Haberin İngilizcesi için tıklayın
668 Sayılı KHK ile kapatılan "Zaman Gazetesi"nin eski yazarları Şahin Alpay, Ali Bulaç, Mümtazer Türköne, Ahmet T. Alkan, Nuriye Akman ve Mustafa Ünal ve aralarında bulunduğu 21'i tutuklu 30 medya çalışanının "darbe girişimi" ve "FETÖ/PDY üyeliği" suçlamasıya yargılandığı dava bugün başladı.
Silivri Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki adliye binasında, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davayı Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) milletvekili İsmet Uçman, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili Altan Tan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Utku Çakırözer, Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, gazeteci Hasan Cemal ve Article 19'dan Georgia Nash de izliyor.
Kayyum öncesinde Zaman Gazetesi’nin yöneticisi olan ve 3 Haziran 2017’de tutuklanan Adil Gülçek’in dosyasının da davayla birleşmesi nedeniyle davada sanık sayısı 31, tutuklu sanık sayısı ise 22’ye çıktı.
Duruşmada tutuklu yargılanan Cihan Medya'nın eski yöneticilerinden Ahmet Metin Sekizkardeş, eski Cihan Medya A.Ş. Dağıtım Direktörü Alaattin Güner, eski Zaman yazarı Ali Bulaç, eski Zaman yazarı Şahin Alpay, Fia Prodüksiyon yöneticisi Cuma Kaya, Fia Prodüksiyon yöneticisi Hakan Taşdelen, eski Zaman çalışanı İbrahim Karayeğen, Fia Prodüksiyon hissedarı Murat Avcıoğlu, Eski Zaman çalışanı İsmail Küçük, Cihan Haber Ajansı eski Genel Müdürü Faruk Akkan, Eski Zaman çalışanı Hüseyin Belli, Feza Gazetecilik ortağı Hüseyin Turan, eski Zaman yazarı Mümtazer Türköne, eski Zaman yazarı Ahmet Mustafa Ünal, eski Zaman çalışanı Onur Kutlu ve Samanyolu TV ortağı Sedat Yetişkin savunma yaptı.
Davaya yarın (19 Eylül 2017) savunmalarla devam edilecek.
Mahkeme HeyetiMahkeme Başkanı: Mehmet Ali Özcan Üye Hakim: Fahrettin Düzalan Üye Hakim: Kadir Karakoç Duruşma Savcısı: Cem Üstünda |
Duruşmanın ilk gününde yapılan savunmalar şöyle:
Sekizkardeş: Çalışma hakkımı kullanmam suç gösteriliyor
İlk savunmayı Cihan Medya’nın eski yöneticilerinden, tutuklu yargılanan Ahmet Metin Sekizkardeş yaptı. Sekizkardeş'in savunmasında şu ifadeler öne çıktı:
"Akademisyenim. Yönetim organizasyonu konusunda uzmanım. Üniversite ve iş dünyasının desteğini alan bu çalışmaları değişik zamanlarda NTV, ATV gibi televizyonlarda kamuoyuyla paylaştım.
"Cihan Medya Dağıtım Şirketi’nde dört aylık süre ile (Kasım 2015-Mart 2016) akademik danışman olarak yönetim kurulu üyeliği yaptım.
"15 Temmuz’dan sonra gözaltına alındım, dokuz gün boyunca avukat haklarımdan yararlanamayarak gözaltında tutuldum. Beni tutuklayan Sulh Ceza Hakimliği somut isnatta bulunmadı. Dava klasöründe adım sadece iddianamenin sonunda toplu suçlamaların olduğu yerde geçiyor. Suçun şahsiliği ilkesi doğrultusuna şahsıma iletilmiş net bir suçlama yoktur. Ben Cihan Medya Dağıtım Şirketi yöneticisi iken hangi kararımla suç işlemişim, lütfen acıkansın. Zaman ve fiil bildiren suçlama yoksa derhal tahliye edilmem gerekir.
"Aldığım kararlar sonucunda hiçbir yapıya çıkar sağlanmamış, topluma zarar verilmemiştir. Cihan Medya Dağıtım Şirketi gazete dağıtır görünür de silah dağıtımı mı yaptı? Hayır. Ben yönetim kurulu görevini silahlı kalkışma için mi kabul ettim? Hayır. Başkasının işlediği suçtan sorumlu olabilir miyim?
"İspat yükümlülüğü iddia sahibindedir bendense masumiyetimin ispatı isteniyor. Geçimimi sağlamak için herhangi bir vatandaş gibi çalışma hakkımı kullanmam suç olarak gösteriliyor. 14 aydır genel varsayımlara dayalı şablonlarla hukuksuzca cezaevinde tutuldum. Tüm bu hukuk ihlallerinin sona erdirilmesini, tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum."
Güner: Tazminat alamadım, iş bulamadım
Sekizkardeş’in ardından eski Cihan Medya A.Ş. Dağıtım Direktörü, tutuklu yargılanan Alaattin Güner savunma yaptı.
“28 Temmuz’da gözaltına alındım, 4 Ağustos’ta tutuklandım. 14 aydır tutukluyum. Tutuklandığımda iki kızım vardı, bir kızım da ben cezaevindeyken hayata geldi.
“Ben bir gazete dağıtım şirketinde dağıtım direktörü olarak çalıştım. Yöneltilen tiraj geliri ve malların usulsüz devri iddiaları Cihan Medya’yı tüzel kişilik olarak ilgilendiriyor. Ben de iddianamede kendimle ilgili bir unsur bulamadım. İddianame yayınların içeriğiyle ilgili, Cihan Medya Dağıtım ise yayıncılıkla alakalı değildir, sadece dağıtımcıdır.
“Dağıtmış olduğumuz bu ürünlerin hiçbirinin yayın toplantısına katılmadım, haber yapmadım, köşe yazısı yazmadım. İşim geçimimi temin etmek için yaptım. Her gün YaySat’tan satın aldığımız gazeteleri Basın Savcılarına, partilere, kütüphanelere ve okurlara ulaştırma görevini yaptık. Milyarlarca gazete dağıtmış olmama rağmen hiçbir resmi makamdan ‘yaymayın, satmayın’ diye bir bildirim almadık. 15 Temmuz’dan sonra da böyle bir bildirim olmadı.
“Dağıttığımız ürünlerin hiçbirinin içerikleri hakkında Cihan Medya Dağıtım’ın bir etkisi yoktur. Örgüt üyeliği ile nasıl ilişkilendirdim bilmiyorum. Tüm bu olayların ardından mağdurum. 9 sene çalıştığım iş yerinden ayrıldığımda tazminatımı alamadım, işten ayrıldıktan sora iş bulamadım, reklamcılıkta bireysel çalışmaya çalışılırken tutuklandım, 14 aylık tutukluluğum nedeniyle eş dosttan borç aldım, eşim çalışmıyor, çocuklarım okuyor ve bir çocuğum yeni doğdu ama arabamı bile satamıyorum.
"Bugüne kadar hiçbir örgüte üye olmadım, netice itibariyle ülkesini seven biriyim, ülkemin kötülüğünü isteyeni de lanetliyorum. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum."
Tıklayın: Şahin Alpay: İfade Özgürlüğümü Kullandım
Tıklayın: Ali Bulaç: En Büyük Dileğim Yazar ve Gazetecilerin Derhal Tahliyesi
Fia Prodüksiyon çalışanlarının savunmaları
Fia Prodüksiyon yöneticisi Cuma Kaya: "2002-2015 arasında Cihan Haber Ajansı’nda uplink uzmanı olarak çalıştım. Sonra, Ocak 2015’te Fia Prodüksiyon’da hisse aldım, sonra hissemi devrettim. 2016’da da kayyum tarafından işten çıkarıldık. Firmada geçimimi sağlamak amacıyla çalıştım. Fia Prodüksiyon, Feza Medya Grubu’nun iştirakı değildir, Hakan Taşdelen’e aittir. Sosyal medya hesabı, internet sitesi vs yoktur sadece canlı yayın aracı kiralar. Bu nedenle 'Fia Prodüksiyon terör örgütünün çıkarları doğrultusunda yayın politikası' izler iddiası doğru değildir. Cihan Haber Ajansı’ndayken de haberci değildim, hiçbir yayın toplantısına katılmadım. Yapılan haberlerin içerikleriyle ilgim yoktur.
"15 Temmuz’u lanetliyorum. Hakkımda hiçbir adli soruşturma olmadı. Ev sahibi değilim, eşim işsiz, çocuklarım küçük. İşimi, özgürlüğümü ve aile düzenimi kaybettim. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum."
Fia Prodüksiyon yöneticisi Hakan Taşdelen: "Fia Prodüksiyon olarak risk alarak, borca girerek Cihan Haber Ajansı’ndan canlı yayın araçlarını aldık. Biz teknik insanlarız, en iyi yaptığımız iş canlı yayın, daha önce beraber çalıştığımız arkadaşlardık.
"Kayyum atanması ve akil kalan işler nedeniyle büyük kayıplar yaşadık. Fia, iddianamede belirtilen terör örgütünün medya yapılanması içinde algı oluşturmaya dair bir işi olmayan firmadır. Satın almalar, tamamen şeffaf ve yasalara uygun gerçekleştirilmiştir. Fia’nın büyümesi nedeniyle yapılan satın almalar şirketin potansiyeli düşünülerek yapılmış, ama kayyum atanmasıyla akamete uğramıştır.
"Tankın deposuna mazot mu koydum, mermilere barut mu doldurdum? Bırakın darbe teşebbüsüne katılmayı, yaptığımız yayınlar bu ülkenin kültürüne katkı sağladı, 15 Temmuz günü ve sonrasında olan bitenleri dünya kamuoyuna duyurdu. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum."
Fia Prodüksiyon hissedarı Murat Avcıoğlu: Hisseleri satın aldım, bedellerini ödemeden iki hafta sonra kayyum atandı. Şirketin herhangi bir terör örgütüyle ya da FETÖ ile bağlantılı olduğunu bilmiyordum. 20 yıllık ticari hayatımda hiçbir terör örgütüyle irtibatım olmadı. FETÖ ile ilgili bankaya para yatırmadım. Devletimin bankası Ziraat Bankası ile çalıştım. ByLock kullanmadım, kurban hissesi vermedim, derneğe vakfa katılmadım, bağış yapmadım. ETÖ dahil tüm terör örgütlerini lanetliyorum.
Avukatı olmadan savunması alındı
Eski Zaman çalışanı İsmail Küçük: Mesleğim reklam, satış, pazarlama. Maaş artı pirimle çalışırız. Ben iddianamede sonuç kısmında ismimi gördüm. Kendimle ilgili iki satırlık bir suçlama gördüm, o da bir araba satışı. Ben Zaman gazetesinin bir arabasını satın aldığım için üç defa ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılanıyorum. Kayyumdan sonra da çalışmaya devam ettim. Kayyumlar bizi davet etti, tanıştık.Ben bu arabayı kullandıktan 14 ay sonra gözaltına alındım.
[Avukatı olmadığını, kendisine avukat atanmadığını, ve kendisine bu konuda bilgi verilmediğini belirten Küçük’e mahkeme başkanı “Keşke bunu daha önce deseydiniz. Size atılı suçların ehemmiyeti savunmada avukat bulundurulmasını zorunlu tutuyor” dedi.]
Cihan Haber Ajansı eski Genel Müdürü Faruk Akkan suçlamaları reddetti, tahliye ve beraatini istedi.
Eski Zaman çalışanlarının savunmaları
Eski Zaman çalışanı Hüseyin Belli: "İddianamede şirketin hakkım olmamasına rağmen bana tazminat ödediği yazılmış ama yasa gereği 15 yılı doldurduğum için istifa etsem de tazminat hak etmiştim. FETÖ ile bir ilişkim yok, 15 Temmuz’u lanetliyorum. 15 Temmuz sonrası işsiz kaldım, ödemem gereken konut kredisi var. Tahliye ve beraatimi talep ediyorum."
Feza Gazetecilik ortağı Hüseyin Turan: "Fethullah Gülen denen şahsı hayatım boyunca ne gördüm ne tanıştım. ByLock gibi programları hiç kullanmadım. FETÖ/PDY ile ilişkilendirmemin tek nedeni ticari bir iş olarak gördüğüm be şu an büyük hata olarak değerlendirdiğim Feza Gazetecilik hissesini almak. Gazetenin yayınıyla ilgili bir etkim olmadı, Ekrem Dumanlı dahil gazete yönetici ve yazarlarının hiçbiriyle tanışmadım.
"Mali durum nedeniyle bazı malların satılıp şirkete kar payı bırakılacağı söylendi. Satıştan kısa süre kayyum atandı, ben kar payı da almadım. Sonra tutuklandım, şirketlerim kapandı. Devletime zarar verecek hiçbir örgüte yardımım olamaz. Ben hiçbir zaman devletimin yüce mahkemelerinden kaçmam. Gözaltı kararımı bana telefonla bildirdiler, ben gidip kendim teslim oldum."
Eski Zaman çalışanı İbrahim Karayeğen: "Bu iddianame sayesinde hukuk tarihine geçtim. Askeri darbeye karışmakla, hükümeti silahla devirmeye çalışmakla suçlanıyorum, hakkımda 3 kez ağırlaştırılmış müebbet isteniyor. Ama iddianamede benimle ilgili tek bir paragraf, hatta tek bir satır yok. Bir insanı darbecilikle suçluyor, onu hayatı boyunca hapiste kalmasını istiyor ama onun bu suçu nasıl, kiminle işlediğini tek bir satırla bile yazmıyorsunuz. Ben 3 defa ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıp hakkında bir satır bile yazılmayan bir mağdur olarak hukuk tarihine geçtim. Adım iddianamede sadece bir defa onda da yanlış geçiyor. Savcı beni Zaman yazarı sanıyor, ama ben yazıişleri gece nöbetçisiyim.
"Benim adım bu iddianamenin ekler bölümünde geçiyor ama iddia makamının beni nasıl suçla ilişkilendirdiği ile ilgili tek sözcük geçmiyor. Kanıt ise ortada yok.
"Ben gazeteciyim. 12 yıldır Zaman’da gece editörlüğü yapıyorum. Gece editörünün gazetede hiç etkisi yoktur. Görevi teknik bir görevdir. Gazetenin yayın politikasında yetki ve sorumluluğu yoktur. “Neden Zaman’dan ayrılmadın” diye insafsız bir soru sorulabilir. Binlerce gazetenin işsiz gezdiği ülkede nasıl iş bulacaktım? Zaman devlet tarafından kabul edilen bir yayın kuruluşu. Gazete kayyuma geçtikten sonra ben gazetede çalışmaya devam ettim. Çünkü benim gazeteyle bağım iddia makamının iddiasının aksine örgütsel değil profesyoneldir. Muhalif bir gazeteci olmak dışında bir suçum yoktur. Zaten iddia makamı benim aleyhime bir şey bulamadığı için seyahat özgürlüğümü suç unsuru olarak iddianameye soktu. Darbeci olduğuma dair bir tek somut kanıt varsa en ağır cezaya razıyım ama beni hakkımda somut hiçbir kanıt olmadan 14 aydır tutuklu olmam adalete sığmaz.
"Gözaltına alındığıma büyük aşağılamalara maruz kaldım. “Hukuk bitti” bağırışları hala kulaklarımda çınlıyor. Silivri’de de hak ihlalleri devam ediyor. Savunma hakkım kısıtlandı, sağlık hizmetine erişimim engellendi. Ben ne darbeci ne de silahlı terör örgütü üyesiyim. Suçsuzum, beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum."
Tıklayın: Mümtazer Türköne: Vasiyetimdir Çağlayan Adliyesi Kapısına Büstüm Dikilsin
Tıklayın: Mustafa Ünal:17-25 Aralık'tan Gazetecileri Tutuklayarak Kurtulamazsınız
Yargılananlar* Ahmet Metin Sekizkardeş, Ahmet Turan Alkan, Alaattin Güner, Ali Bulaç, Cuma Kaya, Faruk Akkan, Hakan Taşdelen, Hüseyin Belli, Hüseyin Turan, İbrahim Karayeğen, İsmail Küçük, Mehmet Özdemir, Murat Avcıoğlu, Mustafa Ünal, Mümtazer Türköne, Onur Kutlu, Sedat Yetişkin, Şahin Alpay, Şeref Yılmaz, Yüksel Durgut, Zafer Özsoy, Adil Gülçek tutuklu olarak, Suçlamalar30 sanık, Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme (TCK 309/1), Türkiye Büyük Millet Meclisini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme (TCK 311/1), Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme (TCK 312/1), Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma (TCK 314/2) ile suçlanıyor ve bu maddelere ek olarak haklarında Terörle Mücadele Kanunu'nun 5, Türk Ceza Kanunu'nun 53,54,58 ve 63. maddelerince işlem yapılması isteniyor. Bu her bir sanık için üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ile 15 yıl hapis istemi anlamına geliyor. Ne olmuştu?15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından Fethullah Gülen cemaatine yakınlığı ile bilinen medya kuruluşlarına yönelik operasyonlar başlamış, onlarca gazeteci ve medya çalışanı gözaltına alınmıştı. Sanıklardan Osman Nuri Öztürk, Süleyman Sargın, Şeref Yılmaz, Ahmet Metin Sekizkardeş, Alaattin Güner, Faruk Akkan, Mümtazer Türköne, Şahin Alpay, Ahmet Turan Alkan, Lale Kemal, Ali Bulaç, Sedat Yetişkin, Murat Avcıoğlu, Yüksel Durgut, Zafer Özsoy, Cuma Kaya, Hakan Taşdelen, Osman Nuri Arslan ve Nuriye Ural 27 Temmuz 2016'daki ilk gözaltı dalgasında gözaltına alınmıştı. Sanıklar 4 Ağustos'tan itibaren çeşitli tarihlerde tutuklandılar. |
(EA/BK)
* Fotoğraf: Uğur Samet Avcı / Arşiv / AA