Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, 17 Ağustos Depreminin 19. yıl dönümü dolayısıyla Makina Mühendisleri Odası (MMO) İstanbul şube binasında basın toplantısı düzenledi.
TIKLAYIN - "İstanbul ve Çevresinde Deprem Riski Artarken Süre Azalıyor"
TMMOB’un ortak açıklaması ardından Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), İnşaat Mühendisleri Odası (İMO), Makina Mühendisleri Odası (MMO) İstanbul Şube başkanları ve Şehir Plancıları Odası (ŞPO) ile Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) İstanbul Şube Yönetim Kurulu Üyesi İstanbul Şube Sekreteri açıklamalarda bulundu.
Erol Celepsoy, Nusret Suna, Battal Kılıç, Akif Burak Atlar ve Ramazan Hasret Dilli olası bir deprem durumunda İstanbul’un karşı karşıya kalacağı riskleri kendi uzmanlık alanları çerçevesinde anlattı.
Celepsoy: Enerji ve iletişim kamulaştırılmalı
“1999 depreminde bölgedeki iletişim hatlarının büyük çoğunluğunu kapsayan telefon santralleri ağır hasar aldı. Sadece Kocaeli’de 12 binden fazla hat devre dışı kaldı. Birçok kent elektriksiz kaldı. İletişimsizlik nedeniyle organizasyon sağlanamadı. Aydınlanma olmadığı için de enkaz araştırmasında zorlanıldı.
“Yeterince elektrik sağlanması ve iletişimin sürdürülmesine arama kurtarma başta olmak üzere bütün yaşamsal önlemler için gereksinim vardır.
“Haberleşme ve enerji dağıtım şirketleri tamamen özelleşmiş durumda. İstanbul’un elektrikle ilgili koordinasyonu özel bir şirkete verildi. Bunlar kamu işidir ve olası bir deprem durumunda can ve mal kaybını en aza indirebilmek için derhal kamulaştırılmalıdır.”
Suna: Denetimsizlik riski arttırıyor
“İstanbul’da sorun plansızlık, çarpık kentleşme, yapı üretim sürecinin niteliksizliği ve denetimsizliğinden kaynaklanıyor.
“Son yapılan değişiklikle ruhsatlardan mühendis ve mimar imzası da kaldırıldı. Sahtecilik ve denetimsiz yapılar giderek daha da artacak. Tüm bu nedenlerle 10 yıl sonra gerçekleşecek bir depremde can ve mal kaybının artması da kaçınılmaz olacak.”
Kılıç: Depreme hazırlanmak yerine geri gidiyoruz
“İstanbul’da var olan yapı stokunun yüzde 65’i kaçak. Haziranda gelen imar barışı düzenlemesiyle bu yapılar yasallaştı ve bunun anlamı mevcut kaçak yapıların deprem anında yıkıma terk edilmesi oldu.
“Her gün nüfus ve yapı olarak yoğunlaşan bu şehirde olası bir depremde doğal gaz ve su hatlarında meydana gelecek arızaların neler yaratacağını tahmin etmek zor değil.
“Kentsel dönüşüm rant olan bölgelerde yapıldı, toplum deprem konusunda eğitilmedi, toplanma alanları imara açıldı ve yapı denetimi yasasına kamusal bir işlev kazandırılmadı. Bu bizim olası bir depreme hazırlanmak yerine geri gittiğimizi gösteriyor."
TIKLAYIN - Depremle İlgili Öğrenecek Hâlâ Çok Şey Var
Atlar: Bina çökmeleri riski gösteriyor
“Denetim mekanizması olmadan yapıların yasallaştırılması deprem karşısında nasıl bir dayanıklılık sağlanacağı konusunda soru işaretleri meydana getiriyor.
“Parsel ölçeğinde verilen keyfi imar kararları çökme kazalarında görüldüğü gibi zaten kırılgan bir yapıya sahip olan İstanbul’u risk altında bırakıyor.
“Her doğa olayının bir faciaya dönüşme ihtimaliyle yaşıyoruz. Bunu ancak planlama, mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin aksatılmadığı bir halde bertaraf edebiliriz.
Dilli: Yanlış yapılaşmanın sağlıksız sonuçları
“İstanbul’daki mevcut yapı stoku denetimsizliğin ve yanlış yapılaşmanın sonucu olarak sağlıksız bir hale geldi. Sütlüce ve Ümraniye’de çöken binalar da bunun bir sonucu olarak karşımıza çıktı.
TIKLAYIN - "Bir Hafta İçinde Çöken Üç Binadan Merkezi ve Yerel Yönetimler Sorumlu"
“Kontrolsüz yapılaşma, rantsal dönüşümler gibi aşırı yüklemeler şehrin sağlığını daha da bozacak ve depremi tetikleyecektir. Bizler jeoloji mühendisleri olarak depreme ilişkin yapılacak bütün çalışmaların içerisinde yer almaya hazırız.”
17 Ağustos depremi hakkındaKocaeli Gölcük merkezli deprem 7,5 büyüklüğünde deprem tüm Marmara Bölgesinde, Ankara'dan İzmir'e kadar geniş bir alanda hissedildi. Resmi raporlara göre, 17 bin 840 ölüm, 43 bin 953 yaralı oldu. 505 kişi sakat kaldı. 285 bin 211 konut, 42 bin 902 işyeri hasar gördü. Resmi olmayan bilgilere göre ise yaklaşık 50 bin kişi hayatını kaybetti. Ağır-hafif 100 bine yakın kişi yaralandı. Ayrıca 133 bin 683 çöken bina yaklaşık 600 bin kişiyi evsiz bıraktı. Yaklaşık 16 milyon insan, depremden değişik düzeylerde etkilendi. 2010 tarihli TBMM Deprem Araştırma Komisyonu Raporu için tıklayın |
(TP)
Fotoğraflar: Tansu Pişkin