Pandemi çağındayız, Korona virüs ile mücadele ederken bir yandan da bundan böyle hayatımızı nasıl sürdüreceğimizi, eski normale dönmenin mümkün olup olmadığını düşünüyoruz, yeni normalin ne olacağını da hiç kestiremiyoruz.
Bazılarımız karantina altındayız, evlerimizde çalışıyor, yaşamlarımızı türlü kısıtlamalar altında sürdürüyoruz, bazılarımız ise salgına rağmen işyerlerine gitmek, üretmek, ya da hasta tedavi etmek zorunda.
“Karantina Atlası”nda, korona virüs salgını sırasında dünyanın pek çok ülkesinde yaşayan Türkiyelilerin bu yeni durum ile nasıl baş ettiklerini konuşuyor, onların hikayelerini anlatıyoruz.
İlk durağımız Avustralya. Sydney’de yaşayan gazeteci Barış Atayman, korona virüs salgınının başından itibaren Avustralya’nın aldığı tedbirleri, ülkenin sağlık sistemini, salgın nedeniyle, yaşanan toplumsal travmayı, evleri, sokakları anlatıyor.
Atayman, özellikle işini kaybeden, okulları kapandığı için barındıkları evlerden, çıkmak zorunda kalan Türkiyelilerin durumuna, karantina günlerinde onlar ile dayanışma gösterebilmek gösterdikleri çabaya değiniyor.
Barış Atayman'dan satır başları
Avusturalya kıta da olsa bir ada. Sınırlarını kapatınca vaka sayısını da kontrol altına aldı. İktidardaki Liberal Parti ideolojik olarak büyüme taraftarı. Federal hükümetle eyalet hükümet başkanları kararları ortaklaşa aldıkları milli kabine kurdular. Sokağa çıkma yasağı kararları eyalet başbakanlarına bırakıldı.
Victoria eyaletinin İşçi Partili başbakanı sosyal güvenlik ağı kuvvetli bir programla hızlı bir ekonomik kapatmaya giderken, New South’un liberal başbakanı daha yavaş davrandı.
Ruby Princess: 6 bin küsur vakanın neredeyse yarısı Sydney’e yanaşan Ruby Princess gemisinin çoğu hastalıklı üç bin yolcunun inişine izin verilmesine bağlanıyor. Bununla ilgili tartışma büyüyünce eyalet polisi soruşturma başlattı. Eyaletler arası geçişler durduruldu. Mesela bizim bulunduğumuz New South’da zorunlu haller dışında sokağa çıkamıyoruz.
Okullar nasıl kapatıldı: Çalışması beklenen kamu çalışanları ve sağlık çalışanlarının çocuklarının okula gitmesi için okulları da kısmen açık bıraktılar. Okullar şu anda tatilde ama son iki hafta eğitimi evden internet üzerinde yaptık. Benim de evde iki çocuğum var. Kademeli olarak öğrencilerin okula gitmesiyle ilgili bir plan açıkladılar.
Salgın eğrisi: Eğri aşağıya doğru inmeye başladığı için, ekonomiyi de yavaş yavaş eski haline dönüştürelim baskısı var. Özellikle ekonomiyi batırmayalım diyenlerden geliyor
Öğrenci sektörü: Avustralya dışından yarım milyon öğrenci okuyor, çoğu da çalışarak okuyor. Bunun ekonomiye yıllık katkısı 32 milyar dolar. Hem okuyor, hem çalışıyorlardı. Türkiyeli öğrencilerin sayısı da 2 bin civarında. Hepsi dönemedi. Kayıt dışı çok düşük paralarla hizmet sektöründe, restoranlarda kafelerde çalışıyorlardı. Bunların yüzde 98’i işini kaybetti. Mesela Taywanlı öğrenci evine para yolluyordu.
Hükümet 312 milyar dolarlık (Avustralya) bir yardım paketi açıkladı ama Avusturalya başbakanı Scott Morris dışarıdan gelen öğrencilere, “kusura bakmayın, buraya gelirken bankada belli bir miktar paranız oluyordu, o parayla yaşayın, ya da eve dönün” dedi. Tabi böyle paralar yok hesaplarda.
Türkiyeli öğrenciler: Dayanışma içindeyiz. Yerleşik öğrenci ajansları yoluyla öğrencilere ulaştık. Buluştuk çocuklarla. Dokuz on kişilik bir ekibimiz var, bizden başka üç beş grup daha var Türkiyeliler için. Evini kaybedenlere ev bulmaya çalışıyoruz,
Sosyal medya kampanyalarıyla bir 20-30 bin dolar topladık. İş imkânı yaratmaya çalışıyoruz. Bazılarının okul taksitlerini ödüyoruz. Kalacak yer bulmada yardımcı oluyoruz, kira desteği yapıyoruz çok gerekirse, restoranlarda yemek ayarlıyoruz.
Destekleri sürekli hale getirmeye çalışıyoruz. Çünkü bu kriz yarın bitmeyecek. Kendi işim de yüzde 80-90 düştü. Avustralya hükümetinin bu öğrencilere sahip çıkmaması gibi sıkıntıların sebebi son 10 yıldır iktidardaki Liberal hükümetin sosyal güvenlik ağının zayıflatmaya yönelik çabaları. Hükümet sağlık ve eğitim sektörleri, sosyal yardım kuruluşlarının bütçelerini kesti, mümkün mertebe her şeyi özelleştirdiler.
İşsizlik: Dükkânlar başta her şey kapandığında 600bin, 1milyon kişi işsiz kaldı. İşsizlik bir haftada yüzde 5.2’den yüzde yüzde 10’a fırladı. 10 yıldır sosyal yardım hizmet ağının zayıflatıldığı, sağlık sisteminin özelleştirildiği, hükümetin bütün parayı yeni stadyumlara, gereksiz tramvay projelerine, alt yapı projelerine harcadığı bir ülkede yaşıyoruz.
Gündelik hayat: Yollar bomboş insanlar mümkün mertebe evden çalışıyor. Evden çalışma çoluk çocuk nedeniyle çok da efektif olmuyor. Birçok firma uzaktan çalışmaya hazır değildi. Şehir merkezinde yaklaşık yüzde 10 süper marketlerden oluşuyor, kapıda güvenlik görevlileri duruyor. Girişlerde belli bir sayıda durduruyorlar. Bütün dükkânlar açık, tütün bayileri açık.
Tarım ülkesi: Ülkenin kendisine yetereck kapasitesi var. Uluslararası ticaret de durdurulmadı. Uluslaarası uçuşlar kapatıldı. Gemiler, kargo uçakları çalışıyor. Tedarik zincirinde herhangi bir sıkıntı yok. Turizm sektörü de çok büyük bir darbe yedi.
Avustralya hakkında
- Nüfus: 24.99 milyon (2018)
- Başkent: Kanberra
- Başbakan: Scott Morison / Liberal Parti
- (worldometers.info sitesinin verilerine göre)
- Toplam koronavirüs vaka sayısı: 6,731
- Ölü sayısı: 84
(MU/DB)