık politikalarına, sağlıkta şiddete, çalışma barışını bozan uygulamalara, adrese teslim kadrolaşmaya karşı çıktığı için, ekolojik yıkıma ve krize karşı her türlü canlıya sahip çıktığı için...
"Pandemide sahadan aldığı verileri bilimsel verilerle güçlendirip hakikat üzerinden yaptığı açıklamalarla iktidarın turkuaz tablosunu kara tabloya çevirdiği için, sağlıktaki çöküşü herkese gösterdiği için...
"Korku iklimi yaratılmak isteniyor"
“Geçtiğimiz duruşmada da söylemiştim bu davanın tabi ki bana dönük bir yanı var, adliye önündeki durum da bunu gösteriyor. Fakat aynı zamanda korku iklimi yaratılmak isteniyor.
"Ben kimyasal silah dedikten sonra, kimsenin kimyasal silahı ağzına almaması da bu korku iklimi bir sonucu fakat korkunun ecele faydası yok. Ben tüm canlıların hakkını savunuyorum. İkizdere'deki kırmızı pullu alabalığın alabalığın hakkını savunmak için de bu ülkedeyim.
"Bu ülkede düşman ceza hukuku işletiliyor, TTB bu ülkede sadece en çok güvenilen kurum değil aynı zamanda en az güvenilen kurumların da sonunda geliyor. Yani bizlere düşmanlaştırdıkları o kitlelerde bize güveniyor.
"Kötülüğün sıradanlığı demek, yapılan kötülüğün sıradan olduğu anlamına gelmiyor, kötülüğün yayıldığını gösteriyor. Rene Char'la bitireyim: 'İnsan kalacağız."
"Savcılar operasyonları neden merak etmiyor?"
Şebnem Korur- Fincancı'nın beyanının ardından İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan savunmasına geçti.
Türkdoğan, Korur - Fincancı'ya yöneltilen "örgüt propagandası" suçlaması yönünden Anayasa'ya aykırılık talebinde bulunduklarını söyledi.
Türkiye'nin uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülüklerini hatırlatan Türkdoğan, Korur - Fincancı hakkındaki suçlamaların, tutukluluk kararının ve üst dereceden ceza talebinin hiçbir hukuki dayanağı olmadığını belirtti.
Avrupa Konseyi, AİHM ve AYM kararlarından örnekler veren Türkdoğan, 2019'da TMK 7/2'ye yapılan "düşünceyi açıklamak suç oluşturmaz" eklemesine değindi ve "Bu niye uygulanmıyor da Şebnem Korur Fincancı burada yargılanıyor?" diye sordu.
"Türkiye zor durumda kalacak"
Türkdoğan, şöyle devam etti:
"Türkiye sınırları dışında askeri operasyonlarda ne oluyor, cumhuriyet savcıları neden merak etmiyor? İnsan hakları savunucuları bir iddiayı dile getirir, savcıların görevi bunları sorgulamaktır. Siz bir insan hakları savunucusunu beyanları nedeniyle sanık kürsüsüne oturtamazsınız, bütün bunlar önümüzdeki yıllarda Türkiye'yi çok zor durumda bırakacak.
"Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği hukuk ihlalleri nedeniyle askıya alınabilir, Türkiye Rusya'nın yolunda ilerliyor."
Türkdoğan, Anayasa’ya aykırılık talebine ilişkin 13 sayfalık dilekçesini mahkemeye sundu. Korur Fincancı’nın beraatını ve tutukluluğuna son verilmesini istedi.
"Üç duruşmadır aykırılığı anlatıyoruz"
Avukat Hülya Yıldırım ise; davanın siyasi saiklerle yürütüldüğünü söyledi ve şöyle konuştu : "Üç duruşmada da davanın Anayasa'ya aykırılığını anlattık. Tüm bunlara karşın ısrarınız, kararların siyasi olduğunu gösteriyor. Biz de ısrarcıyız, suç unsurları oluşmamıştır."
"Adeta karşımızda bir kara delik var"
Avukat Meriç Eyüboğlu da, savunmasına "Duruşma tarihlerinden anlaşılan o ki, davayı bitirmeyi istiyorsunuz. Sanırım son duruşmadayız. Biz üç duruşmadır hukuksuzlukları anlatıyoruz fakat adeta karşımızda bir kara delik var" sözleriyle başladı.
"Tarafsızlık ilkesine aykırı"
Eyüboğlu, savcının mütalaasına değindi ve mütalaanın önceden hazırlandığını bu durumun ilk kez bu davada yaşanmadığını ama adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini söyledi. Ayrıca etik açısından da bu durumun sorunlu olduğunu, tarafsızlık ilkesine de aykırılık barındırdığını ve suç duyurusunda bulunduklarını belirtti.
Avukat Eyüboğlu'nun savunmasını tamamlamasının ardından mahkeme başkanı, duruşmanın bitirileceğini ve karara gidileceğini belirtti.
Avukat Türkdoğan, mahkeme başkanına Anayasa'ya aykırılık talebinde bulunduklarını hatırlattı.
Daha sonra Avukat Özkan Yücel yeniden söz aldı ve "Hedef gösterilen ve gözdağı verilen sadece Şebnem Korur Fincancı, bu ülkedeki demokratlara bu ülkenin tüm insanlarına veriliyor. Sizlere de parmak sallanıyor, burada istenilmeyen bir karar veremiyorsunuz, çünkü istenilmeyen bir karar verirseniz hakkınızda sürgün kararı verilecek fakat hukuk böyle bir şey değil. Şimdi karar verecekseniz, ne vereceksiniz? Adil bir karar çıkacağı konusunda endişeliyiz ama umarım bizi utandırırsınız, hukuka uygun bir karar verirsiniz ve özür dileriz. Bu sessizliğininiz temsiliyetin kararı umarım hukuka uygun bir karar verirsiniz" dedi.
Duruşmaya 13.30'a kadar karar için ara verildi.
Aranın ardından Mahkeme Başkanı, Korur-Fincancı hakkında "örgüt propagandasından" 2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezası ve tahliye kararı verildiğini açıkladı.
TIKLAYIN- Şebnem Korur- Fincancı: Susmadığımı defalarca kez kanıtladım
Ne olmuştu? |
Medya Haber'e konuşan Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur-Fincancı, TSK'nın askeri operasyonlarda kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin görüntüleri incelediğini belirtti: "Belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda. Her ne kadar kullanılması yasak olsa da çatışmalarda kullanıldığını görüyoruz." Bağımsız heyetlerin bölgede inceleme yapmasının uluslararası sözleşmeler gereği zorunlu olduğunu belirten Prof. Dr. Şebnem Korur-Fincancı, "Uluslararası sözleşmelerin uygulanması ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan Cenevre Sözleşmesi kapsamında böyle bir iddia ortaya çıktığında nasıl bir araştırma yapılacağı da Minnesota Protokolü'nün ilkelerinin ele alınması gerekiyor" dedi. Korur-Fincancı bu açıklamalarının ardından iktidara yakın medya kuruluşlarınca hedef gösterildi. Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Savunma Bakanı Hulusi Akar da kimyasal silah iddialarını yalanlayan açıklamalar yaptı. Ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkında "Terör Örgütü Propagandası Yapmak", "Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama" suçlamalarından soruşturma başlattığını açıkladı. Korur-Fincancı'nın soruşturma kapsamında ifade vermesi bekleniyordu. Fakat 26 Ekim'de polisin evine yaptığı baskınla gözaltına alındı ve Ankara'ya götürüldü. Şebnem Korur-Fincancı, 27 Ekim'de "örgüt propagandası" suçlamasıyla tutuklandı. Savcı, hazırladığı iddianamede, Korur- Fincancı'nın "basın yoluyla örgüt propagandası /Terörle Mücadele Kanunu 7/2) yaptığı iddiasıyla üst sınırdan 7 yıl 6 aya kadar hapis cezası talep edildi. |
(RT/AÖ)