Türkiye’de işlenen gazeteci cinayetlerine ilişkin yargılamalar, Türkiye yetkilileri adalete sırt çevirdiğinde nasıl bir çıkmaza girdiğini apaçık gözler önüne seriyor. Diplomatik ilişkilerde “normalleşme” için uğraşan Türkiye, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Bin Salman’ı, iki yıldır Cemal Kaşıkçı cinayetinin emrini veren kişi olarak uluslararası planda teşhir ettikten sonra şimdi İstanbul’daki dava dosyasını Riyad’a gönderiyor. Benzer şekilde, bir dönem “Kürt Açılımı” için iktidarın zamanaşımından kurtardığı gazeteci Musa Anter cinayeti davası, ipler politik olarak kopunca, yine zamanaşımıyla yüzyüze. Mahkeme kararını Eylül’e kadar açıklamazsa dosya 30 yılını dolduracağı için işlemden kaldırılacak.
Ocak, Şubat , Mart 2022 döneminde dört gazeteci tutuklandı: Libya MİT dosyasını haberleştiren üç gazeteci geçmişte cezaevinde kaldıkları süreler dikkate alınarak adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Gazeteci Sedef Kabaş ise, Tele1'deki sözlerle “Cumhurbaşkanına hakaret” ettiği iddiasıyla mahkum edildikten sonra İstanbul Bakırköy Kadın Cezaevi’nden 49 gün sonra tahliye olabildi. ByLock kullandığı ve suç içerir tweetler paylaştığı gerekçesiyle “FETÖ üyeliği”nden 7 yıl 6 ay hapse mahkum edilen kapatılan Zaman gazetesi muhabiri Ayşenur Parıldak da bu dönemde tahliye edildi.
Aynı dönemde en az altı gazeteci gözaltına alındı. Diyarbakır Newroz’u öncesi polis, “Newroz günü olay çıkaracakları” isimsiz ihbarına dayanarak Ertuş Bozkurt ve Mikail Barut’u üç gün gözaltında tuttu. BirGün'den gazeteci Can Uğur da, 2015 yılına ait bir dosya nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'nda gözaltı yaşadı.
Ocak, Şubat, Mart döneminde, en az altı gazeteci ve bir yayın kuruluşu saldırıya uğrarken, bir gazeteci de silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi: Ses Kocaeli Gazetesi sahibi Güngör Arslan, ihale yolsuzluk iddialarını gündeme getirmesinden sonra ofisinde kurşunların hedefi oldu. Cinayetle ilgili 1 Mart’a kadar zanlı Ramazan Özkan dahil 10 kişi tutuklandı. Bu, Türkiye’de son iki yılda işlenen ikinci gazeteci cinayeti oldu.
2023 seçimlerine yaklaştığımız bu dönemde yaşanan saldırılar, 2019 Yerel Seçimler sonrası özellikle “Cumhur İttifakı”nı eleştiren ulusal ve yerel medyadan gazetecilerin karşılaştığı şiddet sarmalını andırıyor. Konya’da gazeteci Umut Yaygır ve Özcan Saraç, içinde Ereğli Ülkü Ocakları Başkanının da yer aldığı 10 -15 kişilik bir grubun saldırısına uğradı. Ereğli Devlet Hastanesi'ne kaldırılan gazeteciler, saldırıyla ilgili MHP'li Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin Oprukçu'nu suçladı.
Venedik Komisyonu'nun “Cumhurbaşkanına hakaret” maddesinin yürürlükten kaldırılmasına dair tavsiyesi ve AİHM’in Ekim 2021’de verdiği Vedat Şorli kararına rağmen Türkiye, gazeteci Sedef Kabaş’ı aynı suçlamayla 49 gün tutuklu bıraktı ve 2 yıl 4 ay hapisle cezalandırdı.
BİA MEDYA GÖZLEM/OCAK-ŞUBAT-MART 2022 TIKLAYIN- Gazeteciyi tek sesliliğe mahkum etmek mi? Öyle kolay değil! TIKLAYIN- Düzenlemeler, tepkiler, dayanışma, işsizlik |
Cemal Kaşıkçı cinayeti
Kaşıkçı dosyası “katil” Arabistan yolunda: İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi Savcısı, Suudi Arabistan’dan 13 Mart’ta gelen talep üzerine, 2 Ekim 2018’de Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın dosyasının bizzat cinayet timinin gönderildiği Arabistan’a nakledilmesini istedi. Savcı talebi, uluslararası yargı işbirliğini öngören düzenlemeye dayandırdı. 26 Suudi görevliyi ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılamaya yedinci duruşmayla sürdüren mahkeme, dosyanın nakli konusunda Adalet Bakanlığı’nın görüşünü talep etti. Bakanlık görüşü, 7 Nisan’daki duruşma için beklenirken Adalet Bakanı Bekir Bozdağ duruşmadan önce “Olumlu yanıt vereceğiz” açıklaması yaptı. Ayrıca Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun A Haber’e yaptığı “Şu anda ilişkilerin normalleşmesi konusunda da önemli adımlar var… Bu yargı işbirliği daha iyi bir noktaya geldi” şeklindeki açıklamalar 31 Mart’ta kamuoyuna yansıdı. Mahkeme, kırmızı bülten gereği sanıkların yakalanması için Interpol’den, “mükerrer cezalandırmanın önüne geçilmesi” için Suudi Arabistan'daki sanıklarla ilgili bir dava ve soruşturma olup olmadığını sorduğu Adalet Bakanlığı Uluslararası İlişkiler Başkanlığı’ndan yanıt bekliyor. RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu’nun da izlediği davanın bir sonraki duruşması 7 Nisan’da (31 Mart).
Hrant Dink cinayeti
Dink cinayeti hükümlüsü İskender yakalandı: Emniyet Genel Müdürlüğü, 19 Ocak 2007’de gazeteci ve barış aktivisti Hrant Dink’in İstanbul Şişli’de öldürülmesiyle ilgili davanın hükümlülerinden Ahmet İskender'in Kırgızistan'da yakalanıp Türkiye'ye getirildiğini açıkladı. Açıklamada, “Hrant Dink suikastında kullanılan silahı sakladığı, faile cinayet için borç para verdiği, cep telefonunu cinayet için iletişim aracı olarak kullandırdığı tespit edilen Ahmet İskender, Kırgızistan'da yakalanarak Türkiye'ye getirilmiş ve tutuklanmıştır” denildi. İskender’in Emniyet Terörle Mücadele Daire Başkanlığı ve İnterpol-Europol Daire Başkanlığı'nın çalışmalarıyla Bişkek’te saklandığının tespit edilmesinden sonra yakalandığı da belirtildi. İskender, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen cinayet davasında 17 Ocak 2012’de “tasarlayarak öldürmeye yardım” suçundan 12 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmıştı (28 Mart).
Musa Anter cinayeti
Anter Davası’nda zamanaşımına altı ay kaldı: Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteci Musa Anter’in 20 Eylül 1992’de öldürülmesi ve 90’larda JİTEM’in işlediği cinayetlerle ilgili 18 sanıklı davada, ne “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ı bulabildi ne de İsveç’te bulunan PKK itirafçısı ve eski MİT elemanı Abdulkadir Aygan’ın (Aziz Turan) yedi yıldır ifadesini alabildi. Anter’in avukatları, Musa Anter dosyasında 30 yıllık azami dava süresinin dolmasına yani zamanaşımına aylar kaldığı konusunda mahkemeyi bir kez daha uyardı. Yurtdışında yaşayan Aygan’ın ifadesinin onca yıldır alınamaması konusunda Adalet Bakanlığı bir kez daha eleştirildi. Davada, Anter cinayetine dair dosyanın bir dönemin karanlık cinayetlerine konu olan ve JİTEM dosyası olarak anılan dosya ile Ayten Öztürk’ün öldürülmesine dair dava dosyalarından ayrılması ve karara çıkarılması istendi. Duruşmayı HDP milletvekilleri Mahmut Toğrul, Muazzez Orhan, İnsan Hakları Derneği’nden (İHD) Fatin Kanat, Sevil Turgut, Nuray Çevirmen, gazeteci Hüseyin Aykol ve Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu da izledi. İHD’nin ve Van Barosu’nun katılma taleplerini “doğrudan zarar görülmediği” gerekçesiyle reddeden mahkeme heyeti, ara kararında, Aygan hakkında Adalet Bakanlığı’na yazılan müzekkereye cevap beklenmesine, tutuklama kararı bulunan sanıklar Abdulkadir Aygan, Mahmut Yıldırım, Muhsin Gül, Mehmet Zahir Karadeniz ve Fethi Çetin'in yakalama kararlarının beklenmesine karar verdi. Yargılama 20 Haziran’a kaldı (23 Mart).
Tutuklamalar
Ocak - Şubat - Mart 2022 döneminde dört gazeteci tutuklandı. Libya MİT dosyasını haberleştirdikleri için tutuklanan üç gazeteci geçmişte cezaevinde kaldıkları süreler dikkate alınarak adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Gazeteci Sedef Kabaş ise, Tele1'deki sözlerle “Cumhurbaşkanına hakaret” ettiği iddiasıyla tutuklandıktan sonra İstanbul Bakırköy Kadın Cezaevi’nden 49 gün sonra tahliye edildi. ByLock kullandığı ve suç içerir tweetler paylaştığı gerekçesiyle “FETÖ üyeliği”nden 7 yıl 6 ay hapse mahkum edilen kapatılan Zaman gazetesi muhabiri Ayşenur Parıldak da bu dönemde tahliye edildi.
Üç gazeteci tutuklanıp aynı gün tahliye edildi: Libya'da yaşamını yitiren MİT mensubuna dair haber gerekçe gösterilerek haklarında verilen hapis cezasının onanmasının ardından 15 Şubat'ta yeniden cezaevine giren gazeteciler Hülya Kılınç, Barış Pehlivan ve Murat Ağırel serbest bırakıldı. İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi Barış Pehlivan ile Hülya Kılınç'ı "istihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek" iddiasıyla 3 yıl 9'ar ay, Ağırel'i de 4 yıl 8 ay 7 gün hapse mahkum etmişti (15 Şubat). |
Kabaş TCK 299’dan tutuklandı: Tele1'de katıldığı programda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ağır bir dille eleştiren, bu nedenle sosyal medyada hedef gösterilen gazeteci Sedef Kabaş, “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten önce saat 02.00'de gözaltına alındı, ardından tutuklama istemiyle sevk edildiği Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğince saat 19.00 sularında tutuklandı. Gazetecinin tutuklanmasına avukatı Uğur Poyraz’ın yaptığı itiraz 26 Ocak’ta reddedildi. Kabaş’ı hedef gösterenler arasında AKP Sözcüsü Ömer Çelik, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da vardı. Yargı, AİHM’in Vedat Şorli dosyasında Türkiye’yi mahkum etmesine rağmen, TCK’nın 299. Maddesinden Kabaş’ı tutuklanmaktan geri durmadı. Çok sayıda gazeteci, siyasetçi ve yurttaş destek mesajları yayımladı, #Sedefkabasyalnızdeğildir etiketi kısa sürede Twitter gündeminin ilk sırasına yükseldi (22 Ocak).
Tahliyeler
Parıldak’a tahliye: Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “FETÖ üyeliği” iddiasıyla 21 Kasım 2017’de 7 yıl 6 ay hapse mahkum ettiği kapatılan Zaman gazetesi muhabiri Ayşenur Parıldak, ByLock kullandığı ve suç içerir tweetler paylaştığı gerekçesiyle verilen cezasının infazını tamamlaması üzerine tahliye edildi. Ağustos 2016’dan beri tutuklu bulunan Parıldak, Mart 2021'de denetimli serbestlik hakkı kazanmış ancak avukatının bu yöndeki başvuruları reddedilmişti (18 Mart).
Kabaş’a ceza ve tahliye: İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesi, Tele1'de katıldığı programdaki sözleri nedeniyle 22 Ocak'ta tutuklanan ve 49 gün İstanbul Bakırköy Kadın Cezaevi’nde tutulan gazeteci Sedef Kabaş’ı “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla 2 yıl 4 ay hapse mahkum ettikten sonra tahliye ettirdi (11 Mart).
Gözaltılar
Ocak, Şubat ve Mart aylarında en az altı gazeteci gözaltına alındı. Diyarbakır Newroz’u öncesi polis, “Newroz günü olay çıkacakları” şeklinde isimsiz bir ihbara itibar ederek Ertuş Bozkurt ve Mikail Barut’u üç gün gözaltında tuttu. BirGün'den gazeteci Can Uğur da, 2015 yılına ait bir dosya nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'nda gözaltı yaşadı.
Geçen yılın aynı döneminde, yedi gazeteci gözaltına alınmıştı. Biri yazmış olduğu kitapta “terör örgütü propagandası yapıldığı” iddiasıyla, biri Twitter'da paylaştığı bir karikatür nedeniyle açılmış olan bir soruşturmayla ilgili, üçü Boğaziçi öğrencilerine destek amacıyla yapılan yürüyüşü ve ikisi de Gülistan Doku için yapılan eylemi takip ederken gözaltı yaşamıştı.
Orman’a gözaltı: İstanbul Ataşehir’deki evinden gözaltına alınan gazeteci Emre Orman, “gizlilik” kararı konan bir dosya kapsamında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde üç gün tutulduktan sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Avukatı Kerem Karakurt, Orman'ın “Twitter paylaşımları ve iki tanığın vermiş oldukları ifadeler” üzerinden “örgüt üyeliği” ile suçlandığını duyurdu (31 Mart).
Bozkurt ve Barut’a gözaltı: Diyarbakır’da isimsiz ihbarlar gerekçe gösterilerek 20 Mart’ta gözaltına alınıp İl Emniyet Müdürlüğü’nde üç gün süreyle tutulan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Ertuş Bozkurt ve Azadiya Zelat gazetesi eski sorumlu müdürü Mikail Barut, ifadelerinin ardından serbest bırakıldı. Polise, “Newroz günü olay çıkacakları” şeklinde isimsiz ihbarlar geldiği ileri sürüldü (22 Mart).
Tunç’a gözaltı: Gazeteci Hayri Tunç, 20 Mart’ta İstanbul Yenikapı’daki Newroz kutlaması sırasında gözaltına alındı. Gözaltına alındıktan sonra Çağlayan Adliyesi’nde hakim karşısına çıkan Tunç, serbest bırakıldı (21 Mart).
Durgut’a gözaltı: Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında 14 Şubat'ta evine yapılan polis baskınıyla gözaltına alınan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Zeynep Durgut, Cizre Terörle Mücadele Şubesi’nde dört gün tutulduktan sonra çıkarıldığı Şırnak Adliyesi’nde adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Dosyasında "gizlilik" kararı bulunan Durgut'a, sosyal medyadaki haber paylaşımları ve "gizli tanık" ifadeleri soruldu. Ancak Durgut’a dair soruşturmanın gazetecilik faaliyetleri kapsamında olup olmadığı bilinmiyor (14-18 Şubat)
Uğur’a “Erdoğan” gözaltısı: BirGün'de çalışan gazeteci Can Uğur, “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasına ilişkin 2015 yılına ait bir dosya nedeniyle İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'nda gözaltına alındı. Uğur, sosyal medya hesabından gözaltı haberini, “İstanbul'a gelelim dedik. Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla gözaltına alındım. Teşekkürler” ifadeleriyle duyurdu. Uğur, havalimanı polis merkezinden karakola götürüldükten sonra serbest bırakıldı (18 Ocak).
Saldırı, tehdit, engelleme
Ocak-Mart döneminde, en az altı gazeteci ve bir yayın kuruluşu saldırıya uğrarken, bir gazeteci de silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi: Ses Kocaeli Gazetesi sahibi Güngör Arslan, ihale yolsuzluk iddialarını gündeme getirmesinden sonra ofisinde öldürüldü. Cinayetle ilgili 1 Mart’a kadar zanlı Ramazan Özkan dahil 10 kişi tutuklandı. Bu, Türkiye’de son iki yılda işlenen ikinci gazeteci cinayeti oldu.
2023 seçimlerine yaklaştığımız bu dönemde yaşanan kimi saldırılar, 2019 Yerel Seçimler sonrası özellikle “Cumhur İttifakı”nı eleştiren ulusal ve yerel medyadan gazetecilerin karşılaştığı şiddet sarmalını andırıyor. Konya’da gazeteci Umut Yaygır ve Özcan Saraç, Ereğli Ülkü Ocakları Başkanı'nın da yer aldığı 10 -15 kişilik bir grubun saldırısına uğradı. Ereğli Devlet Hastanesi'ne kaldırılan gazeteciler, saldırıyla ilgili MHP'li Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin Oprukçu'yu suçladı.
Bu dönemde en az altı gazeteci ve bir yayın kuruluşu da tehdit edildi: Diken haber sitesi muhabiri Altan Sancar’ı, Newroz’u takip etmek için gittiği Diyarbakır’da üç kişi yolunu araçla keserek tehdit etti.
Geçen yılın aynı döneminde İstanbul, Bursa, Aydın, Aksaray ve Rize’de medya temsilcilerine karşı 13 fiziki saldırı yaşanmıştı. Birinde radyocu Hazım Özsu, yorumlarını beğenmediğini ifade eden bir dinleyicisi tarafından öldürülmüştü.
Konya’da Yaygır ve Saraç’a saldırı: Konya Ereğli’de yerel bir internet sitesinin sahibi gazeteci Umut Yaygır ve Özcan Saraç, ilçe merkezinde bulunan bir lokantada yemek yedikleri esnada Ereğli Ülkü Ocakları Başkanı'nın da yer aldığı ifade edilen 10 -15 kişilik bir grubun saldırısına uğradı. Darp edilen gazeteciler, Ereğli Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Gazeteciler, saldırıyla ilgili MHP'li Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin Oprukçu'yu suçladı. Yaygır, “Saldırının failleri belli. Bu noktada emniyet müdürlüğü ekiplerimiz gerekli tahkikatı başlattı. Burada bulunmamızın nedeni, Ereğli halkının menfaatlerinin korunması adına yapmış olduğumuz haberler” açıklaması yaptı (29 Mart).
Demir ve Bayraktar’a sokakta “röportaj” saldırısı: Cumhuriyet gazetesi muhabiri Sinem Nazlı Demir ve kameramanı İsmail Bayraktar, İstanbul Şirinevler’de sokak röportajı yaptıkları sırada bir grubun sözlü ve fiziki saldırısına uğradı. Bur grup, yurttaşlara “Geçinebiliyor musunuz?” sorusunu yönelten gazetecileri, “Milleti galeyana getiriyorsunuz” diyerek hedef aldı (24 Mart).
Sancar’a Diyarbakır’da silahlı tehdit: Diken haber sitesi muhabiri ve gazeteci Altan Sancar, Newroz kutlamalarını takip etmek için gittiği Diyarbakır’da yolunu araçla kesen silahlı üç kişi tarafından tehdit edildi. Sancar, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Ailemi ziyaret etmek, Newroz kutlamalarını takip etmek ve söyleşiler yapmak üzere geldiğim Diyarbakır'da kim olduklarını anlamadığım silahlı üç kişi tarafından aracımla seyir halinde iken durdurularak kısa süreli tehdide maruz bırakıldım… Soran herkese dönemiyorum, iyiyim ve sağlığımda herhangi bir problem yok” dedi. Sancar, suç duyurusunda bulunacağını duyurdu (23 Mart).
Mersin’de Boğan’a saldırı: Mersin'de Birebir Haber ve Mersin Kara Haber imtiyaz sahibi Zeynel Boğan, Akdeniz ilçesindeki Mersin Adliyesi civarında bulunan ofisine giderken kimliği belirsiz dört kişinin saldırısına uğradı. Birebir Haber, saldırıyı “Saldırganlardan biri çakmak isteme bahanesiyle yaklaştı ve sonrasında saldırdı. O esnada diğer saldırganın da elindeki bıçağın kabzasıyla yüzüne doğru saldırısı sonucu gazeteci Zeynel Boğan, burnuna darbe aldı” şeklinde aktardı. Muşta darbeleriyle burnu kırılan ve vücudunun çeşitli yerlerinden yara alan Boğan, hastaneye kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı (13 Mart).
8 Mart eyleminde Pınar’a gazlı saldırı: 2013’ten beri 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü'yle ilgili kısa haber videoları hazırlayan serbest gazeteci Fatih Pınar, Taksim İlk Yardım Hastanesi önünde polisin kısa mesafeden sıktığı biber gazına maruz kaldı. Pınar, “Daha önce de çok yoğun bir şekilde biber gazının içinde kaldım. Ama dün geceki inanılmaz bir acıydı. Acıdan ziyade kör oldum duygusunu yaşadım. İki gözüm birden kapandı. Hiçbir şey görmedim. Oradaki kadınlardan biri fark etti. Elimden tutup kenara çekti. Önce su döktüm ama asla acısı geçmedi. Sonra genç bir kadın önceden hazırladığı Talcid suyunu gözüme döktü. Ama o acıdan sağlıklı bir şey yapamıyordum” dedi. Pınar “Tamam, o biber gazının acısı geçti, ama ruhen beni çok etkiledi. Ben bugüne kadar binlerce polis şiddetine uğramiş insanın görselini paylaştım. İlk defa kendi görselimi paylaştım” diye ekledi (8 Mart).
Kocaeli'de Arslan öldürüldü: Kocaeli'de çıkan Ses Kocaeli Gazetesi sahibi Güngör Arslan, Cedit Mahallesi'ndeki ofisine gelen kişinin silahlı saldırısı sonucu ağır yaralandı. Ağır yaralı olarak Kocaeli Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Arslan, hastanede yaşamını yitirdi. Polis ekipleri, olay yerinden kaçan şüpheliyi yakaladı. Gazetecinin ölümünü, kamuoyuna CHP Kocaeli İl Başkanı Özgür Harun Yıldızlı duyurdu. Kocaeli Valiliği, "Olayı gerçekleştirdiği anlaşılan Ramazan Özkan isimli şahıs suç aleti tabanca ile birlikte emniyet birimlerimizce yakalanarak gözaltına alınmış olup, bu menfur saldırının aydınlatılması için çok yönlü soruşturma başlatılmıştır" açıklamasında bulundu. Soruşturma kapsamında 1 Mart'a kadar zanlı Ramazan Özkan dahil 10 kişi tutuklandı. Tutuklananlar arasında yer alan, olayı azmettiricisi olmakla suçlanan Burhan Polat, ifadesinde geçen yaz kız arkadaşı Tuğba U.'nun köpeğinin kaybolduğunu, bundan dolayı Güngör Arslan'ın yanına giderek köpeğinin kaybolmasıyla ilgili haber yapmasını istediğini, Arslan'ın Tuğba U.'ya çiçek ve şarap gönderdiğini belirterek "Bunları bana Tuğba U. anlatmadı, yakın çevremden duydum" dedi. Avukat Ersin Kurt'un cipini kullandığını, Güngör Arslan'ın avukatla ilgili yaptığı haberin altına yapılan yorumu kendi üzerine aldığını söyleyen Burhan Polat, "Ayrıca Güngör Arslan, avukat Ersin Kurt ve onun kullandığı beyaz renkli ciple ilgili haber yapmış. Fakat bu haberin içeriğini bilmiyorum. Bu haberin altına da birileri, bu aracı kullanan kişiler torbacı, hapçı gibi yorumlar yapmış, ben de Ersin Kurt'un aracıyla haberin yapıldığı dönemlerde çok dolaştığım için yapılan bu yorumları üzerime aldım. Bu haber ve yorumlarla ilgili Ersin Kurt'un zarar görmemesi için hiçbir şekilde Güngör Arslan ile irtibata geçmedim" diye konuştu (18 Şubat – 1 Mart). |
Mersin’de gazeteye saldırı, hakaret ve tehdit: Mersin'de 35 yıllık Haberci Gazetesi, CHP’li Büyükşehir Belediyesi’nin Entegre Atık İhalesinde yolsuzluk yapıldığı iddiasına haber olarak yer verdikten sonra CHP Gençlik Kolları üyelerinin de yer aldığı 50 kişilik grubun yumurtalı ve boyalı saldırısına uğradı. Gazete binasının ve çalışanların üzerine yağlı boya, yumurta ile kalem atan grup, “yalan haber yapmayın artık”, “bu daha başlangıç” gibi tehdit içeren sözler sarf ettikten sonra olay yerinden ayrıldı. Genel Yayın Yönetmeni Yüksel Ekici, “Bir saldırıya uğradık. Hiç de hoş olamayan, demokrasiye yakışmayan ve özellikle partilerine yakıştırmadığım gençlerin yapması üzücü. Onları yönlendirenleri şiddetle kınıyorum” dedi (15 Şubat).
Vekilden gazeteci Arı’ya tehdit: BirGün gazetesi muhabiri İsmail Arı, bir haberle ilgili görüşüne başvurmak için aradığı AKP Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Akay tarafından tehdit edildi. Arı, Twitter paylaşımında AKP’li vekili yeğeni ve aynı zamanda avukatı olan Şerafettin Akay’ın satışı yasak uzun namlulu bir silahla ateş ederken kaydedilmiş bir videosuna ilişkin aradığını ifade etti. Videoyu paylaşan gazeteci olayı şöyle aktardı: “Akay, ‘Sana ulaşırsam seni perişan ederim’ diye beni açıkça tehdit etti. Milletvekili Akay’a, ‘Beni tehdit ediyorsunuz’ dememe rağmen sözlerini küfür ve hakaretlerle sürdürdü. Ayrıca Akay’ın bu ilk vukuatı da değil. Daha önce de oğlunun memura rüşvet verdiği ortaya çıkmıştı” (10 Şubat).
Hoş’a tehdit ve takip: Gazeteci Mustafa Hoş, troller tarafından takip edildiğini ve telefonla aranarak uzun bir süre tehdit edildiğini belirtti. Hoş, “Oturduğum ev adresim söyleniyor. Çocuğumla parka gittiğim anları bile söylediler” dedi. KRT TV'de katıldığı Olağan İşler programında trollerce takip edildiğini açıklayan Hoş, “Oturduğum ev adresini söylüyorlar. Şu saatte şuradan çıktın diyorlar. Evet, ben o saatlerde oradan çıkmışım. Çocuğumla parka gittiğim anları bile söylüyorlar. Bu organizasyon öyle hafife alınacak bir şey değil” diye konuştu (3 Şubat).
Artı TV’ye tehdit: Gazeteci Aris Nalcı, Artı TV’de hazırlayıp sunduğu Gamurç/Köprü programında “Levon Ekmekçiyan'ın yargılanma ve idam sürecinde Ermeni toplumunun ruh halini” işleyeceği programını, gelen ciddi tehditler nedeniyle iptal etmek zorunda kaldı. Nalcı, “Bu hafta Gamurç / Köprü programımda Levon Ekmekçiyan'ın yargılanma ve idam sürecinde Ermeni toplumunun ruh halini işleyecektik. Programın duyurusu sonrasında birçok ciddi tehdit geldi. Çalışma arkadaşlarımızın güvenliğine saygı duyuyorum” dedi (28 Ocak).
Elazığ’da Akgün’e ölümle tehdit: Elazığ'da, tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara'nın ailesinin zoruyla kaldığı cemaat yurdundaki baskılar ve gelecek kaygısı nedeniyle yaşamına son vermesini “Cemaat baskısına dayanamadı” başlığıyla haberleştiren Günışığı Gazetesi yazı işleri müdürü Faik Akgün, görevden alındı, haber siteden kaldırıldı. Akgün, “Cemaatçiler tarafından telefonla yoğun bir tehdide ve hakarete maruz kaldım. Haberi yayından kaldırmamı söylediler, kaldırmayacağımı söyleyince dinsiz olmakla, kafirlere hizmet etmekle itham edip hakaret ettiler. Bunlar da olmayınca arkasından öldürmekle, katletmekle, kafamızı kesmekle tehdit edip korkutmaya çalışıyorlar” şeklinde konuştu (13 Ocak).
Koruculardan Candemir’e ölüm tehdidi: Köy korucularının çocuklara yönelik cinsel saldırı iddialarını gündeme getiren gazeteci Oktay Candemir, sosyal medya üzerinden ilgili çevrelerden ölüm tehditleri aldığını duyurdu. Candemir, İHD Van Şubesi’ne başvuruda bulundu ve tehditlerle ilgili hukuki sürecin başlatıldığını açıkladı (12 Ocak).
Hak arama ve cezasızlık
Son dönemde özellikle yargı kararları, haber ve görüşleri nedeniyle medya temsilcilerini sokakta hedef alanları cesaretlendirecek nitelikte: Gazeteci Levent Gültekin’e İstanbul Bakırköy’de Halk TV stüdyosu önünde saldıran gruptan iki kişiye “kasten yaralama”dan verilen ceza, “sosyal ilişkileri ve gelecekleri üzerindeki olası etkileri” dikkate alınınca ertelendi. Benzer şekilde 10 Mayıs 2019 gecesi Ankara’da bir grubun ağır saldırısına uğrayan Yeniçağ Gazetesi köşe yazarı Yavuz Selim Demirağ, sanıkları yargılatacak mahkeme bulamıyor. Son olarak Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi ile Ankara 54. Asliye Ceza Mahkemesi topu birbirlerine attı.
Baro başkanlarının Çoklu Baro Yasası’na yönelik protestolarını izlerken darpla gözaltına alınan ve şikayeti takipsizlikle sonuçlanan gazeteci Sibel Hürtaş, “polise direnmek” suçlamasıyla yargılanıyor. Kasım 2015’teki YÖK protestolarını izlerken ters kelepçeli gözaltı girişimi yaşayan ve eylemi haberleştiremeyen bianet sitesi eski muhabiri Beyza Kural, Anayasa Mahkemesi’nde haklı çıktıktan sonra üç polisin yargılamasına devam ediliyor.
Musa Anter’in 1992’de öldürülmesiyle ilgili dava, Eylül’e kadar karara bağlanmaması durumunda zamanaşımına uğrayacak. Yine 90’lı yıllarda Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy ve Ahmet Taner Kışlalı'nın öldürülmesi dahil bir dizi gazeteci ve aydın cinayetlerini kapsayan Umut Davası vicdanları yaralamaya devam ediyor. Cinayetlerin ardındaki iradenin ortaya konulmadığı, bombacının bulunmadığı dosyada mahkeme, yıllardır üç sanığı yargılıyor.
Bu dönemde mesleğe güzel haber, 81 yaşında (24 Mart 2022) aramızdan ayrılan 53 yıllık gazeteci Aydın Engin’den geldi. Ankara İdare Mahkemesi, “sürekli basın kartı” için gazeteciyi oyalayan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nı haksız buldu, kararı Engin hastanede yattığı sıralarda avukatı Tora Pekin’e tebliğ etti. Kararda, “18 Ocak 2019’dan itibaren hiçbir işlem tesis etmediği anlaşıldığından İletişim Başkanlığı’nın anılan iddiasına itibar edilmemiştir” deniyordu. Ben bir kazanım da, Evrensel gazetesi Ankara Temsilcisi Birkan Bulut’un yine CİB’e karşı açtığı davadan çıktı.
Aydın Engin kazandı ve gitti: Ankara 18. İdare Mahkemesi, 2018'deki yönetmelik değişikliği sonrası 2001'den beri sahip olduğu 'sürekli basın kartı' hiçbir gerekçe gösterilmeden yenilenmeyen 53 yıllık gazeteci Aydın Engin'i, 81 yaşında yaşamını yitirdiği günlerde haklı buldu. Gazetecinin Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'na karşı açtığı dava, İdare Mahkemesi'nce 27 Ocak'ta hükme bağlanırken, karar Engin hastanedeyken avukatı Tora Pekin'e tebliğ edildi. Danıştay 10. Dairesi'nin 21 Ekim 2021'de Basın Kartı yönetmeliğinde iptal ettiği hükümleri hatırlatan mahkeme kararında "Bu halde davalı idarenin zımni red işleminin hukuki dayanağı bulunmadığı açıktır" dedi. Kararda, "Başka bir anlatımla 18 Ocak 2019'dan itibaren hiçbir işlem tesis etmediği anlaşıldığından İletişim Başkanlığı'nın anılan iddiasına itibar edilmemiştir" da denildi (25 Mart). |
Gültekin’e saldıranlara hapis yok: Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Levent Gültekin’in 8 Mart 2021 akşamı Bakırköy’deki Halk TV stüdyosu önünde bir grubun saldırısına uğramasıyla ilgili davada sanıklar Muhammed Emin Kılıç ve Ömer Doğru'yu “kasten yaralama” suçundan 1'er yıl hapis cezasına çarptırdı. Eylem nedeniyle müştekide hafif derecede kemik kırığı meydana geldiğini belirten mahkeme, cezayı 1 yıl 2'şer aya yükseltti. Saldırının gazeteci üzerinden etkileri yerine cezaların sanıkların “sosyal ilişkileri ve gelecekleri üzerindeki olası etkileri” dikkate almayı tercih eden mahkeme, cezayı 11 ay 20'şer güne indirdikten sonra ceza hükmünün açıklanmasını geriye bıraktı. Saldırıdan sonra tutuklanıp 3 Mayıs 2021’de tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilen Kılıç ve Doğru hapse girmeyecek (24 Mart).
Kural’a şiddet davası sanıksız sürüyor: bianet sitesi eski muhabiri Beyza Kural’a İstanbul’daki YÖK eylemini izlediği sırada “Hiçbir şey eskisi gibi değil artık, bunu öğreteceğiz size” diyerek ters kelepçeli gözaltı girişiminde bulunarak şiddet uygulayan üç güvenlik şube polisine açılan dava, İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dördüncü duruşmayla sürdü. Anayasa Mahkemesi’nin “kötü muamele” gerekçesiyle verdiği ihlal kararına karşın mahkeme, avukat Meriç Eyüboğlu’nun duruşmada ifade ettiği itirazlarına rağmen polisleri sadece “çalışma hürriyetini ihlal”den yargılıyor. 11 Mart’ta görülen duruşmada sanık polislerden N.D.’nin ifadesi Diyarbakır 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nde talimatla alındı. N.D.’nin 10 Aralık’ta görülen üçüncü duruşmada dinlenmesi bekleniyordu. Ancak sanık polis mazeret bildirmeden duruşmaya katılmamıştı. Olay tarihinde İstanbul Güvenlik Şube Müdürlüğü'nde polis memuru olarak görev yaptığını söyleyen N.D., savunmasında “Olay günü yani 6 Kasım 2015’te YÖK'ün kuruluşunun protestosu vardı. Öğrencilerden yaklaşık 100 kişinin Edebiyat Fakültesi önünde toplandığı bilgisini almamız üzerine yetkili amirlerimizin talimatı ile bahse konu yere geçtik. Burada çevik kuvvet aracının yakınında bir şahsın bağırdığını duyduk” diyerek, gazeteci olduğunu söyleyen Kural’ın “kimliği sorulduğunda göstermek istemediği”ni ileri sürdü. N.D, sözlerini, “Yakalama işlemi ile ilgili görevli polis memurlarının şahsı kimlik tespiti için araca bindirdiklerini gördüm. Akabinde kimlik tespiti yapıldıktan sonra şahsın salıverildiği bilgisini aldım. Benim şahsa karşı herhangi bir fiziksel veya sözlü müdahalem olmamıştır. Bu olayda daha önceden tanık olarak ifade vermiştim. Neden sıfatımın sanık olduğunu da bilmiyorum” şeklinde sürdürdü ve beraatini istedi. Dava 13 Mayıs’a kaldı (11 Mart).
Muğla’da gazetecilere “kimlik kontrolü” yapana dava: Muğla’daki orman yangınlarını haberleştirmeye çalışan medya temsilcilerine 5 Ağustos 2021 günü yol keserek kimlik kontrolü yapan M. D. adlı kişi hakkında “kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak” suçlaması ile dava açıldı. Yatağan-Milas çevre yolunu keserek aralarında gazetecilerin de olduğu kişilere kimlik kontrolü yapan kişi hakkında, Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığının açtığı davanın 15 Şubat’ta görülen ilk duruşmasına gelmediği için zorla getirme kararı verildi. Soruşturma, yapılan “kimlik kontrollerinin” gazeteci Metin Yoksu tarafından belgelenerek sosyal medyada paylaşılması üzerine başlatılmıştı. Yargılamaya 26 Mayıs’ta devam edilecek (18 Şubat).
“Şık’a komplo” davası Yargıtay’da: Yargıtay 9. Ceza Dairesi, araştırmacı gazeteci Ahmet Şık’ı “İmamın Ordusu” taslak kitabı nedeniyle Mart 2011’de komployla tutukladıkları gerekçesiyle yedi hâkim ve savcıyı “görevi kötüye kullanmak” ve “hürriyeti kısıtlamak” suçlamalarıyla yargılıyor. A. Alçık, A. E. Peksak, H. Şen, M. Ekinci, Ö. Diken. R. Çakır ve S. Mermerci’nin adlarının geçtiği dava, 23 Mayıs’a bırakıldı (8 Şubat).
Umut Davası bitmedi, kamuoyu vicdanı kanıyor: Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 90’lı yıllarda Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy ve Ahmet Taner Kışlalı'nın öldürülmesi dahil bir dizi gazeteci ve aydın cinayetlerini kapsayan Umut Davası'ndan üç sanığı yargılamaya devam ediyor. Yasadışı “Tevhid Selam Kudüs Ordusu” üyesi olmaktan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan Recep Aydın, Hasan Kılıç ve Abdulhamit Çelik’in davasına Anayasa Mahkemesi hak ihlali kararı verince yeniden başlanmıştı. 2 Kasım 2021’de mahkeme, iki dosyanın akıbetinin İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi ve Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nden sorulmasına karar vermişti. 26 Ocak’ta görülen son duruşma ise 27 Nisan’a bırakıldı (26 Ocak).
Demirağ'a saldırı dosya mahkeme turunda: Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi, Yeniçağ Gazetesi köşe yazarı Yavuz Selim Demirağ'ın 10 Mayıs 2019 gecesi Ankara'da altı kişilik bir grubun ağır saldırısına uğramasıyla ilgili Ankara 54. Asliye Ceza Mahkemesi’nin gönderdiği dosyada görevsizlik kararı verdi. Gazeteci Müyesser Yıldız’a göre, Ankara 54. Asliye Ceza Mahkemesi ve Ankara Nöbetçi 33. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “cinayete teşebbüs” yönünden de değerlendirilmesi tespitiyle dosyanın gönderildiği 36. Ağır Ceza, dosyanın bu kez Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne taşınmasına neden oldu. Adem Yavuz, Ali Adanur, Emrah Yavuz, Furkan Çelik, Necmettin İnan ve Orhan Çoban’ın, “silahla kasten yaralama, tehdit ve hakaret” suçlamalarıyla 20 yıl 10 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davada, gazetecinin avukatı Erhan Tokatlı’nın “basit yaralama yok, cinayete teşebbüs var” şeklindeki itirazı mahkemece kabul görmüştü. Şimdi de uyuşmazlığa ilişkin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi kararı bekleniyor (13 Ocak).
Basın kartı keyfiyetine dur: Ankara 14. İdare Mahkemesi, Evrensel gazetesi Ankara Temsilcisi Birkan Bulut’un 2017 yılında yaptığı basın kartı başvurusuna yıllardır yanıt verilmemesi nedeniyle İletişim Başkanlığına açtığı davada, yürütmeyi durdurma kararı verdi. İlk basın kartı başvurusuna “Başvurunuz Başkanlığımızda değerlendirme aşamasında olup değerlendirme sonucunda tarafınıza bilgilendirme yapılacaktır” yanıtını veren Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, 4 yıldır başvurunun neden kabul edilmediğine ilişkin yazılan dilekçeye de yanıt vermedi. Bekleme süresinin aşılması ve herhangi bir yanıt verilmemesinin ardından Bulut, basın kartı başvurusunun bir an önce sonuçlandırılarak verilmesi için İletişim Başkanlığına dava açtı. Savunma yapan İletişim Başkanlığı, başvurunun neden yıllardır bekletildiğine ilişkin kendisine sunulan dilekçenin mahkemeyi aldatma amacıyla yazıldığını ve davanın süre aşımı nedeniyle reddedilmesi gerektiği iddia etti. Basın Kartı Yönetmeliğinde “İlk defa basın kartı talebinde bulunanların bekleme süresi, basın kartı başvurusunu elektronik ortamda usulüne uygun olarak tamamladıkları tarihten itibaren başlar” denilmesine rağmen İletişim Başkanlığı, bekleme süresinin kendileri tarafından yapılacak değerlendirmeden sonra başlayacağını öne sürdü. Mahkemeye verilen yanıtta, “Davacı tarafın halihazırda gazetecilik mesleğini icraya devam etmesi, davacının basın özgürlüğüne herhangi bir müdahalede bulunulmadığının kanıtıdır. Davacı taraf basın özgürlüğünden yararlanmaya devam etmektedir” de denildi. Ankara 14. İdare Mahkemesi ise, sürüncemede bırakılan basın kartı başvurusunun sonuçlandırılması, dava konusu işlemin icrasının devamı halinde, gazeteci olarak çalışan davacının basın kartının sağladığı imkanlardan faydalanamayacak olması nedeniyle telafisi güç zararların meydana gelebileceği sonucuna vardı (5 Ocak).
Darptan takipsizlik yetmedi, gazeteciye dava açıldı: Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesi, Baro Başkanlarının Çoklu Baro Yasası’na yönelik protestoları izlerken darpla gözaltına alınan ve şikayeti takipsizlikle sonuçlanan gazeteci Sibel Hürtaş’ı “polise direnmek” suçlamasıyla yargılamaya başladı. Gözaltına alındığı araçta boğazının sıkıldığını açıklayan ve olaydan sonra iki gün iş göremez raporu alan Hürtaş, üç yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Hürtaş, “Ben gazeteciyim, kamu adına mesleğimi icra ediyorum. O gün orada kamu görevini engelleme suçu gerçekleştiyse, polisler benim haberi izlememi engelleyerek gerçekleştirmiştir. O gün orada o haberi izlemekteki ısrarım, gazetecilik yapma ısrarım, suç olarak gösterilmeye çalışılmıştır. Buradan suç üretemezler çünkü her fırsatta söylediğimiz gibi gazetecilik suç değildir. Bu davalar alanda haber izlemek isteyen gazetecilere gözdağı vermek için açılıyor” dedi. Mahkeme yargılamayı, Güvenlik Şube Müdürünün tanık olarak dinlenmesi ve Hürtaş’ın yazılı savunmasını sunması için 12 Nisan’a bıraktı (1 Ocak).
Soruşturmalar, açılan / süren ceza davaları, kararlar
Soruşturmalar
Gazeteci Ayşenur Arslan hakkında, Halk TV’deki programında Türk Mukavemet Teşkilatı’na (TMT) ilişkin dile getirdiği görüşleri nedeniyle “devletin kurum ve organlarını aşağılama” şüphesiyle; Evrensel gazetesi köşe yazarı Sevda Karaca’ya dair de Mardin Derik’te 13 faili meçhul cinayetle ilgili yazısından Korgeneral Musa Çitil’in şikayetiyle soruşturma başlatıldı.
Arslan’a “301”den şikayet: AKP, MHP ve BBP partileri, Halk TV’deki programında Türk Mukavemet Teşkilatı’na (TMT) ilişkin dile getirdiği “Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı adada ve yakın hinterlandında suikastlarla bilinen bir illegal diyelim, yarı resmi bir oluşumdu” sözleriyle ilgili olarak gazeteci Ayşenur Arslan hakkında suç duyurusunda bulundu. Arslan, “Kanalın başına bir şey düşünüyorlar. İnşallah düşünmüyorlardır, olay benimle sınırlı kalır” dedi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan şikayette, Arslan'ın konuşmasında bahsettiği TMT'nin, yüzlerce insanı katleden bir örgüt olan EOKA'ya karşı Kıbrıs Türk halkının mücadelesi için Türkiye'nin desteği ile kurulduğu, haklı ve meşru direnişin sembolü olduğu belirtildi; Arslan hakkında “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama” iddiasıyla (TCK 301) işlem yapılması istendi. Arslan’ı bu sözleri nedeniyle başta TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, AKP Sözcüsü Ömer Çelik, AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu olmak üzere birçok AKP’li isim hedef almıştı (11 Şubat).
Karaca için "Çitil" soruşturması: Evrensel gazetesi köşe yazarı Sevda Karaca hakkında, Mardin Derik'te 13 faili meçhul cinayetle ilgili yargılanıp beraat eden, Sur operasyonunu yönetip Jandarma Genel Komutan Yardımcılığına terfi eden Korgeneral Musa Çitil'in şikayetiyle soruşturma başlatıldı. Karaca, "Musa Orhan'ı koruyan devlet kadınlara ne söylüyor?" yazısı nedeniyle ikinci kez "terörle mücadele alanlarını hedef gösterme", "kamu görevlisine alenen hakaret ve iftira", "suç uydurma", "terör örgütü propagandası yapma" suçlamalarıyla ifadeye çağrıldı. 2020 yılında aynı yazı nedeniyle İstanbul Başsavcılığına suç duyurusunda bulunan Çitil, takipsizlik kararının ardından bu kez Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosuna başvuruda bulundu (31 Ocak). |
Açılan ve süren davalar
Gök’ün “örgüt” davası: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, haber kaynaklarıyla telefon görüşmeleri, sosyal medya paylaşımları ve yaptığı haberler gerekçe göstererek Mezopotamya Ajansı muhabiri Abdurrahman Gök’ü “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Gök, Diyarbakır'da 2017 Newroz kutlamaları sırasında Kemal Kurkut’u polisin silahla vurarak öldürdüğü anları fotoğraflamıştı. Dosyaya konan “Sabır” kod adlı gizli tanığın, Kemal Kurkut'un örgüt üyesi olduğu ve Gök'ün Kandil'den aldığı talimatla haber yazdığı, fotoğraf çektiği yönündeki iddiaları Gök'e soruldu. Gizli tanığın beyanlarını kabul etmeyen ve beyanlarının doğruluğunu “sıfır” olarak niteleyen Gök, “Gizli tanık beyanları doğru değildir, yalandır, kabul etmiyorum” demişti. Gök’ün 2018 yılında “örgüt propagandası yapmak” suçlamasından Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde beraat ettiği dava dosyası da mevcut dosyasına eklenmişti. Mahkeme, Gök'ün 18 Ocak 2017 ile 1 Kasım 2018’de sanal medya hesabından paylaştığı Kobani ve Rakka’da çektiği fotoğraflarda örgüt propagandası yapıldığı iddiasına ilişkin hazırlanan yeni iddianamenin de tensip kararıyla dava dosyası ile birleştirilmesine karar vermişti. Birleşen iddianameye ilişkin savunma yapan Gök, 4 sayfalık savunmasında, İnstagram ve Twitter adreslerinden alınmış olup, iddia makamının suç addettiği fotoğrafların çatışmalı alanlarda muhabirlik yaptığı dönemde çektiği haber fotoğrafları olduğunu dile getirdi. Bu konuda daha önce beyanlarda bulunmasına rağmen bunların dikkate alınmadığını söyleyen Gök, “Fotoğraflarda sadece ucu gözüken ve taşıyanı belli olmayan silahların kime ait olduğunu bilecek kadar mahir iddia makamına karşı nasıl bir savunma yaparsam yapayım, kendilerini ikna edebileceğimi düşünmüyorum” dedi. Gök’ü avukatı Resul Tamur ise mahkemenin karar için acele etmesine tepki olarak, “Müvekkilim başından beri gazeteci olduğunu beyan etmiştir. Buna rağmen iddia makamı müvekkilimin savunmasını bile dinlemeden önceden hazırladığı mütalaayı mahkemenize sunmuştur” diyerek süre talebinde ısrar etti. Dava, esasa ve mütalaaya karşı savunma için 30 Haziran’a bırakıldı (31 Mart).
Çapraz’a “propaganda” davası: Hakkari’deki Yüksekova Haber sitesi yetkilisi Erkan Çapraz, Yüksekova'da iki yıl önce düzenlenen panelde Hakkari milletvekilleri Sait Dede ve Leyla Güven'in konuşmasını bir haber videosu yoluyla haberleştirdiği için “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılanmaya başladı. 13 Şubat 2020’de tespit edilen Youtube yayını nedeniyle gazeteci hakkında 11 Mart’ta dava açılmıştı. 29 Mart’ta görülmeye başlanan dava, 10 Mayıs’a bırakıldı (29 Mart).
Batum’a “kin” davası: İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi, 2017-2019 döneminde Twitter hesabından, Güneydoğu’daki hak ihlallerine tepki gösterdiği, ekonomik krizin yurttaş üzerinden etkileri ile “saldırgan” dış politikasından söz ettiği ve Katar’ın uçak verdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdiği için gazeteci Rüstem Batum’u hapis istemiyle yargılıyor. 17 Haziran 2019’da “kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla açılan dava, Batum hakkında çıkarılan yakalama kararının infazını bekliyor. Gazeteci hakkında 19 Ekim 2018’de yakalama kararı çıkarılmıştı. Yargılama, 14 Haziran’a kaldı (29 Mart).
Saymaz’a “kişisel veri” davası: Niğde 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Kayseri'de bir savcının eşine yönelik muamele gerekçesiyle hastane basmasını Hürriyet gazetesi için Mart 2020’de haberleştiren gazeteci İsmail Saymaz’ı “kişisel verileri ele geçirip yayımlamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Dokuz yıl hapsi istenen Saymaz, İstanbul Adliyesi’nde SEGBİS üzerinde verdiği ifadesinde “Kaynağımı açıklamam. Kamu açısından önemi varsa haberi yaparım. Bavcı bey nasıl gücünü hastane personeline karşı kullandıysa davayı Niğde’de açtırarak bana karşı da kullanmaya çalışıyor. Hiç duruşmaya gelmedi. Bunu meslek dayanışmasıyla açıklarım” demişti. 29 Mart’ta görülen son duruşmada mahkeme, şikayetçi savcının duruşmaya getirilmemesi ve olay gününe ait kamera görüntülerinin istenmesinden vazgeçilmesine gösterdiği tepki nedeniyle Saymaz hakkında “hakaret” iddiasıyla yapılan suç duyurusunu da takipsizlikle sonuçlandırdı. Mahkeme, esas hakkındaki mütalaasını sunması için dosyayı duruşma savcısına aktardı. Dava 28 Haziran’a kaldı (29 Mart).
Dündar ve Kızılkaya’nın “hakaret” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, kapatılan Özgür Gündem ile dayanışmak için başlatılan Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği kampanyasına katılan gazeteci Can Dündar ile gazetenin sorumlu yazı işleri müdürü İnan Kızılkaya'yı, İstanbul Adliyesi eski 1. Sulh Ceza Hakimi Bekir Altun’a yönelik ifadeler nedeniyle “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla yargılanmaya devam etti. Dündar ve Kızılkaya, “Saray rejiminin en kullanışlı hakimi” başlıklı bir yazı nedeniyle 2 yıl 4 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Mahkeme, 19. duruşmada, Dündar hakkındaki yakalama emrinin infazını bekliyor. Dava, 27 Ekim’e bırakıldı (24 Mart).
Oruç ve Çaksu’nun 301 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgürlükçü Demokrasi gazetesinde 21 Ekim – 1 Kasım 2016 arasında yayımlanan haber ve köşe yazılarında “Devleti, hükümetini, yargı organlarını, askeri ve emniyet teşkilatını alenen aşağıladıkları” iddiasıyla gazeteciler Aziz Oruç ile Ersin Çaksu’yu yargılamaya devam etti. 24 Mart’ta görülen duruşmada mahkeme, Çaksu hakkında çıkarılan yakalama kararının infazının beklenmesine karar verdi. Yargılama 27 Ekim’e bırakıldı (24 Mart).
Gezi dosyası sona yaklaştı: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 21 Mart 2022 tarihi itibarıyla 1602 gündür tutuklu olan Osman Kavala ile birlikte Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi ile birlikte sürgündeki gazeteci Can Dündar gibi birçok kişiyi “Gezi” dosyasından ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılamaya devam etti. Duruşmayı izleyen 200’ü aşkın kişi arasında milletvekilleri, konsolosluk temsilcileri, STK’ler ve gazeteciler de vardı. Yargılanan hak savunucuları, son duruşmada 4 Mart’ta Savcı Edip Şahiner’in ceza istediği mütalaaya karşı savunma yaptı. Dosyası “Çarşı” dosyasından ayrılan ve hakkında verilen yakalama kararları infaz edilemeyen gazeteci Can Dündar gibi kişilerin dosyasının ayrılmasının istendiği duruşmada, Kavala’nın tutukluluğunu uzatan mahkeme, sanık ve avukatlara son savunmaları yapmaları için 22 Nisan'a kadar süre verdi. (21 Mart).
Gazeteci Cihan’a “TÜGVA” davası: İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesi, iktidara yakın Türkiye Gençlik Vakfı'nın (TÜGVA) devletin çeşitli kurumlarındaki kadrolaşma çabalarını belgelerle sosyal medyada yayınladığı için gazeteci Metin Cihan’ı altı yıla kadar hapis istemiyle yargılamaya başladı. Metin Cihan hakkında zincirleme şekilde “kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme veya yayma” suçundan 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. R.A adlı sanığın tutuklu olarak 10 yıl 6 ay hapisle yargılandığı dosya kapsamında gazeteci Cihan hakkında, 22 Kasım 2021'de yakalama kararı çıkarılmıştı. Mahkeme, 18 Mart’ta görülen duruşmada, R.A’nın tutuklu kalmasına karar verdi. Taraf avukatlarının talepleri, 5 Nisan’da görülecek bir sonraki duruşmaya bırakıldı (18 Mart).
İki RTL çalışanına “yasak bölge” davası: Edirne 5. Asliye Ceza Mahkemesi, Yunanistan’dan Türkiye’ye itilen mültecilerle ilgili Eylül 2021’de haber yapmak için Edirne’de bulunan RTL Nieuws çalışanları Olaf Koens ve Pepijn Nagtzaam'ı, “2565 Sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu’na muhalefet etmek” suçlamasıyla yargılanmaya başladı. Savunmanlığını MLSA’nın üstlendiği gazeteciler, avukatları Erselan Aktan ile birlikte duruşma salonunda hazır bulundu. Mahkeme, dosyadaki eksik hususların giderilmesine karar vererek davayı 12 Mayıs’a erteledi (18 Mart).
Turhan ve Öztaş’a “gösteri” davası: İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesi, bazı HDP’li belediyelere kayyum atanmasına karşı Kadıköy’de gerçekleştirilen protesto gösterisini haberleştirdiği için ETHA Ajansı muhabiri Tunahan Turhan ve Özgür Gelecek muhabiri Taylan Özgür Öztaş’ı, “Gösteri ve Yürüyüş Kanununa muhalefet”ten yargılıyor. Davanın beşinci duruşmasına Öztaş ve Turhan ile avukatları katılmadı. Mahkeme eksikliklerin giderilmesi için yargılamayı 27 Eylül’e bıraktı (8 Mart).
Aykol, Kaya ve Kızılkaya’nın 301 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “Hükümeti, yargı organlarını veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama” ve “Türk milletini, Cumhuriyetini ve Meclisi alenen aşağılama” suçlamalarıyla KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinin yönetmenleri Hüseyin Aykol, Zana Kaya ve sorumlu müdürü İnan Kızılkaya ile Kürt siyasetçi Hatip Dicle’yi yargılamaya devam etti. Mahkeme, Dicle hakkındaki yakalama kararının infazını bekliyor. Yargılama 16 Haziran’a bırakıldı (3 Mart).
Ölmez’e “propaganda” davası: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 2015 ve 2016 yıllarında Cizre’de uygulanan sokağa çıkma yasakları ve yaşanan çatışmalar sırasında kimi basın yayın organlarına verdiği demeçleri sosyal medya hesaplarından paylaştığı gerekçesiyle gazeteci Cihan Ölmez’i “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılamaya devam etti. 1 Mart’ta görülen son duruşmada mahkeme, Ölmez’in savunmasının alınması için çıkardığı yakalama emrinin infazını bekliyor. Yargılamaya 7 Haziran’da devam edilecek (1 Mart).
Vice News ekibinin “örgüte yardım” davası: Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi, 2015’te Diyarbakır’da tutuklandıktan sonra sınır dışı edilen Vice News muhabiri Jake Hanrahan ve kameramanı Philip Pendlebury hakkında açılan davada, gazetecilerin bulundukları Britanya’dan ifade vermelerini (istinabe) bekliyor. Haberciler, sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği Cizre, Silopi, Nusaybin ve Sur gibi yerleşimlerdeki gelişmeleri izlemek için geldikleri Diyarbakır’da, 28 Ağustos 2015’te gözaltına alınıp bir süreliğine tutuklanmışlardı. Hanrahan ve Pendlebury, tercüman Mohamed İsmael Rasool ve rehber Abdurrahman Direkçi hakkında “örgüte bilerek isteyerek yardımda bulunmak suretiyle üye olmak”, “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun’a muhalefet” ve “örgüt propagandası yapmak,” iddialarıyla dava açılmıştı. Gazetecileri 15 yıldan 67 yıla kadar hapisle yargılayan mahkeme, istinabe için Adalet Bakanlığı’na yazılan yazıya yanıt verilmesini bekliyor. Dava 26 Mayıs’a kaldı (24 Şubat).
Dört “Gündem”ciye dava 2022’ye kaldı: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinin Eş Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Aykol ve yazı işleri müdürü Reyhan Çapan ile gazete yazarları Hasan Başak ve Kemal Yakut’u “terör örgütü propagandası”, “suçu ve suçluyu övmek” ve “suç işlemeye alenen tahrik” suçlamalarıyla yargılıyor. 23 Şubat’taki duruşmaya Aykol ve Çapan'ın avukatları, mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı. İddianamede gazetecilere yöneltilen suçlamalara 2016 yılının Mart ayında gazetede “öz yönetim” ile ilgili yayımlanan haberler delil gösteriliyor. Yargılama dosya üzerinden yapılarak ileri bir tarihe ertelendi (23 Şubat).
“KCK Basın” davasında 46 sanık: İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 10 yıldır devam eden “KCK Basın” davasından 46 gazeteci ve medya çalışanını “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılamaya 24. duruşmayla devam etti. Mahkeme, Cuma Ulus’un dosyasının ayrılması yönünde yaptığı talep ile Rawin Sterk’in telefonunun iade edilmesi için yaptığı başvuruyu reddetti; İsmet Kayhan’ın yakalanmasının beklenmesine karar verdi. Dava 9 Haziran’a kaldı (22 Şubat).
Altı gazeteciye BDDK davası: İstanbul 3. Asliye Ceza Mahkemesi, Bloomberg sitesinde 10 Ağustos 2018’te çıkan ve döviz kurlarının yol açtığı ekonomik krizi ele alan haber nedeniyle muhabirler Kerim Karakaya ve Fercan Yalınkılıç dahil 38 kişiyi “ekonomiye zarar vererek Sermaye Piyasaları Kanunu’nu ihlal etmek” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Sosyal medyada ekonomiye dair yorumlarda bulunan gazeteciler Mustafa Sönmez, Merdan Yanardağ, Sedef Kabaş ve serbest gazeteci Orhan Kalkan da diğer sanıklar gibi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) şikayetiyle beş yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. Son duruşmada söz alan savunma avukatları, müvekkillerinin sorumlu tutuldukları haber ve paylaşımlarda maddi ve manevi herhangi bir kazanç sağlamadıklarını vurgularak beraat talep ettiler. Dava 27 Nisan’a kaldı. Dosyayı inceleyen iki bilirkişi de sanıkların haber veya paylaşımlarından Bankacılık Kanunu veya Serbest Piyasa Kanunu uyarınca herhangi bir çıkar elde etmediklerini tescil etmişti. Mahkeme, haklarında yakalama kararı bulunan beş sanıkla ilgili dosyayı ayırırken dosyayı, esas hakkında mütalaasını hazırlaması için savcıya iletti. Dava 27 Nisan’a kaldı (22 Şubat).
Sekiz gazeteciye yeniden yargılama Taş’sız sürecek: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, kamuoyunda “FETÖ Medya yapılanması” olarak nitelendirilen davada gazeteciler Ali Akkuş, Atilla Taş, Cemal Azmi Kalyoncu, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Ünal Tanık, Yakup Çetin ve Yetkin Yıldız’ı “örgüt üyeliği”nden yargılamaya devam etti. Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 26 sanıklı davada 17 kişinin cezalarını onamış, 8 kişinin ise hakkındaki hükümleri bozmuştu. Bozma kararında Atilla Taş dışındaki sanıklar hakkında “örgüt üyeliği” suçuna delil olarak öne sürülen eylemlerin örgüt üyesi olarak kabul edilmelerine yeterli olmadığı belirtilmişti. Atilla Taş’ın davaya konu olan eylemlerinin ise hüküm giydiği “örgüte yardım” suçunun değil, “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “devletin kurum ve organlarını alenen aşağılama” suçlarının unsurlarını içerdiği ifade edilmişti. 17 Şubat’ta mahkeme, Taş’ın dosyasının ayrılmasına karar verirken, diğer sanıklara ilişkin esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için dosyayı savcıya aktardı; yargılamayı 23 Haziran’a bıraktı. Öte yandan mahkeme başkanı, sanıklar Atilla Taş ve Gökçe Fırat Çulhaoğlu hakkındaki “yurtdışına çıkış yasağı” şeklindeki adli kontrol tedbirinin devamına yönelik karara şerh koydu (17 Şubat).
Barıştıran’ın yeniden “TMK” yargılaması: Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi, Demokratik Toplum Kongresi’ni (DTK) canlı yayınladığı gerekçesiyle KHK ile kapatılan ve 16 Mart 2021’deki ilk yargılamada aldığı beraat kararı bozulan Özgür Gün TV’nin sorumlu müdürü Barış Barıştıran’ı “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla yeniden yargılıyor. 11 Ocak’ta başlayan yeniden yargılama, “DTK kongresinin bölümler halinde mi, yoksa bir bütünen mi yayımlandığı”nın Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) sorulması için ertelendi. Daha önce de Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nden gelen yanıtta, programın belli bir bölümüne ait konuşmaların çözümleri yer almıştı. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi, Barıştıran hakkında verilen beraat kararını 10 Eylül 2021 tarihinde bozmuştu. Yargılama 25 Mayıs’a kaldı (17 Şubat).
Bayık’ın “Gösteri” davası: Batman 1. Asliye Mahkemesi, Hasankeyf’in su altında bırakılmasına karşı Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisi üyelerinin 12 Haziran 2019’da yapmak istediği basın açıklamasını takip ettiği sırada gözaltına alınan gazeteci Sonya Bayık’ı “2911 sayılı Gösteri ve Yürüyüş Kanunu’na muhalefet” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, davaya konu olan basın açıklamasına müdahale görüntülerinin Van Jandarma Kriminal Şube tarafından incelemesi yapılmadığı için Batman Emniyet Müdürlüğüne yazı gönderilerek görüntülerin dökümünün istenmesine karar verdi. Yargılama 28 Haziran’a kaldı (10 Şubat).
İdris Yayla’ya “Gösteri” davası: Batman 1. Asliye Ceza Mahkemesi, aralarında gazeteci İdris Yayla ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in de bulunduğu 28 kişiyi, 2016'da Batman’daki kayyım protestolarına katıldıkları gerekçesiyle “2911 sayılı Gösteri ve Yürüyüş Kanununa muhalefet” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Yargılamanın sekizinci duruşmasında mahkeme, Emniyet Müdürlüğü’nün gönderdiği kamera kayıtlarının incelenmesi ve bilirkişi raporunun hazırlanmas için davayı 2 Haziran’a bıraktı (8 Şubat).
Akın ve Sarısözen’e “TMK” davası: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Yeni Yaşam gazetesi sorumlu müdürü Osman Akın ve gazetenin köşe yazarı Veysi Sarısözen’i “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme heyeti, daha önce verilen yakalama kararının devamına hükmetti. Ayrıca, avukat Özcan Kılıç’ın talebine uygun olarak Sarısözen’in ifadesinin istinabe yoluyla alınması için bekliyor. Dava, 11 Mayıs’a ertelendi (2 Şubat).
Fincancı, Önderoğlu ve Nesin'in dosyası Haziran’da: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem nöbetçi yayın yönetmenliği davasından yargılanan ve 17 Temmuz 2019’da beraat ettikleri halde kararları istinaftan dönen Şebnem Korur-Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin'i yeniden yargılamaya devam etti. 3 Şubat 2021’de mahkeme, İstinafın kararına uymaya ve İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Özgür Gündem ana davasıyla birleştirilmesini için yazı yazılmasına karar vermişti. Ancak İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, Eren Keskin, Zana Kaya, İnan Kızılkaya ve Kemal Sancılı’yı yargıladığı dosyanın birleştirilmesini reddetmişti. Yeniden yargılamanın üçüncü duruşmasında mahkeme, Ahmet Nesin’nin istinabe yoluyla ifade vermesinin beklenmesine ve tanık olarak ifade vermesi için karar alınan Özgür Gündem eski sorumlu müdürü İnan Kızılkaya’nın ikametinin polisçe belirlenmesine karar verdi. Dava, 14 Haziran’a kaldı (1 Şubat).
Reyhan Çapan’a “Çocukların kimliğini açıklama” davası: Kapatılan Özgür Gündem gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Eren Keskin ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Reyhan Çapan’ın “18 yaşından küçük olan suç faili veya mağdurlarının kimliklerini açıklayacak ya da tanınmalarına yol açacak şekilde yayın yapmak” (5187 sayılı Basın Kanunu 21/c) suçlamasıyla yeniden yargılandıkları dava İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Keskin ve Çapan için 24 Mayıs gününe bırakılan bir dahaki duruşmaya katılmaları için davetiye çıkarılmasına karar verildi (27 Ocak).
Okatan’a “Zincirleme propaganda” davası: Ankara İl Emniyet Müdürlüğü’ne yapılan bir ihbar sonucu başlatılan soruşturmada gazeteci Derya Okatan hakkında 2018 yılında sorumlu yazı işleri müdürü olduğu Etkin Haber Ajansı’nın (ETHA) Twitter hesabı ve Facebook sayfasından yapılan haber paylaşımlarına ilişkin “Zincirleme şekilde örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla hazırlanan iddianame, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. 26 Ocak’ta görülen duruşmada mütalaasını sunan savcı, gazeteci Okatan için hapis cezası istedi. Okatan ve avukatları mütalaaya karşı son beyanlarını hazırlayacak. Yargılama 21 Nisan’a kaldı (26 Ocak).
Beş “Zaman” yazar ve müdürü yeniden yargılanıyor: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, aldıkları cezalar Yargıtay tarafından bozulan Zaman gazetesinin eski yazarları Şahin Alpay, Mümtazer Türköne, Ali Bulaç ve Ahmet Turan Alkan ile yazı işleri müdürü Mehmet Özdemir’i yeniden yargılamaya devam etti. Alpay, Alkan, Türköne, Bulaç ve Özdemir’in, “FETÖ üyeliği” iddiasıyla aldıkları hapis cezalarının Yargıtay tarafından “eksik inceleme” gerekçesiyle bozulmasıyla yeniden başlayan davada, ilk yargılamada beraat eden Mehmet Özdemir’in yakalanması bekleniyor. Duruşmada tanık sıfatıyla ve SEGBİS üzerinden ifade veren Hüseyin Gülerce, duruşmada yer alan Bulaç, Alkan, Alpay ve Türköne için “Kaleminin namusunu terk etmeyen arkadaşlar olarak tanıdım. Hiçbirisiyle ilgili herhangi bir örgüt bağlantısına ilişkin ne durumum ne de bilgim var” dedi. Türköne 10 yıl 6 ay hapis, Bulaç ve Alpay ise 8 yıl 9’ar ay hapse mahkum edilmişti. Türköne tutuklu bulunduğu süre göz önüne alınarak tahliyesine karar verilirken Yargıtay, Mehmet Özdemir hakkında verilen beraat kararının “örgüt üyeliği” suçundan tutuklanması gerektiği gerekçesiyle bozmuştu. Mahkeme, esas hakkında mütalaasını hazırlaması için dosyayı savcıya aktarmaya karar verdi. Yargılamaya 7 Nisan’da devam edilecek (11 Ocak).
Kahraman’ın TMK davasında görevsizlik: Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesi, Yüksekova Haber sitesinde 2017 ve 2018 yıllarında çıkan Rojava ve Afrin’e dair yazıları nedeniyle gazeteci İskender Kahraman‘ı “örgüt propagandası” iddiasıyla yargımaya başladığı duruşmada görevsizlik kararı verdi. Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevsizlikle gönderdiği dosyası ele alan mahkeme de görevsizlik kararıyla dosyayı uyuşmazlık mahkemesine taşıdı. Yargılamayı hangi mahkemenin yürüteceğine önümüzdeki aylarda bu makam karar verecek. Gazetecinin 7 yıl 6 ay hapsi isteniyor (11 Ocak).
Eser ve Topaloğlu’nun üyelik davası: İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi, Mezopotamya Ajansı muhabiri Sadiye Eser ve Sadık Topaloğlu'nu “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, bir önceki duruşmalara da katılmayan tanık Özgür Baran’ın duruşmaya zorla getirilmesi için 18 Kasım’dan beri kararlar alıyor. 11 Ocak’ta da gazeteciler hakkındaki yurtdışı yasağının devamına karar verildi. Yargılama 12 Mayıs’a kaldı (11 Ocak).
Kararlar
2022’nin ilk üç ayında yerel mahkemeler, İstinaf Mahkemeleri ve Yargıtay’dan gazeteci haklarını tanıyan kararların yanı sıra medya temsilcilerini hapisle burun buruna getiren kararlar da çıktı. Bu dönemde çıkan olumlu kararlar arasında şunlar sayılabilir: Van Çatak’daki iki kişiye işkence edildiğine dair haberlerden sonra bir süre “örgüt üyeliği” suçlamasıyla tutuklu bırakılan dört gazeteciye beraat verilmesi, gazeteciler Namık Koçak ve Aslı Erdoğan’ın “örgüt propgandası”ndan, ETHA Ajansı çevirmeni Meşale Tolu’nun “örgüt üyeliği”nden aklanmaları, “Polis Nusaybin’de halkı taradı: 3 yaralı” haber nedeniyle “askeri kuvvetleri aşağılama” iddiasıyla hapse mahkum edilen Evrensel gazetesi dönemin sorumluları Çağrı Sarı ve Arif Koşar’ın beş aylık hapis cezalarının Yargıtay’da bozulması...
Ancak gazeteci Ahmet Kanbal, Jandarma Genel Komutan Yardımcısı Musa Çitil’in şikayetiyle “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme” suçlamasıyla 1 yıl 3 ay hapse mahkum edildi. 2015 Diyarbakır Newroz’una ait bir fotoğrafı paylaştığı için “örgüt propagandası”ndan yargılanıp beraat eden gazeteci Melis Alphan’ın dosyası İstinaf Başsavcılığı temyiz edince Yargıtay’a taşındı.
Taraf gazetesinde “Balyoz planı” ile kumpas kurdukları iddiasıyla gazetenin eski yayın yetkilileri Ahmet Altan, Yasemin Çongar ve Yıldıray Oğur, “devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme” suçundan 3 yıl 4 ay hapse mahkum edildi. Muhabir Mehmet Baransu’ya “devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme” suçlamasıyla 6 yıl, “devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama” suçlamasıyla da 7 yıl olmak üzere toplam 13 yıl hapis cezası verildi. Gazeteci Durket Süren’e de, sosyal medya paylaşımlarında “örgüt propagandası yaptığı” iddiasıyla 1 yıl 6 ay 22 gün hapis verildi, hüküm ertelendi.
Sarı ve Koşar’a 301’den ceza Yargıtay’da bozuldu: Evrensel gazetesinde 15 Mart 2016’da yayımlanan “Polis Nusaybin’de halkı taradı: 3 yaralı” başlıklı haber nedeniyle İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin dönemin sorumlu müdürü Çağrı Sarı ve imtiyaz sahibi Arif Koşar’a 6 Haziran 2017’de verdiği beş aylık hapis cezası, Yargıtay’da bozuldu. Yargıtay, söz konusu suçun unsurlarının bulunmadığını belirterek mahkumiyet kararının bozulmasına hükmetti. “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin Kurum ve Organlarını aşağılama” suçunun işlendiği gerekçesiyle verilen 6 ay hapis cezası, 6’da 1 oranında düşürülerek 5 aya indirilmiş ve “daha önce aynı nitelikte suç işlenmediği” gerekçesiyle de ertelenmişti. Yargıtay ise hükmün bozulmasına oy birliği ile dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine karar verdi. Gazete avukatı Devrim Avcı kararın ifade özgürlüğü lehine bir karar olduğunu belirtti. Gazetecilerle ilgili 28 Haziran’da yeniden yargılama yapılacak (9 Mart).
“Balyoz”/“Egemen Planı” davasında ceza: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Taraf gazetesinde “Balyoz planı” ile kumpas kurdukları iddiasıyla gazetenin eski yayın yetkilileri Ahmet Altan, Yasemin Çongar ile Mehmet Baransu, Yıldıray Oğur ve Tuncay Opçin’i yargılamayı mahkumiyetlerle bitirdi. Mahkeme, Baransu’yu “devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme” suçlamasıyla 6 yıl, “devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama” suçlamasıyla da 7 yıl olmak üzere toplam 13 yıl hapis cezasına çarptırdı. Cezada indirime gidilmedi. “Devletin güvenliğine veya iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin belge veya vesikaları kısmen veya tamamen yok etme, tahrip etme, bunlar üzerinde sahtecilik yapma, hileyle alma veya çalma” suçundan Baransu’nun beraatına karar veren mahkeme, “örgüt üyeliği” suçlaması yönünden ise davanın reddine karar verdi. Mahkeme, hükümle birlikte Mart 2015’ten beri tutuklu bulunan Baransu’nun tutukluluğunun devamına karar verdi. Yasemin Çongar, Ahmet Altan ve Yıldıray Oğur’un “devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme” suçundan 3 yıl 4 ay hapisle cezalandırılmasına karar veren mahkeme Çongar, Altan ve Oğur’un diğer suçlar yönünden beraatlarına hükmederek, hakkında yakalama kararı bulunan Tuncay Opçin’in dosyasının ayrılmasına karar verdi (4 Mart).
Alphan’a “fotoğraf” davası Yargıtay’a taşındı: 2015’teki Diyarbakır Newroz’unda çektiği bir fotoğrafı sosyal medya hesabından paylaştığı için “örgüt propagandası”ndan yargılanıp 21 Mayıs 2021’de beraat eden gazeteci Melis Alphan’a dair ceza dosyası, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 3 Mart’ta temyiz edilince Yargıtay’a taşındı. İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi, fotoğrafta “terör örgütünü simgeleyen bayrak gözüktüğü” gerekçesiyle 7 yıl 6 ay hapisle yargılanan Alphan’ı aklamıştı (3 Mart).
Koçak’a “propaganda” beraati: İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi, 2015-2020 yılları arasındaki sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılanan gazeteci Namık Koçak’ı, ikinci duruşmada beraat ettirdi. Mahkeme, duruşma savcısının “içerikler kimi zaman rahatsız edici olsa dahi şiddeti özendirmiyor” yönündeki mütalaası doğrultusunda 7 yıl 6 ay hapsi istenen Koçak hakkında “suçun unsurları oluşmadığı” gerekçesiyle beraat kararı verdi (3 Mart).
Kanbal’a “hedef gösterme” cezası: Aydın 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Jandarma Genel Komutan Yardımcısı Musa Çitil’in şikayeti üzerine Ahmet Kanbal’ı “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme” suçlaması ile mahkum etti. Kanbal, Eren Keskin’in verdiği mülakatta yer alan “Yıllar önce Musa Orhan’dan önce bir Musa Çitil vardı. 90’lı yıllarda Mardin’de komutandı. Ş.E'ye cinsel saldırıdan tutuksuz yargılandı, beraat etti. Yıllar sonra Diyarbakır Sur’da komutandı” ifadelerini alıntılayarak, “Bu tavrı, korumacılığı anlamak için Eren Keskin’in işaret ettiği yere bakılmalı” yorumuyla Twitter hesabında paylaşmıştı. Mahkeme, oy çokluğuyla, Kanbal’ın “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçlamasından 1 yıl 3 ay hapse mahkum edilmesine karar verdi, cezayı ertelemedi. Kanbal’ın avukatı kararı İstinafa taşıyacak (2 Mart).
Süren’e yardımdan beraat, propagandadan ceza: Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesi, sosyal medya paylaşımları nedeniyle yargılanan gazeteci Durket Süren’i “örgüte bilerek isteyerek yardım” suçlamasından beraat ettirirken “örgüt propagandası” iddiasından 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası verdi, hükmün açıklanmasını ise erteledi. Yurtdışına çıkış yasağı kaldırılan Süren’e beş yıl süreyle denetim uygulanacak (21 Şubat).
Savcı Redhack’ten daha ağır ceza istedi: İstanbul Başsavcılığı, eski Enerji Bakanı Berat Albayrak'a ait elektronik e-posta yazışmalarını haberleştirdikleri için yargılanan altı gazeteciden dördü hakkında beraat ettikleri suçlamalara ilişkin karara itiraz etti. 31 Aralık 2021’de İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi, BirGün gazetesi çalışanı Mahir Kanaat, Diken sitesi eski editörü Tunca Öğreten, kapatılan DİHA’nın Haber Müdürü Ömer Çelik, muhabir Metin Yoksu, Yolculuk Gazetesi yazı işleri müdürü Eray Sargın’ı “verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme” suçlamasıyla ertelemeli 1 yıl 8 ay hapse mahkum etmişti. ETHA Ajansı Sorumlu Müdürü Derya Okatan’ın beraatına karar verilirken, tüm gazeteciler “örgüt propagandası’ suçundan da aklanmıştı. İddia makamı, duruşmaya iki gün kala mahkemeye celse arasında sunduğu mütalaasında altı gazetecinin “verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” suçlamasıyla cezalandırılmasını istedi. Savcı, sanıklardan Derya Okatan, Eray Sargın, Metin Yoksu ve Ömer Çelik’in ayrıca “terör örgütü propagandası” suçundan cezalandırılmasını; Öğreten’in “terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”, Kanaat’ın ise “terör örgütü üyeliği” suçlamalarından beraatini talep etti (18 Şubat).
Aslı Erdoğan’a TMK’dan beraat: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, kapatılan Özgür Gündem’in Yayın Danışma Kurulu üyesi yazar Aslı Erdoğan’ı yeniden yargıladığı davada, “örgüt propagandası” suçlamasıyla ilgili beraat kararı verdi. Pandemi gerekçesiyle medya temsilcileri ve diğer izleyileri duruşma salonuna almayan Mahkeme Başkanı, salona yalnızca Erdoğan’ın annesinin girmesine izin verdi. Mahkeme, 19 Ağustos 2016’da tutuklanıp dört ayı aşkın bir süre tutuklu kaldıktan sonra şimdi de 7 yıl 6 ay hapis istemiyle yargılanan Erdoğan’ın internette yayımlandığı söylenen yazılarına ait URL bağlantılarıyla ilgili Siber Şube'den yanıt geldiğini ancak gelen yazıda yazıların tespit edilemediğinin bildirildiğini açıkladı. Bunun üzerine mahkeme isnat edilen suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraat kararı verdi (10 Şubat).
Söğütlü’ye TMK’dan beraat, “hakaret”ten şikayet: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Akın Gürlek’i eleştirdiği tweet’i nedeniyle Gazete Yolculuk sitesi muhabiri Buse Söğütlü’yü “hakaret” iddiasıyla yargıladığı davada, gazetecinin beraatine hükmetti. Ancak mahkeme, dördüncü duruşmada iddianamede bulunmayan “kamu görevlisine hakaret” iddiasından ek savunma istediği Söğütlü hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulmasına da karar verdi. Söğütlü, Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım’ın, Twitter hesabından AYM binasının fotoğrafıyla paylaştığı “Işıklar yanıyor” notuna İçişleri Bakanlığı’nın “Işıklarımız hiç sönmüyor” karşılığından sonra Türkiye’de hukukun geldiği noktayı Gürlek’i Hitler’le eşleştirerek eleştirmişti. Söğütlü, Terörle Mücadele Kanunu’nun 6/1 maddesindeki “Terörle Mücadelede Görev Almış Kişileri Hedef Göstermek” suçundan cezalandırılmak isteniyordu (3 Şubat).
Tolu’ya “üyelik” beraati: İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi, ETHA Ajansı çevirmeni Meşale Tolu dahil 27 kişiyi “terör örgütü üyeliği” ve “örgüt propagandası” suçlamalarıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, duruşma savcısının esas hakkında sunduğu mütalaaya uygun olarak, Tolu’nun her iki suçlamadan beraatine karar verdi (17 Ocak).
Van’daki beş gazeteciye beraat: Van 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Çatak ilçesinde operasyona çıkan gözaltına alınan iki kişinin askerlerce helikopterden atıldığı iddialarını haberleştirdikten sonra 9 Ekim 2020’de tutuklanan 2 Nisan 2021’de ise tahliye edilen Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Adnan Bilen, Cemil Uğur, Jinnews sitesi muhabiri Şehriban Abi, gazeteci Nazan Sala ile tutuksuz yargılanan MA muhabiri Zeynep Durgut’u “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargıladığı davada beraat ettirdi. İddianamede, “Silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlaması yöneltilen gazetecilerin 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edilmişti. Savcının mütalaası doğrultusunda bu suçlamadan sanıkları aklayan mahkeme heyeti, Sala’yı “örgüt propagandası”ndan 1 yıl 3 ay hapse mahkum etti, hükmü erteledi (6 Ocak).
Cumhurbaşkanına hakaret davaları
Ocak, Şubat ve Mart döneminde en az 17 gazeteci ve karikatürist (Julien Serignac, Gerard Biard, Laurent Sorurisseau, “Alice”, Hasan Cemal, Deniz Yücel, Rüstem Batum (2), Mehmet Emin Kurnaz, Burak Şahin, Sedef Kabaş, Gökhan Biçici, Atilla Taş, Erk Acarer, Hayko Bağdat, Engin Korkmaz, Baransel Ağca, Ahmet Sever, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilişkin görüş ve eleştirileri nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla toplam 79 yıl 4 ay hapis cezasıyla karşı karşıyaydı.
“Cumhurbaşkanına hakaret” maddesinin yürürlükten kaldırılmasına dair Venedik Komisyonu tavsiyesi ve AİHM’in Ekim 2021’de verdiği Vedat Şorli mahkumiyeti varken , ne yazık ki, bu kez gazeteci Sedef Kabaş’ın bu suçlamayla 49 gün süreyle tutuklu bırakıldı ve 2 yıl 4 ay hapisle cezalandırıldı.
Yine bu dönemde İstinaf Mahkemesi, Evrensel gazetesi eski sorumlu müdürü Cem Şimşek’e verilen hapis cezasını onadı. Özgür Gündem gazetesinin dört yetkilisi de mahkumiyet dosyalarını Yargıtay’a taşıdı. Bu anlamda tek olumlu haber, bu dönemde, gazeteci Gökhan Biçici’nin beraat etmesi oldu.
Bu durumda, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014’ten 1 Nisan’a kadar en az 70 gazeteci “Cumhurbaşkanı’na hakaret” başlıklı Ceza Kanunu’nun (TCK) 299. maddesi temelinde hapis, ertelemeli hapis ve para cezasına mahkum edilmiş oldu.
Geçen yılın aynı döneminde 18 gazeteci ve beş karikatürist yargılanıyorken Ayten Akgün’ün mahkumiyeti ve Fatih Portakal, Oktay Candemir, Burak Şahin ve çizer Sefer Selvi’nin beraatleri gündemdeydi. Ancak aradan geçen zamanda, Cumhurbaşkanı’nın “sanıkları”na her daim yenileri eklendiği için davaların sonu gelmiyor.
Batum’a “Erdoğan” davası: İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi, 2017-2019 döneminde Twitter hesabından, Güneydoğu’daki hak ihlallerine tepki gösterdiği, ekonomik krizin yurttaş üzerinden etkileri ile “saldırgan” dış politikasından söz ettiği ve Katar’ın uçak verdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdiği için gazeteci Rüstem Batum’u, 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılıyor. 17 Haziran 2019’da “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla açılan dava, Batum hakkında çıkarılan yakalama kararının infazını bekliyor. Gazeteci hakkında 19 Ekim 2018’de yakalama kararı çıkarılmıştı. Yargılama, 14 Haziran’a kaldı (29 Mart).
BirGün’den Kurnaz’a “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, BirGün gazetesi politika editörü Mehmet Emin Kurnaz’ı, 23 Mayıs 2021’de çıkan “Çetelerin iktidarı” başlıklı Pazar ekine ilişkin “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Davanın üçüncü duruşmasında savcı, ilgili yazıda Erdoğan, Devlet Bahçeli, Alaattin Çakıcı ve Sedat Peker’in fotoğraflarının üstünde “Çetelerin iktidarı” ibaresinin bulunduğuna işaret ederek Türk Dil Kurumu’nda “çete” ifadesinin “yasa dışı işler yapmak, etrafındakileri korkutmak amacıyla bir araya gelen topluluk” anlamına geldiğini belirtti; halkın oylarıyla seçilmiş Cumhurbaşkanı ve milletvekiline yönelik bu ifadenin “devletin resmi makamlarını temsil eden mağdurların şeref, onur ve saygınlığı rencide edecek mahiyette olduğunu” iddia etti ve cezalandırma istedi. Kurnaz ve avukatlarının mütalaaya karşı beyanda bulunmaları için dava 8 Eylül’e bırakıldı (17 Mart).
Şahin’e “Cumhurbaşkanı” davası yeniden: Diken haber sitesi çalışanı Burak Şahin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilişkin 34 karikatürün yer aldığı bir haber nedeniyle yargılanıp 3 Şubat 2021’de beraat ettiği dosya, İstinaf Mahkemesi’nce 9 Aralık 2021’de bozulduğu için yeniden yargılanacak. İfade Özgürlüğü Derneği’nin hukuki destek verdiği Şahin, İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yeniden hakim karşısına çıkacak (15 Mart).
Üç gazeteciye “Cumhurbaşkanı” cezası Yargıtay’da: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Özgür Gündem gazetesi (KHK ile kapatıldı) Eş Genel Yayın Yönetmenleri Eren Keskin ve Hüseyin Aykol, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Reyhan Çapan’a “Cumhurbaşkanına hakaret”ten verdiği 7 bin TL’lik adli para cezasına ilişkin dosya, Yargıtay’da. Yerel mahkeme, Çözüm Süreci’nin son bulduğu dönemde, 8 Eylül 2015 tarihli “Saray çıldırdı” başlıklı haberde yer verilen “karaktersiz” ifadesi nedeniyle gazetecileri önce 11 ay 20 gün hapse mahkum etmiş, ardından hapis cezasını paraya çevirmişti (15 Mart).
Kabaş’a “Cumhurbaşkanı”ndan jet dava ve ceza: İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesi, Tele1 TV'de katıldığı programdaki sözleri nedeniyle 22 Ocak'ta tutuklanan ve 49 gün İstanbul Bakırköy Kadın Cezaevi’nde tutulan gazeteci Sedef Kabaş’ı “Cumhurbaşkanına hakaret" iddiasıyla yargıladığı davanın ilk duruşmasında 2 yıl 4 ay hapse mahkum etti. “Çok meşhur bir söz vardır, taçlanan baş akıllanır diye. Ama görüyoruz ki gerçek değil. Ya da tam tersi bir söz vardır. Büyükbaş hayvan bir saraya girdiği zaman o kral olmaz, o saray ahır olur” ifadeleri nedeniyle girişilen tutuklamaya Nöbetçi İstanbul 58. Asliye Ceza Mahkemesi’ne yapılan itiraz da 25 Ocak'ta reddedilmişti. Kabaş mahkum edildiği bu ilk duruşmada tahliye edildi (11 Mart).
Şimşek’in “Erdoğan” cezasına itiraza onama: İstinaf Mahkemesi, Evrensel gazetesi eski sorumlu müdürü Cem Şimşek’e Bakırköy 27. Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği 11 ay 20 günlük hapis cezasına avukatı Devrim Avcı’nın yaptığı itirazı reddetti; kararı usul ve esasa uygun bulduğuna karar verdi. Avukat Avcı, kararın sansür anlamı taşıdığını vurgulayarak, AYM ve AİHM’de dahil tüm hukuki yollara başvuracaklarını söyledi. Cem Şimşek de tepkisini “Gerçeği ifade edenleri cezalandırmaya, yıldırmaya çalışıyorlar” sözleriyle gösterdi. 2015'te evrensel.net sitesinde yayımlanan “Alman karikatüristler Erdoğan’ı fena çizdi” başlıklı haber nedeniyle Cem Şimşek’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret suçunu işlediği iddia edilmiş ve 8 Temmuz 2021’de 11 ay 20 gün hapis cezası kararı verilmişti (3 Mart).
Biçici’ye 299’dan beraat: dokuz8HABER.net’te 1 Haziran 2020’de yayınlanan “Hacker grubu Anonymous’tan Erdoğan’a Berkin Elvan örneğiyle tepki” başlıklı haber nedeniyle sitenin Genel Yayın Yönetmeni Gökhan Biçici’yi “Cumhurbaşkanına hakaret”ten yargıladığı davada beraat kararı çıktı. Duruşma savcısı da esas hakkındaki mütalaasında, fiilin İngilizce yazılmış bir haberin Türkçe olarak değiştirilmesinden aktartılmasından ibaret olduğu gerekçesiyle beraat talep etti. İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen ikinci duruşmada gazetecinin avukatı Ceren Kalı, AİHM’in “Cumhurbaşkanına hakaret” ile ilgili olarak Ekim 2021’de verdiği ve Türkiye’yi mahkum ettiği Vedat Şorli kararını sundu. Daha önce savunma yapan Biçici de, “Dava konusu bir haberdir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’de George Floyd’un polis şiddetiyle öldürülmesine ilişkin eleştirel bir tweet paylaşmış, Anonymous da bu paylaşımı alıntılayıp bir tweet atmıştı. Biz de bu tweeti Türkçe’ye çevirip aktarıcı bir dille haberleştirdik. Anonymous 6,5 milyon takipçisi olan, dünya medyasında sıklıkla haber olan bir gruptur, bir haber kaynağıdır” demişti. Ayrıca, mahkemeye gönderilen bilirkişi raporu da gazeteci lehineydi (17 Şubat).
Atilla Taş’a 299’dan dava: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, kamuoyunda “FETÖ Medya yapılanması” olarak nitelendirilen davada “örgüte yardım” iddiasıyla aldığı hapis cezası Yargıtay’ca bozulan Atilla Taş’ı, yedi sanıkla birlikte yeniden yargılamaya devam etti. Yargıtay, Taş’ın davaya konu olan eylemlerinin hüküm giydiği “örgüte yardım” suçunun değil, “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “devletin kurum ve organlarını alenen aşağılama” suçlarının unsurlarını içerdiğini karara bağlamıştı. 17 Şubat’ta görülen duruşma sonunda mahkeme, Taş hakkındaki dosyanın ayrılmasına karar verdi. Bu durumda Taş’ın dosyası Asliye Ceza Mahkemesi’nde sürebilir. Mahkeme başkanı, Atilla Taş hakkında adli kontrol tedbirinin sürdürülmesi kararına şerh koydu (17 Şubat).
Bağdat’ın “Erdoğan” davası: İstanbul 50. Asliye Ceza Mahkemesi, ozguruz.org web sitesinde 14 Nisan 2017’de çıkan “Erdoğan hakkında son yazım” başlıklı yazısı ve kişisel Twitter hesabından yaptığı dört paylaşım nedeniyle gazeteci Hayko Bağdat’ı “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Bağdat’ın katılmadığı 16 Şubat’taki duruşmada, MLSA Hukuk Biriminden avukat Merve Kurhan hazır bulundu. Mahkeme, Bağdat'ın istinabe yoluyla ifadesini Almanya’dan vermesini bekliyor. Avukat Kurhan, AİHM'in Türkiye aleyhine Ekim 2021’de verdiği Vedat Şorli kararında Yüksek Mahkemenin Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesinde gerekli yasal düzenleme yaparak ihlallerin önüne geçilmesini talep ettiğini hatırlattı. Mahkeme, mevcut dosya ile birleştirilen dosyada da yer alan “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasına karşı Bağdat’ın ek savunmasının alınması için bir istinabe daha yazılmasına karar verdi. Dava, 1 Haziran’a kaldı (16 Şubat).
Korkmaz’ın “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davası: Antalya 19. Asliye Ceza Mahkemesi, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Akdeniz Şube Başkanı Engin Korkmaz’ı bir ihbar sonucu “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla yargılamaya devam etti. 15 Aralık’ta görülmesi beklenen duruşma hakimin izinli olması sebebiyle 13 Mayıs’a kaldı (26 Ocak).
Ağca’ya 299 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 2016 yılına ait bir sosyal medya paylaşımında “Cumhurbaşkanına hakaret” ettiği iddiasıyla gazeteci Baransel Ağca’yı 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılıyor. 26 Ocak’ta sürmesi gereken yargılama, yargı personeli kar yağışından dolayı izinli sayıldığı için 26 Nisan’a bırakıldı (26 Ocak).
Batum’un “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 41. Asliye Ceza Mahkemesi, kanun hükmünde kararnameyle kapatılan İMC TV’de 10 Eylül 2015 tarihli “Ayşegül Doğan’la Gündem Müzakere” programındaki ifadeleri gerekçe göstererek gazeteci Rüstem Batum’u “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla yargılamaya devam etti. 21 Ekim’de görülen duruşmaya yurtdışında yaşayan Batum ve mahkemeye mazeret bildiren avukatları katılmadı. Bir sonraki duruşma, 5 Nisan’da (11 Ocak).
Charlie Hebdo’nun “Erdoğan” davası: Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 28 Ekim 2020 tarihli bir karikatürde “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” gerekçesiyle Fransa merkezli haftalık Charlie Hebdo dergisinin dört temsilcisini yargılamaya başladı. Davadan, derginin genel direktörü Julien Serignac, yazı işleri müdürü Gerard Biard, genel yayın yönetmeni Laurent Sorurisseau ve karikatürist “Alice”, 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Mahkeme, bu ilk duruşma sonunda, Erdoğan’ın avukatının katılma talebini “suçtan zarar görme ihtimali” üzerine kabul etti. Mahkeme, "Sanıkların açık kimlik, adres bilgilerinin ve savunmalarının tespiti için Ankara Başsavcılığı’nca düzenlenen yurtdışı istinabe yazısının akıbetinin sorulmasına, sanıkların kimlik ve adres bilgilerinin tespit edilmesi halinde savunmalarının alınması için işlem yapılmasına” karar verdi. Davaya 1 Haziran’da devam edilecek (1 Ocak).
Yücel’in 301 ve 299 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Almanya merkezli Die Welt gazetesi için 2016’da yazdığı haberleri gerekçe yaparak gazeteci Deniz Yücel’i "Cumhurbaşkanına hakaret" ve “Devlet kurumlarını aşağılamak” iddiasıyla yargılamaya ikinci duruşmayla devam etti. İddianamede, Yücel hakkında, Die Welt'te 26 Ekim 2016'da “Kürdün annesini göremeden ölmesi” söylemi ile 27 Ekim 2016'da yazdığı “Ermenilere yapılan soykırım ifadeleri" nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı. Oysa ki Yücel, ifadesinde “ayrımcılık ve eşitsizliği eleştirdiğini, tarihi gerçeğin suç sayılamayacağını” ifade etmişti. İddianamede, Basın Kanunu'na göre 6 aylık sürede dava açılabileceği, ancak yazının savcılıkça öğrenilmesinden itibaren dava açma süresinin başladığı, mahkemenin 11 Eylül 2020'de suç duyurusu yapmasıyla savcılığın suçlamayı öğrendiği kaydedildi. 25 Kasım’da görülen duruşmada mahkeme, pandemi tedbirlerini gerekçe gösterilerek basın ve gözlemcileri duruşma salonuna almadı. Yücel’in avukatı Veysel Ok’un talebi doğrultusunda Yücel’in yaşadığı Almanya’dan ifade vermesi için istinabe talebi yazılmasına karar verildi. Dava, 12 Nisan’a kaldı (1 Ocak).
Cemal'e "Erdoğan" davası: İstanbul Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu, 2016 ve 2020'de sosyal medyada yaptığı iki yorum nedeniyle T24 sitesi yazarı ve P24 Kurucu Başkanı Hasan Cemal hakkında, "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla dava açtı. İddianamede, Cemal'in 19 Temmuz 2016'da yaptığı "Demokratlığın tek kriteri, sadece askeri darbe girişimine karşı çıkmak değil, derinleşmekte olan Erdoğan darbesi'ne de hayır demektir!" ve T24 yazarı Murat Belge'nin 15 Temmuz 2020 tarihinde yayımlanan "Hilafet" başlıklı yazısını alıntılayarak yaptığı "Hilafet geri gelecekse herhalde Halife de Tayyip Erdoğan olacak" paylaşımları suça gerekçe yapıldı. Cemal'in "Erdoğan'a yönelik hakaret suçunu bir suç işleme kararının icrası kapsamında zincirleme şekilde işlediği" öne sürüldü. Gazeteci 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılanmaya İstanbul 41. Asliye Ceza Mahkemesi'nde 12 Nisan 2022'de başlayacak (1 Ocak). |
Sever’in 299 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “İçimde Kalmasın/Tanıklığımdır” kitabında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” şüphesiyle T24 yazarı ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eski basın başdanışmanı Ahmet Sever’i, Türk Ceza Kanunu (TCK) madde 299’dan yargılamaya devam etti. Mahkeme, Sever’in yurtdışından ifadesinin alınması için istinabe talebine verilecek yanıtı bekliyor. 23 Aralık’ta görülmesi planlanan duruşmaları, hâkimin izinli olması nedeniyle 21 Nisan’a ertelendi (1 Ocak).
Acarer’in “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Erk Acarer’i BirGün gazetesinde çıkan “Herkese var, Berkin’e yok” yazında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” iddiasıyla yargılıyor. Mahkeme, Almanya’da yaşayan gazeteciyle ilgili yakalama emrinin infazını bekliyor (1 Ocak).
Hakaret ve tazminat davaları
Ceza davaları
Ocak, Şubat ve Mart aylarında en az 23 gazeteci, haklarında “hakaret” gerekçesiyle açılan ceza davaları çerçevesinden yargılandı. Biri mahkum edilirken, ikisi de aklandı.
Gazeteciler için hapis talep edenlere Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Hakim Bekir Altun, MHP Lideri Bahçeli, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, son Başbakan Binali Yıldırım, Mustafa Şentop ve Mustafa Varank, Kadiri Tarikatı lideri Büreyde Öncel, eski TBMM Başkanı İsmail Karaman ile AKP kurucuları İhsan Arslan ve Ali İhsan Arslan, dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, dönemin İstanbul Başsavcı Vekili ve Adalet Bakan Yardımcısı Hasan Yılmaz, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hacı Hasan Bölükbaşı, Hakim Hacım Çiftçi, Türkiye Wushu Federasyonu (TWF) Başkanvekili Abdurrahman Akyüz ve kızı Elif Akyüz, çocuğunu istismardan yargılanan bir kişi de dahildi.
Almanya'da yaşayan Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel, bu dönemde, bir tweet yoluyla dönemin İstanbul Başsavcı Vekili olan ve Adalet Bakan Yardımcısı Hasan Yılmaz’a “hakaret" ettiği iddiasıyla gıyabında 7 bin 80 TL adli para cezasına mahkum edildi.
22 Ocak’ta tutuklanıp 49 gün hapiste tutulan gazeteci Sedef Kabaş, Cumhurbaşkanı’na hakaretten mahkum edildiği duruşmada, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'na hakaret iddiasıyla ilgili olarak beraat etti. Gazeteci Caner Taşpınar da, eski TBMM Başkanı İsmail Karaman ile AKP kurucuları İhsan Arslan ve Ali İhsan Arslan’a hakaretten yargılandığı davada aklandı.
Dört gazeteciye “Kaçak” davası: İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesinde çıkan “Boğaz’da kaçak var” haberi nedeniyle gazetenin muhabiri Hazal Ocak, foto-muhabiri Vedat Arık ve yazı işleri müdürleri Olcay Büyüktaş ve İpek Özbey’i 31 Mart’ta görülen beşinci duruşmayla yargılamaya devam etti. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un taraf olduğu davada, duruşma savcısı, dört gazetecinin “terörle mücadele eden bir kişiyi hedef göstermek” ve “özel yaşamın gizliliğini ihlal” iddialarıyla cezalandırılmasını talep etmişti. Mütalaaya karşı son savunmalarını hazırlamaları için süre verilen avukatlar, soruşturmanın genişletilmesinin bir zorunluluk olduğunu belirtti. Mahkeme heyeti, terörle mücadele kapsamında Altun’a herhangi bir görev verilip verilmediğinin öğrenilmesini yönündeki talebi ve zabıtaların beraat dosyaları istemini reddetmişti. Dava, esas hakkında savunmaların yapılması için 27 Eylül’e bırakıldı (31 Mart).
Dündar ve Kızılkaya’nın “hakaret” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, kapatılan Özgür Gündem ile dayanışmak için başlatılan Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği kampanyasına katılan gazeteci Can Dündar ile gazetenin sorumlu yazı işleri müdürü İnan Kızılkaya, İstanbul Adliyesi eski 1. Sulh Ceza Hakimi Bekir Altun’a yönelik ifadeler nedeniyle “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla yargılanmaya devam etti. Dündar ve Kızılkaya, “Saray rejiminin en kullanışlı hakimi” başlıklı bir yazı nedeniyle 2 yıl 4 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Mahkeme, 19. duruşmada, Dündar hakkındaki yakalama emrinin infazını bekliyor. Dava, 27 Ekim’e bırakıldı (24 Mart).
BirGün’den Kurnaz’a “Bahçeli” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, BirGün gazetesi politika editörü Mehmet Emin Kurnaz’ı, 23 Mayıs 2021’de çıkan “Çetelerin iktidarı” başlıklı Pazar ekine ilişkin ve MHP lideri Bahçeli’ye yönelik iddiaya ilişkin “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Davanın üçüncü duruşmasında savcı, ilgili yazıda Erdoğan, Devlet Bahçeli, Alaattin Çakıcı ve Sedat Peker’in fotoğraflarının üstünde “Çetelerin iktidarı” ibaresinin bulunduğuna işaret ederek, Türk Dil Kurumu’nda “çete” ifadesinin “yasa dışı işler yapmak, etrafındakileri korkutmak amacıyla bir araya gelen topluluk” anlamına geldiğini belirterek, bu ifadenin “devletin resmi makamlarını temsil eden mağdurların şeref, onur ve saygınlığı rencide edecek mahiyette olduğunu” iddia etti ve cezalandırma istedi. Dava, Kurnaz ve avukatlarının mütalaaya karşı beyanda bulunmaları için 8 Eylül’e ertelendi (17 Mart).
Bakanların davasında Kabaş’a beraat: İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesi, Tele1 TV'de katıldığı programdaki sözleri nedeniyle 22 Ocak’ta tutuklanan gazeteci Sedef Kabaş’ı, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'na hakaret iddiasıyla yargıladığı davada beraat ettirdi (11 Mart).
Dündar’a hapis istendi: Küçükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Sözcü gazetesinde 5 Nisan 2014 tarihinde yazdığı köşe yazısında son Başbakan Binali Yıldırım'a hakaret ettiği gerekçesiyle önce 11 ay 20 gün hapis, temyize gidilmesi üzerinde bu kez “5 ay 25 gün süreyle haftada en az iki saat yükseköğretim kurumları kütüphanesinde kitap okuma” cezası verilen ve cezası Yargıtayca bozulan gazeteci Uğur Dündar’ı, yeniden yargılamaya başladı. Yıldırım şikayetinden vazgeçtiği halde mahkeme savcısı, yazıda geçen “Allah’tan soyadı Binali! Milyonali de olabilirdi!” ve benzeri ifadeler nedeniyle Dündar için 2 yıl 4 ay hapis istedi (23 Şubat).
Saymaz’a “Tarikat” davası: Sözcü gazetesi yazarı İsmail Saymaz hakkında, 21 Mayıs 2021’de yayımlanan “Şehvetiye Tarikatı ile davamız var'” başlıklı köşe yazısına dava açıldığını duyurduğu için Kadiri Tarikatı’ndan Büreyde Öncel’in şikayetiyle ikinci bir dava daha açıldı. Sağlık nedeniyle duruşmaya katılamayan gazeteci, cinsel istismar vakasına atıf yaptığı için, İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “hakaret” iddiasıyla yargılanıyor. Mahkeme, Öncel’in avukatının, müvekkilinin sadece hürriyeti tahditten ceza aldığı, istismar bulunmadığı halde sokakta artık gezemediğini ifade ederek internette yayınlamış haberler için talep ettiği erişim yasağını “Sulh Ceza Hakimliklerinden talep edebilirsiniz” denilerek reddedildi. Dava, 15 Nisan’a kaldı (22 Şubat).
Taşpınar’a “hakaret” beraati: İstanbul 11. Asliye Ceza Mahkemesi, eski TBMM Başkanı İsmail Karaman ile AKP kurucuları İhsan Arslan ve Ali İhsan Arslan’a hakaret iddiasıyla yargıladığı gazeteci Caner Taşpınar’ı, beraat ettirdi. 6 Ocak’ta sunduğu mütalaasını tekrar eden duruşma savcısı, beraat talep etti. Mahkeme de, Taşpınar’ın beraatine karar verdi (15 Şubat).
Uludağ’a çifte soruşturma ve savunma engeli: Gazeteci Alican Uludağ, 7 Aralık 2021 tarihinde ifade verdiği “Yargıda Bahçeli krizi” başlıklı haberi dolayısıyla bir hâkimce ikinci kez şikâyet edildiğini ve Ankara Emniyeti'ne “Savcılık talimatı var” denilerek yeniden çağrıldığını ifade etti. Twitter hesabı üzerinden yaşadıklarını paylaşan Uludağ, ifadesi sırasında “aynı habere iki ayrı soruşturma açılmasının, basın özgürlüğüne hukuka aykırı bir müdahale ve yargısal taciz olduğunu” yazdırmak istediğini ancak polisin bunu yazmak istemediğini aktardı (12 Şubat).
Barut’a “hakaret” soruşturması: İz Gazete yazı işleri müdürü Yağız Barut, eşi ve çocuğunu şiddete maruz bıraktığı suçlamasıyla yargılanan Hakim Hacım Çiftçi'nin uzaklaştırma kararına uymamasıyla ilgili yaptığı haber nedeniyle ifadeye çağrıldı. Hakim Çiftçi'nin şikayet ettiği gazeteci Barut, 16 Şubat’ta ifade vermeye çağrıldı (11 Şubat).
Yücel'e “hakaret” cezası: İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi, 20 Şubat 2019'da paylaştığı bir tweet yoluyla dönemin İstanbul Başsavcı Vekili olan ve Adalet Bakan Yardımcısı Hasan Yılmaz’a “hakaret" ettiği iddiasıyla Almanya'da yaşayan Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel'i gıyabında 7 bin 80 TL adli para cezasına mahkum etti. Yücel’i temsilen duruşmaya katılan MLSA Eş Direktörü avukat Veysel Ok, müvekkilinin başkası tarafından söylenilen sözü paylaştığını, hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığını savundu ve beraat talebinde bulundu. Yücel'in diğer avukatı Erselan Aktan da şikayetçi Hasan Yılmaz'ın kamuoyuna mal olmuş birçok soruşturmada savcılık yaptığına dikkati çekerek, müvekkilinin aşağılamaya yönelik kastı bulunmadığını ifade etti. Ancak mahkeme, mahkumiyet yönünde karar açıkladı (8 Şubat).
Dört gazeteciye “Bilal Erdoğan” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan “Bilal Erdoğan'ın şanslı arkadaşı” ve “Arkadaş ihale zengini” başlıklı haberler nedeniyle gazetenin genel yayın koordinatörü Serkan Ozan, sorumlu yazı işleri müdürü Olcay Büyüktaş Akça, internet sorumlu haber müdürü Ozan Yurtoğlu ve haberleri yapan muhabir Hazal Ocak’ı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın şikayetiyle yargılamaya başladı. Duruşma savcısı, “hakaret ve iftira” suçlamasıyla ve iki yıla kadar hapisle yargılanan gazeteciler için ceza istedi. Dava son savunmaların alınması için 7 Haziran’a bırakıldı (8 Şubat).
“Wushu” haberinden Tutel’e “hakaret” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Türkiye Wushu Federasyonu (TWF) Başkanvekili Abdurrahman Akyüz ve kızı Elif Akyüz’ün şikâyetiyle BirGün gazetesinin spor editörü Eren Tutel’i “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla yargılamaya başladı. Gazeteci, Abdurrahman Akyüz’ü sporculara namaz kılma zorunluluğu getirdiği ve bir kişiyi Alevi olduğu için ulusal takım kampından kovduğu iddiasıyla gündeme getirmişti. Basın mensuplarının pandemi gerekçesiyle salona alınmadığı duruşmada Tutel, “Bana gelen ihbar ve beyanlar doğrultusunda haber yaptım. Gazetecilik kişisel bir şey değildir, kamu görevidir. Kamu görevinde kişiselleştirme olmaz” diye konuştu. Avukatı Tolgay Güvercin de, Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği'nin erişim engellemesi talebi reddedildiği gibi itirazı değerlendiren Ankara 6. Sulh Ceza Hakimliği’nce de geri çevrildiğini, sonuçta da Yargıtay 7. Ceza Dairesi de talebin reddedildiğini hatırlattı. Avukat, “İddianameye konu olan haber yalnızca katılan vekilinin belirttiği iddiaları içermiyor. Haberin merkezi bu değildir. Ayrıca, haber nedeniyle açılan bazı tazminat davaları da reddedilmiştir. Tevsii tahkikat taleplerinin reddi yönündeki beyanlara katılmıyoruz. Ceza yargılamasında yargılamanın her aşamasında tevsii tahkikat taleplerimizi sunabiliriz” dedi. Savcının eksik hususların giderilmesini talep ettiği duruşmada mahkeme, Tutel’in avukatına yazılı beyanda bulunması için süre verdi. Dava, 24 Mayıs’a kaldı (1 Şubat).
Saymaz’a “hakaret” davası: Gazeteci İsmail Saymaz, bir tarikatta yaşanan istismara ilişkin kaleme aldığı bir yazısı nedeniyle İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Büreyde Öncel’in açtığı “hakaret” davasında yargılanan Saymaz, “yazmama karşılığında şikayetin geri çekilmesini” reddetti. Duruşma savcısı ise, mütalaasında gazetecinin cezalandırılmasını talep etti. Yargılama, 31 Mayıs’a kaldı (1 Şubat).
İstismarı yazan Kepenek’e “hakaret” davası: İzmir’de Selçuk Asliye Ceza Mahkemesi, altı yaşındaki çocuğunu istismar ettiği gerekçesiyle tutuklanıp adli kontrol şartıyla serbest bırakılan R.Y’nin şikayetiyle, haberi kamuoyuna duyuran bianet.org editörü Evrim Kepenek’i yargılıyor. “Hakaret” ve “özel hayatın gizliliği” iddialarıyla yapılan şikayet üzerine gazeteci, Rize Ardeşen Şehit Halis Karoğlu Polis Merkezi Amirliğine giderek ifade vermişti. 9 Aralık 2021 tarihli iddianame nedeniyle Selçuk Asliye Ceza Mahkemesi’nde “hakaret” iddiasıyla yargılanacak olan Kepenek, son olarak uzlaştırmaya ilişkin işlemler için Selçuk Cumhuriyet Başsavcılığı uzlaştırma bürosuna davet edilmişti (5 Ocak).
Altan’ın “hakaret” davası: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, yazar Ahmet Altan’ı, 16 Mart 2008 tarihli Taraf gazetesinde çıkan “Darbe hazırlığı ya da Kemalizmi kapatmak” başlıklı köşe yazısında dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’ya “görevinden dolayı hakaret ettiği” iddiasıyla yeniden yargılanmaya devam etti. Mahkeme, dosyanın tekrar açılmasına gerekçe yapılan İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi kararına ilişkin Yargıtay incelemesini bekliyor. Dava 19 Nisan’a kaldı (1 Ocak).
Sever’e “hakaret” davaları: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “İçimde Kalmasın/Tanıklığımdır” kitabında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” şüphesiyle T24 sitesi yazarı ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eski basın başdanışmanı Ahmet Sever’i, Mustafa Şentop ve Mustafa Varank’a hakaret iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, Sever’in yurtdışından ifadesinin alınması için istinabe talebine verilecek yanıtı bekliyor. Dava, 21 Nisan’a kaldı (1 Ocak).
Uludağ’ın “hakaret” davası: Gazeteciler Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Murat Ağırel’in tutukluluk incelemesinin avukatlarına haber verilmeden yapılmasını Twitter hesabında “kumpas” olarak nitelendiren gazeteci Alican Uludağ “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” iddiasıyla yargılanıyor. Gazeteci mahkemeye çıkmadan “hızlı yargılama” yöntemiyle yargılanıyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hacı Hasan Bölükbaşı şikayetiyle hapsi istenen Uludağ, avukat Onur Cingil’in paylaşımı alıntılayarak, “Bir dönem Zekeriya Öz’ler Beşiktaş Adliyesi’nde kumpas kurmuştu. Yeni kumpasların adresi ise Çağlayan Adliyesi oldu. Aktörler değişse de hukuksuzluklar hep aynı” diye yazmıştı (1 Ocak).
Öncü’ye Soylu davası: İstanbul Küçükçekmece 22. Asliye Ceza Mahkemesi, Özgürüz sitesi programcısı gazeteci Onur Öncü’yü, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya “kamu görevinden dolayı hakaret ettiği” iddiasıyla yargılıyor. Basit yargılama usulüyle görülen davada Öncü’nün savunmanlığını MLSA avukatları üstleniyor. Özgürüz’ün Youtube kanalında yayınlanan 3 Mayıs 2021 tarihli “Ülkenin başına Hortum Süleyman kesilmek isteyen bir İçişleri Bakanı var!” başlıklı yayın nedeniyle Öncü’nün, TCK’nın 125. Maddesi uyarınca hapsi isteniyor. Söz konusu yayın başlığında kullanılan ifade Öncü’ye değil, konuğuna ait (1 Aralık).
Hukuk davaları
Yılın ilk üç ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanının damatları Selçuk Bayraktar ve eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın adları, beş gazeteciye (Çiğdem Toker, Şirin Payzın, Sedef Kabaş, Mustafa Sönmez ve Hazal Ocak) ve üç yayın kuruluşuna (Halk TV, Tele1 ve Sözcü) açılan toplam 850 bin TL talepli tazminat davalarında geçti.
Bu dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan, tutuklanmasına neden olduğu gazeteci Sedef Kabaş ve Tele1 yetkilisi Fırat Sakar hakkında “kişilik haklarına saldırı” gerekçesiyle bir de 250 bin TL'lik tazminat davası açtı. Önceki İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimine ilişkin “İBB’den Vakıflara Hizmet Raporu” yayınlayan gazeteci Çiğdem Toker ve Sözcü gazetesi, 80 bin TL talepli davada, 30 bin TL tazminata mahkum edildi. Mahkeme, Selçuk Bayraktar ve yetkilisi olduğu Baykar Makine Şirketi’nin, bir Tweeti nedeniyle Mustafa Sönmez’den istediği 100 bin TL’lik tazminatı haksız buldu. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Asım Güzelbey, bir yazısı nedeniyle Gaziantep Haber gazetesi imtiyaz sahibi gazeteci Ruhi Aytaç’tan 100 bin TL tazminat talep ediyor.
Payzın ve Halk TV’ye “Bayraktar” davası: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar, 16 Şubat’taki Halk TV programında İHA ve SİHA satışının “şeffaf olmaması"nı eleştiren ve İYİ Parti’den Ahmet Kamil Erozan’a bu konuda sorular yönelten gazeteci Şirin Payzın ve kanal hakkında 150 bin TL’lik tazminat davası açtı (31 Mart).
T3'ün davasında Toker'e 30 bin TL ceza: İstanbul Küçükçekmece 10. Asliye Hukuk Mahkemesi, 28 Ocak 2019 tarihli "İBB'den Vakıflara Hizmet Raporu" yazısında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) hazırladığı "Sivil Toplum Kuruluşları – Okul – Yurt Faaliyet Raporu" başlıklı raporu paylaştığı gerekçesiyle gazeteci Çiğdem Toker ve Sözcü gazetesini 30 bin TL tazminat ödemeye mahkum etti. 1 Şubat'ta davacı avukatının karşı çıkmasına rağmen mahkemenin dinlediği İBB'nin CHP Grup Sözcüsü Tarık Balyalı, "Araştırmalarımız sonucunda elde ettiğimiz bilgilerin Toker'in gönderdiği rapor ile eşleştiği gördük. Bunun üzerine Çiğdem Hanım yazıyı yazdı. Konuyu, İBB Meclis'inin gündemine de taşıdık. Rapor, üst yönetime bilgi vermek amacıyla hazırlanmış, STK'ler ile ilgili bir rapordu. Eski yönetim, 'Böyle bir rapor yok' dedi. Ama yeni yönetimden talebimiz üzerine Teftiş Kurulu üç rapor hazırladı. İşin özü, bu vakıflar ile belediye arasında yapılan anlaşmalar gereği yapılan harcamalar var. Doğrudan para aktarımı söz konusu değildir" demişti. Mahkeme, 80 bin TL tazminatla açılan davayı 30 bin TL tazminata mahkum ederek, kısmen kabul etmiş oldu. Toker'in avukatları karara itiraz edecek (31 Mart). |
Sönmez’e Berat Albayrak’tan tazminat davası: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak, İstanbul Anadolu 28. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde gazeteci ve iktisatçı Mustafa Sönmez hakkında 70 bin TL’lik tazminat davası açtı. Berat Albayrak’ın kitap yazma hazırlığında olduğuna dair bir tweet'i alıntılayan Sönmez, “Malta’ya paraları nasıl kaçırdık; Kayınpederimi nasıl kafaya aldım, 128 milyar doları nasıl çarçur ettim. Yüzüklerimin mutluluk sırrı. Hepsi bu kitapta!” diye yazdı. Albayrak’ın vergi cennetlerinde vergi kaçırmasıyla gündeme geldiğini anımsatan Sönmez, Gazete Pencere’de yayımlanan 15 Ekim 2021 tarihli “Vergi Cennetine Kaçağa Göz Yumuluyor” başlıklı köşe yazısında Albayrak’ın itibarını hedef almakla suçlanıyor. Ön inceleme duruşması 27 Mayıs’ta görülecek (28 Mart).
Kabaş’a Serhat Albayrak davası: Gazeteci Sedef Kabaş, vergi kaçırmaya işaret eden Man Adası belgelerinde Turkuvaz Medya Grubu’nun CEO’su Serhat Albayrak’ın adının geçmesine dair çıkan bir haberi Twitter’da ironiyle yorumladığı için 2020’den beri 100 bin TL’lik tazminatla yargılanıyor. “Saklayacak bir şeyleri yoktur. Çıkıp mertçe açıklarlar. Yoksa yanılıyor muyum?” şeklindeki tweet paylaşımına, İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği’nce 9 Nisan 2021’de erişim engeli getirilmişti (15 Mart).
Sönmez’e “Bayraktar” davası reddedildi: İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar ve yetkilisi olduğu Baykar Makine Şirketi’nin, bir tweeti nedeniyle gazeteci ve iktisatçı Mustafa Sönmez hakkında açtıkları 100 bin TL’lik tazminat davasını reddetti. Sönmez’den, Barış Pınarı operasyonu sürecinde 23 Ekim 2019’da paylaştığı ve silah ticaretinin şirketi zenginleştirdiğine değinilen “bol bol silah, mühimmat satan damadı unutmayın. İyi kazandı” şeklindeki paylaşımı nedeniyle tazminat talep ediliyordu (1 Mart).
Aytaç’a Güzelbey’den 100 bin TL’lik dava: Gaziantep 5. Asliye Hukuk Mahkemesi, Haber Gazetesi imtiyaz sahibi gazeteci Ruhi Aytaç’ı Gaziantep Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Asım Güzelbey’in “kişilik haklarına saldırı” gerekçesiyle açtığı 100 bin TL’lik tazminat davasında yargılıyor. Dava, 28 Eylül 2021’de açıldı (17 Şubat).
Ocak’a “Albayrak” davası Haziran’a kaldı: Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Kanal İstanbul güzergâhında satın aldığı arazi hakkında Cumhuriyet gazetesinde 20 Ocak 2020 tarihinde yayımlanan “Damat işi biliyor” başlıklı haber nedeniyle dava ettiği gazeteci Hazal Ocak, 200 bin TL manevi tazminat istemiyle yargılanmaya devam etti. İstanbul 8. Asliye Hukuk mahkemesi, bir kez daha, Ocak hakkında İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen beraat kararının kesinleşmesinin beklenmesine karar verdi. Yargılama, 21 Haziran’a kaldı (8 Şubat).
Erdoğan’dan Kabaş ve Tele1’e 250 bin TL’lik dava: Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla suçladığı gazeteci Sedef Kabaş ve sözlerin sarf edildiği Tele 1 kanalının bağlı olduğu şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Fırat Sakar hakkında 250 bin TL'lik tazminat davası açtı. Erdoğan'ın avukatı Ahmet Özel, İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne sunduğu dava dilekçesinde, “Davalının müvekkili hedef alan ağır, tahammül edilmesi imkânsız, hakaret ve ithamları içerir birtakım ifadeler ile 'müvekkili kamuoyu önünde toplumun yapısını bozan ayrıştırıcı, zarar veren bir kişi' konumunda tutup bunu çıkmış olduğu televizyon programında geniş kitlelere duyuracak şekilde yapmak suretiyle müvekkilin aşağılanmasına, toplum önünde küçük düşürülmesine ve yıpratılmasına sebep olmuştur” dedi ve 14 Ocak'tan itibaren işleyecek yasal faizi de talep etti (8 Şubat).
Yeni baskı araçları: İlan kesme ve müfettiş cezaları
Hazine ve Maliye Bakanlığı, iktidarın ekonomi idaresini eleştirdiği için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) şikayet ettiği için gazeteci ve iktisatçı Mustafa Sönmez hakkında şimdi de vergi incelemesi başlattı.
“FETÖ’ye yakın medya kuruluşunda köşe yazarlığı yaptığı” gerekçesiyle bir süre hapis yatan gazeteci ve şarkıcı Atilla Taş’a Şubat 2019’dan beri uygulanan adli kontrol, avukatı Sevi Kalan Güvercin’in yaptığı onca itiraza rağmen kaldırılmadı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında, yıllardır resmi ilan hakları ellerinden alınan gazetelerin durumunu Evrensel ve Yeni Asya gazeteleri özelinde gündeme getirdi; işlemin politik niteliğiyle ilgili olarak da “Yarın iktidarı destekleyen manşetler atsınlar, arka arkaya bütün ilanlar gelecektir” dedi.
Tutukluluk bitti, “adli kontrol” bitmedi: İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, “FETÖ’ye yakın medya kuruluşunda köşe yazarlığı yaptığı” gerekçesiyle bir süre hapis yatan gazeteci ve şarkıcı Atilla Taş’ın İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nin koyduğu adli kontrolünün kaldırılmamasına yönelik avukatı Sevi Kalan Güvercin’in yaptığı itirazı, oybirliğiyle reddetti. “Usul ve yasaya uygun olduğu” ileri sürülen bu karar gereği, Taş hakkındaki adli kontrol devam edecek (8 Mart).
Sönmez'e "Vergi incelemesi": Hazine ve Maliye Bakanlığı, iktidarın ekonomi idaresini eleştirdiği için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) şikayet ettiği için gazeteci ve iktisatçı Mustafa Sönmez hakkında vergi incelemesi başlattı. Sosyal medya yorumları nedeniyle BDDK şikayetiyle "Türkiye ekonomisinin istikrarını zayıflatmaya çalıştığı" iddiasıyla zaten beş yıl hapis istemiyle yargılanan Sönmez'e şimdi de vergi incelemesi başlatıldı. Sönmez, işlemi "Nebati'nin bakanlığından (Hazine ve Maliye Bakanlığı) bir tebligat geldi. 'Hesaplarınızda vergi incelemesi yapacağız' diyor. Şaka gibi. Ne hesabı? Kırık dökük telif gelirinin nesini inceleyeceksin. Halka küfür eden Cengiz'i incele! Başkalarına da gelmiş. Anlayan, yorumlayabilirse, gereksiz feryat figan olmasın" ifadeleriyle duyurdu (23 Şubat). |
BİK’ten resmi ilana yüzde 72 zam: Basın İlan Kurumu (BİK), Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 18 Şubat’ta yönetim kuruluna 12 kişi atamasının ardından ilk kez toplandı. Bir seneyi aşkın süredir toplanamayan 36 kişilik yönetim kurulu, atamanın ardından yaptığı Genel Kurul toplantısında gazetelere verilen resmi ilan ve reklam fiyatlarını görüştü. Görüşmeden tirajı 50 binin altındaki gazeteler için resmi ilan fiyat tarifesinin 20,40TL'den 35 TL'ye (ct/cm), tirajı 50 binin üzerindeki gazeteler içinse 49,35 TL’den 63 TL’ye yükseltilmesi kararı çıktı. 50 bin altı tiraj için yüzde 71,57; 50 bin üstü tiraj içinse yüzde 27,66 zam yapıldı. Artış Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayı sonrası Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girecek. Basın meslek örgütlerinin talebi de yapılan zamma yakındı (22 Şubat).
Kılıçdaroğlu’dan “ilan” keyfiyetine tepki: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında, yıllardır resmi ilan hakları ellerinden alınan gazetelerin durumunu Evrensel ve Yeni Asya gazeteleri özelinde gündeme getirdi. Kılıçdaroğlu, uygulamanın politik niteliğiyle ilgili olarak da “Yarın iktidarı destekleyen manşetler atsınlar, arka arkaya bütün ilanlar gelecektir” dedi. Kılıçdaroğlu, “İktidar gazeteler üzerinde baskı kuruyor. Yeni Asya gazetesine 750 gündür ilan vermiyorlar. Evrensel gazetesine 2019'dan bu yana Basın İlan Kurumu tek bir ilan vermedi. O da cezalandırılıyor. İnsaf ya... Yarın iktidarı destekleyen manşetler atsınlar, arka arkaya bütün ilanlar gelecektir" ifadelerini kullandı (15 Şubat).
Yasaklamalar, kapatmalar, toplatmalar
Ocak, Şubat, Mart aylarında dijital gazetecilik mecralarında işlenen rüşvet, yolsuzluk, uyuşturucu ticareti, “FETÖ bağlantıları”, “güvenlik”, iktidar belediyelerine dair iddialar ve tutuklu mektupları gibi konularına dair en az 50 online haber ve paylaşıma Sulh Ceza Hakimlikleri kararıyla erişim yasağı getirildi. Yazılarına veya sosyal medya paylaşımları müdahale gelen gazeteciler arasında Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Bülent Mumay, Murat Ağırel, Erk Acarer ve Can Dündar da bulunuyor.
Devlet okullarında görev yapan öğretmenler, MEB’e bağlı internet üzerinden diken.com.tr sitesine haber okumak istediğinde siteye erişemiyor.
MEB’den Diken’e sansür: Devlet okullarında görev yapan öğretmenler, Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) bağlı internet üzerinden www.diken.com.tr sitesine giremiyor. İnternet sitesinin adresi yazıldığında “Erişmeye çalıştığınız sayfa MEB erişim politikaları gereğince engellenmiştir” yazısı çıkıyor. Milli Eğitim Bakanlığı, okullarda ‘güvenli internet’ kapsamında yeni bir altyapı kurmuştu. Uzmanlar, bu kapsamda haber sitelerine erişim engeli gelebileceği ihtimalini vurgulamıştı. Ancak kontrol edildiğinde belli başlı diğer haber sitelerine erişimin engellenmediği görüldü (29 Mart).
Rüşvet haberine erişim yasağı: İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hakimliği, EsenyurtHaber sitesinde 15 Mart 2022 tarihinde yer verilen “Gaziantep Valiliği hakkında hata duyurusu: Yolsuzluk ve rüşvet ağı ortaya çıktı” başlıklı habere erişim yasağı getirdi. Haber, Gaziantep Valisi Davut Gül ve dönemin Vali Yardımcısı Hüseyin Yılmaz’ın da olduğu altı kişi hakkında rüşvet ve usulsüzlük iddiasıyla suç duyurusunda bulunulmasına değiniyordu (26 Mart).
Pirha ve Yeni Yaşam sitelerine erişim yasağı: Hatay 1. Sulh Ceza Hakimliği, Pir Haber Ajansı (PİRHA) ve Yeni Yaşam’ın internet sitesine erişim engeli getirdi. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), karar sonrası Yeni Yaşam’ın “yeniyasamgazetesi2.com” alan adıyla ve PİRHA’nın “pirha.net” alan adıyla haber akışını sürdürdüğü internet sitelerine erişimi de kesti. Anayasa Mahkemesi (AYM), 27 Ekim 2021'de internet erişim engellerine yönelik bir pilot karara imza atmış, aralarında BirGün, Gazete Duvar ve Diken gibi online gazetelerin olduğu erişim engellemeleri için 'hak ihlali' demişti. Hak ihlallerinin yapısal sorundan kaynaklandığını belirten AYM, 'pilot karar usulü'nün uygulanmasına, 'yapısal sorunun giderilmesi için keyfiyetin TBMM'ye bildirilmesine' karar vermişti (10 Mart).
Üç site haberine “kaymakam” sansürü: İzmir 6. Sulh Ceza Hakimliği, Karaburun ilçesi Kaymakamı Serap Özmen Çetin hakkında, “görevi kötüye kullanmak suretiyle haksız menfaat sağladığı” iddialarıyla ilgili haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle, erişim engeli getirdi. İfade Özgürlüğü Derneği’ne göre 2022/1298 sayılı karardan KRT, Cumhuriyet ve BirGün’de çıkan haberler de etkilendi (25 Şubat).
Dört köşe yazısına erişim yasağı: Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği, gazeteci Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan‘ın, Milli Savunma Bakanı yardımcılarından Şuay Alpay, Alpaslan Kavaklıoğlu ve Muhsin Dere‘nin “FETÖ ile bağlantıları oldukları” iddiasına dair köşe yazıları ve konu ile ilgili yapılan haberlere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İfade Özgürlüğü Derneği’ne göre 2022/1779 sayılı karardan Pehlivan’ın Cumhuriyet gazetesinde çıkan “Onlar oldu şerefli, biz olduk şerefsiz” ve “Telefondaki örgüt lideri”, “Sen misin Erdoğan’ın sözünü dinleyen” ve Barış Terkoğlu’na ait “Alışmak, görmekten daha kolay geliyor” başlıklı yazıları etkileniyor (15 Şubat).
Xwebûn ve Yeni Yaşam’a erişim engeli: Kürtçe yayın yapan Xwebûn gazetesinin internet sitesine getirilen erişim engelinden sonra Yeni Yaşam gazetesinin de internet sitesine erişim engeli getirildi. Yeni Yaşam gazetesinin “yeniyasamgazetesi2.com” alan adıyla yaptığı internet sitesine Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun (BTK) 28 Ocak 2022 tarihli ve 490.05.01.2022-93448 sayılı kararıyla erişim engeli getirildi (29 Ocak).
Üç site haberine “Erdoğan” engeli: İstanbul Anadolu 6. Sulh Ceza Hakimliği, CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç’un CHP Kocaeli İl Danışma Toplantısı’ndaki konuşmasında, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’a yönelik “Sen FETÖ’nün Allah’ısın” ve benzeri ifadeleri ile ilgili haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İfade Özgürlüğü Derneği’ne göre, 2022/964 sayılı karar Sözcü, Cumhuriyet ve Gerçek Gazete sitelerinde çıkan haberlerin de silinmesine neden oldu (28 Ocak).
Üç site haberine “Bilal” yasağı: İstanbul Anadolu 6. Sulh Ceza Hakimliği, CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç’un, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na tazminat davası açan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan hakkındaki açıklamalarıyla ilgili haberlere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İfade Özgürlüğü Derneği'ne göre 2022/967 sayılı kararla Milli Gazete, Tele1 ve Dünya sitelerinde çıkan haberlerin silinmesine hükmedildi (28 Ocak).
Hakimi eleştiren haberlere erişim yasağı: Samsun 2. Sulh Ceza Hakimliği, Gürcistan’a kaçan suç örgütü lideri Galip Öztürk’ün aile fotoğrafını Samsun Adalet Komisyonu Başkanı Hakim Kemal Alver’in çekmesiyle ilgili yapılan haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle yasak getirdi. İfade Özgürlüğü Derneği'ne göre 2022/454 ve 2022/463 sayılı kararlarla Cumhuriyet, BirGün ve Samsun Etikhaber sitelerinde çıkan haberler de erişime engellendi ve silinmesine hükmedildi (27 Ocak).
Üç site haberine “Bataklık” yasağı: Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği, organize suç örgütü lideri olmakla suçlanan Sedat Peker’in gündeme getirdiği “Bataklık” operasyonu ve soruşturması kapsamında tutuklanan iş insanı Nevzat Kaya’nın adının geçtiği haberlere “kişilik hakları ihlali” adına erişim yasağı getirdi. İfade Özgürlüğü Derneği'ne göre 2022/773 sayılı karar ile erişime engellenen haberler arasında Cumhuriyet, Diken ve Duvar sitelerinde çıkanlar da var (19 Ocak).
Haberlere “iş dünyası” yasağı: İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği, MHP eski MYK üyesi, iş insanı Muharrem Yıldız’ın Esenyurt Belediyesi’nin AKP’li başkanları Necmi Kadıoğlu ve Ali Murat Alatepe dönemleriyle ilgili iddiaları hakkındaki haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişime engeli getirdi. İfade Özgürlüğü Derneği'ne göre 2022/156 sayılı kararla soL, Cumhuriyet ve KRT sitelerinde çıkan haberler de erişime engellendi (14 Ocak).
İki haber ve Mumay’ın yorumuna yasak: İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) AKP tarafından yönetildiği dönemden kalan borçları nedeniyle belediyenin hesaplarına haciz işlemi uygulatan MET-GÜN İnşaat Taahhüt ve Ticaret AŞ ve sahibi Metin Güneş ile ilgili birçok haber ve sosyal medya paylaşımına “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli koydu. İfade Özgürlüğü Derneği'ne göre 2022/252 sayılı kararı ile silinmelerine ve arama motorlarından çıkartılmasına karar verilenler arasında Diken, BirGün sitesi haberleri ile gazeteci Bülent Mumay’ın konuyla ilgili Twitter paylaşımında paylaştığı Evrensel gazetesi haberine yaptığı yorum da bulunuyor (14 Ocak).
17 online habere “Cemaat” sansürü: İskenderun 2. Sulh Ceza Hâkimliği, Elazığ’da bir cemaat yurdunda kalan tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara'nın intiharıyla ilgili BirGün, Cumhuriyet, Halk TV, Tele 1, soL ve T24 sitelerinde de çıkan 17 habere erişim engeli getirdi. Karar, AYM’nin yakın zamanda değiştirilmesi gerektiğine hükmettiği 5651 Sayılı Kanunu’nun 9. Maddesi kapsamında alındı. Karar, Enes Kara’nın babası Mehmet Kara’nın talebiyle alındı. Baba Kara, “Enes Kara'ya ait video görüntüleri ile birlikte ve bu videoya yönelik çeşitli basın yayın organlarında, haber sitelerinde ve sosyal medya platformlarında gerçek dışı ve hukuka aykırı yayınlar yapılarak, müvekkillerinin kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu, ailesinin özel hayatının gizliliğini ihlal ve kişiliğine hakaret teşkil edecek fiillerle suç işlendiği” iddiasıyla hakimliğe başvurmuştu (13 Ocak).
Enes’in intiharı haberlerine “Bakanlık” kaynaklı yasak: Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği, Elazığ'da cemaat yurdunda kalan tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara'nın intiharıyla ilgili yapılan sosyal medya paylaşımlarına, “millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması” adına erişim yasağı getirdi. İfade Özgürlüğü Derneği'ne göre İçişleri Bakanlığı’nın talebiyle alınan 2022/771 sayılı kararda gazeteciler Erk Acarer ve Can Dündar’ın tweetleri ve BirGün sitesindeki bir haber de sıralanıyor (11 Ocak).
Tutuklu mektubuna “Gürlek” yasağı: Gebze Kadın Cezaevi'nde hükümlü olarak bulunan Selda Karataş’ın Bianet sitesinden gazeteci Ayça Söylemez’e gönderdiği ve İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti başkanı Akın Gürlek’ten bahsettiği mektup yasaklandı. Cezaevi Müdürlüğünün 28 Aralık 2021 tarihli “Sakıncalı mektup değerlendirme kararı”nda, “hakim Gürlek’in yalan yanlış beyanlarla hedef gösterildiği” ifade edildi. Kararda, “Mektubun ‘Değerli Ayça Hanım Merhaba’ diye başlayan 1. Sayfanın 3. Satırından itibaren 2,3,4,5 diye numaralandırılan sayfalarında …..Hakimin medyada tanınan Selahattin Demirtaş, Canan Kaftancıoğlu, Ebru Timtik gibi kişilerin dosyasının hakimi olduğu belirterek hakim Akın Gürlek’in adını duyurarak hedef göstermektedir” ifadeleri de geçiyor (11 Ocak).
Üç site haberine “kokain” sansürü: İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hakimliği, Mersin Limanı’nda ele geçirilen kokainle ile ilgili haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İfade Özgürlüğü Derneği'ne göre, 2022/86 sayılı karar, Yeniçağ’da araştırmacı gazeteci Murat Ağırel’in yazısı ile Sözcü ve Cumhuriyet sitelerinde CHP milletvekillerinin konuyla ilgili araştırmalarına değinen haberleri de etkiliyor (3 Ocak).
Habercilik
İktidara yakın Yeni Akit gazetesi, gazeteci Aydın Engin’in toprağa verilmesini, “Namazsız gazeteciler! Aydın Engin toprağa gömüldü” saldırısıyla okuyucularına taşıyarak, “namazsız cenaze”ye katılan meslektaşlarını da listeleyerek nefret söylemine başvurdu.
Bir kadının çantasından 700 dolar çaldığına ilişkin görüntüler gündeme gelen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin eski basın danışmanı Metin Özkan, TV100 ve CNN Türk’teki işinden çıkarıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’a Gülen Cemaati aracılığıyla suikast düzenleneceğini öne sürülen haberler nedeniyle Akşam ve Güneş gazetelerine “haberler sahte tapelere dayandığı” gerekçesiyle beş ayrı dava açıldı.
ATV'deki “Esra Erol'da” adlı programın sunucusu Esra Erol, yüzünün görünmesini istemediği halde 18 yaşındaki bir kadını canlı yayına çıkarması, kameraların önünde bağırarak suçlaması ve azarlaması medya çevresi ve toplumda yoğun tepkilere neden oldu.
Medya ombudsmanı Faruk Bildirici kişisel bloğunda, Habertürk'te Fatih Altaylı'nın konuğu olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun katıldığı programı üzerinden “canlı yayınlarda cevap hakkı” meselesi üzerine yazdı. Bildirici “Muhatapların yayına bağlanması konusunda inisiyatif, konukta değil yayıncıda olmalı” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Sözcüsü Murat Ongun, “Sancaktepe Yenidoğan metro hattı durduruldu mu? İBB Metro inşaatına beton döktü” başlıklı haber nedeniyle CNN Türk’e tepki gösterdi: “O bir metro hattı değil. Yıllar önce kazılmış 30 metre derinliğinde bir çukur”.
Yeni Akit’ten nefret yayını: İktidara yakın Yeni Akit gazetesi, 24 Mart’ta yaşamını yitiren gazeteci Aydın Engin’in toprağa verilmesini, “Namazsız gazeteciler! Aydın Engin toprağa gömüldü” nefret söylemiyle okuyucularına duyurdu. Yeni Akit, “namazsız cenaze”ye katılan gazetecileri de listeledi (25 Mart).
TV100 ve CNN Türk, Özkan’la çalışmayacak: TV100, İstanbul Kemerburgaz’daki bir restoranda bir kadının çantasından 700 dolar çaldığına ilişkin görüntülerin ortaya çıkmasından sonra, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin eski basın danışmanı Metin Özkan’ı “Sağlı Sollu” adlı programdaki yorumcu kadrosundan çıkardı. CNN Türk kanalı da, canlı yayına yorumcu olarak katılması için Özkan’a yaptığı daveti geri çekti. Özkan, iddianın sosyal medyada yayılmasının ardından görüntüler için "montaj" diyerek kamera kayıtlarını yalanlamıştı (23 Şubat).
Akşam ve Güneş’e “sahte tape” davası: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’a Gülen Cemaati aracılığıyla suikast düzenleneceğini öne süren ve haberi, manşetten duyuran Akşam ve Güneş gazetelerine “haberler sahte tapelere dayandığı” gerekçesiyle beş ayrı dava açıldı. Ethem Sancak'ın sahibi olduğu gazeteler, Şubat 2015’te o dönem CHP Genel Başkan yardımcısı olan Umut Oran, Akif Hamzaçebi ile Emre Uslu’nun Fuat Avni hesabıyla Twitter'dan suikast iddialarını yazıştıkları öne sürmüştü (22 Şubat).
Uğur, Tarkan’ı hedef aldı: Türkiye gazetesi köşe yazarı Fuat Uğur, yazısında “Geççek” şarkısıyla gündeme gelen şarkıcı Tarkan’ı hedef aldı. Uğur, Türkiye’nin en beğenilen pop şarkıcılarından Tarkan için, “Megastar denilen ama 'Kasabastar'dan öteye geçememiş, sıradan bir ses; koyunun olmadığı yerde Freddie Mercury muamelesi görmüş bir isim” değerlendirmesi yaptı. Uğur, şarkı sözlerinin Erdoğan’ı hedef aldığını savunarak, “yalakalık” ile suçladığı Tarkan’a, “Her şeyin bedeli var. Bir gün gelir ödenir…” tehditlerini yöneltti (19 Şubat).
Sabah “BAE” ile bir öyle bir böyle: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın birtakım anlaşmalar imzalamak üzerine Birleşik Arap Emirlikleri'ne gitmesi, Sabah tarafından coşkuyla karşılandı. Gazete, Körfez ülkesini daha önce casuslukla suçladığını, ülkedeki bir dizi üzerinden dahi eleştirdiğini unuttu. Sabah gazetesi, “BAE ile 50 yıla damga vuracak anlaşmalar” başlığıyla manşetten gördüğü haberinde gelişmeleri “coşku ile” karşıladı (15 Şubat).
Sunucu Erol’dan konuğuna azar: ATV'de yayınlanan “Esra Erol'da” adlı programın sunucusu Esra Erol, yüzünün görünmesini istemediği halde 18 yaşındaki bir kadını canlı yayına çıkardı, kameraların önünde bağırarak suçladı ve azarladı. Kadını ilişkisi üzerinden yargılayarak tüm kadınlara ve ebeveynlere öğütler vermeye kalkışan Esra Erol'un bu sözleri, ATV'nin resmi Twitter hesabından “Esra Erol sinirlerine hakim olamadı!” ifadesiyle yayınlandı. Videonun sosyal medyada yayılmasının ardından binlerce kullanıcı Esra Erol'a, ATV'ye ve RTÜK'e tepki gösterdi. RTÜK üyesi CHP'li İlhan Taşcı, “Esra Erol ile Müge Anlı için harekete geçmeyen ve tek bir rapor dahi görüştürmeyen RTÜK Başkanı, ‘milli ve manevi yayın’ genelgesinden sonra bakalım ne yapacak...” diyerek duruma tepki gösterdi (30 Ocak).
Bildirici’den “cevap hakkı” eleştirisi: Medya ombudsmanı Faruk Bildirici kişisel bloğunda, Habertürk'te Fatih Altaylı'nın konuğu olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun katıldığı program üzerinden “canlı yayınlarda cevap hakkı” meselesi üzerine yazdı. Gazeteci gözüyle yayına TBMM Başkanı Mustafa Şentop ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun bağlanmasını değerlendiren Bildirici “Muhatapların yayına bağlanması konusunda inisiyatif, konukta değil yayıncıda olmalı” dedi. Bildirici, “Altaylı'ya teşekkür etmek gerek” başlıklı yazısında, “Şunu sorgulamak gerekir: Acaba AKP’li CB Erdoğan konukken cevap hakkı doğdu diyerek muhalefet liderleri yayına bağlatılır mıydı? Ya da CB ister miydi? CB, ‘İstemiyorum’ derse program ne olurdu? Yanıtlar şu an belirsiz. Kanımca bağlanamazlardı” diye yazdı (11 Ocak).
İBB’den CNN Türk’e “Çukur” tepkisi: İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Sözcüsü Murat Ongun, CNN Türk'ün “İBB metro inşaatına beton döktü” haberine tepki gösterdi. CNN Türk'te “Sancaktepe Yenidoğan metro hattı durduruldu mu? İBB Metro inşaatına beton döktü” başlıklı bir haber yayınlandı. Ongun, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “O bir metro hattı değil. Yıllar önce kazılmış 30 metre derinliğinde bir çukur. 'Metro hattı nedir?' diye öğrenmek isterseniz, 10 metro şantiyemizden birinde size eğitim verebiliriz” diye yanıt verdi (6 Ocak).
Selvi’den “belgesiz iddia”: Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun 30 Aralık'ta gittiği Milli Eğitim Bakanlığı'nın kapısının zincir vurularak kilitlenmesiyle ilgili olayda “kapının kilitlenmesini Kılıçdaroğlu’nun koruması talep etti” iddiasında bulundu. Selvi, “Belgesiz konuşmam” dediği yazısında herhangi bir belge gösteremedi (3 Ocak).
Anayasa Mahkemesi kararları
Ocak, Şubat ve Mart aylarında Anayasa Mahkemesi (AYM), Basın İlan Kurumu’nun (BİK) yıllardır eleştirel gazeteleri resmi ilandan mahrum bırakması ve online haberciliği susturmayı amaçlayan özellikle Sulh Ceza Hakimliği kaynaklı internet sansürüyle ilgili önemli iki karar aldı.
AYM, bu kararlardan Birgün, Gazete Duvar, Artı Gerçek, Sol.org.tr, Diken ve Tarımdanhaber sitelerinin bazı haberleri ile Çiğdem Toker'in Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan bir köşe yazısına erişim engeli getirilmesini “Anayasal hakların ihlali” olarak gördü ve bu kuruluşların her birine 8 bin 100’er TL olmak üzere toplam 48 bin 600 TL tazminata hükmetti.
Diğer yandan AYM, bir televizyon konuşması nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla gazeteci Sedef Kabaş'ın 22 Ocak’ta tutuklanmasıyla ilgili yapılan tedbir başvurusunu reddetti.
AYM’den “ilan cezaları”na dur: Basın İlan Kurumu’nun (BİK) gazetelere haksız bir şekilde verdiği ilan durdurma cezaları, Anayasa Mahkemesi'nden (AYM) döndü. Evrensel, BirGün, Cumhuriyet ve Sözcü’nün de aralarında bulunduğu gazetelerce yapılan 11 başvuruyu toplu olarak 10 Mart’ta değerlendiren AYM, Adalet Bakanlığı’nın avukatlarınca yapılan savunmayı da inceleyerek ihlal kararı verdi. Kararın pilot karar niteliğinde olması bekleniyor. BİK’in Evrensel gazetesine, 16 Nisan 2020’de yayımlanan “CHP’li Özel’den Fahrettin Altun tepkisi” başlıklı haber ve 24 Şubat 2020’de yazarları İhsan Çaralan’ın “Hükümet vatandaşına ‘şehit olmayı’ vadeder mi?” başlığını taşıyan makalesi nedeniyle verilen 5’er günlük resmi ilan ve reklam kesme cezaları da AYM’nin ihlal kararı verdiği cezalar arasında yer alıyor. Cumhuriyet gazetesine, Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde Mersin'de bir çiftçiye yönelik “Artistlik yapma lan” ifadesine 28 Şubat 2013 tarihli köşe yazısında köşe yazarı Cüneyt Arcayürek’in “Artist!” ifadesiyle tepki göstermesi nedeniyle üç gün resmi ilan cezası verilmişti. Asliye Hukuk Mahkemeleri, kararlarında haberlerin etik değerlere uygun olmadığı, haberlerde gerçeklik ve doğruluk vasfının olmadığı, başka bir kaynaktan yapılan haberin doğruluğunun en azından şekli açısından araştırılması gereğinin yerine getirilmediği, haberlerin gerçeklik, güncellik, kamu ilgi ve yararı ile konu ile ifade arasındaki düşünsel bağ unsurlarını birlikte barındırması unsurlarını taşımadığını iddia edip haberlerle ilgili “İfade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez” kararları vermişti. AYM karar vermeden önce Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanlığı da, “haberler ve köşe yazıları nedeniyle resmi ilan ve reklamların kesilmesi ifade ve basın özgürlüğüne bir müdahale teşkil etmemektedir” şeklinde görüş bildirmişti (16 Mart).
AYM’den Kabaş için “tedbire” hayır: Anayasa Mahkemesi, katıldığı televizyon programındaki konuşmasında, “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçlarını işlediği gerekçesiyle 22 Ocak’ta tutuklanan Sedef Kabaş'ın avukatlarının, Şubat başında “tedbir yoluyla derhal tahliye edilmesi” yönünde ilettikleri talebi reddetti. Kabaş'ın avukatları, başvuruda, Sedef Kabaş'ın "tedbir yoluyla derhal tahliye edilmesi ve başvurunun öncelikli olarak pilot dava usulüne göre incelenmesi" talep edildi. Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü, “tedbiren tahliye” talebini reddetti. Yüksek Mahkemenin de “başvurucunun ceza infaz kurumunda tutulmasının yaşamına, maddi veya manevi bütünlüğüne yönelik bir tehlike oluşturduğuna dair derhal tedbir kararı verilmesini gerektirir bir durum bulunmadığı sonucuna vararak, bu aşamada başvurucunun tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerektiği” yönünde karar verdiği öğrenildi (16 Şubat).
Yedi site haber ve yazılarına sansür, AYM’de mahkum: Anayasa Mahkemesi (AYM), Birgün, Gazete Duvar, Artı Gerçek, Sol.org.tr, Diken ve tarımdanhaber sitelerinin bazı haberleri ile Çiğdem Toker'in Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan bir köşe yazısına erişim engeli getirilmesinin Anayasal hakların ihlalini oluşturduğuna hükmetti. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin internet özgürlüğü konusunda üye devletlere yönelik tavsiye kararı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin internet ve ifade özgürlüğüne ilişkin içtihatlarına atıf yapan Anayasa Mahkemesi, başvuruculara ayrı ayrı 8 bin 100'er TL manevi tazminat ile yargılama giderlerinin ödenmesine karar veren AYM, ayrıca ihlallerin yapısal sorundan kaynaklandığına hükmedip, bu sorunun çözülmesi için de kararın Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmesine hükmetti. Gazete Duvar sitesinde çıkan “Yunan olmak da ayıp değil Pontus da...”, “Haydar Baş'ın başı neden belada” başlıklı haberler, Diken’de yayımlanan “CHP'nin istismar araştırması teklifine yanıt: Mümkün değil” konulu haber, Sol.org.tr'de yer verilen “Kolejlerle ilgili şikayetler artıyor, hem emekçilerin parası ödenmiyor hem velilerin” başlıklı haber, Birgün sitesinde çıkan “Hasankeyf taşıma ihalesi iptal edildi, bakanlık soruşturma açtı” konulu haber, Artı Gerçek sitesinde yayımlanan “Gıda sahtekarlığından 15 kez ceza alan kişi Tarım Kredi marketlere genel müdür olarak atandı” başlıklı haber ile Cumhuriyet gazetesi eski köşe yazarı Çiğdem Toker’e ait “Ferhat Tepe dosyası neden kapatıldı?” başlıklı köşe yazısı, erişim engellemesine konu olmuştu. Ancak AYM, Evrensel.net sitesine yönelik pek çok erişim engeline karşı yapılan başvuruları hala gündemine almadı (7 Ocak).
AİHM kararları
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel’in Türkiye’de Şubat 2017’den itibaren bir yıl süreyle tutuklu bırakılmasını 2’ye karşı 5 oyla “ifade özgürlüğü ve güvenlik haklarının bir ihlali” olarak karara bağladı ve Türkiye’yi 13 bin 300 avro tazminata mahkum etti. Ancak MLSA Eş Direktörü avukat Veysel Ok, AİHM kararında Yücel’in siyasi saikle tutuklandığının ve savunma hakkının ihlal edildiğinin gözardı edildiğini söyleyerek, dosyayı Büyük Daire’ye taşıyacaklarını bildirdi.
AİHM, 24 Ekim 2018’de tutuklandığı Tarsus Kapalı Kadın Cezaevi’nde “örgüt üyeliği”nden bulunmadığı halde, "örgüt üyeliğinden ayrıldığına" ve "ilgili ‘örgüt koğuşundan ayrılmak istediğine" dair dilekçe sunması dayatılan Jin Haber Ajansı’nın (JİNHA) editörü ve ressam Zehra Doğan’a tazminat ödenmesine karar verdi. Doğan’ın masumiyet karinesinin ihlal edildiğine karar veren AİHM, 1350 avro tutarında tazminata hükmetti.
AİHM, Türkiye’de üç yıla yakın bir süre erişime kapatılan internet ansiklopedisi Wikipedia’nın başvurusunu, “Anayasa Mahkemesi tazmin etti, mağdur sıfatınız kalmadı” diyerek reddetti.
AİHM’den Wikipedia’ya ret: AİHM, internet ansiklopedisi Wikipedia’ya Türkiye’de üç yıla yakın bir süre erişime kapatılmasına karşı Wikimedia Vakfı’nın yaptığı başvuruyu karara bağladı. AİHM, başvuruya konu işlemle ilgili Anayasa Mahkemesi’nin daha önce durumu tazmin ettiğini hatırlattı ve “Bu durumda mağdur sıfatınız kalmamıştır” dedi. Wikipedia sitesine erişim yasağı, “Türkiye’yi terör örgütleriyle aynı zeminde gösteren ifadelerin bulunması” gerekçesiyle 29 Nisan 2017’de yürürlüğe sokulmuştu. Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği, Wikimedia Vakfı avukatlarının söz konusu idari tedbir kararıyla ilgili yaptıkları itirazı reddetmişti. Yasak, AYM’nin ihlal kararının 15 Ocak 2020’de Resmi Gazete’de yayımlanmasından sonra kaldırılmıştı (24 Mart).
Türkiye, "gazetecinin masumiyet karinesini ihlal"den AİHM'de mahkum: AİHM, 24 Ekim 2018'de tutuklanıp 24 Şubat 2019 tarihinde de Tarsus Kapalı Kadın Cezaevi'nden tahliye edilen Jin Haber Ajansı'nın (JİNHA) editörü ve ressam Zehra Doğan'ın başvurusunda Türkiye'yi mahkum etti. Mardin'in Nusaybin ilçesindeki sokağa çıkma yasağı sırasında yaptığı haberler ve sosyal medyada paylaştığı resimleri nedeniyle 'örgüt propagandası' suçlamasıyla tutuklanan Doğan'ın AİHM'e yaptığı başvuru sonuçlandı. Başvuru, "örgüt üyeliği" yönünde bir prosedüre tabi olmayan ve suçlamaya konu olmayan Doğan'ın 'örgüt üyeliğinden ayrıldığına' ve 'ilgili örgüt koğuşundan ayrılmak istediğine' dair dilekçe sunması zorunluluğuna dayanıyordu. Avukatı Olguner Olgun, cezaevlerinde yaygın bir soruna işaret eden konunun "masumiyet karinesi"nin ihlali olduğuna dikkat çekerek, AİHM'ye başvuruda bulunmuştu. AİHM'in bilgilendirdiği Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ise, davadan kaynaklı sorunların çözülmesi için "tek taraflı deklarasyon" yayımlayarak, masumiyet karinesinin ihlal edildiğini kabul edip başvurunun düşürülmesine karar verilmesini talep etti ve Doğan'a bin 350 avroluk tazminat taahhüt edildi. Doğan ise tazminat miktarının düşüklüğüne dikkat çekerek, "Türkiye'de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne yönelik sistematik ihlallerin çözümü için mahkemenin bir karar vermesinin daha etkili olacağını" vurguladı (19 Mart). |
Deniz Yücel kararı, AİHM Büyük Daire'ye taşınacak: MLSA Hukuk Birimi, gazeteci Deniz Yücel’in Türkiye’de bir yılı aşkın bir süre tutuklu bırakılmasına ilişkin AİHM’in 25 Ocak’ta açıkladığı kararı, Büyük Daire’ye taşıyacağını açıkladı. MLSA Eş Direktörü avukat Veysel Ok, AİHM’in Yücel’in tutuklanmasının siyasi saiklerle yapıldığı ve savunma hakkının ihlal edildiği gerçeğini gözardı ettiğini belirterek Büyük Daire’nin Türkiye’deki gazeteciler için elzem olan başvurudaki bu hatayı düzeltmesini beklediklerini belirtti. Büyük Daire’ye yapılan itirazda 18. Madde ihlali başta olmak üzere AİHM’in Deniz Yücel başvurusunun esas noktaları olan 5. madde 3. paragraf ve 5. madde 4. paragraf yönünden ayrıca değerlendirme yapması gerektiği belirtildi (9 Mart).
AİHM’den Yücel mahkumiyeti: AİHM, Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel’in Türkiye’de Şubat 2017’den itibaren bir yıl süreyle tutuklu bırakılmasını 2’ye karşı 5 oyla ifade özgürlüğü ve güvenlik haklarının bir ihlali olarak kararlaştırdı ve Türkiye’nin mahkeme gideri dahil olmak üzere Yücel’e toplam 13 bin 300 avro tazminat ödemesine hükmetti. AİHM açıklamasında, “Eleştirel kişilerin geçici de olsa tutukluluğu sadece kişi üzerinde değil, sivil toplumu taciz edecek ölçüde genelde ifade özgürlüğü üzerinde caydırıcı etki yaratır” denildi. Böylece Türkiye, 2021’den beri Yücel dosyasıyla birlikte toplam dokuz gazeteci tutukluluğu kapsamında AİHM önünde mahkum edilmiş oldu (25 Ocak).
RTÜK’ten haberler
RTÜK’ün lisans başvurusu için 72 saat süre tanıyarak uyardığı Almanya merkezli Deutsche Welle (DW), ABD merkezli Amerika’nın Sesi (VOA) ve Fransa merkezli Euronews medya kuruluşları, başvuruda bulunmayacaklarını bildirdi.
Ocak, Şubat, Mart aylarında tartışma yaratan RTÜK kararları arasında Ayşenur Arslan’ın Türk Mukavemet Teşkilatı’na yönelik sözleri nedeniyle oy çokluğuyla, Halk TV’ye ağır idari para cezası verilmesi ve kanal hakkında inceleme başlatılması, gazeteci Sedef Kabaş’ın “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla gözaltına alınıp tutuklanmasına gerekçe yapılan sözlerle ilgili Tele 1’e ceza yağdırması, Selçuk Tepeli’nin ana haberde AKP Genel Başkanı'nın icraatına yönelik eleştirileri nedeniyle Fox TV’ye yaptırım uygulaması da vardı.
Basın İlan Kurumu Genel Kurulu temsilciliğine atanan 12 kişiden biri de, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin oldu.
DW ve VOA lisans için RTÜK’e başvurmayacak: Almanya merkezli Deutsche Welle (DW) ve ABD merkezli Amerika’nın Sesi (VOA) medya kuruluşları, lisans başvurusu için 72 saat süre tanıyan Radyo Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) lisans başvurusunda bulunmayacaklarını bildirdi. Kuruluşlar, konuyu yargıya taşıyacağını açıkladı. DW Genel Müdürü Peter Limbourg, “Türkiye’de yerel medya halihazırda kapsamlı bir düzenlemeye tabi tutuluyorken, şimdi uluslararası medyanın da haberleri kısıtlanmaya çalışılıyor. Bu önlem, programların yayın şekilleriyle değil, doğrudan gazetecilik içerikleriyle ilgilidir. Bu, münferit, eleştirel haberlerde, bu haberlerin silinmemesi halinde Türk yetkililere tüm içerikleri engelleme fırsatı verir. Bu da sansür olasılığını açık hale getirir. Buna karşı çıkacağız ve Türk mahkemeleri nezdinde dava açacağız” dedi. VOA açıklamasında da, “Lisans, radyo ve TV yayıncılığında kullanılan bir kuraldır, çünkü yayın spektrumu sınırlı bir kamu kaynağıdır ve hükümetlerin, bunun daha geniş kamu yararına kullanılmasını sağlamak için spektrumu düzenleme sorumluluğu vardır. Bununla birlikte internet, sınırlı bir kaynak değildir ve internet dağıtımı için bir lisans gereksiniminin olası tek amacı sansür uygulamaktır” ifadelerine yer verildi. 2019 yılına ait düzenlemeye dayanan RTÜK, VOA ve Deutsche Welle ile Euronews kuruluşları için 9 Şubat’ta lisans kararı almıştı. Tebligat 21 Şubat’ta RTÜK sitesinde yer almasıyla resmiyet kazandı (23 Şubat).
RTÜK Başkanı da BİK üyesi de: AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzasıyla yayımlanan karara göre, Basın İlan Kurumu Genel Kurulu temsilciliklerine 12 kişi atandı. Resmi Gazete'de yayımlanan ve 195 sayılı Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanunun 5. maddesi gereğince yapıldığı ifade edilen atamalara göre, BİK temsilciliğine Fecir Alptekin, Saadet Oruç, Mehmet Akarca, Muhammet Mücahit Küçükyılmaz, Osman Köse, Ahmet Arslan, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, Edibe Sözen, Mehmet Emin Babacan, İsmail Çağlar, Kübra Güran Yiğitbaşı ve Zakir Avşar getirildi (18 Şubat).
RTÜK’ten Halk TV ve KRT’ye ağır ceza: RTÜK, Ayşenur Arslan’ın Türk Mukavemet Teşkilatı’na yönelik sözleri nedeniyle oy çokluğuyla, Halk TV’ye yüzde 5 gibi “üst” sınırdan idari para cezası ve 5 kez program durdurma cezası verdi. RTÜK, Arslan'ın sözlerinin, toplumun milli ve manevi değerlerini aşağıladığını savundu. KRT televizyonunda yayınlanan “Olağan İşler” programında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun yasa dışı kişi ve ilişkilerle birlikte anılması ve bazı iddiaların gündeme getirilmesi gerekçesiyle yayıncılık ilkelerinin ihlali edildiğine karar verildi ve kanala üst sınırdan idari para cezası verilmesi kararlaştırıldı (16 Şubat).
RTÜK’ten Arslan’ın sözlerinden Halk TV’ye inceleme: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, gazeteci Ayşenur Arslan’ın Halk TV'deki Medya Mahallesi programındaki Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) hakkındaki sözleri için inceleme başlatıldığını açıkladı. Arslan’ın, “Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı adada ve yakın hinterlandında suikastlarla bilinen bir illegal diyelim, yarı resmi bir oluşumdu” sözleri inceleme konusu yapıldı (10 Şubat).
RTÜK’ten lisans için 72 saat süre: RTÜK, 9 Şubat'ta denetim yetkisini kullanarak Amerika'nın Sesi, Deutsche Welle ve Euronews'e lisans başvurusu yapması için 72 saatlik süre verdi. RTÜK Başkan Yardımcısı İbrahim Uslu, kararın yaklaşık bir hafta içerisinde kurulun internet sitesinde yayımlanacağını, bunun ardından yayıncı kuruluşların lisans başvurusunda bulunması için tanınan 72 saatlik sürenin başlayacağını söylemişti. Kurul, aksi takdirde internet yayınlarının engellenmesi için mahkemeye başvuru yapma kararı almıştı. RTÜK’ün CHP’li Üst Kurul Üyesi İlhan Taşcı, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda "Ulusal basının ardından sıra uluslararası haber sitelerinin denetlenmesine ve sesinin kesilmesine geldi. RTÜK’ün ‘Sitede video var, lisans almalı’ bakışıyla denetlenmeyecek hiçbir haber sitesi kalmaz! Asıl hedef basın özgürlüğü ve çok seslilik. İstenen basın sussun, eleştirmesin" demişti. RTÜK Üst Kurul Üyesi Okan Konuralp de "Oy çokluğuyla alınan karar SETA’nın 2019’daki fişleme niteliğindeki uluslararası medya raporunun bir uygulaması. Lakin, uluslararası medyanın baskılanmasına yönelik bu hamle de başarısızlığa mahkumdur" ifadelerini kullanmıştı (10 Şubat).
RTÜK’ten Tele1 ve Fox TV’ye 6 milyon TL’lik ceza: RTÜK, gazeteci Sedef Kabaş’ın “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla gözaltına alınıp tutuklanmasına gerekçe olarak gösterilen sözlerinin yayımlandığı Tele 1’e ceza yağdırdı. Üst Kurul, Tele 1'e 5 kez program durdurma ve üst sınırdan idari para cezası yaptırımı uyguladı. Aynı ihlalin tekrarları halinde kanalın lisansı iptal edilebilecek. Tele 1'e bir yaptırım kararı da Uğur Dündar'ın sözleri için veren RTÜK, FOX'a da ana haber bülteni nedeniyle üst sınırdan idari para cezası verdi. RTÜK, moderatör Uğur Dündar'ın "Gün gelir keser döner sap döner, hesap da döner. İşte o zaman onun hesabı sorulur' ve Merdan Yanardağ'ın “Bir gün devran değişecek. Bu totaliter rejimin sorumluları yargı önünde, halkın önünde ve tarihin önünde hesap verecekler” ifadeleriyle ötekileştirilen kitleyi tehdit ettiğini savundu. Üst Kurul, Tele 1'e yüzde 3 idari para cezası verdi. Olağanüstü toplantıda, Selçuk Tepeli’nin ana haberde AKP Genel Başkanı'nın icraatına yönelik eleştirileri nedeniyle Fox TV’ye 'toplumda özgür kanaat oluşmasını' engellediği iddiasıyla yüzde 3 idari para cezasına hükmedildi. Karar oyçokluğuyla alındı. Cezaların toplamı 6 milyon TL’yi buluyor (24 Ocak).
RTÜK Başkanı'ndan Tele1 için inceleme: Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Tele1 TV programında eleştiren gazeteci Sedef Kabaş’ın kullandığı ifadeleri gerekçe göstererek Tele1 hakkında inceleme başlatıldığını duyurdu (21 Ocak).
RTÜK cezaları
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Ocak, Şubat, Mart 2022 döneminde haber ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına toplam 59 kez idari para cezası, radyo kuruluşlarına ise 2 kez idari para cezası verdi. Kurul, TV kuruluşlarına toplam 20 milyon 868 bin 514 TL; radyo kuruluşlarına 11 bin 517 TL idari para cezası verdi (Reklam ve ticari yayınların değerlendirme dışı bırakıldığı “RTÜK cezaları” bölümü, RTÜK’ün 27 Ekim 2021 - 4 Şubat 2022 tarihleri arasında gerçekleştirdiği 15 toplantının kayıtları incelenerek hazırlandı).
RTÜK, TV kanallarına, “tarafsızlık” ilkesini ihlalden iki kez, “insan onuru” ilkesini ihlalden 13 kez, “milli manevi değerler”e ilişkin ilkenin ihlali nedeniyle üç kez, ülkenin bölünmez bütünlüğüne ayrıkı yayınlardan bir kez ve ayrımcılık” ilkesini ihlalden bir kez idari para cezası verdi. RTÜK, aynı dönemde “toplumsal cinsiyet eşitliği”ne ilişkin ilkenin ihlali nedeniyle bir kez idari para cezası, “Türkçenin kullanıma” ilişkin ilkenin ihlali nedeniyle dört kez idari para cezası verdi. RTÜK, alkollü içkiye özendirici nitelikli yayından gerekçesiyle bir kez, şiddete özendirme nedeniyle toplam üç kez, kişileri fal veya batıl inançlar yoluyla istismar edemez” ilkesini ihlalden 30 kez idari para cezası verdi.
RTÜK bu rapor döneminde radyo kuruluşlarına “Türkçenin kullanıma” ilişkin ilkenin ihlali nedeniyle bir kez ve “tarafsızlık” ilkesini ihlalden de bir kez idari para cezası uyguladı.
RTÜK, geçen yılın aynı döneminde haber ve program yayınlarından dolayı 110 kez idari para cezası , toplam 16 kez yayın durdurma cezası ve bir kez uyarı cezası verirken bu dönemde Radyo Harman’a iki kez program durdurma ve 2.957 TL idari para cezası verdi.
Tarafsızlık ilkesi: RTÜK 6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan “Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır” ilkesinin ihlali nedeniyle, Halk TV’ye (Kayda Geçsin) 79.558 TL; FOX TV’ye (Ana Haber Bülteni) 2.508.827 TL olmak üzere, televizyonlara toplam 2.588.385 TL ve Kafa Radyo’ya (Nihat’la Muhabbet) 8.704 TL idari para cezası verdi.
İnsan onuru ve özel hayatın gizliliği: RTÜK 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesindeki "insan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez" ilkesinin ihlali nedeniyle, Halk TV’ye (Açıkça, iki kez; İki Yorum iki kez; Perdenin Önü Arkası) toplam 336.836 TL; Star TV’ye ("Serap Paköz ile Gerçeğin Peşinde) 314.715 TL; Tele 1’e (18 Dakika, iki kez; Demokrasi Arenası, üç kez) toplamda 203.932 TL ve FOX TV’ye (Ana Haber Bülteni) 2.168.854 TL ve FM TV’ye (Sosyal Alem) 28.238 TL olmak üzere toplam 3.052.575 TL idari para cezası verdi.
Batıl inanç: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (r) bendinde yer alan “Yayın hizmetleri... kişileri fal veya batıl inançlar yoluyla istismar edemez” ilkesinin ihlali nedeniyle, 365 TV’ye ("Mücahid Hoca ile Saadet Asrının Dua Harmanı") 56.476 TL; Medyam 14 TV’ye (Fatih Öztürk ile Sevgi Bağı ve Mücahid Han ile Sohbet-i İhvan) toplam 1.015.548 TL idari para cezası verdi.
Şiddete özendirme: RTÜK 6112 sayılı Kanun'un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ş) bendinde yer alan, "Şiddeti özendirici ve kanıksatıcı olamaz" ilkesinin ihlali nedeniyle, FOX TV’ye (El Kızı) 1.948.470 TL ve TGRT Haber’e (Gündem Özel) 63.696 TL ve Kanal D’ye (Yargı) 1.741.145 TL olmak üzere toplam 3.753.311 TL idari para cezası verdi.
Toplumsal cinsiyet: RTÜK, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (s) bendinde yer alan "Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen, kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden programlar içeremez" ilkesinin ihlali nedeniyle Show TV’ye (Üç Kuruş) 1.861.283 TL idari para cezası verdi.
Türkçe’nin kullanımı: RTÜK 6112 sayılı Kanun'un “Türkçenin, özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasını sağlamak zorundadır; dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez” ilkesine aykırılıktan TV 8’e (İkinci Sayfa) 2.112.146 TL, Flash TV’ye (Sosyal Haber) 38.460 TL ve FOX TV’ye (Fulya ile Umudum Olsun) 1.016.723 TL ve Show TV’ye (Didem Arslan Yılmaz'la Vazgeçme) 524.148 TL olmak üzere TV’lere toplam 3.691.477 TL idari para cezası verdi. Aynı ilkeye aykırılıktan, RTÜK Radyo Gram’a (Okan Aslan İle Halkın Sesi) 2.813 TL idari para cezası verdi
Milli ve manevi değerler: RTÜK, 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan “Toplumun millî ve manevî değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz” ilkesini ihlalden FOX TV’ye (Yasak Elma, iki kez) toplam 4.722.721 TL, Beyaz TV’ye (Hayatta Her Şey Var) 116.516 TL olmak üzere toplam 4.839.237 TL idari para cezası verdi.
Ayrımcılık: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “Irk, renk, dil, din, tabiiyet, cinsiyet, engellilik, siyasî ve felsefî düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez” ilkesinin ihlali gerekçesiyle Tele 1 TV’ye (Demokrasi Arenası) 38.460 TL idari para cezası verdi.
Alkollü içecek: RTÜK, “alkol, tütün ürünleri ve uyuşturucu gibi bağımlılık yapıcı madde kullanımı ile kumar oynamayı özendirici nitelikte olamaz” ilkesinin ihlali nedeniyle Virgin Radyo’ya (Mesut Süre ile Rabarba) 21.385 TL idari para cezası verdi.
Bölücülük: RTÜK, 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde belirtilen, “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne” dair ilkesine aykırılıktan, FM TV’ye (Sorarım) 28.238 TL idari para cezası verdi.
(EÖ/NÖ)