Fotoğraf: Emek Partisi
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Emek Partisi bir aylık koronavirüs salgını sürecinin kadınlara nasıl yansıdığına ve taleplere ilişkin raporu açıkladı. Raporda, mülteci kadınlardan, işçi ve sağlık emekçisi kadınların koşullarına kadar her alandaki kadının maruz bırakıldığı hak gasplarına dikkat çekiliyor.
"Mülteci kadınlar risk altında"
Raporda öne çıkanlar şöyle:
*Ülkemizde de ilk vakaların ortaya çıkmasıyla birlikte 12 Nisan itibarıyla 1 ayını dolduran Kovid-19 salgının ortaya çıkardığı tablo, eşitsizlikler, ayrımcılık ve sömürü üzerine kurulu düzeni apaçık gözler önüne serdi.
*Açıklanan paketlerin yüzde yüzü sermayenin, patronların derdine derman olacak önlemlerden oluşuyor. Emekçilerin, kadınların yıllardır korumak için mücadele ettikleri hakları torba yasaların, genelgelerin, ek maddelerin satır aralarına sıkıştırılarak gasp ediliyor.
*Türkiye'de 1 milyon ev işçisi kadının çoğunluğu sözleşmesiz, geçici ve güvencesiz koşullarda çalıştırılıyor. Salgınla birlikte gelirlerini, işlerini tamamen kaybetme durumuna geldiler. Hali hazırda 2 milyona yaklaşan işsiz kadın sayısının salgın bahanesiyle artan işten atmalar sonucunda artacağı, ücretsiz izne zorlamalar ile yoksulluktan, açlıktan, şiddetten korunamayacakları evlerine dönmek zorunda bırakılacakları açık.
*Sağlık emekçilerinin yüzde 70'ini oluşturan kadınlar hem yoğun çalışma temposu hem de iş yerlerindeki yeni riskler nedeniyle salgından en çok etkilenen kesimi oluşturuyor. Sağlık çalışanları arasında bugün bile hala düzenli bir şekilde virüs takibi yapılmıyor. Sağlık çalışanı kadınlar, hastanelerde artan iş yükü, virüse yakalanma, virüsü eve taşıma riski, eksik önlemler gibi nedenlerle büyük kaygı içinde. Hayati riskleri büyük.
*Mayıs ayı itibarıyla Türkiye'de kadınların yoğun olarak çalıştığı mevsimlik tarım işçiliği artacak. Temiz su, barınma ve beslenme koşullarının olmadığı, tuvalet gibi en temel ihtiyaçlara erişimin bile olmadığı çalışma alanlarında azami düzeyde önlemlerin alınmaması, hayati maddi ve ayni desteklerin sağlanmaması halinde salgın adeta bir felaket olarak yaşanabilir.
*Salgın önlemleriyle birlikte kadınlar için özel koruyucu tedbirler alınmaması durumunda kadınlara yönelik şiddetin artacağı endişesi bir aylık süreç içindene yazık ki gerçek oldu. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’na salgın günlerinde yapılan ihbar verilerine göre fiziksel şiddet yüzde 80, psikolojik şiddet yüzde 93, sığınma evi talebi yüzde 78, ihbar bildirimi yüzde 100, hukuki destek verilmeyen şiddet vakalarında ise yüzde 96 artış oldu.
*Özellikle en korunmasız kesimi oluşturan mülteci kadınlar, salgın süreciyle birlikte daha büyük bir görünmezliğe, yoksulluğa, şiddete ve hak gasplarına mahkûm ediliyor. Kamplarda, çadırlarda, konteynırlarda, gecekondularda zor ve sağlıksız koşullarda yaşayan, ne suya ne de sabuna erişemeyen mülteci kadınlar kışkırtılan düşmanlık nedeniyle korkuncun da korkuncu koşullarda yaşamak zorunda bırakılıyor.
*Mülteci ve göçmenler hiçbir belediyeden destek alamıyor. Valilik, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları, Kaymakamlık göçmen ve mültecilere gerekli desteği vermiyor. Mülteci kadınlar kadına yönelik şiddetle ilgili hiçbir destek mekanizmasından yararlanamıyorlar,ŞÖNİM’lerden faydalanamıyorlar.
Talepler Raporda talepler şöyle sıralandı: "* Zorunlu ve gerekli olanların dışındaki tüm üretim ve hizmetler durdurulsun, güvenceli güvencesiz ayrımı yapmadan tüm çalışanlara ücretli izin, * Maddi geliri olmayan herkese etkili, yaygın maddi ve ayni yardım, * Elektrik su doğal gaz giderlerinin devletçe karşılanması, * Başta sağlık olmak üzere zorunlu çalışma alanlarında emekçilerin sağlıklarını güvence altına alan, kadın çalışanların özel ihtiyaçlarını gözeten etkili, düzenli ve yeterli koruma önemlerinin alınması, * Kadına yönelik şiddete karşı acil önlem planı açıklanması, tüm yasal hakların güvence altında olduğunun açıklanması, salgını fırsat bilip kadınların haklarını gasp etme planlarına bir son verilmesi, kadınların şiddetten korunması için devletin tüm olanaklarının seferber edilmesi için birlikte mücadele edeceğiz." |
(EMK)