Aşı karşıtlığının artmasının risklerine dair Sağlık Bakanlığını göreve davet eden Türk Tabipleri Birliği (TTB), özellikle çocukluk dönemi aşılama oranlarının düşmesi, çocuklarına aşı yaptırmayan aile sayısının yükselmesi ve buna bağlı olarak artabilecek bulaşıcı hastalık riskine karşı “Aşı Candır Kampanyası”nı başlattı.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel, 5-24 Nisan tarihleri arasındaki Aşı Candır Kampanyası ile ilgili yapılan çalışmaların, bu konuda net bir tutum alması için Sağlık Bakanlığı’na aktarılacağını açıkladı.
Sağlık Bakanlığı’nın geçen hafta yaptığı açıklamaya göre, çocuğuna aşı yaptırmayı reddeden aile sayısı 2011’de 183’ken 2016’da 12 bine, 2017’de 23 bine çıktı.
"Yasal düzenleme yapılmalı, halk bilgilendirilmeli" |
Kampanyanın talepleri şöyle: * Mevzuatta aşılama konusundaki belirsizlik sona erdirilmeli; TTB’nin 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda değişiklik yapılması önerisi dikkate alınarak, bu konudaki yasal düzenlemenin ivedilikle yapılmasını sağlanmalı. TTB, kanuna şu ibarenin eklenmesini ve uyulmamasına karşın yaptırım öngörülmesini talep ediyor: “…bulaşıcı hastalıklarda, Bakanlık bünyesinde ilgili hekimlerden oluşturulan bilim kurulunun önerisi üzerine, Bakanlıkça belirlenen aşıları yaptırmak zorunludur. Bu aşıların yapılmasında kişinin kendisinin, çocuklar ya da kısıtlılar yönünden velisinin ya da vasisinin rızası aranmaz.” 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda değişiklik yapılmasına yönelik öneri için tıklayınız. * Sağlık çalışanları aşılar ve aşılama hizmetleri konusunda güncel ve bilimsel bilgiler ile donatılmalı, sürekli hizmet içi eğitimlerle desteklenmeli. * Kamuoyuna, medya ve her türlü iletişim aracı kullanılarak aşı savunuculuğu yapılmalı; halkın şüphelerine karşı bilimsel ve gerçekçi yanıtlar verilmeli, halk bilgilendirilmeli. |
“Doktorlar, aileleri aşı için ikna etmeye çalışıyor”
Kampanya ile ilgili bilgiler, İstanbul Tabip Odası’nda dün düzenlenen basın toplantısında açıklandı. Basın toplantısına Tükel ve TTB Halk Sağlığı Kolu Başkanı Prof. Dr. Nilay Etiler ile TTB Aile Hekimleri Kolu Başkanı Dr. Fethi Bozçalı katıldı.
Prof. Dr. Etiler, bugün pek çok hastalığın azalmasının sebebinin aşılama yapılması olduğunu hatırlattı. Ancak son yıllarda hekimlerin aşılama konusunda ailelerle karşı karşıya geldiğini ve onları bu konuda ikna etmeye çalıştıklarını anlatan Etiler, bu konuda Sağlık Bakanlığı’ndan destek görmediklerine dikkat çekti.
“Aşısı olan çocuklar da risk altında”
“Sağlık Bakanlığı’nı aşılama konusunda göreve davet ediyoruz” başlıklı açıklamayı okuyan Tükel, özetle şunları söyledi:
“Aşı konusunda köklü bir tarihi olan bu topraklarda, bugün aşılanmayan binlerce çocuk olmasını ve aşı karşıtlığının giderek yaygınlaşmasını kaygı içinde izliyoruz.
“Ne yazık ki günümüzde sadece aşı yaptırmayan değil aşısı olan çocukların da risk altında olduğu bir durum söz konusu. Kızamık vakalarının arttığı gözlenirken bunlar arasında aşılı çocukların da olduğu görülüyor. Diğer yandan, aşı olmayı reddeden ailelere karşı hukuki süreçlerin işletildiği durumlar da oldu.
“Toplumda giderek artan aşı karşıtlığı ve bu konuda yürütülen tartışmalar karşısında Sağlık Bakanlığı ne yazık ki suskunluğunu sürdürüyor. Aşı ve bağışıklama hizmetleri, artık Bakanlığın faaliyet raporlarında dahi yer almayan tali bir konu haline geldi. Medyaya, gerek popülist söylemler nedeniyle gerekse aşı karşıtlığı üzerinden yansıyan haberler ailelerin kafasında şüpheler oluşturduğunda, Sağlık Bakanlığı yine sessizliğini korudu.”
"Aşılama bireysel değil toplumsal bir hizmettir" |
“Aşılar güvenli ve etkin ürünlerdir” diyen TTB, aşı karşıtlarının bazı iddialarına da yanıt verdi: “Aşıya karşı çıkanların iddialarından biri, aşıların içinde bulunan maddeler nedeniyle güvenilir olmadığıdır. Oysa aşıların geliştirilme süreci, diğer ürünlere göre çok daha titiz bir çalışma ile yürütülür. “Bazı aşıların içinde bulunan cıvalı bileşik (tiyomersal), cıvanın organik formudur ve otizm yaptığına dair hiçbir bilimsel kanıt yoktur. Yakın zamanda Avustralya’da bir milyondan fazla çocuğu kapsayan bir çalışma, bu konudaki tartışmaya son noktayı koydu. “Aşıların etkisini güçlendirmek amacıyla kullanılan alüminyum çok düşük miktarda; bu maddeye gıdalar ve hava yoluyla maruz kalma ile karşılaştırıldığında ihmal edilebilir düzeydedir. “Aşılarda domuz jelatini bulunduğu iddiası ise, kolaylıkla açıklığa kavuşturulabilecek bir konudur. Sağlık Bakanlığı’nın denetim yaparak domuz jelatini içeren ürünlerin satışına izin vermediğini kamuoyuna açıklaması ve kaygı duyanları bilgilendirmesi gerekir. “Aşılama hizmetinin yaygınlaşmadığı yıllarda Türkiye’de doğan her bin bebekten 150-200’ü bir yaşını görmeden ölüyordu. Aşıyla korunabilir hastalıklar çoğunlukla yaşamı tehdit eden yani ölüm ya da sakatlıkla sonuçlanan hastalıklardır. Çocuklarınızı aşılatmadığınızda onların yaşamını riske atarsınız. Yüksek aşılama oranları toplum bağışıklığı denen bir olguyu ortaya çıkarır ki, bu da artık o hastalığın salgınlarının olmadığı, sadece az sayıda vakanın görülebildiği bir durumdur. Bu nedenle aşılama gerçekte bireysel değil toplumsal bir hizmettir. “Aşı sadece uygulandığı kişiyi korumaz; hastalık etkeninin toplumdaki dolaşımını engelleyerek toplumdaki riskli kişileri de korur. Aşılama oranının düşük düzeyde kalması, kanser tedavisi gören ya da doğuştan bağışıklık sistemi hastalığı olan çocukları risk altında bırakır. Bu nedenle aşı olmasına engel durumu olmayan çocukların aşılanması, aşı olma konusunda engelleri olan çocukları da dolaylı olarak korur. “Aşı olmayı reddetmek, bireysel özgürlük değil kamu sağlığını tehdit eden bir davranıştır.” |
(AS)