23. Feminist Gece Yürüyüşü’nün İstanbul’daki adresi bu yıl da Taksim oldu.
Binlerce kadın ve LGBTİ+, abluka ve engellemelere rağmen Sıraselviler Caddesi’nde toplandı, kortej oluşturarak Cihangir’e yürüdü. Basın açıklaması, Cihangir Katlı Otoparkı’nın önünde Tertip Komitesi tarafından okundu.
Türkçe, Kürtçe ve Arapça yapılan açıklama şöyle:
Bugün biz burada, kendi hayatlarını ve dünyayı değiştirme gücünü feminizmde bulan binlerce feminist olarak sokaklardayız. Yüzyıllardır olduğu gibi şu an da, dünyanın her yerinde mücadele eden, patriyarkaya karşı direnen kadınlardan aldığımız güçle bir aradayız.
Bir yandan feminist mücadele sayesinde dünya değişti. Diğer yandan kadınların eşitliği ve özgürlüğü için kat edilen onca yolun ardından, kadınlar hâlâ erkeklerden daha az eğitim alıyor, daha az iş bulabiliyor, çalıştığında daha az para kazanıyor, evde bedavaya çalışıyor, bir erkeğin isteklerine karşı geldiği için hâlâ şiddete uğruyor, öldürülebiliyor. Hem de her gün. İşte biz de her alanda, her yerde, bu yüzden mücadele ediyoruz.
Biz gücümüzü yüzlerce yıllık feminizm tarihinden, kadınların coğrafyaları ve kıtaları aşan ortak deneyiminden, bugün Arjantin'de her şeye rağmen sokağa çıkıp yüzbinleri bulan kadınlar ve LGBTİ+lardan, biz gücümüzü Orta Doğu'da seküler bir alternatifi mümkün kılan Kürt kadınlardan, Filistin'de, Gazze'de yasını direnişe dönüştüren ve ne olursa olsun yaşamı sürdürmeyi başaran kadınlardan, gücümüzü Suriye'de her şeye rağmen 'bizsiz bir rejim inşa edemezsiniz' deme cesaretini gösteren kadınlardan, gücümüzü ABD’de transfobinin iktidarına karşı yaşamını savunan translardan alıyoruz ve sesimizi onların sesine katıyoruz. Savaşla yeniden kurmakta oldukları dünyaya isyan ediyoruz.
Mücadelemizden, hayatlarımızı, dünyayı değiştirmemizden irkilenler bizlere saldırılarının dozunu her gün biraz daha artırıyor. Bu saldırıyla bir gün İstanbul Sözleşmesi feshediliyor, öteki gün “aile yılı” ilan ediliyor. Otoriter muhafazakar rejimler, kendi ahlaklarını yasaya dönüştürmeye, hayatlarımızı daraltmaya çalışıyor. Bizleri yok etmeyi umuyorlar. Pınar Gültekin’in canavarca hisle öldürülmediğini söyleyenler, Narin’in başına ne geldiğini çözmekle uğraşmıyor, Dina’nın maruz kaldığı ırkçı şiddeti ortaya çıkarmaya tenezzül etmiyor. Tüm bu adaletsizliklere karşı itiraz edenleri, yaşamın böyle, yaşamın adaletsiz, yaşamın eşitsiz sürmemesi gerektiğini söyleyenleri susturmaya, sindirmeye, yok etmeye çalışıyor.
Bizlerse susmuyoruz. Özgürlüğün kadınların dayanışmasıyla, yan yana direnmesiyle mümkün olduğunu feminizmden öğrendik. İstanbul’da 40 sene önce feministler “İsyanı var bizde haksız yüzyılların. Özlemi var bizde geniş hayatların” diyerek sokaklara çıktı. Biz bu geniş hayatlara sahip çıkıyoruz, haksız yüzyılların hesabını soruyoruz. Patriyarkanın adını koyuyoruz, faillerini, destekçilerini işaret ediyoruz. Gisèle Pelicot’dan ilhamla, tüm dünyaya gözümüzü dikerek, kadınlara yüklenen utancı asıl sahibine, patriyarkaya iade ediyoruz. Özgür hayatları almadan bir yere gitmiyoruz. Ayrımcılığın, eşitsizliğin, şiddetin, sömürünün olmadığı bir dünyada ısrar ediyoruz.
Erkek şiddetini önlemeyip “kadınlar faillere kapıyı açıyor” diyenlere karşı, bizi bakım emeği ve yoksulluğa mahkum etmeye, eşitlik politikaları yerine aileyi güçlendirme adı altında kadınları sindirmeye karşı, homofobi ve transfobiyi norm haline getirmeye çalışanlara, seçtiklerimize kayyum atayarak irademizi yok sayanlara karşı, eylemlerimize, fikirlerimize, birlikteliğimize müdahale eden, gözdağı veren, şiddet uygulayanlara karşı yaşasın feminist mücadelemiz!
Feminist mücadelemiz hayatlarımızı ve dünyayı değiştiriyor!
Eşit ve özgür bir dünya kurmadan bitmeyecek bu isyan!
(VC)