Haberin İngilizcesi için tıklayın
Geride bıraktığımız 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinin öne çıkan en önemli başlıklarından biri de mülteci sorunuydu.
Muhalefet, seçim propagandasını büyük bir kısmını ‘Suriyelilerin geri gönderilmesi’ üzerine kurarken iktidar da ‘zorla geri dönüşünün yapılmayacağını ancak rızaya dayalı geri dönüşler olacağını’ belirtiyordu.
İktidarın seçimleri bir kez daha kazanması üzerine seçimlerden uzun süre önce başlayan geri göndermeler hız kazandı.
Göndermelerin formülü olarak ise; 'rıza metni imzatılması' bulundu. Ancak 'geri gönüş belgelerinin' zorla imzatıldığı çok kez kamuoyunda gündem oldu.
Peki, mülteciler gerçekten gönüllü mü dönüyor, gönüllülük adı altında dönüşler nasıl gerçekleşiyor? Gönderilenler kimlerdir? İmzatılan belgeye itiraz edilmesi mümkün mü?
Avukat Gülden Sönmez, ‘rızaya dayalı’ olduğu ifade edilen zorla geri göndermeleri ve Geri Gönderme Merkezlerinde (GGM) mültecilerin karşı karşıya kaldıkları ihlalleri bianet’e anlattı.
Avukat Sönmez, söz konusunun belgenin 'rızaya dayalı' imzatıldığının gerçeği yansıtmadığını belirtti.
Sönmez, geri gönderme merkezlerindeki koşullara değindi ve "Geri dönüş belgesinin mecbur bırakılarak zorla imzaltıldığını vurguladı ve "İmzalatılan kağıdın gönülsüz, zorla imzalandığını, hukuksuz bir sınır dışı etme işlemi olduğunu söylememiz, itirazını yapmamız gerekiyor ama bunu ispat etmek çok zor.
"Geri Gönderme Merkezlerinin durumu çok kötü, steril olmayan ortamlarda kalıyorlar. Darp kötü muamele görüyorlar. Ve geri gönderme işlemi yapılırken avukatlar onların yanında olamıyor. Yani o kağıdı imzalamaya mecbur bırakılıyorlar. Bize mecburiyetten imzaladıklarını söylüyorlar" dedi.
İçişleri Bakanlığına bağlı Göç İdaresi Başkanlığının paylaştığı veriler, geri göndermelerdeki sayının son zamanlar oldukça fazla olduğunu doğruluyor. Göç İdaresinin geçtiğimiz günlerde açıkladığı verilere göre; Türkiye'de kayıt altına alınmış geçici koruma statüsündeki Suriyeli sayısı 14 Eylül itibarıyla bir önceki aya göre 19 bin 127 kişi azaldı ve toplam 3 milyon 288 bin 755 kişi oldu. Kayıtlı Suriyeli sayısı 1 Ocak 2023'ten bu yana toplamda 247 bin 143 kişi azalarak, son 7 yılın en düşük seviyesine gerilemiş oldu. |
TIKLAYIN-"Zorla geri gönderme mümkün değil ancak gönüllü gönderilebilirler"
Avukat Sönmez'in bianet'in sorularına yanıtları...
“Rızaya dayalı” zorla geri göndermeler ne zaman başladı?
Zorla geri gönderme bir buçuk yıl önce başladı ara ara yükselip tekrar düştü ama son iki buçuk- üç ayda geri göndermeler ciddi anlamda arttı ve gün gün de artıyor.
Geri gönderilenler arasında en çok hangi ülkenin vatandaşları var?
Hangi milletten daha çok gönderildiğine istatistik olarak bir şey söyleme imkanım yok. Çünkü böyle bir detay yok. Ama gözlemlediğim kadarıyla Suriye, Afganistan, Türkmenistan en çok geri gönderilenler arasında yer alıyor.
Gönderilenler daha çok kimler?
Bunu çok tespit etme şansımız olmuyor ama benim sahada gözlemlediğim kadarıyla işi gücü olan eğitimli insanlar da var, savaştan kaçıp gelmiş geçici sığınmacı statüsü olan da, işi gücü olmayıp burada yardımla yaşayanlar da… Yani hiç fark etmiyor eğitimli, eğitimsiz her yaştan insan bulabilirsiniz. Mesela 85 yaşındaki bir insanı parkta otururken alıp götürmüşler, ailesi günlerce nerede olduğunu bulamadı.
TIKLAYIN-AİHM: Geri Gönderme Merkezinde Çocuklar İnsanlık Dışı Ortamda Kalıyor
"GGM'lerde intihar iddiaları var"
Geri dönüş belgesi imzalandıktan sonra siz avukatlar bir şey yapabiliyor musunuz?
İmzalatılan kağıdın gönülsüz, zorla imzalandığını, hukuksuz bir sınır dışı etme işlemi olduğunu söylememiz, itirazını yapmamız gerekiyor ama bunu ispat etmek çok zor.
Geri Gönderme Merkezlerinin durumu çok kötü, steril olmayan ortamlarda kalıyorlar. Darp kötü muamele görüyorlar. Ve geri gönderme işlemi yapılırken avukatlar onların yanında olamıyor. Yani o kağıdı imzalamaya mecbur bırakılıyorlar. Bize mecburiyetten imzaladıklarını söylüyorlar. Korkuyla, baskıyla ya da Geri Gönderme Merkezinde tutulmanın getirdiği dayanılmaz ruh halinden kaynaklı olarak pes ederek imzalıyorlar. Ama rızalarının olmadığını biliyoruz.
Normalde geri gönderme kararı verildiğinde itiraz için dava açabiliyoruz ve mahkeme sonuçlanıncaya kadar, bir- bir buçuk sene gönderilemiyorlar ve bu süreçte de idari gözetim merkezinde tutulamazlar. Yani dava sonuçlanıncaya kadar Türkiye'de kalmaya devam etmeleri gerekiyor. Ama açılmış dava olmasına rağmen geri gönderme kararı verebiliyorlar yani süreç bir nevi yıldırma politikası şeklinde ilerliyor.
Ben bizzat Geri Gönderme Merkezine götürülürken sevkler esnasında küfür, kötü muameleye tanık oldum. Bunun dışında müvekkillerimden çok gayri insani ve onur kırıcı koşullarda kaldıklarını duydum. Duyduğum ama teyit edemediğim durumlar da var. Mesela geri gönderme merkezlerinde intihar iddiaları var.
"Meclis ve TİHEK inceleme başlatmalı"
Bunlarla ilgili siz ilgili kurumlara bir başvuru yaptınız mı?
Hem yargı mekanizmalarına hem de Meclis gibi Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) gibi kurumlara başvurularımı yaptım. Hatta sivil toplum kuruluşlarına da yazılı başvuru yapıyorum. Baroların insan hakları merkezlerini de yazıyorum. Kendi müvekkillerimin de onayı olursa ilgili başvuruları yapıp gönderiyorum.
Ama buraları denetleme görevi ve sorumluluğu olan TİHEK'in ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonunun bu ihlallerle ilgili çalışmalarını yeterli bulmuyorum.
İntihar vakaları, telle ağzında dikmeler gibi bir sürü olaylar duyuyoruz. TİHEK ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları İnceleme Komisyonuna çağrı yapıyorum, bu iddialar için harekete geçmeleri, incelenme başlatmaları gerekiyor.
TIKLAYIN-"Doktor Yok, Karantina Yok, Hijyen Malzemesi Yok"
"Haftalarca polis merkezinde tutuluyorlar"
Geri göndermelerin son üçda arttığını söylediğiniz, bu süreçte en çok karşılaştığınız ihlaller nelerdir?
İlk andan itibaren hukuksuzluk başlıyor. Polis yoldan yabancı olduğunu düşündüğü birini çeviriyor. Polis merkezine götürüyor, burada ailesine dahi haber vermeden süresiz bir şekilde tutuyor. Polis merkezlerinde tutulma süreçleri aylarca dahi sürebiliyor. Burada tutulmaları, tutulma süreçleri tamamen insan haklarına ve hukuka aykırı, haftalarca aylarca bir insanı tutamazsınız, bu suç.
Düşünün Türkiye'de suç işlemiş, şiddet kullanmış ve bunu yaparken suçüstü yakalanmış olsanız bile nezarette tutulmanızın bir süresi vardır. Ama yabancıysanız hiçbir suç işlememişseniz bile çok uzun süre tutuluyorsunuz. Şaka gibi gelecek ama insanlar Geri Gönderme Merkezinde ve polis merkezlerinde öyle bir muameleye maruz kalıyorlar ki, suçlu olmak istiyorlar. ‘Bizi bir şeyle suçlayın en azından buradan çıkar cezaevine gideriz rahat ederiz’ diyorlar.
Bir belirsizlikle haftalarca tutuyorlar. Sonra otobüslerle belirsiz yerlere sevk ediliyorlar, aileleri bulamıyor, ulaşamıyorlar. Nereye götürüldüğünü bilemiyorlar. Üstelik bir labirentte yol bulmaya çalışır gibi bir oyuna çevirdiler.
Tuzla'ya mı götürüldü? Tuzla'da kaldı mı? Tuzla'dan gönderildi mi? Ha gönderildi, acaba nereye? Böyle acayip bilinmez bir bulmaca gibi. Aile öğrenemiyor. Kimse öğrenemiyor nerede olduğunu, hele bir de isimde bir harf hatası yapılmışsa sisteme yanlış girilmişse bulmak imkansızlaşıyor.
Düşünün bir kişi Beylikdüzü'nden alınıp Tuzla'ya, Tuzla'dan Bolu'ya, Bolu'dan Erzurum'a oradan Van'a götürülmüş olabilir. Ve her gittiği yerde kabul edilip edilmeyeceği de belli değil. Ve biz oradan oraya arkadan koşturmak zorunda kalıyoruz ve bazen son götürüldüğü yere gittiğimizde sınır dışı edildiğini öğreniyoruz.
Farklı sorunlarla da karşılaşıyoruz mesela Erzurum’a götürüldü müvekkiliniz ama oraya kabul süreci işletilmediği için siz orada olduğunu da teyit edemiyorsunuz. Yani böyle korkunç bir tabloyla karşı karşıyız.
TIKLAYIN-AYM'den, 'Geri Gönderme Merkezi'ndeki kötü muameleye tazminat
|
"İlaç dahi veremiyorsunuz"
Geri gönderilme merkezlerine bir günde kaç kişi götürülüyor ve kapasiteleri nedir?
Tuzla'ya biz bir günde 6 bin kişinin getirildiğini biliyoruz. Aynı gün İstanbul'dan toplayıp altı bin kişi götürüyorlar. Koyacak yer yok çünkü orası konteynır. İnsanlar işte bu istifleme halinden ve belirsizlikten kaynaklı geri gönderme kağıdını imzalamak zorunda kalıyor.
Avukat görüşünü dahi yazın sıcağında konteynırlarda yaptık. Konteynırlarda görüşmeler yapıyorsunuz, biz avukatlar dayanamıyoruz ama insanlar oralarda tutuluyorlar.
Bu kişi hürriyetinin kısıtlanması demek. Mesela kronik hastalıkları olanlar ilaç kullananlar ilaçlarını temin edemiyor, veremiyorsunuz ilaçlarını. Suçlu olsa, cezaevinde olsa ilaç verebilirsiniz ama Geri Gönderme Merkezinde ise onu da veremiyorsunuz, kabul etmiyorlar.
TIKLAYIN-AYM'den sınır dışı edilen mültecinin başvurusunda ihlal kararı
"AYM kararı birçok davayı etkileyebilir"
Son olarak Anayasa Mahkemesi geçtiğimiz günler zorla geri göndermenin hak ihlali olduğuna karar verdi. bu karar süreci nasıl etkiler, sözünü ettiğiniz hukuksuzluklar devam eder mi?
Anayasa Mahkemesi kararı birçok davayı etkileyebilir. Özellikle yargı süreci devam eden durumlarda mahkemeler hakimler bunu dikkate alacaktır, önemseyecektir diye düşünüyorum.
İkincisi Anayasa Mahkemesi'ne gitmiş ve gidecek olan çok sayıda başvuru var. bunları da mutlaka olumlu olarak etkileyecektir, hepsinden önemlisi bu karar ihlale maruz kalan göçmenleri, sığınmacıları cesaretlendirecektir. 'Evet uzun sürse de nihayetinde biz haklarımızı elde edebiliriz ve kazanabiliriz' diyeceklerdir ve daha cesurca başvuru yapmalarına kapı açılacaktır diye düşünüyorum.
(RT)