Bu yazıda birbiri ile bağlantılı iki meseleye değineceğim. İlki ülkemizden Rusya’ya ithal edilen ürünlerde tarım zehri kalıntısı çıkması, diğeri ise tarım zehirlerinin obezite sorununa yol açtığına işaret eden bir araştırma.
Geçtiğimiz hafta Rusya Tüketici Haklarının Korunması ve İnsan Refahının Denetlenmesi Kurumu, Türkiye'den ithal edilen mandalinalarda çok zehirli bir madde olan klorpirifos tespit ettiğini duyurdu. Yapılan açıklamada Türkiye’den yapılan mandalina ithalatının askıya alındığı da belirtildi.
Klorpirifos insan sağlığı için çok zararlı bir pestisit ya da daha doğru bir adlandırmayla bir tarım zehri.
Klorpirifos özellikle de çocuk sağlığına büyük zarar veriyor. Kullanımı Avrupa Birliği ülkeleri dâhil çok sayıda ülkede yasak. Ülkemizde kullanımı ise önce yasaklandı sonra serbest bırakıldı. Neden böyle yapıldığını ise açıklamak zor. Ancak kesin olan bir şey varsa ülkemizde klorpirifos kullanımı hiçbir zaman sonlanmadı.
AB’ye yapılan ihracat da sorunlu
Türkiye'den AB ülkelerine ihraç edilen ürünlerde de klorpirifos tespit edildiği ve tespit edilen ürünlerin geri çevrildiği biliniyor. Bu konuyla ilgili olarak şu yazı okunabilir: Türkiye tarımında kullanılan yasaklı pestisitlerin listesi
Akla ülkemiz piyasasında satılan mandalinalarda da aynı zehirli maddenin bulunup bulunmadığı sorusu geliyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı bu tip soruları hiç üzerine alınmıyor ama yine de sormuş olalım:
- Zehirli mandalinalar Rusya’dan ülkemize geri gönderildi mi?
- Gönderilen zehirli mandalinalar iç piyasaya sürüldü mü? Sürülmediyse ne yapıldı?
- Ülkemizde satılan mandalinalarda da klorpirifos kalıntısı var mı?
Klorpirifos meselesi ile ilgili diğer konu ise sadece klorpirifosu değil genel olarak pestisit kullanımını ilgilendiriyor.
Klorpirifos obeziteye yol açıyor
Pestisitler tarımsal üretimde kullanılan toksik etkili kimyasal maddeler.
Kullanılan pestisitler doğal hayattaki çeşitli canlılara zarar veriyor, gıdalarda kalıntı bırakabiliyor ve suları kirletebiliyor.
Gıdalarda pestisit kalıntıları akut ve kronik çeşitli sağlık sorunlarına yol açıyor. Pestisitlere maruz kalma deri ile temas, yutma veya soluma yoluyla olabiliyor. Maruz kalınan pestisitin türü, maruz kalma süresi, maruziyet yolu ve bireysel sağlık durumunu etkileyen ilave sorunlara bağlı olarak (örneğin, beslenme eksiklikleri ve sağlıklı/hasarlı cilt) açığa çıkacak sağlık sorunları da değişiklik gösteriyor.
Pestisitler dermatolojik (deri ile ilgili) ve gastrointestinal (sindirim sisteminin tüm organlarını içeren ağızdan anüse kadar olan yol) sağlık sorunlarının yanı sıra nörolojik, solunum, üreme ve endokrin sistem üzerinde de olumsuz etkilere sahip. Bazı pestisitler ise kanserojen etki gösteriyor.
Farelerdeki araştırma
Nature dergisinde geçtiğimiz Ağustos ayında yayınlanan bir araştırmada klorpirifosun obezite sorununa yol açtığını gösteren bulgular elde edildi. Yapılan çalışma klorpirifos'a maruz kalmanın, gıda alımının artmadığı koşullarda, bir başka deyişle aşırı bir beslenme ya da fazla yeme söz konusu değilken bile kilo alımına yol açtığını gösteriyor.
Araştırmacılar, klorpirifosun farelerin kahverengi yağ dokusundaki kalorilerin yakılmasını yavaşlattığını keşfetti. Kahverengi yağ dokusu insanlarda da var ve vücudumuzda yağ depolanmasını sağlayan beyaz yağ dokusunun aksine kalorilerin yakılmasını ve ısı üretilmesini sağlıyor. Bu dâhili kalori yakma süreci, diyete bağlı termojenez olarak biliniyor. Ancak kalori yakma sürecinin yavaşlaması, normalde vücutta yakılabilecek olan kalorilerin depolanmasına yani kilo alımına yol açıyor.
Araştırmacılar klorpirifos maruziyetinin obezite riskini artıran faktörlerden biri olduğunu belirtiyor ve yapılan araştırma da buna ilişkin önemli bir kanıt sunuyor. Ancak çalışmanın fareler üzerinde yapıldığını ve henüz insanlarda doğrulanmadığını da belirtmeliyim.
Klorpirifos tarımda kullanılan çok sayıda pestisitten sadece biri. Dolayısıyla meselenin sadece klorpirifos ile sınırlı kalmayacağını düşünüyorum. Zaman içinde klorpirifos dışındaki diğer pestisitlerin de obezite sorununa ne ölçüde yol açtığı daha iyi anlaşılacaktır.
Tarımda zehirli kimyasal maddelerin kullanımı azaltmaya yönelik, agroekolojik politikaları temel alan yeni bir tarım sistemine ihtiyacımız var. Bu sistem uzun vadeli bir kamusal politikayı ve elbette bu politikayı uygulayabilecek bir siyasal iradeyi gerekli kılıyor.
(BŞ/NÖ)