Haberin İngilizcesi için tıklayın
"Soykırımın 108. yılında bir kez daha Ermeni Soykırımını Tanı, Af Dile, Tazmin Et! talebimizi dile getirmek ve İnkâra Son! demek için 24 Nisan 2023 Pazartesi günü İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nin önünde yapacağımız basın açıklamamıza basın kuruluşlarını ve soykırım karşıtlarını davet ediyoruz."
Çağrı, İnsan Hakları Derneği Irkçılığa ve Ayrımcılığa Karşı Komisyonu'ndan...
TIKLAYIN - Paylan: TBMM Dışında Hiçbir Parlamento Ermeni Halkının Yarasına Derman Olmaz
İnsan hakları savunucuları açıklamalarını her yıl Ermeni aydınlarının ilk götürüldüğü Sultanahmet'teki bina önünde yapıyordu, ancak 2017'den bu yana anmalara izin verilmiyor. İHD önündeki bu çağrıya ise henüz bir yanıt verilmiş değil.
"Soykırım kelimesini açıklamadan çıkarmamızı istediler"
İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı avukat Eren Keskin, hem anmaları hem de yasaklamanın nedenini bianet'e yorumladı.
"İnsan hakları Derneği Irkçılığa ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon olarak, ilk anmayı, adına da “Soykırım” diyerek 2005’de yaptık."
"Açıklamamız başlığı da o günden bu yana hiç değişmedi: 'Soykırımı tanı, af dile ve tanzim et'. Açıklamamızın başlığı ve pankartımızda bu yazıyordu. Hatta bu açıklamamız nedeni ile Ermeni Soykırım Anıtı’nda Soykırımı tanıyanlar listesinde bizim de adımız var."
"2005 yılından 2017 yılına kadar biz bu anmaları gerçekleştirdik. Esas olarak Soykırım’ın başlangıcında özellikle, Ermeni aydınların toplandığı Sultanahmet’teki bina önünde açıklamamızı yaptık ve yine oradan Ermeni aydınları Haydarpaşa’ya gönderdikleri için biz de açıklamızı orada da yaptık."
"Savcılık anmaya 'düşünce özgürlüğü' dedi"
"2017’ye kadar engellenmedik, ancak o günden bu yana açıklamamız artık engelleniyor. Pankartımızdan talebimizin kaldırılması isteniyor. 2017'de “Soykırım” sözcüğünü kullanmadan yapın dediler açıklamanızı, biz bunu reddettik ve basına açıklamamızı yaptık."
"2018’deki anmada ise gözaltı oldu, üç arkadaşımız gözaltına alındı, soruşturma açıldı. Ancak savcılık açıklamanın “düşünce özgürlüğü kapsamında olduğunu” belirtti ve takipsizlik kararı verdi. Sonrasında ise hep engellendik. 2020, 2021 ve 2022’de de pandemi nedeniyle aynı pankartımız altında, açıklamamızı bu kez İHD İstanbul Şubesi’nde yaptık. Bu yıl da açıklamamızı İHD binası önünde sokakta pankartımızı açarak yapmayı planlıyoruz."
"AKP kimsenin düşüncesini ifade etmesini istemiyor"
* Fotoğraf: Pınar Tarcan - bianet
"Bugün geldiğimiz noktada siyasi iktidar, kendisine yakın olanlar dışında hiçbir siyasi kesimin veya insan haklarının savunucularının düşüncelerini ifade etmelerini istemiyor."
"Bu coğrafyanın meşruluğu en fazla kabul edilen Cumartesi Anneleri’nin eylemi dahi yasaklanıyor. AKP’nin politika değişikliği sonrasında oluyor bu aslında.
"Unutmayalım başbakan Erdoğan 23 Nisan 2014'te 24 Nisan için adeta bir özür anma açıklaması da yapmıştı. AKP MHP derin devlet uzlaşması ile birlikte AKP başka bir politika yürütmeye başladı. Türk İslamcı merkezli bir politika belirledi bunun üzerinden devam ediyor.
"Bu nedenle 24 Nisan eylemi yasaklanmasını bu şekilde değerlendirmek gerekir AKP bir zamanlar şikayet ettiği resmi ideolojinin uygulayıcısı haline geldi."
24 Nisan 1915'te ne oldu?
Rober Koptaş, Agos gazetesinde 24 Nisan 1915'in neden milat kabul edildiğini şöyle anlatmıştı:
24 Nisan 1915'te, İstanbul'da zaptiyelerin ellerindeki listelere göre tutukladığı iki yüzden fazla Ermeni aydının pek çoğu, hayatları boyunca ellerinde kalemle fikir mücadelesi vermişlerdi.
Gazeteci, yazar, öğretmen, siyasetçi, tüccar ve din adamı olan bu insanların pek çoğu, sürüldükleri Çankırı ve Ayaş'ta katledildi. İlk sürgün grubuna dahil edilmeyip bir süre daha İstanbul'da kalmasına göz yumulan Krikor Zohrab, Vartkes Serengülyan gibi bazı tanınmış isimlerse, sonraki aylarda onlarla aynı kaderi paylaştı.
O ilk büyük kafileyle sürülenler arasında, isim benzerliği nedeniyle yanlışlıkla sürgün edilenler, kaçıp canını kurtaranlar, özel bir izinle geri dönenler de vardı. Rahip Gomidas gibi, İstanbul'a dönmesine izin verildiği halde, yaşadıkları ve gördükleri nedeniyle akıl sağlığını yitiren ve 20 yıl sonra hastane köşelerinde can verenler de...
24 Nisan, Anadolu'nun çeşitli yerlerinde 'çart' (kesim, kırım), 'ağed, yeğern' (felaket), 'aksor' (sürgün), kafle, seferberlik gibi adlarla anılan ve yüz binlerce insanın ölümüyle sonuçlanan büyük felaketin başlangıcı değil ama, en önemli dönemeçlerinden biriydi. Bir halkın kültür hayatını şekillendiren seçkin tabakanın ortadan kaldırılmasının acısı ve etkisi çok büyük oldu ve bu durum sonraki bütün kuşakları etkisi altına alacak bir çoraklaşmaya yol açtı.
Ermeniler, bu büyük yaratıcılar grubuna duydukları saygının sonucu olarak 24 Nisanı milat kabul ettiler. Onları anmak, bu kadim halkın bütün masum kayıplarını anmak anlamına geliyor.
(EMK)