Haberin İngilizcesi için tıklayın
İstanbul Kadın Müzesi'nin uluslararası kadın müzeleri deneyimlerini bir araya getirdiği "Kadın Müzesi: Toplumsal Bellek Merkezi ve Kapsayıcı Mekan" kitabı yayınlandı.
2016 yılında, İstanbul Kadın Müzesi ve İstanbul Bilgi Üniversitesi birlikteliğiyle İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Kadın Müzeleri Konferası’nın sunumlarını içeren kitap Güldünya Yayınları’ndan Meral Akkent’in editörlüğünde çıktı.
Kitap geçmişi hatırlama, günümüzde sorumluluk alma ve toplumsal barışın tesisi için resmî kadın tarihinin ötesinde alternatif bir kadın hatırlama kültürünün oluşturulması için bir rehber niteliği taşıyor.
Türkçe ve İngilizce olarak yayımlanan derleme, İstanbul kadın tarihinde fark yaratmış beş isme ithaf ediliyor:
* Anna Comnena (1083-1153)
* Efrosini Samartzidou (1820-1877)
* Zabel Yesayan (1878-1943)
* Beki L. Bahar (1927-2011)
* Şirin Tekeli (1944-2017)
Kokteylle tanıtıldı
Dün akşam İsveç Başkonsolosluğu'ndaki tanıtım kokteylinde İstanbul Başkonsolosu Therese Hydén, İsveç’in feminist bir hükümeti olduğunu hatırlatırkan, göz ardı edilen kadın tarihini yeniden gündeme getiren "Kadın Müzesi: Toplumsal Bellek Merkezi ve Kapsayıcı Mekan" konferansına ve kitabına destek olmaktan onur duyduklarını dile getirdi.
İstanbul Kadın Müzesi´nin taşıyıcı kurumu olan İstanbul Kadın Kültür Vakfı başkanı Gülümser Yıldırım da yaptığı konuşmada, kadın müzelerinin önemine değindi.
Kadın Müzesi gönüllülerinin kitabı tanıtmasının ardından, Perküsyonda Rüya Nesrin Kılınçkını, akustik gitarda İpek Ektaş’ın yer aldığı Washing Beats grubu, kitabın ithaf edildiği kadınlara adanan şarkılarıyla geceye eşlik etti.
Kitapta neler var?
Dünyada ilk kadın müzesinin ortaya çıkışından sonraki 40 yılda kadın müzelerinin sayıları 80’i geçti. Bu kurumlar, müze dünyasını zenginleştirdi. Birçok kadın müzesi farklı alanlarda kapsayıcı konseptler geliştirdi hatta bazı müzeler kapsayıcı müze olma prensibiyle kuruldu.
Bu kitapta, farklı alanlarda kapsayıcı konseptlerle çalışan kadın müzelerinin deneyimleri paylaşılıyor. 9 ülkeden 10 kadın müzesi; düşünce ve eylem alanı yaratan çalışma stratejilerini, toplumun dışlanan birey ya da topluluklarına nasıl kültürel temsile dahil olma alanı açtıklarını, müzelerinde görmezden gelinenlerin kültürel katılımının ve görünürlüğünün nasıl sağlandığını anlatıyor.
Kitaptaki yazılarda, yeni kurulacak kadın ve toplumsal cinsiyet müzeleri için olduğu kadar uzun zamandan beri çalışmakta olan kadın müzeleri için de ilham kaynağı olabilecek bir rehberin kurallarının nasıl uygulandığını; ”Kendi tarihini fark ettiğinde kadın değişir” mottosunun nasıl yaşama geçtiğini; kadın müzelerini besleyen toplumsal cinsiyet araştırmaları ile olan ilişkiyi; tüm dünyadaki kız çocuklarına “müze yapma” deneyimi sunmanın nasıl planlandığını; geleneksel tarihe meydan okumanın, eleştirel yaklaşımla normları incelemenin, müzelerdeki eril gelenekle mücadele etmenin zorluklarını; devletlerin, savaş ve çatışma süreçlerinde kadınlara karşı işlediği suçların sorumluluklarını tanıması, adaletin yerini bulması ve tarihi canlı tutmak için yapılan çalışmaların nasıl başlı başına bir mücadele alanı olduğunu; “çeşitliliği kabul etme ve farklılıklara saygı” ifadesinin pratikte uygulanmadığı zaman bir sözcük grubundan öteye gitmeyeceğini anlatan yazılar küresel dayanışmanın acil önemini hissettiriyor.
Konferansın bildirilerine ek olarak kitapta, kadın müzelerinin tarihi konulu bir yazı; geçmişi hatırlama, günümüzde sorumluluk alma ve toplumsal barışın tesisi için, resmi tarihin ötesinde, alternatif bir hatırlama kültürünün oluşturulmasında rol oynayabilecek konseptlerin tartışıldığı oturumdan notlar, kadın müzesi konusunun İstanbul Bilgi Üniversitesi - İletişim Fakültesi’ndeki yansımalarını içeren iki röportaj ve kadın müzelerinde kapsayıcılık konusunda düşünen yazılar da yer alıyor. (ÇT)
* "Kadın Müzesi: Toplumsal Bellek Merkezi ve Kapsayıcı Mekan" kitabını temin etmek için [email protected] e-posta adresine yazabilirsiniz.