6 farklı şehirden 18 kişinin katıldığı atölyede, Kürt medyasının gelişim seyri, Kürtçe haberciliğin tarihçesi, Kürtçe haber dili, Kürtçe haber çevirisi, çatışmalı bölgelerde kadın gazeteci olma konuları işlendi.
bianet Kurdi’nin editörleri Murat Bayram ve Ferid Demirel ile 27-28 Nisan tarihlerinde gerçekleştirdikleri Kürtçe Haber Atölyesi üzerine konuştuk.
Atölye BİA’da 27-28 Nisan tarihleri arasında gerçekleşen Kürtçe Haber Atölyesi’ne başvuru ve ilgi yoğundu. Atölye programının dili Kürtçe’idi.
6 farklı şehirden 18 kişinin katıldığı atölyede, Kürt medyasının gelişim seyri, Kürtçe haberciliğin tarihçesi, Kürtçe haber dili, Kürtçe haber çevirisi, çatışmalı bölgelerde kadın gazeteci olma konuları işlendi.
Atölye eğitmenleri bianet Kurdi’nin editörleri Murat Bayram ve Ferid Demirel idi.
İki de konuğumuz vardı; BBC Türkçe, SBS Kurdish ve VOA Kurdi Diyarbakır muhabiri Hatice Kamer ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu’ndan Safiye Alagaş. Kamer ve Alagaş atölye süresince gazetecilik deneyimlerini paylaştılar.
Kürtçe Haber Atölyesi’ne neden ihtiyacımız olduğunu sorduğumda, “Kürt gazeteciliği, Kürt medyası, Kürtçe haber çevirisiyle ilgili atölye düzeyinde eğitim verip bu konuya ilgili olan insanlara daha fazla tecrübe kazanmalarını sağlayacak böyle bir mekan ve ortam neredeyse hiç olmadığı için” diyerek yanıt veriyor Ferid Demirel ve devam ediyor;
“Zaten Türkiye’deki iletişim fakültelerine baktığımızda, bu konuda bir ders vermediklerini de biliyoruz. Kürt medyasına dair bir ders yok, zaten Türk basın tarihi içerisinde de Kürt medyası anlatılan bir şey değil. İletişim fakültelerinin dışında bu alanı işleyip ele alacak bir kurum ve kuruluşta yok. Bu açıdan vereceğimiz bu eğitim ve yaptığımız atölyenin bu boşluğu dolduracağını düşünerek, Kürt Medyası Atölyesi düzenledik”
“Hiçliğin içinde küçük bir adım”
Safiye Alagaş
“Bir de yıllar içinde Murat’la edindiğimiz tecrübeler vardı, bunları paylaşmak istedik. Ben, yaptığımız bu iki günlük atölyenin iletişim fakültelerindeki boşluğu doldurduğunu iddia etmiyorum. Ama bizim yaptığımız bu anlamda bir adım. Bu yaptığımız şey sadece bir kapı açıyor.”
Kürt Medyası Atölyesi’nin ilki 2 Eylül 2018’de gerçekleştirildi. Demirel, bu seneki atölyeye başvuru ve ilginin daha fazla olduğunu belirtiyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor;
“Beklediğimizin üstünde bir talep geldi, çok fazla başvuru aldık. Katılımcı sayımızı 15 kişi ile sınırlı tutacaktık ama ilgi çok olunca sadece 18 kişinin katılımını sağlayabildik. İlginin ve başvurunun ilk yıl az olmasının nedeni, insanların ne ile karşılaşacağını bilmiyor olmasıydı bence. Ama atölye sonrasında gelen olumlu geri dönüşler ve insanlarla kurduğumuz iletişim, bu yıl atölyeye ilginin artacağının bir göstergesi oldu. Bu geri dönüşlerle birlikte biz de iki günlük bir atölye gerçekleştirmiş olduk.”
Hatice Kamer
Murat Bayram ve Ferid Demirel, kıyaslama yapmaksızın atölye katılımcıların seviyelerinin çok yüksek olduğunu, bu yıl ki atölyede daha fazla tartışma geliştirildiğini, atölyenin ders gibi değil daha çok beyin fırtınası şeklinde geçtiğini da vurguluyorlar.
“Murat Bayram: bianet kapı aralamış oldu”
Kürtçe haberciliğe ve böyle bir atölyeye neden ihtiyaç duyulduğunu Murat Bayram ise şöyle açıklıyor; “Çünkü Kürtçe medya üzerine Türkçe dahi bir tartışma yok. Bu yönüyle bianet bir kapı aralamış oldu. Bu hiçliğin içinde küçük bir adımdır diyebiliriz.”
“Kürt dili Hint-Avrupa dil grubunda olan bir dil. Maalesef Türkçe düşünülünce Kürtçe haber yapıları iyi oluşturulamıyor. Türk medyası dünyadaki haber yapılarını çok geç takip ediyor, bu geleneksel medyada böyleydi, yeni medyada da böyle. Bu yönüyle Türkçe'den beslenen Kürtçe, birincisi dünya medyasından çok az beslenen Türkçeden az verim alabiliyor, ikincisi Türkçe'den alınca doğruları ile beraber yanlışları da alıyor.”
Murat Bayram’a atölyede en benimsediği noktayı soruyorum;
“Atölyede 10 ülkede, beş dilde yapılan haber öykülerinin yapısını ve öğelerini ayırdık. Bunların dördü Hint- Avrupa dil grubunda. İspanyolca, Farsça, İngilizce ve Kürtçe. Bu dört dilde 10 ülkede yazılmış haber öykülerinin dillerini kıyaslayınca aslında ortak bir anlatımın olduğunu gördük. Bu benim atölyede benimsediğim bir nokta oldu” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Türkçe başka bir dil yapısına sahip olduğu için bu yönüyle çok farklı olabiliyor. Mesela Kürtçede bir olay olduktan sonra olayın etkisi hala devam ediyorsa, bunun bir yapısı var. Ve haber konusu olabilecek her şey, olan ve bugüne yansıması olan bir şey şeklinde. Dolaysıyla tartışmalarda medyatif zaman kalıbı üzerinde durduk."
“Kürt medyasının dili Türkçenin çevirisi olan bir halde”
Murat Bayram
“Bunun içinde sadece medya materyallerinden yararlanmadık. Aynı zamanda Paris INALC Üniversitesi Kürdoloji Bölümü’nde Kurmanci Sorumlusu olarak görev yapan İbrahim Seydo Aydoğan var, onun araştırmalarından yararlandık. Sadece gazetecilik olarak değil aynı zamanda akademik olarak da bu konuda neler yapıldığına baktık.”
“Türkçede bir olay oldu, yapıldı şeklinde anlık zaman aktarımları oluyor ama Kürtçe’de bunun için üç farklı zaman anlatımı var. Olan etkisi bir süre süren ve biten, olan ve etkisi hala devam eden ve olduğu zaman sadece etkili olan şeklinde anlatımlar var. Biz bunlar üzerine çok tartıştık. Türkçeden beslenen Kürt medyasının dili aslında olması gerektiği gibi değil, Türkçenin çevirisi olan bir halde”
Bayram, “Kürtler modern gazeteciliği nasıl yapıyordu?” üzerine olan tartışmalarda, bir noktayı ilginç bulduğunu anlatıyor;
“1942’de Ronahî dergisi var. Celadet Alî Badirxan ve Dr. Kamiran Alî Badirxan Kürt dilinin modern gramerini yazmış kişilerdir. Kullandığımız alfabe Celadet’in hazırladığı alfabe. Dolayısıyla bu kişiler 1942’de olması gerektiği gibi habercilik yapmış. Olması gerektiği gibi zamanları ve haber öğelerini dizmişler. 1992’ye kadar Kürtçe yasaktı, 1995’ten sonra fiilen Kürt basımı serbest oldu(fakat baskılar devam etti). Bu aralıktaki zaman diliminde yetişen herkes Türk diliyle yetişti. Artık o işi Kürt dilinde yapabilecek kadrolar olmadığı için bu işi Türk dilinden öğrenmiş insanlar yaptı ve geri dönüşü çok zor bir hal aldı. Dolayısıyla biz atölyede dünyada bugün modern gazeteciliğin nasıl yapıldığına baktık. Hakikaten “Kürtler yasaktan önce Kürt dilinde modern gazeteciliği nasıl yapıyorlardı?”yı bu atölyede karşılaştırmış olduk.
“Bunun sonucunda şunu gördük; Kürtlerin ilk modern gazeteciliğe başlangıcı şu an dünyada yapılan modern gazeteciliğe çok paralel. O yasaklı zamanlarda aslında çok şey kaybettik, atölye bunun da tartışmasını yaptık.”
Atölyenin içeriği
Ferid Demirel
Atölyede Ferid Demirel, Kürt basın tarihiyle ilgili, Murat Bayram ise daha çok medyanın yapısı ve dili ile ilgili anlatımlarda bulundular.
Demirel ve Bayram, atölyede Kürt gazeteciliğinin nasıl yapılması gerektiğine dair bir çerçeve çizdiklerini, Dünyadaki gazetecilik örnekleri üzerinden Kürtçe’de nasıl yapılıyor, dünyada nasıl yapılıyor, nasıl uygulanıyor ve nasıl olması gerekiyor şeklinde aşamalı bir program izlediklerini ifade ettiler.
Hatice Kamer, çatışmalı bölgelerde kadın gazeteci olma, Safiye Alagaş ise, Şujin, Jinnews ve Jinha deneyimleri ışığında kadın odaklı gazetecilik, Kürt medyasında kadın odaklı gazetecilik pratikleri üzerine konuştu.
Murat Bayram, Kürt medyasında tematik olarak bir konu üzerine en büyük katkısı olan medya organizasyonlarının kadın ajansları olduğunu kanaatinde.
“Kürt medyasında kadınlar, kadın odaklı gazetecilik ve kadının dili üzerine çok yenilikler yaptılar ama geri kalan diğer medya siyasetin etkisinde kaldığı için sadece siyasi söylemlerin tekrarı oldular.
Şunu da belirtmeliyim, şu an Kürtçe yayın yapan organların hepsi ya bir devletin yayın organı ya da Kürtlerin politikleşmiş bir yayın organı halinde."
“Bianet sorumluluğunu yerine getirdi”
“Dünyada herhangi bir devletin yayın organı ve Kürtlerin yayın organları dışında kalan tek bir Kürtçe haber kaynağı var o da bianet. Her noktadan eleştirecek ve başka bir noktadan bakış açısı sağlanacak bir çalışmayı da bianet yapabilirdi. bianet bu atölyeyi yapmakla, bu anlamdaki sorumluluğunu yerine getirdi.”
Bayram, atölyede Hatice Kamer’in ve Safiye Alagaş’ın, Kürt medyasının günümüzde sahada karşılaştığı durumların resimlerini çizdiklerini vurguluyor.
“Bu sadece gazeteciliğe başlayacak olan iletişim fakültesi öğrencileri için değil, bizim gibi gazetecilik yapanlarında tekrar sorguladığı bir durum oldu. Biz yaşarken eleştirel bir çerçeve ile bakmıyorduk, onu yaşıyorduk ve bu anın sıcaklığıyla akmakta olan bir süreçti. Geriye dönüp bakınca neleri kaçırdığımızı burada biz de katılımcılarla birlikte gördük."
“Kürt basını bir sürgün basını”
Atölyede Kürt basının karakteristik özelliklerinin de üzerinde durduklarını söyleyen Ferid Demirel, “Akademisyenlerde belirtiyor. Kürt basınının bir sürgün basını olduğunu, sürgünde ortaya çıktığını ve sürgünde geliştiğini, bizler de atölyede bunu vurguladık. Günümüzde hala bu özelliğini koruyor. Kürt basını sadece bir noktada doğup orada gelişmedi. Ve bu hala da böyle devam ediyor.”
“Kürt medyasının çok dilli olması önemli bir etken. Kürtler sadece Kürtçe yayıncılık yapmıyor. Kürtçenin yanı sıra Türkçe, Farsça ve yayın organının bulunduğu ülkenin diline göre yayıncılık yapılıyor.”
Patrick Kingsley’den video mesaj
Murat Bayram, atölyeye hitaben Patrick Kingsley’in bir video mesaj gönderdiğini, bunun da kendilerine motivasyon veren bir durum olduğunu da ekledi.
“Dünyadan insanlarla da Kürt medyası için konuştuk. The New York Times’in 35 ülkeden habercilik yapan ve İngiltere’de yılın gazetecisi seçilen Patrick Kingsley, atölyeye hitaben bir video mesaj yolladı. Gazetecilere kendi fikirlerini anlattı. Kürt medyası üzerine yapılabileceklerin önemini anlattı. Bu bize hem moral hem de motivasyon oldu.”
Atölyede, Kürt gazeteciliğinin yarını üzerine konuştuklarını, hem dünya basınından hem akademik araştırmalardan yararlandıklarını ve haber çevirileri yaptıklarını da söyleyen Bayram şunları ekledi:
“Bu anlamda dünya basınının ders notlarına da baktık. Geniş bir perspektif açmamız çok güzel bir tartışma ortamı da yarattı.
Sadece Kürtçe'den Türkçe'ye bakınca birçok şeyin eksik olduğunu zannediyorsunuz ama dünya zaten biz Kürtlerin eskiden yaptığı gibi haber yapıyormuş. Kürtçenin ait olduğu grupta çok güzel habercilik yapılmış. Bunu fark edince de bir özgüven oluşuyor. Modern haber kalıpları Kürtçe’ye birebir uyuyor.” (SO)
* Fotograf: Murat Bayram ve Vahdet Uçar
Atölye BİA hakkında
IPS İletişim Vakfı/bianet'in Atölye BİA adıyla düzenlediği habercilik seminerleri medyanın farklı birimlerinden gazetecilere, işsiz bırakılmış gazetecilere, iletişim fakültesi öğrencilerine ve gazetecilik yapmak isteyen herkese açık.
Atölye BİA programları hak, toplumsal cinsiyet ve çocuk odaklı habercilikle barış gazeteciliği perspektifi ve tercihiyle temel gazetecilik, haber fotoğrafçılığı, yargı haberciliği, araştırmacı gazetecilik, yeni medya, görselleştirme araçları, dijital güvenlik gibi alan ve temalar üzerinden kuruluyor.
Atölye BİA ile birlikte IPS İletişim Vakfı’nın 2002-2007 aralığında düzenlediği temel gazetecilik, kadın, çocuk, insan hakları odaklı habercilik eğitimleri ve 2008-2017 aralığında gerçekleştirilen Okuldan Haber Odası programları yıl içine yayıldı ve gazetecilere ve ilgilenen herkese açık hale geldi.
Haziran 2018'de başlayan programda Aralık sonu itibarıyla 101 kişinin katılımıylasekiz atölye gerçekleştirildi: Gazeteciler İçin Yeni Medya, Gazeteciler İçin Haber, Kürtçe Habercilik ve Çeviri, Haber Fotoğrafçılığı ve Fotoröportaj, Çevre ve Kent Haberciliği, Yargı Haberciliği.
2019'da iki "Temel Gazetecilik Atölyesi" programı (11-18 ve 20-27 Şubat) gerçekleşti. Nisan ve Mayıs aylarında Haber Fotoğrafçılığı ve Yeni Medya atölyelerinin yapılması planlanıyor. Yıl sonuna kadar yapılması planlanan temel ve tematik habercilik atölyelerinin program ve tarihleri önümüzdeki aylarda duyurulacak.
Bu proje İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı (SIDA) desteğiyle gerçekleştiriliyor.
Gazeteci. IPS İletişim Vakfı/bianet’in yürüttüğü Atölye BİA'nın Proje Asistanlığını yaptı. bianet'in yanı sıra NewsLabTurkey, FreeWebTurkey, Gezegen24, InsideTurkey, FemSport gibi çeşitli alternatif mecralarda içerik yazıyor. Uluslararası...
Gazeteci. IPS İletişim Vakfı/bianet’in yürüttüğü Atölye BİA'nın Proje Asistanlığını yaptı. bianet'in yanı sıra NewsLabTurkey, FreeWebTurkey, Gezegen24, InsideTurkey, FemSport gibi çeşitli alternatif mecralarda içerik yazıyor. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) üyesi. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümü mezunu.
İsveç'te yayınlanan Dagens ETC gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Andreas Gustavsson, İBB operasyonu sonrası yaşanan gelişmeleri takip etmek için İstanbul'a gelen İsveçli gazeteci Joakim Medin'den haber alınamadığını söyledi.
Gustavsson, en son perşembe günü görüştüğü Medin'in gözaltına alındığını ve sorguya götürüldüğünü söylediğini ifade etti.
ETC gazetesinin yöneticileri, Dışişleri Bakanlığı ile temasa geçtiklerini ama bir sonuç alamadıklarını öne sürdü.
Joakim Medin kimdir?
Joakim Medin, İsveç'te yaşayan bir gazeteci, yazar, eğitmen ve fotoğrafçıdır. Aslen bir lise öğretmeni olan Medin, gazetecilik kariyerine 2009 yılında Honduras’taki darbe sırasında başladı. Araştırmacı gazetecilik ve dış haberler konusunda derin bir ilgisi vardır; çoğunlukla sahadan, demokrasi gelişimi, siyaset, popülizm ve aşırılık, insan hakları, silahlı çatışmalar, mülteci krizi ve yoksullukla ilgili konular üzerine yazılar kaleme aldı.
Yayımlanmış altı kitabı bulunan Medin, ayrıca birçok ortak kitap çalışmasında ve çeşitli raporlarda da yer aldı. Mesleği, çalışma alanı ve keşifleri üzerine sıkça konferanslar vermektedir.
Türkiye’deki dokuz bağımsız medya kuruluşu —Artı Gerçek, BirGün, Diken, Ekonomim, Gazete Pencere, Kısa Dalga, Medyascope, T24 ve ilketv.com.tr— Google’ın haber sitelerine karşı uygulamaya koyduğu algoritma değişikliğine karşı açıklama yaptı.
Açıklama Gazete Duvar’ın kapanışının ardından geldi. Google’ın bağımsız medyaya "yıkıcı bir ambargo" uyguladığını belirten medya kuruluşları okur erişiminin ciddi şekilde engellediğini kaydetti.
‘Keşfet’ ve ‘Haberler’ araçları üzerinden yönlendirilen okur trafiklerinin yüzde 98 düştüğünü aktardı.
Google’ın bu değişikliğe dair herhangi bir gerekçe sunmadığını ekleyen medya kuruluşları karşılarında muhatap bulamadığını ifade etti.
Okurlara da bir çağrı yapan medya kuruluşları Google yerine doğrudan haber sitelerini ziyaret etmeleri ve bağımsız medyayı abonelik ve bağışlarla desteklemeleri çağrısı yaptı:
"Kurumların mali yapılarına geri dönülmez zararlar veriyor"
"Türkiye’de yayın yapan bağımsız medya kuruluşları olarak bir kez daha Google’ın okur trafiğimize uyguladığı ambargo ve bu ambargonun yıkıcı sonuçlarıyla karşı karşıyayız. Tüm kamuoyunun, özellikle de okurlarımızın, durumun ciddiyetinin farkına varmasının hayati önemde olduğunu vurgulamak istiyoruz.
Haber sitelerine yönlendirilen trafik akışı, ilk kez Ekim 2024’te ortaya çıkan ve yaklaşık 1 ay süren ambargonun ardından Ocak sonundan itibaren yeniden yok edildi. Google’ın ‘Keşfet’ ve ‘Haberler’ araçları üzerinden yönlendirilen okur trafiklerinin yüzde 98’i, bağımsız medya kurumlarının ağırlığını oluşturduğu çok sayıda haber sitesi için bir günde ortadan kaldırıldı.
Algoritma değişikliği dâhil hiçbir makul açıklaması olmayan bu ani ve büyük trafik kayıplarına karşılık tüm girişimlerimize rağmen Google ile sağlıklı ve sürekli bir muhataplık ilişkisi de kurabilmiş değiliz.
Önemle belirtmek isteriz ki Google’ın hiçbir denetime uğramadan, salt kendi ihtiyaçları doğrultusunda yaptığı trafik akışı değişiklikleri yalnızca medya kurumlarının görünürlüklerini etkilemekle kalmıyor. Google tarafından görmezden gelinenlerin ağırlığını bağımsız medya kurumlarının oluşturduğu bu ‘yeni’ internet haber ekosistemi, kamuoyunun habere erişimini de zorlaştırıyor. Uzun vadede ise bu durum, zaten birçok baskı ile mücadele eden medya kurumlarının mali yapılarına geri dönülmez zararlar verme riski taşıyor.
Okuduğunuz açıklamayı hazırladığımız günlerde, metnin altında imzası bulunması gereken Gazete Duvar’ın kapanması, tam da dikkat çekmeye çalıştığımız tehlikenin ne denli gerçek olduğunu ortaya koyuyor.
Bu nedenlerle, Türkiye’de yayın yapan bağımsız medya kuruluşları olarak Google’ın bu tutumuyla çalınan kurumsal haklarımızın, çalışanlarımızın emeğinin, okurlarımızın desteğinin her platformda takipçisi olacağımızı duyuruyoruz.
Başta Rekabet Kurumu olmak üzere hem yerel hem uluslararası hukuk mercilerinde yapılacak başvurularımızla bu mücadeleyi sürdüreceğimizi ve Google’ın bütün dünya ile birlikte ülkemizde de yarattığı bu tahribatın ısrarlı takipçisi olacağımızı ilan ediyoruz.
Ayrıca Türkiye’de konuyla ilgili devlet kurumlarını da gerekli önlemleri almaya, Google’ın ya da başka teknoloji tekellerinin kamuoyunun haber alma hakkı ve bağımsız gazetecilik çabasını hedef almasına izin vermeyerek yerel medyayı güçlendirecek düzenlemeleri hayata geçirmeye, bu çalışmaları sırasında da medya kurumları arasında herhangi bir ayrım gözetmeksizin fikir alışverişi kanallarını açık tutmaya davet ediyoruz.
Reklam verenlere çağrı
Türkiye’de üretip Türkiye’de kazanan reklam verenlere de bir çağrımız var:
Gelirinizin önemli bir kısmını tüketiciye ulaşmak ve görünür olmak için internet reklamlarına aktarıyorsunuz. Ancak tüketiciyle en önemli buluşma noktalarından olan haber siteleri Google ambargosu yüzünden yüzde 90'a varan okur kayıpları yaşadığı için bu yatırım da hedefine ulaşmıyor. Sizleri, Google ve diğer teknoloji şirketleri bu tutumlarından vazgeçip, şeffaf bir şekilde ve yasal düzenlemelerle garanti altına alınmış̧ bir düzen kurulana kadar reklamlarınızı doğrudan ülkemizde yayın yapan medya kuruluşlarına yönlendirmeye davet ediyoruz.
Okura çağrı
Son çağrımız da okurlarımıza:
Bağımsız medyanın yaşadığı kriz, özgürce haber almak isteyen tüm yurttaşların krizidir. Daha da ötesi bu bir demokrasi krizidir.
İnternette haberleri Google üzerinden değil doğrudan okuru olduğunuz internet sitelerine girerek okuyun, bu gizli ambargoyu delerek bağımsız medyaya destek olun!
Eğer imkânınız varsa, takip ettiğiniz medya kuruluşlarına abone olarak, bağış yaparak katkı verin.
Bugünleri ancak siz okurlarımızın desteği ve dayanışmasıyla aşabiliriz.