*Fotoğraf: Anadolu Ajansı
6 Şubat depremlerinde Adana'da 13 bina yıkıldı. 418 kişi hayatını kaybetti. Yıkılır korkusuyla evlerine giremeyenler uzun süre parklarda, okul bahçelerinde, bulabildikleri açık alanlarda çadırlarda yaşadı. Altı ay sonra halk ne durumda, sorusunun cevabı ise girişteki cümleden anlaşılabilir.
TIKLAYIN - Dosya: 6 Şubat 6 Ay
TMMOB Şehir Plancıları Odası Adana Şube Başkanı Onur Kafalı, hem mesleki hem insani gözlem ve deneyimlerini aktarırken süreci şöyle anlatıyor:
"Bir an önce mevcut durumu tespit etmek için bakanlık [Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği] saha çalışması yaptı. Personel yetmediği için Devlet Su İşleri'nden, Karayolları'ndan gelenler hasar tespiti yaptı, hiç bina yapmamış olanlar. Teknik personel kolonda bir çatlak gördüğünde orta hasar, ağır hasar yazıyor. O çatlak birçok nedenle olabilir, inşaat mühendisleri daha iyi bilir. Hayatında hiç hasar tespiti yapmamış insanlar vardı, alelacele yapıldı. Kimseyi suçlamak için söylemiyorum, kaos vardı. Milli Savunma Bakanlığı, Kara Kuvvetleri'nde görev yapanları bile çağırdılar. Tabii ki bazı kusurlar, hatalar oldu."
"Binalar ne kadar dayanabilir?"
Onur Kafalı |
İlk tespitten sonra yüzlerce artçı sarsıntı olduğunu hatırlatan Kafalı, bir aylık itiraz süresinden sonra ikinci kez yapılan kesin tespit sırasında bazı hataların düzeltildiğini söylüyor. Ancak hasar tespit sisteminde gözden kaçan çok önemli bir meseleye dikkat çekiyor:
"Katıldığım platformlarda üzerine basarak söylüyorum; bu tespitler binanın bu depremde ne kadar hasar aldığıyla ilgili. Sağlam yapılıp yapılmadığı ayrı bir konu. Başka bir depreme ne kadar dayanabilir, biraz daha detaylı bakılması gerekiyor. Hangi sınıf beton/demir kullanıldığı, kumun çimentonun özelliği vs. rapor isteyen işler bunlar. Ama bunu bakanlığın sahada yapması mümkün değil. İlk tespitten sonra hasarlı raporu alanlar pencerelerini söktüler, gözümüzle gördük, hurdacıya satanları biliyoruz, şu anda insanlar o evlerine dönmeye başladı."
Beş projenin ihalesi yapıldı
Resmi açıklamalara göre Adana'da 8 bin bina hasar gördü, ağır hasarlı ve acil yıkılması gereken 2 bin 904 bina yıkıldı. 2 bin 438'i köy evi olmak üzere toplam 21 bin 21 kalıcı konut yapılacağı duyuruldu. Şu ana kadar Ceyhan, Çukurova, Sarıçam ve Yumurtalık ilçelerinde 3 bin 191 konutluk beş projenin ihalesi yapıldı. TOKİ'den edindiğimiz bilgiye göre bunlardan 1682'sinin inşaatı devam ediyor.
Onur Kafalı, kasıma-aralık aylarında teslim edilmesi öngörülen konutlara dair kaygılarını şöyle dile getiriyor:
"Kalıcı barınma alanlarıyla ilgili 124 sayılı kararnameyle imar planı, jeolojik etüt yetkileri bakanlığa devredildi. Bu, bürokrasiyi ortadan kaldırmak için ve bilimsel çalışmaya dayanmadan yapıldı. Ruhsat süreçleri çok hızlı ilerledi, ihaleler hızlı yapıldı, hemen temel atıldı ve belirli bir seviyeye gelindi. Sayı olarak yeterli mi? Orta ve ağır hasarlı tespit edilenlerin yüzde 5'ini karşılayacak düzeyde."
"Toplanma alanı yok, hiç olmadı"
"Depreme dair başka ne tür önlemler alındı veya nasıl hazırlık yapılıyor, mesela yeterli toplanma alanı var mı?" sorusuna Kafalı'nın verdiği yanıt, hâlâ hiçbir kurumun hiçbir konuda ders almadığını gösteriyor:
"Toplanma alanı yok, hiç olmadı. Deprem esnasında nasıl bir ihtiyaç olduğunu net bir şekilde gördük. Kozan ilçesinde çok şiddetli hissedildi. Toplanma alanı denilen yer fuar alanı, öyle gösteriliyor. Ama böyle bir şey değil, o niteliklere sahip değil. Benim evime üç kilometre mesafede ama depremde gitmeye kalksam bir saatte gidemezdim. Gitmedim zaten. Biz burada şunu anladık; belediyeler, kurumlar ödevlerini, sorumluluklarını yerine getirmiyor. Parti ayırmadan söylüyorum. Burası kozmopolit bir yer. Her belediyenin yaptığı eksiklik var. İnanın hepsinde aynı sorun devam ediyor. Sadece afet eylem planı var ama gösterilen yerler mevcuttaki parklar. Elektrik, su, tuvalet ihtiyacını karşılayacak durumda değil. İnsanlar parklarda yattı sadece."
Yapıların yüzde 60-65'i iskânsız
Ahmet Üncü' |
TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu'ndan Ahmet Üncü'ye göre en büyük sorun ekonomik. Üncü, aylardır herkesin korkuyla yaşadığını ama binaları güvenli hale getirmeye de güçlerinin yetmediği görüşünde:
"Adana'da vatandaşların hepsi avizelere bakıyor. Telefonlarına bir program indirmişler, ufacık bir şey olsa bir bakıyoruz ki herkes birdenbire dışarı fırlamış. Korkmakta haklılar ama ne acıdır ki analiz de yaptırmak istemiyorlar. Anlıyoruz da bir yandan. Varını yoğunu yatırmış bir daire almış, emekli olmuş. Evden çıksa nereye gidecek, maliyeti nasıl karşılayacak? Sadece analiz yaptırmak daire başına 10-12 bin lira. Hasarlı çıksa güçlendirme en küçük daire için 200 binden başlıyor. Devlet ağır hasarlı binalar için bedel belirledi; 100 metrekareye kadar 500 bin lira, iki yıl ödemesiz 10 yıl kredi veriyorum dedi. Az hasarlı binalara da verilmesi lazım, insanlar kendi başına bunun altından kalkamıyor. Tabiri caizse o tabutlarda yaşamayı seçiyor. Bu da çok acı verici."
Üncü, sorunu ancak merkezi hükümet, yerel yönetim ve halkın beraberce çözebileceğini belirtse de yapıların yüzde 60-65'inin iskânsız olduğunu hatırlatarak, "Bu bizim handikapımız. Kaçak yapı görünüyor, ruhsat var iskân yok. Resmi olarak bina gözükmüyor. Aradan geçmiş 30 yıl, hâlâ bina yapılıyormuş. Elektrik, su, doğalgazını bağlamış ama resmiyette arsa görünüyor" dedi.
(EA/VC)