*Fotoğraf: Canva
“Maske, mesafe, hijyen” üçlüsü salgın sonrası yaşamımızda dilimize pelesenk oldu. Ardı ardına tekerleme gibi sıralıyoruz kolaylıkla hepimiz. Hele siyasetçiler; halkı bu öldürücü salgından korumakla yükümlü devlet büyükleri için, prompterlardan okumalarına bile gerek kalmadan, kolayca her yerde hatırlanabilecek bir ‘nasihat’ haline geldi bu üçlü; kendileri yeterince uymasalar bile.
Peki, nedir bu “maske, mesafe, hijyen” üçlüsünün bilimsel arka planı? Bu önlemler bizi hastalığa yakalanmaktan korur mu? Toplumda hastalığın yayılmasını durdurur mu? Bu üçlünün dışında bulaşmayı önleyecek işe yarar bir yöntem yok mu?
Üçlünün arka planı
Bildiğimiz gibi hastaların nefes alıp vermeleri, konuşmaları, öksürmeleri, hapşırmaları sırasında solunum yollarında bulunan virüsler, küçük damlacıkların içerisinde ortama yayılabiliyor, böylece virüsler adeta uçarak seyahat edebilme özelliği ile diğer insanlara bulaşıyor.
Nefes alıp vermekten şiddetli bir hapşırığa kadar değişen aktivitelerde, çapları farklılaşabilen binlerce küçük damlacık, ortamın havasına saçılıyor. (Şekil:1) Çıkan damlacıkların çaplarının değiştiğini söylemiştik, küçük bir kısmı gözle görülebilecek boyutta olabilir. Örneğin, karşınızda birisi ağzını kapamadan hapşırmışsa yüzünüzde hissettiğimiz tatsız ıslaklık görece daha büyük damlacıklar nedeniyledir. Bu nahoş deneyimle hissettiğimiz büyük damlacıkların yanı sıra, hiçbir şekilde hissedemeyeceğimiz, sadece çok gelişmiş cihazlar ile ve ancak laboratuvar ortamında tespit edilebilecek kadar küçük boyutlarda damlacıklar da ortam havasına yayılabiliyor.
Peki, basit bir öksürme ile boyutları birbirinden bu kadar farklı binlerce virüs taşıyan damlacığın ortam havasına çıktıktan sonra akıbetleri ne olmakta? Gelin konuya maske, mesafe, hijyen üçlüsü perspektifinden bakalım.
Hijyen
Damlacıklardan çapı büyük olanlar, ağızdan çıktıktan sonra çok kısa bir mesafe, ancak 20-30 cm kadar ileri doğru gidebiliyor ve ayaklarımızın dibine ya da yakındaki yüzeylerin üzerine düşüyor. İşte maske, mesafe ve hijyen üçlüsünden hijyen, bu yakın mesafelere düşen ve daha büyük çaplı virüslerle dolu damlacıklardan kendimizi korumak için gereklidir.
Salgının başlangıcındaki araştırmalar, bu şekilde yüzeylere düşen damlacıkların içerisindeki virüslere ait RNA parçalarının saatler sonra bile, uygun laboratuvar yöntemleri ile tespit edilebildiği gösteriyor. Bu nedenle de sadece ellerimizde değil tüm yüzeylerde hijyen sağlamaya çalıştık.
Poşetler ve paketler
En büyük zulmü market poşetleri gördü. Ceplerimizde sürekli dezenfektanlar taşımaya başladık, kargodan gelen paketlere dokunmadık, dışarıdaki yemekler tek kullanımlık kâğıt görünümlü plastik tabak ve bardaklarda sunulmaya başlanıldı. Üstelik gezegen, neredeyse başlı başına bir kıta boyutlarına erişmiş plastik atık sorunu ile uğraşırken yaptık bunları.
Cin fikirli belediyelerimiz adeta bu işi şova dönüştürdü; beyaz tulumları ve maskeleriyle belediye ekipleri sokaklarımızı kimyasallara boğdular, köpürte köpürte köşe bucak temizlediler. Çalışkan çocuk edası ile basına verilen bu distopik görüntüler, evlerimize giren market poşetleri ve kargo paketlerine daha da acımasız davranmamıza neden oldu.
Hijyen takıntısı
Bundan da önemlisi, bu hijyen takıntısı yüzünden birbirimize dokunamaz olduk. Peki, bütün bu yüzeylerde virüs varlığına işaret eden gelişmiş araştırmalar bizi yanıltıyor muydu? Hayır. Yüzeylerde virüs ya da virüslere ait parçalar bulunuyor. Bu araştırmalarda virüsleri saptama yöntemi, viral RNA’nın gösterilmesine dayanıyor ve bu durum saptanan virüs parçasının mutlaka hastalığa neden olacağı anlamına gelmiyor. Bulaşmaya yönelik daha güncel ve ayrıntılı araştırmalarda da, yüzeylerden bulaşma konusunda yeterli somut sonuç alınamadı.
Bir başka gerçek de, milyonlarca insanı bir yıl içerisinde hastalandırıp öldüren salgının, yüzeylerden bulaş teorisi ile açıklanmayacağı gerçeğidir. Nitekim 5 Nisan 2021’de Amerikan Hastalık Kontrol Merkezi (CDC) yüzeyler üzerine düşen virüs içeren damlacıklardan hastalık bulaşmasında nadiren rolü olabileceği yönünde görüş belirtti[i]. Evet ellerimizi, salgından önceki alışkanlıklarımızdan daha sık yıkamamız halen yapılması gereken iyi bir yöntem, ancak ‘hijyen’ konusunda bu derece takıntılı olmayı tartışmalıyız. Neden?
Çünkü, hijyen ve hijyene yönelik önlemlerin ayrıca göze de hitap etmesi nedeniyle (belediye örneğinde olduğu gibi) gereken önlemlerin alındığı duygusunu yaratması, yanlış bir güvenlik algısına neden oluyor, alınabilecek gerçek önlemlerin önüne geçiyor. Bu arada, yapılabilecek psikolojik ve sosyolojik analizleri bir yana bırakıyorum.
Çocuklar ve okullar
İsterseniz konuya çocuklarımızın ihlal edilen eğitim hakları üzerinden kısaca bir bakalım. Salgın nedeniyle sık sık açılıp kapatılan okullar için T.C. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan "Okulum Temiz" belgesinde[ii] ya da bazı özel ve devlet okullarının web sitelerinde yayınladıkları salgın ile mücadele rehberlerinde hijyen konusunun çok ön plana çıkarıldığını görebilirsiniz. Oysa yazının ilerleyen bölümlerinde açıklanacak gerekçeler nedeniyle sınıflardaki pencerelerin sadece teneffüsler sırasında değil, ders sırasında da açık kalması veya sık sık açılması belki de eğitim kurumlarında alınacak önlemlerin en başında geliyor.
Konuyu çok ciddiye almış bazı okulların web sitelerinde sayfalar dolusu ‘hijyen’ önlemleri sıralanırken, dersliklerin havalandırılması bir cümle ile teneffüslere bırakılmış durumda maalesef. Türk Tabipleri Birliği 7 Mayıs 2021 tarihinde bir basın toplantısı yaparak okulların ve yüz yüze eğitimin önemine vurgu yaparak, okulların salgın koşullarında kapatılmaması ya da en son çare olarak kapanmasının düşünülmesi gerektiği yönünde fikir belirtti ve yüz yüze eğitimin sürdürülebilir olması için gereken basit önerileri sıraladı [iii][iv].
Hijyen konusunu özetlemek gerekirse, ellerimizi, ağız, burun ve gözlerimize sıkça dokundurduğumuz için basit sabun ile yıkamak yeterli oluyor. Ellerimizi ağız, burun ve gözlerimize farkına varmadan da dokundurduğumuz için daha sık sabun ile yıkamak yeterli olacaktır. Kamusal alanlarda el yıkama olanaklarını artırılabilir, ancak el hijyeni önlemlerinin başköşeyi hak etmediğini söyleyebiliriz. [v]
Mesafe
Hasta bireylerin yayılan damlacık yarıçapı en büyük olanların, yerçekimi ile yüzeylere çökmesinden sonra, orta boyda sayılabilecek yarıçapa sahip damlacıklar, öksürme vb. solunumsal aktivitenin şiddetine göre yaklaşık 1,5-2 metre kadar havada yol alabiliyor. Bu mesafe içerisinde başka biri var ise doğrudan yüzüne, gözüne ağız ve burnuna bulaşabililiyor ya da soluduğu hava ile hastalanıyor.
İşte " fiziksel mesafeyi koruyun" yönünde yapılan öneriler de bu görece orta çaplı virüs içeren damlacıklardan korunmaya yöneliktir. Sözü edilen sosyal mesafeyi korumayı olanaksızlaştıran her türlü bir araya gelmeler, hastalık yayılma riskini artırıyor. Bu nedenle maalesef uzun bir süre daha aramıza mesafe koymaya devam etmemiz gerekecektir.
Maske
COVID-19 salgınından önce maskeler genellikle doktorlar, hatta daha çok ameliyat yapan cerrahların klasik iş kıyafetlerinin bir parçası olarak biliniyordu. Cerrahların maske takmasındaki temel amaç, operasyon sırasında cerrahi alana cerrahın solunum yollarından çıkacak damlacıkların bulaşmasının önlenmesidir. Yine bazı bulaşıcı solunum yolu hastalıkları nedeniyle hastanede yatmakta olan hastaların da maske takması isteniyordu.
Salgının ilk günlerinde, bu genel uygulamadan yola çıkarak, sadece hasta olanların maske takması, toplumdaki diğer insanların ise hijyen ve mesafe kurallarına uyması yönünde çağrı vardı. COVID-19 hastaları ile karşılaşma olasılığı olan sağlık çalışanlarının ise N95 diye bilinen, filtrasyon ve yüze uyumluluğu daha yüksek olan maskeleri takması öneriliyordu. Bu öneriler bilimsel olarak hijyen ve mesafe ile ilgili bölümlerde anlatılan damlacık ve hastalık ilişkisine dayanıyordu. Bir diğer faktör de, dünyanın bu salgına hazırlıksız yakalanması nedeniyle yeterli maske stokunun bulunmaması olabilir.
İlerleyen zamanlarda salgının yayılma hızı nedeniyle hem hasta olanlar, hem de sağlam bireyler için maske kullanmanın korunmada önemi ortaya çıktı. Maske artık hem hastalar hem de sağlam bireylerin tarafından takılmalı idi.
Cerrahi maske
Cerrahi maske diye tanımlanan maskelerin uygun filtrasyon özelliği sağlaması için 3 katlı olması gerekli.
En dışta ve en içte Spunbond diye adlandırılan bir tabaka ile ortada oldukça yoğun dokulu ve özellikle küçük partikülleri süzme fonksiyonu olan Melt blown olarak adlandırılan bir başka tabaka bulunur. Böyle bir cerrahi maske, takan kişinin ortama yayabileceği damlacıkları yüzde 90’a varan oranlarda engelleyebiliyor.
Ancak maskeler ile ilgili önemli sorunlardan biri, yüze tam olarak oturmaması. Oturmayan kısımlardan dışarı sızan virüs damlacıkları bir süre sonra oda havasında birikerek hastalık oluşturabiliyor. Yani maskelerin ağız ve burunu içene alacak şekilde takıldığını varsaysak bile, kapalı bir ortamda etkinliği süre ile sınırlı kalıyor. Maske kullanımı ile ilgili ikinci önemli faktör ise maskenin yüzün yanlış bölümüne oturmasıdır. Toplumun bir kesiminde maske, çene altında tutulan bir aksesuar haline dönüştü. Burunu açıkta bırakan farklı stiller de var.
Yüze tam oturmalı
Takılan maskelerin yüze daha iyi oturmasını sağlamak, daha etkin bir koruyuculuk sağlıyor. Bu nedenle cerrahi maske üzerine bez maskeler ya da maskeyi sabitleyecek elastik aparatlar öneriliyor. Maskeler hem hastalar tarafından dışarı saçılan virüs ile yüklü damlacık sayısını azaltılabiliyor, hem de sağlam bireyler tarafından takıldığında ortamda bulunan virüslerin filtre edilmesini sağlıyor. Maskeye rağmen hastalık bulaşsa bile virüs yükünün az olacağı, böylece hastalığın ağır seyretmeyeceği de ileri sürülüyor.
Maske kullanımının toplumda zorunlu hale getirilip getirilmemesi konusunda da bir tartışma söz konusu. ABD ve Avrupa’da maske karşıtı hareketlere karşın, CDC, cerrahi maskenin de ötesine geçerek kapalı alanlarda N95 tipi veya eşdeğer maskelerin kullanılmasını öneriyor.
(HCÇ/NÖ)
KORONAVİRÜSTEN KORUNMA
1- Maske, mesafe, hijyen, iyi de yeterli mi?
2- COVID-19 nasıl bu kadar hızlı bulaşıyor?
Kaynaklar
[i] https://www.cdc.gov/coronavirus/2019-ncov/more/science-and-research/surface-transmission.html (8.5.2021)
[ii] http://www.meb.gov.tr/meb_duyuruindex.php?KATEGORI=2978 (8.5.2021)
[iii] https://www.ttb.org.tr/userfiles/files/ttb_7mayis2021_aciklama.pdf (8.5.2021)
[iv] https://www.ttb.org.tr/userfiles/files/ttb_7mayis2021_degerlendirme.pdf (8.5.2021)