14 Mart 2011 tarihinde Ankara’da ‘tıp bayramı’ töreni o zamanki adıyla, Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde düzenlenmişti. Toplantının protokeler seyri içerisinde verilen sözlerde Dr. Bayazıt İlhan etkili ve dopdolu bir konuşma yapmıştı.
Türkiye sağlık ortamı tarihinde bilinen en katılımlı (sayı 30 bini aşmıştı) ve coşkulu mitinge ev sahipliği yapan Ankaralı sağlık örgütlerinden Ankara Tabip Odası’nın başkanıydı ve miting daha bir gün önce, 13 Mart pazar günü gerçekleşmişti.
İlhan’ın ardından gergin bir şekilde kürsüye gelen Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın konuşmasından basına yansıyan mitingte gördüğü “doktor Che’nin yolundayız” döviziyle ilgili sözleri olmuştu.
Akdağ aynı konuşmasında bir ara eline bir dergi alarak göstermiş ve bu derginin ideolojik yaklaşımını bir süre eleştirerek sözlerine devam etmişti. Ne söylediği bir yana Sağlık Bakanı olarak Recep Akdağ Toplum ve Hekim Dergisi’nin “reklamını” yapmıştı.
Sağlık Bakanı reklamlı dergi!
Doğrusu bu Toplum ve Hekim’in Sağlık Bakanı tarafından ilk kez dile getirilişi değildi. Türk Tabipleri Birliği’ni (TTB) sağlık alanındaki muhalefetin başı olarak nitelendiren Akdağ, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın (SDP) engellenmesi, yapmak istediklerinin gecikmesi, olmamasında TTB’yi odağa alıp TTB’nin bir yayın organı olarak Toplum ve Hekim’i de sıklıkla anıyordu.
Bu kimi zaman bütçe konuşması kimi zaman ise “Türkiye Sağlıkta Dönüşüm Programı Değerlendirme Raporu (2003-2011)” gibi kapsamlı, ciddi bir dönem değerlendirme raporu oluyordu.
Öyleki kitapta “Ülkemizde hekim sayısının çok düşük olmasının en önemli sorumlusu Türk Tabipleri Birliği’dir” (syf. 290) diye başlıyor ve ideolojik donanımı sağlayan unsur olarak düşündüğü dergiye, Toplum ve Hekim’e de kitapta görsel olarak yer veriyordu.** (syf 291).
Toplum ve Hekim Dergisi’nin kısa tarihi
Toplum ve Hekim dergisinin web sayfasında Tarihçe başlığında şöyle yazılı:
Bilindiği gibi, ülkemizde sık rastlanmayan durumlardan ikisi; süreklilik ve kurumsallıktır.
Toplum ve Hekim Dergisi’ni yaratanlar ve yaşatanlar, Dergi’nin yayın yaşamına başladığı 1978 yılından beri sürekliliğini ve kurumsallığını sürdürmenin gururunu yaşıyor. Toplum ve Hekim, yola çıktığı günlerdeki heyecan ve umudunu çoğaltarak taşımaya devam ediyor, devam da edecek.
Ocak 1978 tarihinde ilk sayısı ile yayın yaşamına başlayan Toplum ve Hekim’i tarihsel olarak üç dönemde inceleyebiliriz. Derginin ilk sayısından otuz üçüncü sayıya dek olan birinci dönemine örgütsel perspektifin ağırlığını koyduğunu görebiliyoruz. Otuz üçüncü sayı ile başlayan ve kırk yedinci sayıya dek süren ikinci dönemde, Dergiyi genel anlamda tıbbi-klinik perspektif şekillendirmiştir. Bu dönem aynı zamanda hakemli dergi olmanın da başlangıcıdır. Kırk yedinci sayıdan itibaren başlayan üçüncü döneme ağırlığını veren ise sosyal tıp perspektifidir.
Sayı 1, Ocak 1978 tarihini taşıyor, baskı tarihi de 14 Ocak olarak belirtilmiş. 2018 kırkıncı yaş oluyor. İlk sayıyla başlayan sürecin künyede “sahibi” Erdal ATABEK, yazı işleri müdürü de Şükrü GÜNER. Tarihçede yazıldığı gibi bu birinci döneme denk geliyor. Çıkarken yazısında “toplumla hekim arasındaki çok yönlü diyaloğu, bilimsel gerçeklerin ışığında sürdürmek amacındayız. Halk sağlığının her sorununu, ülkenin içinde bulunduğu durumu incelemelerle, araştırmalarla ortaya koymak, … beslenme, konut, ilaç gibi sorunların tüm yönleri, işçi sağlığı, ana-çocuk sağlığı, çevre sağlığı gibi çok boyutlu olgular… tüm gerçekler hekimlere, halka iletilecek… yazıların değerlendirilmesinde ölçütlerimiz, halka, topluma yararları, örgüt çalışmalarımıza yardımcı olması, meslektaşlarımıza ve topluma ileteceği mesajın önemi olacak… ele aldığımız konularda hem kendi topluluğumuzu, hem de toplumumuzu bilimsel doğrulara, yeni aşamalara, daha geniş boyutlu düşünce ve davranışlara ulaştırmalıyız ” demiş yayın kurulu.
12 Eylül 1980’le kesintiye uğrayan Dergi Haziran 1984’te TTB Genel Başkanı sıfatıyla Prof. Dr. Nusret FİŞEK imzalı Başlarken yazısıyla, devam demiş: “TTB Merkez Konseyi önümüzdeki yıllarda kademeli olarak geliştirilen bir sürekli eğitim programı uygulayarak hekimlere ve halkımıza yararlı olmak kararındadır. Çıkardığımız bu dergi bu alanda attığımız ilk adımdır. Dergimizin politikası hekimlerin, halkımıza yaptıkları hizmeti çağın teknolojik düzeyinde tutmalarına yarayacak yazıları yayınlamaktır” ifadesiyle 12 Eylül baskıcı döneminden çıkışta özveriyle sorumluluk alan ekibin adımlarını ve dergiye biçilen rolü somutlamış. Yazıyla aynı sayfada, sağ alt köşede küçük bir pencere içinde ise Yayın Kurulu imzalı, Okurlarımıza başlıklı bir “not” eklenmiş: “Dergimizin amacı hekim arkadaşlarımıza hastalık teşhis ve tedavisinde yararlı olacak kısa ve öz yazılar ile hekimliğin toplumsal yönlerini işleyen yazılar sunmaktır”.
Üçüncü dönem Ekim 1991’de sayı 47 ile başlıyor. Bu kez yazının başlığı 47. sayı ile devam ederken :
“…Türkiye’li hekimler, özellikle son yirmi yılda giderek yoğunlaşan biçimde, bilimsel ve onurlu bir hekimlik ve sağlıklı bir toplum için mücadele etmektedirler… hekimler, birçok olguyu tespit etmekte, bunların analizini yapmakta ve çözüm yöntemleri geliştirmekte… gerek birbirleri ile gerekse de toplum ile kurdukları ilişkiler çok zengin ve çeşitlilik göstermektedir. Bu ilişkileri teorikleştirme çabaları da azımsanmayacak ölçüde gelişmiştir… Toplum ve Hekim Dergisi, hekimlerin pratik ve teorik birikimlerini birbirlerine aktaracakları bir iletişim aracı olmayı hedeflemektedir”.
Her üç dönemin başlangıç yazıları elbette döneme özgü renkler, ifadeler, öncelikler taşımakta. Ancak her üçü de “bilim, bilimsel yol-yöntem” vurgusunu bir ezber ve öylesine söylenmesi gereken bir sözcük olarak değil her zaman en önde tutulması gereken ilkesel ve pratik bir zorunluluk olarak ifade etmiş. Bu önemlidir, özellikle de iktidarın bilim dışını desteklediği/övdüğü, saflarımızda ise bilimi tartışılır kılmaya yatkın ideolojik söylemlerin filizlenmeye başladığı 2018 Türkiyesinde.
Bu yazı Toplum ve Hekim Dergisinin tarihini, bugününü ve geleceğini tartışmak amacıyla kaleme alınmıyor. Akademik ve aynı zamanda örgütsel bir yayın olarak bu da derginin bir gündemidir, olmalıdır. 40 yıllık bir süreklilik her anlamda önemlidir ve incelenmeye, tartışmaya değerdir. Ancak yazının beklentisi kamuoyunu Toplum ve Hekim’in 40. yaşından haberdar etmek, bu yıl boyunca özel olarak yapılacak etkinlik, toplantı vd ne ilgi göstermeye ve özel olarak da dergiyi izleyerek ve katkıda bulunarak dayanışmaya, kolektif aklın üretimine çağırmak.
Sağlık, 2018’de her vatandaş için çok daha can acıtıcı günlük bir sorun olmaya aday. Eşitlikçi, halkçı, toplumcu donanımla kamucu bir sağlık politikasını aklın ve bilimin yol göstericiliğinde ete kemiğe büründürerek dillendirmek gerekiyor. Toplum ve Hekim bu zeminde de mütevazı rolünü, kendini de gözden geçirerek, çok daha yetkin biçimde yerine getirmek üzere 40. yılında. (EB/HK)
*Kısa süre sonra adı Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi oldu, 15 Temmuz 2015’in ardından da kapatılarak bina Sağlık Bakanlığı’na devredildi. Halen Sağlık Bakanlığı’na bağlı bir hastane olarak hizmet veriyor.
** Söylemeden geçmeyelim: Görselde yer alan ifadedeki gibi henüz beş hekimden biri fiilen işsiz değilse de Türkiye’de sağlık personeli fazlalığı, işsizlik sık sık sayıları yüzbinleri bulan atanamayan sağlıkçılarla haberlere konu olmakta, daha ötesi Sağlık Bakanlığı’nın raporlarıyla da belgelenmiş durumda. http://dosyamerkez.saglik.gov.tr/Eklenti/2912,2023saglikegitimibaski-webpdf.pdf?0&_tag1=F5D3B4615C9B33C44FD202329148FB0FA3778B85 Bir başka ifadeyle Toplum ve Hekim dergisi bilime, bilimsel yol ve yönteme bağlılığı, tutarlı, bütüncül, halktan, toplumun yararından yana sağlık yaklaşımıyla haklı çıktı!