* Fotoğraf: Raşit Aydoğan - Ankara / AA
Milletvekillerinin cerrahi maskeyle katıldığı toplantılar sonrası, infaz düzenlemesini içeren yasa teklifi, muhalefetin Anayasa’ya aykırılık itirazları arasında Genel Kurul’da kabul edildi.
Tam adı “2/2762 Esas Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” olan ve 11 kanunda değişiklik içeren 70 maddelik yasa teklifi, Adalet Komisyonunun ardından Genel Kurul’daki birkaç küçük değişiklikle kabul edilirken, gazeteciler, hak savunucuları, avukatların yargılandığı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar kapsam dışı bırakıldı.
Muhalefetten sadece 51 ret oyu
Genel Kurulda görüşmelerin tamamlanmasının ardından yapılan oylamaya 330 milletvekili katıldı. Sadece 51 muhalefet milletvekili ret oyu verirken, 279 milletvekili kabul oyu kullandı.
Düzenleme, Meclis’e sunulduğu 31 Mart’tan kabul edildiği düne kadar toplam 14 günde onaylandı, sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasına sunulacak. Erdoğan düzenlemeyi onayladığı takdirde Resmi Gazete’de yayınlandıktan sonra yasalaşabilir.
Siyasi suçlar hariç 90 bin kişi
İnfaz düzenlemesi Meclis Başkanlığına 31 Mart 2020’de sunuldu. Aynı gün açıklama yapan AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan, infaz düzenlemesine ilişkin “Cinsel suçlar, uyuşturucu suçları, kasten öldürme suçları, kadına karşı şiddet ve terör suçları kapsamın dışına çıkarılmıştır” dedi ve düzenlemeden yaklaşık 90 bin kişinin yararlanacağını söyledi.
İnfaz düzenlemesinde “terör suçu” diye adlandırılan siyasi suçların kapsam dışı bırakılması hak savunucuları ve hukukçularca eleştirildi.
Avukat Ergin Cinmen bianet’e yaptığı açıklamada, yasa teklifini bu yönüyle “hukuka ve insan haklarına aykırı” olarak değerlendirirken, avukat Ömer Kavili de teklifi hazırlayanların “kanun önünde eşitlik ilkesini unuttuğunu” söyledi.
Muhalefet neden itiraz etti?
Muhalefetteki siyasi partilerin de itirazları bu yöndeydi.
Adalet Komisyonu’ndaki görüşmelere muhalefete şerhi yazan HDP, “cezaevleri sadece düşüncesini ifade eden, sosyal medyada asgari muhalif bir söylemi dile getiren gazeteci, siyasetçi, akademisyen, avukat, öğrencilerle doludur. Sebebi ise Terörle Mücadele Kanunu adlı yasa başta olmak üzere, anti demokratik ceza yasalarıdır” dedi.
Şerhte ayrıca hasta mahpusların da salgın nedeniyle risk altında olduğu belirtildi:
“2020 verilerine göre; 355 hapishanede toplam 282 bin 703 mahpus ile cezaevlerindeki doluluk oranı, Türkiye tarihinde hiç olmadığı bir seviyededir.
“Koğuşlarda kalan kişi sayısı kapasitenin oldukça üstünde seyrederken olağan hapishane koşullarında bile yetersiz beslenme, ısıtılmayan ve havalandırılmayan koğuşlar, gün ışığından faydalanamama, yeterli hekim ve sağlık personelinin bulunmaması, muayene ve sevk sürelerindeki uzunluk, hijyen ürünlerinin parayla satılması, temiz ve sıcak suya erişememe, düzenli ve etkin bir sağlık hizmetinden faydalanamama sebebiyle hastalık üreten bir konumda olan cezaevleri salgın hastalıklar bakımından son derece riskli alanlardır.”
Sivil toplumun görüşü alınmadı
Demokrasi İçin Hukukçular da yaptıkları açıklamada, “İnfaz yasa teklifinin kabul edilmesi halinde gazeteci, avukat, yazar, dernek veya siyasi parti üyesi; işkenceciden, tecavüzcüden, istismarcıdan, uyuşturucu tacirinden daha uzun süre infazla karşı karşıya kalacak” dedi.
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanyacısı Milena Buyum da “suçsuz ve hastalığa karşı savunmasız mahpusların COVID-19 tehlikesi altında bıraktığını” söyledi ve “Türkiye hükümeti doğru olanı yapmalı ve yalnızca barışçıl düşüncelerini açıkladığı için cezaevinde tutulan herkesi serbest bırakmalıdır” dedi.
Hukukçu Fikret İlkiz’in bianet’teki “İnfaz Düzenlemesi Adalet Komisyonu’nda Nasıl Yorumlandı?” başlıklı yazısında sıraladığı, komisyonda aleyhte görüşlerden bazıları şöyle:
“İnfaz sistemine ilişkin kalıcı, çok sayıdaki değişiklik olmak üzere önemli düzenlemeleri içeren Teklif, kamuoyunda yeterince tartışılmamış ve sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınmamıştır.
“Devlet, herkesin yaşam hakkını koruma ve sağlıklı bir yaşam alanı oluşturma noktasında pozitif bir yükümlülük altındadır. Salgının ölümcül olması karşısında, alınacak tedbirlerde ayrımcılık yapılmamalıdır.
“Düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamındaki ifadeleri nedeniyle çok sayıda kişi, uluslararası normlarla uyumlu olmayan bu Kanun uygulamaları nedeniyle cezaevinde bulunmaktadır. Kişilerin yaşam hakkının söz konusu olduğu, içinden geçtiğimiz olağanüstü şartlarda, Anayasa’da yer alan eşitlik ilkesine aykırı infaz rejimine ilişkin uygulamalar yapılmamalıdır.
“Teklif, kapsam dışında bıraktıkları bakımından sorunludur. Öncelikle tutukluluk bir tedbirdir; tutuklular da masumiyet karinesi altındadırlar. Bu nedenle tutukluluk hâllerine son verilmelidir.”
İtirazlar Genel Kurul’da da sürdü
Teklif, Adalet Komisyonu’nda 4 Nisan’da kabul edildi, 7 Nisan’da da Genel Kurul gündemine alındı.
HDP Genel Kurul’daki görüşmelerin ilk gününde düzenlemeyi “Eşit infaz yaşatır”, “Korona mahpus ayırmıyor”, “İnfazda eşitlik, herkes için adalet” dövizleriyle protesto etti.
Cumhuriyet Halk Partisi’nden Bülent Tezcan da, genel af ve özel af ayrımının Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) yapıldığını belirterek şunları söyledi: “Bunun özel af olduğunu herkes biliyor ancak ısrarla ‘af değil infaz düzenlemesi’ deniyor. Bize yutturmaya çalışıyorsunuz. Siyasi mahpusları affetmeyen cezaevinde koronadan ölsün, nerede ölürse ölsün diyen bir anlayış, tecavüzcü, çete kuran kim varsa bunları rahatça dışarı çıkarmanın derdinde.”
Genel Kurul’daki görüşmelerin ardından sadece 51 muhalefet milletvekilinin ret oyu verdiği yasa teklifi dün (13 Nisan) kabul edildi.
Bugün konuyla ilgili basın açıklaması yapan CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, infaz düzenlemesini Anayasa Mahkemesi'ne götüreceklerini açıkladı, “Arkadaşlarımız çalışıyor” dedi.
Yasa maddelerinde neler değiştirildi?
İnfaz düzenlemesi, Meclis’e sunulduğu haliyle kabul edildiği hali arasında bazı maddeler değiştirildi, eklemeler ve çıkarmalar yapıldı.
İfade ve basın özgürlüğünü doğrudan etkileyebilecek bir madde de komisyon görüşmelerinde çıkarıldı.
Kanun teklifi ile yürürlükte bulunan 62. maddeye şu fıkranın eklenmesi öngörülüyordu: “Uluslararası Standart Süreli Yayın Numarası (ISSN) veya Uluslararası Standart Kitap Numarası (ISBN) almayan süreli ve süresiz yayınlar ile Basın İlân Kurumu aracılığıyla resmî ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmayan gazeteler, ceza infaz kurumuna kabul edilmez. Yabancı dilde yayımlanmış gazete ve dergilerin ceza infaz kurumuna kabul edilmesinde Adalet Bakanlığı yetkilidir.”
Evrensel başta olmak üzere muhalif gazeteleri etkileyebilecek bu maddedeki düzenleme, “Uluslararası Standart Süreli Yayın Numarası (ISSN) veya Uluslararası Standart Kitap Numarası (ISBN) almayan süreli ve süresiz yayınların ceza infaz kurumlarına kabul edilmeyeceğine ilişkin hükmün metninden çıkarılması amacıyla verilen önerge” kabul edilerek metinden çıkarıldı.
İnfaz indiriminden yararlanamayacak suçlar arasında MİT Kanunu'na karşı işlenen suçlar da Genel Kurul’daki görüşmelerde teklife dahil edildi.
AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan ve AKP Milletvekilleri Oya Eronat, Recep Özel, Jülide İskenderoğlu, Ali Özkaya'nın verdiği önergeyle yapılan değişiklikte OdaTV Haber Müdürü Barış Terkoğlu, Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, muhabir Hülya Kılınç, Yeniçağ gazetesi yazarı Murat Ağırel, Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ferhat Çelik ve Yazıişleri Müdürü Aydın Keser ceza indiriminden muaf tutulmuş oldu.
Kararı bianet’e yorumlayan Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun avukatı Hüseyin Ersöz kişiye özel yasa çıkartıldığını söyledi. Uygulamaya tepki gösteren Ersöz, “Bu gazeteciler ceza indirim koşullarını sağlıyordu. Böylelikle tutuklu gazetecilerin faydalanmasının önüne geçilmiş oldu” dedi.
TIKLAYIN - "Çocuk İstismarcılarının Affedilmesi Tartışmaya Kapalı"
Çocuk istismarcılarına affın infaz düzenlenmesine son anda eklendiği iddiası dün akşam sosyal medyada büyük tepki topladı. Sabah saatlerinde ise bunun düzenlemeye eklenmediği ve bir taslak çalışması olduğu açıklandı.
Ayrıca, denetimli serbestlik için iyi halin saptanmasına yönelik değişiklikler, 1 Ocak 2021'de uygulanmaya başlayacak. Hükümlünün denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurma süresi, Kovid-19 nedeniyle 5 gün yerine, 1 Ocak 2021 tarihine kadar 25 gün olarak uygulanacak. Teklifin ilk halinde "1 Eylül 2020" olan bu tarihler, komisyona verilen önergeyle değiştirildi. (AS)