Küresel feminist eylem ağı, Dünya Kadın Yürüyüşü (DKY) Avrupa Genel Sekreteri Marie-Thérèse Martinelli "Ben bir Avrupalı kadın olarak hızlı yürüyüp, öne geçip, diğer kadınları arkamda bırakamam. Ben tüm kadınlarla aynı ritimde yürümeliyim" diyor.
DKY 4. Uluslararası Eylemi çerçevesinde 6 Mart’ta Nusaybin’de başlamıştı. Geçtiğimiz hafta 8 Mart’ta Diyarbakır’da düzenlenen mitingin ardından Antakya, Mersin, Antalya, Muğla, Didim ve İzmir’de kadınlar, yürüyüşler düzenledi, paneller geçekleştirdi, barışı konuştu.
Dün akşam Türkiye’den ayrılıp Selanik’e geçen DKY, aylarca süren yolcukları sonunda Portekiz’e varacak.
DKY, 2000 yılından beri direniş noktalarında kadınların yaşadıkları sorunları ve taleplerini öne çıkarıp, dayanışma ağları kuruyor, dünyanın değişik bölgelerindeki kadınları bir araya getiriyor.
DKY Avrupa Genel Sekreteri Marie-Thérèse Martinelli ile bu sene Nusaybin’den başlayan yolculukları ve DKY hareketi üzerine konuştuk.
Yola nasıl koyulduğunu ondan dinliyoruz...
Dünya Kadın Yürüyüşü nasıl ve neden başladı?
Dünya Kadın Yürüyüşü çok önemli, benim hayatta önemli gördüğüm her şeyi barındırıyor. DKY, 2000 yılında, dünyanın tüm bölgelerinden kadınlarla dayanışma amacı ile kuruldu. O günden beri de yoldayız. Kadın ve erkeğin eşit olmadığı bir demokrasi düşünemiyoruz. Gittiğimiz yerlerde kadınların yüzleştikleri sorunları, dinliyoruz. Değişim için değerleri dönüştürmemiz, tüm kadınlar özgür oluncaya kadar mücadeleye devam etmemiz gerektiğini düşünüyoruz.
Bu sene yola neden Nusaybin’den çıktınız?
Bu sene yolculuğumuza Kürdistan’dan başladık. Bunun iki nedeni vardı; birincisi savaş içinde bulunan kadınlar ile dayanışma ağları kurmak, ikincisi ise savaşarak direnen kadınlara destek olmak.
Bizim hedeflerimizde eşitlik, özgürlük ve dayanışma var. Ben Kürdistan’da bu hedeflerin sağlandığına inanıyorum ve çok heyecanlanıyorum. Benim için bu yolculuğa çıkmak ve bu kadınların nasıl savaştığını göstermek çok önemliydi.
Kadın mücadelesinde ne zamandan beri yer almaya başladınız?
Ben kelimenin anlamını bilmeden önce de feministtim. 1968’de Paris Üniversitesi’nde öğrenciydim ve eylemlere katılıyordum fakat tam anlamıyla siyasi hayata dahil olmam 1971 yılında başladı. 1971’de Fransa’da feminist hareket başladığında ‘evet, bu benim, bu benim’ dedim.
Fikirlerimde yalnız olduğumu düşünüyordum. Erkek egemenliğini kabul edemiyordum, erkeklerden daha alt seviyede olmayı kabul edemiyordum. Ben bunu asi olduğum için düşündüğümü varsayıyordum ama yalnız olmadığımı gördüm. Bunun daha genel bir sorun olduğunun farkına vardım.
Fransa’daki hareket başladığında bir çok kadının aynı şeyi düşündüğünü, aynı şeyi tecrübe ettiğini gördüm. Bu yüzden kendimi tanıdım ve feminist olduğumu anladım. Fransa’da biz kendimiz hakkında konuşmaya ve farkındalık yaratmaya çalıştık. Neyin yanlış olduğunu, nasıl baskı altında olduğumuzu konuşmaya başladık. Bunun kişisel olmadığını, bunun bir düzen içinde var olduğunu gördüm. Artık toplumu aynı şekilde görmemeye başladım.
DKY olarak daha önce nerelere gittiniz, neler yaptınız?
Ben enternasyonalistim. Kişisel hayatım da hep farklı ülkelerde geçti. İspanya’da doğdum, Fransa’da büyüdüm, daha sonra İngiltere’de yaşadım, bir İtalyan ile evlendim. Feminist hareketin enternasyonal olması gerektiğine insandım. Dünyanın tüm kadınların birleşmesi gerektiğini düşündüm.
Ben DKY’den önce uluslararası feminist hareketler ile iletişim halindeydim. Dünya Kadın Yürüyüşü ile daha geniş ve düzenli organizasyonlar yürütmeye başladık.
Ben dünyanın tüm kadınları ile dayanışma içinde olmak istiyorum. Ben bir Avrupalı kadın olarak hızlı yürüyüp, öne geçip, diğer kadınları arkamda bırakamam. Ben tüm kadınlarla aynı ritimde yürümeliyim.
DKY ile dünyanın her yerindeki kadınlar ile tanışıyoruz. Afrikalı kadınların sorunları ne, Asya’da kadınlar ne yaşıyor? Yolculukta değişik ülkelerden ve kültürlerden gelen kadınların neler yaşadıklarını gözlemliyoruz. Biz sadece özgürlük tanımı ya da tartışmalar ile sınırlı kalmıyoruz, dayanışma ağları kuruyoruz. (BZ/ÇT)