Best Air'in dört kadın personeli genel müdür Saadettin Gezmek hakkında işyerinde cinsel taciz şikayetinde bulundu. Şikayetin şirket sahibi Bahtışen Tunca'ya yapılması, ayrıca genel müdürün işten çıkarılıp savcılığa verilmesinde öne çıkan ismin de Tunca olması işyerlerinde üst kademelerde çalışan kadınların olmasının önemine işaret ediyor.
Genellikle siyasi partiler, meclis gibi alanlarda gündeme gelen kadın kotalarını hayatın her alanında düşünmekte fayda var.
Ağustos başında medyada taciz gündeme geldiğinde bianet'in yaptığı haberlerde ve aldığı görüşlerde öne çıkan nokta tacizin bir güç gösterisi boyutunun da olduğu ve genellikle yüksek makamlardaki erkekler tarafından daha düşük makamlarda olan ve/veya yükselmeye çalışan kadınlara uygulandığıydı.
Best Air örneğiyse alıştığımız erkek patron ve kadın sekreter ya da stajyer senaryolarından daha farklı. Kadın çalışanlar ve tacizle suçlanan genel müdür Saadettin Gezmek'in yanında bir de şirket sahibi Bahtışen Tunca var.
Taciz işyeri hayatının tuzu biberi değil
Kadın çalışanların dilekçelerine göre, Gezmek'in tacizleri bir kereye mahsus değil sürekliymiş -yapılan yemek davetleri sürekli tekrarlanıyor, cevapsız çağrılar bir değil yirmi tane ve Gezmek kadınlara "kalemin çalışması için yapmaları gerekenler" konusunda ipuçları veriyor.
Dilekçelerde Gezmek ayrıca Kıbrıs Türk Hava Yolları'nda (KTHY) genel müdürken kadın çalışanların iç çamaşırı aldığında kendisine gösterdiğini, o sıcak ilişkileri özlediği belirtilmiş. Görünen o ki, işyerinde cinsel taciz suçu iş hayatının tuzu biberi.
Hiyerarşik konumun da etkisiyle...
Dilekçelerde öne çıkan bir başka noktaysa kadın çalışanlardan en az birinin fazla mesai isteği şeklinde gelen tacize karşı, "durumu Bahtışen Hanım'a sorayım" demesi ve ofise erken gitmesi gerektiğinde de Bahtışen Hanım'la birlikte gitmesi.
Tunca da, şirket içi hiyerarşilerin cinsel taciz söz konusu olduğunda ne kadar etkili olduğunun farkında ve savcılığa verdiği şikayet dilekçesinde Gezmek için "hiyerarşik konumunun da etkisiyle çalışanlara yönelik sarkıntılık, laf atma ve cinsel taciz eylemlerinde bulunmuştur" diyor.
Kadın kotaları neden önemli?
Best Air davası savcılığa daha yeni yansıdı; Tunca cinsel tacizin cezasını yargıda bulması gereken bir suç olduğunu savunurken Gezmek de Tunca'nın kendini hâlâ Amerika'da zannettiğini ve işten çıkarılmasının nedeninin genel müdürlükten doğan haklarının ve hisselerinin gasp edilmesi olduğunu iddia ediyor.
Ancak şimdiye kadar ortaya çıkan dilekçe ve anlatımlardan, işyerlerinde iktidarın sadece erkeklerin elinde olmamasının ne kadar farklı sonuçlar doğurabileceği görülüyor.
Eğer şirket sahibi Bahtışen Tunca'nın yerine bir erkek olsaydı, -kendisi taciz konularına duyarlı olsa bile- çalışanlar onun duyarlılığından şüphe edip şikayetlerini saklayabilirlerdi.
Vaktiniz olur da Hürriyet'in İnternet sitesine girip habere yapılan yorumları okursanız, erkek okuyucuların ağırlıklı olarak taciz iddialarının komplo olduğuna inandığını görürsünüz.
Böyle bir dengede kadınların şikayetlerinin ciddiye alınmayacağını, hatta taciz şikayetleri yüzünden suçlanacaklarını düşünmek çok da saçma değil.
İşyeri de dahil olmak üzere cinsiyet ayrımcılığı, taciz gibi konuların çözümü tabii ki kadın yöneticilere de yer verilmesi basitliğinde değil. Kaldı ki, yöneticiliğe getirilen kadınların da kadın haklarını savunmaya hazır ve istekli olması gerekiyor.
Ancak gene de cevapsız çağrıları, gösterilen iç çamaşırları ve kalem çalıştırma tüyolarını iş hayatının tuzu biberi olarak görmeyen üst düzeyli kadın çalışanların sayısının artırılmasında sonsuz yarar var. (EK/TK)
Açıklama: Sadettin Gezmek vekili Av. Saniye Keskin tarafından gönderilen Mahkeme kararlarından, Sadettin Gezmek hakkında yapılan "cinsel tacizde bulunma" suçlamasına ilişkin Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/48687 sayılı kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, bu karara yapılan itirazın da Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 200/748 değişik iş sayılı kararı ile red edildiği görülmektedir.
Bu şikayette bulunan kişiler hakkında da "iftira" suç isnadı ile dava açılmış, Bakırköy 13 Asliye Ceza Mahkemesini'nin 2007/761 E sayılı dosyası ile cezalandırılmalarına karar verilmiş, sonrasında da Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 231/5 maddesi uygulanarak, "hükmün açıklanması geri bırakıl"mıştır.