* Manşet Görseli: Pixabay
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), “Eşit Ve Özgür Yaşamak İstiyoruz!” kampanyası kapsamında çalışan kadınların sorunlarını tespit etmek için yaptığı anket çalışmasının sonuçlarını açıkladı.
“İşyerinde Kadın Emekçilerin Temel Sorunları Araştırması” isimli ankete 25 Aralık 2019 - 15 Şubat 2020 tarihleri arasında 62 ilden, 84 farklı meslek grubundan bin 792 kadın katıldı.
Anket sonuçlarına göre, katılımcı kadınların yüzde 48’i işyerinde cinsiyetinden dolayı ayrımcılığa uğradığını düşünüyor.
Ayıca sonuçlar kadınların süt hakkı, doğum izni gibi haklarının ihlal edildiğini ortaya koyarken, katılımcıların neredeyse tamamının işyerinde mobbinge uğradığı sonucunu ortaya koyuyor.
TIKLAYIN - Kadınlar Şiddetten Arınmış İşyeri İstiyor
Ayrımcılık
Kadın çalışanların işyerinde ayrımcılığa uğramasına anket çalışmasından ilişkin elde edilen veriler şöyle:
* Eğitim düzeyi arttıkça, ayrımcılığa uğradığını düşünen kamu çalışanı sayısı artış gösteriyor. Başka bir ifade ile eğitim düzeyi arttıkça ayrımcılık konusundaki farkındalık da artıyor.
* Kamu çalışanı kadınların ayrımcılık algısı ile ilgili dikkat çeken başka bir nokta ise sayısı az olmakla birlikte boşanmış olanlar arasında ayrımcılığa uğradığını düşünenlerin oranı, medeni durumu farklı olan diğer kamu çalışanlarına göre belirgin bir şekilde yüksek.
* Ayrımcılık, iş güvencesiyle de bağlantılı. Anket sonuçları, İşyerinde ayrımcılığa uğradığını düşünen kadın çalışanların kadro durumuna bakıldığında, iş güvencesi daha az olanların ayrımcılığa uğradığını düşünme olasılığı daha yüksek.
Şiddet
Ankete göre, çalışan kadınlardan yüzde 92’si işyerinde en az bir haksız duruma yani şiddete uğradığını söylüyor. En büyük sorun mobbing ve yasal hakların kullanılmasının engellenmesi.
Kadınların yüzde 59’u işyerinde mobbinge uğradığını; yüzde 39’u İzin, örgütlenme vb. gibi yasal haklarını kullanırken engellendiğini, yüzde 39’u kariyer ve yükselmede ayrımcılığa uğradığını, yüzde 28'i sözlü tacize uğradığını söylüyor.
Ankette işyerinde fiziki tacize uğradığını belirten kadınların oranı yüzde 5, cinsel tacize uğrayanların oranı ise yüzde 3 olarak aktarılıyor.
İşyerinde kreş
Araştırmanın sonucuna göre, kamu işyerlerinin yüzde 89’unda uygun bir kreş yok.
* Katılımcı her yüz kadından sadece 11’inin işyerinde kreş var. Yüzde 5'lik oranla işçi statüsünde çalışan kadınlar kreş hizmetinden en az faydalanan grup içerisinde yer alıyor.
* Eğitim durumuna göre bakıldığında, lisansüstü eğitim almış kamu çalışanı kadınların işyerlerinde, diğer kamu çalışanı kadınları göre biraz daha yüksek oranda kreş bulunduğu görünüyor.
* Kadınların yüzde 94'ü işyerlerinde kreş açılmasını talep ediyor.
Ücretli doğum izni ve süt hakkı
Katılımcı kadınların yüzde 51’i mevcut durumda doğum öncesi 8 ve doğum sonrası 8 hafta olan yasal doğum izninin, 32-44 hafta arasında; yüzde 28'i 16-31 hafta arasında; yüzde 21'i ise 45 hafta ve üzerinde olması gerektiğini söylüyor.
Araştırmaya katılan her üç kadından birisi yasal olan süt izni kullanımında sorun ve engellemelerin olduğunu ifade ediyor.
Ücretli doğum izni sonrası işine dönen annelerin bebeklerini emzirmek için ilk 6 ayda günlük 3 saat ikinci altı ayda ise günlük 1,5 saat olmak üzere kullanabileceği “süt hakkı” uygulaması var. Ancak anket sonuçlarına göre, birçok işyerinde bu hak yasaya uygun bir şekilde kullandırılmıyor. “Kadrolu” memurlarda bu durum görece daha güvencesiz olanlara göre daha az yaşanıyor.
8 Mart
Katılımcı kadınların yüzde 86’sı, 33 ülkede resmi tatil olan 8 Mart’ın Türkiye’de de tatil ilan edilmesini istiyor.
KESK’ten çağrı
KESK, araştırmanın son bölümünde yer verdiği anket sonuçlarına ilişkin değerlendirmesinde kadınları 8 Mart’a çağırarak şu ifadelere yer veriyor:
“Bir kez daha ortaya çıkmıştır ki kadın emekçiler, her biri yaşamsal değerde yığınla sorunla baş etmek durumunda kalmaktadır. Çok daha kapsamlı bir araştırma yapılması durumunda yaşanan sorunları daha derinlikli ve boyutlu ortaya çıkarmak mümkündür.
“Bu çalışma aynı zamanda KESK olarak yıllardır dile getirdiğimiz sorunların, taleplerimizin, çözüm önerilerimizin ve yürüttüğümüz mücadelenin ne kadar haklı olduğunu bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Ortaya çıkan tespitlerden hareketle önümüzdeki dönem haklı mücadelemizi, kazanıncaya kadar ısrarla sürdüreceğimizi bir kez daha ifade etmek isteriz.
“Çözümü erkek egemen sistemde ve bu sistemin temsilcisi olan iktidarlarda aramıyoruz. Biliyoruz ki çözüm bizim ellerimizde, çözüm biziz. Biz yaşamın yarısı, yaşamın öznesi milyonlarız, haklı olanlarız. Gelin her birimiz haklı taleplerimizi ve mücadelemizi sahiplenelim kazanalım.”
Araştırma katılımcılarının profiliKadro dağılımı: Yüzde 82'si 4a'lı memur statüsünde, yüzde 9'u sözleşmeli, yüzde 4'ü 4/d li (taşerondan kadroya geçenler) ve yüzde 5’i diğer statülerden. Eğitim durumu: Yüzde 16'sı lisansüstü, yüzde 69'u lisans, yüzde 9’u ön lisans ve yüzde 5'i lise ve altı düzeyinde. Medeni durum: Yüzde 61'i evli, yüzde 36'sı bekâr ve yüzde 2'si boşanmış. Yaş durumu: Yüzde 94'ü 25-55 yaş aralığında. Kamu hizmeti bölümleri: Katılımcıların yüzde 41’i “eğitim-öğretim hizmetleri” grubundan, yüzde 32 si “Sağlık ve Sosyal Hizmetler” meslek grubundan, yüzde 17’si iş yerlerinde büro iş ve işlemleri ile ilgili meslekler grubundan ve yüzde 7’si de mimarlık, mühendislik, vb. teknik meslekler grubundan. Yaşadıkları şehirler: Katılımcıların yarısı İstanbul, İzmir ve Ankara gibi büyük metropol illerden. |
(TP)