Haberin Kürtçesi için tıklayın
bianet yazarı, Gıda Mühendisi Yrd. Doç. Dr. Bülent Şık hakkında Sağlık Bakanlığı'nca yürütülen projeye ilişkin bulguları kamuoyuyla paylaştığı gerekçesiyle açılan davanın ikinci duruşması İstanbul Adliyesi 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşma salonunun ufak olması nedeniyle yargılama 14. ACM salonunda yapıldı.
Davaya konu olan araştırmada geçen illerin baro başkanları Bülent Şık'ı savunmak üzere duruşma salonunda hazır bulundu. Çok sayıda izleyici de duruşmayı takip etti.
Hakime Nursel Bedir, ilk duruşmada olduğu gibi bu duruşmada da derhal beraat taleplerini reddetti.
Bedir ayrıca, beraat talebine ilişkin aksi hüküm verilmesi durumunda Sağlık Bakanlığı'na söz konusu araştırma hakkında çıkan sonuçlarla ilgili hangi önlemlerin alındığını sorulması yönündeki talebi de dosyanın esasına bir katkı sağlamayacağı yönündeki kanaati nedeniyle reddetti.
Şık’a ve midafii avukatlara esasa ilişkin savunma yapmaları için önümzdeki celseye kadar süre verildi. Bir sonraki duruşma 26 Eylül 2019 saat 14.00’da görülecek.
Sağlık Bakanlığı müzekkereye cevap verdi
Bir önceki celsede mahkeme Sağlık Bakanlığı’na müzekkere yazılarak suça konu rapor ile ilgili olarak raporun açıklanmasının yasaklanmasına dair bir karar alınıp alınmadığı ve ilgili birimlere iletilip iletilmediğinin sorulmasına karar vermişti. Sağlık Bakanlığı yazılan müzekkereye cevap geldiği görüldü fakat Bülent Şık söz konusu cevabın üniversite ile bakanlığın arasında yapılan sözleşme olduğunu ve bu sözleşmede böyle bir madde olmadığını söyledi.
Duruşmada ilk olarak söz alan Şık’ın avukatı Can Atalay, iddianameyi hazırlayan savcının, iddianameyi yasaklanan bir bilginin açıklanması üzerine kurmadığını belirterek maddi ve manevi unsurların oluşmadığı söyledi ve derhal beraat talep etti.
Hem bilirkişi raporunun hem de Sağlık Bakanlığı’nın cevabının Şık’ın suç işlemediğine yönelik bulguları desteklediğini kaydeden Atalay, derhal beraat kararı verilmesini talep etti. Mahkeme ara kararında bu talebi reddetti.
“Korumak tedavi etmekten iyidir”
Atalay’ın ardından söz alan Bülent Şık, halk sağlığında korumanın tedavi etmekten iyi olduğunu belirtti. Kocaeli ve Ergene havzasında yaşanan kanser sorunlarını artık herkesin bildiğini belirten Şık, “Halk sağlığı açısından önem taşıyan bir sorun nedeniyle benim üzerinden bir yargılama yapılmasını doğru bulmuyorum” diye konuştu.
Şık “Bu sorunu çözmek istiyorsak bölgede yaşan insanların, sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin, kamu kurumlarının çözümün bir parçası olmasını sağlamak zorundayız” dedi.
Söz konusu sorunların çözümü için maddi kaynak ayrılmasının gerekliliğini vurgulayan Bülent Şık, 2005’te 205 milyon lira harcanarak Kurtköy’de yapılan Formula 1 pistini örnek gösterdi.
Pistin şu anda otopark olarak hizmet verdiğini aktaran Şık, “Eğer o paranın 10’da 1’ini halk sağlığına harcasaydık sorunu çözmüştük” diye konuştu.
Söz konusu rapor sonrasında Sağlık Bakanlığı’nın ne gibi önlemler aldığının araştırılmasını isteyen Şık’ın bu talebi mahkeme tarafından esasa ilişkin bir katkı sunmayacağı nedeniyle kabul görmedi.
"Devletin yapmadığını Bülent Şık yaptı"
Şık'ın ardından duruşmaya gelen çeşitli il baro başkanları söz aldı.Tekirdağ Barosu Başkanı Sedat Tekneci söz alarak, "Bülent Şık'ın çalışma yaptığı bölgede yaşıyorum. Bülent Bey'in raporu olmasa biz bunu öğrenemeyecektik. Kendisine teşekkür ediyorum. Devletin yapmadığını o yaptı" ifadelerini kullandı.
Sağlık Bakanlığı'nca yürütülen ve Türkiye’de kanser vakalarının sık görüldüğü bölgelerde bulunan kanser yapıcı kimyasalları tespit etmeyi amaçlayan projeye ilişkin bulguları, kamuoyuyla paylaşan Bülent Şık, "Yasaklanan gizli bilgileri açıklama (TCK 258)”, “yasaklanan gizli bilgileri temin etme (TCK 334)” ve “göreve ilişkin sırrı açıklama (TCK 336)” suçlamalarıyla yargılanıyor.
Bülent Şık'ın yazıları ve soruşturma süreciBülent Şık'ın yazı dizisi "Kocaeli, Antalya, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli İllerinde Çevresel Faktörlerin ve Sağlık Üzerine Etkilerinin Değerlendirilmesi Projesi"nin açıklanmayan verileri üzerineydi. Çalışma, 2011-2016 yılları arasında Sağlık Bakanlığı'na Sağlık Bakanlığı'na bağlı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından çeşitli üniversitelerden bilim insanları ve bakanlık personelinin katkıları ile yürütülmüştü. Amaç Türkiye'de kanser vakalarının en fazla görüldüğü bölgeler olan Kocaeli (Dilovası) ile Ergene Nehri Havzasında yer alan Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ illerinde çevresel ortamlarda bulunan kanserojen (kanser yapıcı) kimyasalları tespit etmekti. 22 Kasım 2016'de yayınlanan 677 sayılı KHK ile Akdeniz üniversitesindeki görevinden ihraç edilen Bülent Şık, bu projede gıda ve su ile ilgili araştırma projelerinin organizasyonu, analizlerin yapılması ve sonuç raporlarının yazımında görev almıştı. Araştırma yapılan bölgelerdeki binlerce gıda ve su örneği Bülent Şık'ın 2010 - 2015 yılları arasında teknik müdür yardımcısı olarak görev aldığı Akdeniz Üniversitesi Gıda Güvenliği ve Tarımsal Araştırmalar Merkezi'nde analiz edildi. Araştırmanın sonuçlarını anlatan Cumhuriyet Gazetesi'ndeki yazı dizisi "Türkiye'yi kanser eden ürünleri devlet gizledi, biz açıklıyoruz! İşte zehir listesi" başlığıyla 15 Nisan 2018 günü başladı dört gün sürdü. Sağlık Bakanlığı yazı dizisinin ardından “Halkta infiale neden olduğu”, “dış alımları etkilediği” gerekçeleriyle Şık hakkında suç duyurusunda bulundu. Şık'ın 5 yıldan 12 yıla kadar hapsinin istendiği İddianameyi ilk olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu hazırladı. Ancak bu iddianame mahkemeden savcılığa geri gönderildi ve üzerinde değişiklik yapılmadan terör suçları bürosunca hazırlanarak mahkemeye tekrar iletildi. 7 Şubat 2019'da görülen ilk duruşmada araştırmada geçen illerin baro başkanları Bülent Şık'ı savunmak üzere duruşma salonunda hazır bulundu. Hakime Nursel Bedir, avukatların kovuşturmanın genişletilmesi ve derhal beraat kararı verilmesi yönündeki taleplerini reddetti. Hakime Bedir, Sağlık Bakanlığı'na müzekkere yazılmasına ve bilirkişi raporu istenmesine hükmederek duruşmayı 30 Mayıs 2019 tarihine burakmıştı. |
(HA)