Haberin Kürtçesi için tıklayın
Sığınmacı Hakları Platformu, 6 Şubat'ta Maraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde peş peşe yaşanan ve 11 ilde yıkıma neden olan depremlerin ardından Suriyelilere yönelik artan nefret söylemine karşı açıklama yaptı.
Açıklama öncesinde konuşan platform üyesi Yıldız Önen depremlerin ilk günlerinde toplumda dayanışma ile birbirine yardımcı olma havasının hakim olduğunu ancak bazı ırkçı provokasyonların ardından Suriyelilere dönük saldırıların başladığını söyledi.
Önen, Suriyelilerin, depremden çıkmanın şokunu atlatamadan yağmacılıkla veya yardımlarda önceliğin onlara verildiği gibi gerçek dışı suçlamalarla hedef olduklarını belirtti.
Taha Elgazi ise saldırıların Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın Antakya'ya gittikten sonra başladığını, yerel halkın birbiriyle dayanışma içinde olduğunu ancak "hırsızlık" söylemlerinden sonra halkta da tepkiler oluşmaya başladığını aktardı.
Basın açıklamasının Türkçesini Platformdan Bekir Berat Özipek, Arapçasını ise Taha Elgazi okudu.
"Şiddete maruz kalan Suriyeliler oldu"
Türkiye ve Suriye'de 45 binden fazla insanın yaşamını yitirdiği, milyonlarca insanın ise evini terk etmek zorunda kaldığı belirtilen açıklamada Türkiye'deki Suriyelilerin durumuna dikkat çekildi.
Deprem bölgesinde bir milyon civarında Suriyeli sığınmacının yaşadığı belirtilen açıklamada, depremden sonra başlayan provokasyonlara ve saldırılara vurgu yapıldı:
"Enkaz başında ailesini çıkarmayı beklerken veya yardım etmeye çalışırken şiddete maruz kalan Suriyeliler oldu.
"Bu saldırılara karşı etkili bir iletişim ve hukuki mücadele, deprem sonrası süreçte alınması gereken acil önlemler arasında yer alıyor.
"Suriyelilerin durumu ve yaşamlarını nasıl sürdüreceği de büyük bir problem olarak önümüzde duruyor.
"Deprem bölgesinde kalanların yeterince yardım alamadıkları yönünde şikayetler sıklıkla dile getiriliyor, diğer illere gidenlere normal bir hayat sürmeleri için pek çok koşulun dayatıldığı bir süreç yaşıyoruz."
"Suriyeli sanıp hırsızlıkla suçladı"
Açıklamada Platforma gelen ve yerinde tespit edilen şikayetlerden bazıları sıralandı:
* Enkaz altında kalanların ayrımcılık gerçeğinden dolayı kendilerine yardım edilemeyeceği yönündeki kaygıları, kurtarma çalışmaları trajik bir biçimde somutlaştı: Enkaz altında neden ses vermediği sorulan bir sığınmacının 'Arapça konuştuğumuzu duyarlarsa bizi çıkarmazlar diye ses veremedik' cümlesi pek çoğumuzun beynine kazındı.
*Enkaz etrafında bekleyen, kendi imkânlarıyla kazmaya çalışan sığınmacılara yağmacı denerek saldırıldı.
*Hatay'da yaşayan bir sığınmacının, enkaz altındaki çocuklarına yardım istediği için askerlerin şiddetine maruz kaldığı dile getirildi.
*Ümit Özdağ ve Zafer Partisinin bölgeye gitmesi ile ırkçı saldırılarda artış oldu. Özdağ’ın kendisi de bir deprem gönüllüsünü Suriyeli sanıp hırsızlıkla suçladı. Sonrasında özür de dilemedi.
* Uğur Kardaş’ın bir Afganlı’nın ölen birisinin bilezik için kolunu kestiğini söyleyip sonra olaya dair sorular geldiğinde sadece 'duydum' demesi gibi hepimizin defalarca okuduğu pek çok gerçek dışı bilgi veya itham haber formunda dolaşıma sokuldu.
* Deprem süresinde arama-kurtarma çalışmaları yapan AHİD ve çevresindeki gönüllülere saldırı olduğu, depremzedelere yardım etmesi beklenen AFAD’ın bazı görevlilerinin bazı bölgelerde sığınmacılara kötü muamelede bulunduğu ve ayrımcılık uyguladığı, ihbarı yapıldı.
*Saldırılar deprem bölgesi ile sınırlı kalmadı. Antakya-Akevler AFAD deposunda Suriyeli bir kişi dövüldü; Aksaray’da 21 yaşındaki Suriyeli genç, Ahmet Çarruh öldürüldü.
"Çözüm için adım atın"
Açıklamada bazı olumlu örneklere de yer verildi:
*Malatya'da depremzede hemşire Nevin Karakaya, ailesiyle kaldığı ve gönüllü çalıştığı kampta, doğum sancıları başlayan 26 taşındaki Emenil Halil ile karnındaki bebeğinin hayatını kurtardı. Emenil Halil, kızına hayatlarını kurtaran Nevin hemşirenin adını verdi.
*Antakya'da onlarca can kurtaran Suriyeli arama kurtarma ekibi AHİD grubu kurtarma çalışmalarına damgasını vurdu.
*Enkazdan yaralı olarak çıkarılan kadın: "Komşudan bir Suriyeli çocuk çıkardı. Göğsüme (eliyle gösteriyor) kadar taş içindeydim” dedi.
*TRT muhabiri Hasan Yetmez'i enkaz altından kurtaran da bir Suriyeliydi.
*Afganlı sığınmacılar deprem bölgesine gidecek yardım malzemelerinin gönderilmesinde aktif rol oynadılar
Açıklamanın son kısmında sorunların çözümü için atılması gerekenler adımlara yer verildi:
* Deprem sürecinde dezavantajlı gruplardan biri olan Suriyelilere yönelik insan hakları ihlalleriyle etkili biçimde mücadele edilmeli, hukukun öngördüğü ayrımcılık yasağının gerekleri uygulanmalı.
* İhlal iddiaları ciddiyetle incelenmeli, Suriyelilere verilen deprem yardımlarını onlardan geri alan, saldıran veya çadırlarından çıkaranlarla ilgili inceleme başlatılmalı.
* Seyreltme stratejisine son verilmeli; İstanbul ve diğer iller bakımından tüm seyahat kısıtlamaları kaldırılmalı, bu kapsamda 60 gün kalma koşulu da “dönebilecekleri güvenli ortamların sağlanmasına kadar” şeklinde düzeltilmeli.
* Suriye’ye 3 ay ile 6 ay arası gidiş izni, kimi zaman “gönüllü geri dönüş” olarak yansıtılıyor. Suriye’ye depremden etkilenen yakınlarına ulaşmak için giden Suriyelilere dönüşte zorluk çıkarılmamalı.
*Enkaz altında kalan mültecilerin kimlik tespiti için süre tanınmalı, hayatını kaybedenler cenaze ve defin kültürünün gereklerine saygılı bir şekilde toprağa verilmeli.
* Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlar, felaketin büyüklüğünün gerektirdiği biçimde yardımlarını artırmalı.
(RT/AÖ)